7 Ocak 2010 Perşembe

SİD'İN AKLINDAN GEÇENLER.. SİD KİM? BEN :D

Yeni yıla girmeye 30 dakika kala, yani 23.30da beni bir başıma bırakıp uyumaya giden ev insanları ertesi sabah erkenden uyanıp ailenin diğer fertlerinin kahvaltı için toplandıkları babaevine son katılımcılar olarak gittiklerinden beri benim adım 'SiD'; hani Buz Devri serisinin ilkinde göç ederken ailesi tarafından uyurken ağaca bağlanan, kendilerini izlemesin diye de ayak izlerini çalılarla sildikleri SiD :D O sabah o kadar derin ve içten (!) uyuyormuşum ki beni uyandırmaya kıyamamışlarmış :) Kendime gelebildiğimde evdeki her saat 14.00 gösteriyordu; doğru olabilme ihtimali yüksek bu düşünce ittirmesine karşın yine de benim adım SiD :D
Kahvaltı masasındaki boşluğum doldurulamamış :) Neyse ki kayınvalidesinin Defdef'e 'Gülen'i neden getirmediniz, çok ayıp, o kız evde yalnız mı şimdi?' serzenişiyle teselli buldum :)
Yeni yıla nasıl girilirse bütün bir senenin öyle geçeceğin dair inanışa inat ben hiç yalnız kalmıyorum; yalnız kalmayı zaman zaman çok özlesem de o bir anlık istek bir anlık hevese dönüşüyor. Yalnız değilim, mutluyum.
Bugün, 'bugün bir kez daha anladım' dediğimi sanki unutmuşum gibi farksız ya da benzer cümleler kurduğum deneyimimin son günüydü. Sinir sistem düzenleyicisi kullanmadığımda nasıl olur düşüncemin ısrarlı tekrarı.. Başka sorunum yokmuş gibi defalardır ilaç kullanımını bir süreliğine bıraktığım her denememin aslında bir öncekinden çok da farklı olmadığını anlıyor ve ilk iki günü sonsuz kederde sonraki iki günü zamanlı zamansız ağlama krizleriyle geçirdikten sonra 'bir daha denemeyeceğim' düşüncesine eriştiğimde sil baştan düğmesine basıyorum hiçbir zaman alışamayacağım hüzün duygusuna yenilerek. Anladım; hayatımın bundan sonraki dönemini sanal olduğunu bildiğim ama kabullenmeyi istemediğim o gerçek dışı mutlu hisle geçireceğim. Aslında eğlenceli biriyim, çok da neşeli ama hala inanmadığım, kesin bir reddedişle karşısında durduğum acıtan gerçeğin kederine dayanmayı başaramıyorum. Özlüyorum ve hafifletici bir duyguyla da uzaktan yakından tanışıklığım yok halihazırda.

Öğleden sonra cam silerken denize nazır lojman katından gök mavsinin deniz mavisiyle oynaşı takıldı gözüme. Daha bir kapak silmişken bırakıverdim bezleri olduğu yere. İndim sahile. Bir ayı geçkindir buradayım ama efordan geçtim; ne sahile ne kendime; ne sahildeki bana zamanım vardı. Elimde artık yapışık yaşadığım fotoğraf makinesiyle oturdum bir banka :) Çekmesem olmaz :P Beceremiyorum bu işi ama yılmıyorum da :D Bir ara ayağa kalkıp iyice yaklaştığımda denize düşeceğimi hissedecek kadar başım döndü. Düşüyorum sandım. Co-pilotluğunu yaptığım Metin abinin, sayesinde Niva jeeple yarı belimize kadar Ankara çayına batarken iki paket sigarayı eline alıp sudan uzak tutmaya çalıştığı görüntü geldi aklıma. Jeepin içindeyiz, batıyoruz, araçtan çıkamıyoruz, Metin abi sigaraları kurtarmaya çalışıyor! O zaman değil ama şimdi gülerek anlattığım bir sahne :) Grubun keçi adamı İsmail ve arkadaş kuzeni kontenjanından askerliğini SAT olarak yapan ve o gün rastlantı aramızda bulunan o çocuk olmasaydı o pek değerli sigaralarla gömerlerdi artık Metin abi ve beni. Ben de bugün denize düşme tehlikesi yaşarken tutma halkasını bileğime geçirdiğim fotoğraf makinesini bileğimden çıkarıp yere koyma planları yaptım o bir dakika içinde :) Haklıymış Metin abi :) O gibi durumlarda kişinin değer verdiği eşya değerini hala koruyor olabiliyormuş :) Ne gündü ama; 'Abi sola direk' dediğim halde ille de sağdan diye tutturduğu için kurtarıldıktan sonra bir güzel atıştık Metin abiyle :) Araç ciddi anlamda hasar gördüğü için; hani ben de pilotunu yalnız bırakmayan ka faktör ya, Ankara'ya içi yarısına kadar su dolu ve doğal olarak yanmayan farlarla döndük :) Allah'tan diğer araçlar bizi aralarına aldılar da güvenle tamamladık yolumuzu. A bir de Dolunay'la sol ön tekerin kitlemesi maceram var, onu da bir ara çıkarırız aradan; aman eksik kalmasın P Sonraki günlerde Metin abi arabasını ve kafasını (!) toplayamayınca ben de ka faktör olarak anlamsız kaldım :) Böyle bir co-pilota kim birlikte yarışmayı teklif eder ki?? Pilotunu çaya batıran ka faktöre çıktı adım :) Ha bir de o günden aklımda kalan, off-road grubunun ben ve sürekli siyah jean giyen üyesi-her şeyi İsmail (13.kare) hariç herkes gece de konakladığımız için kamuflaj pantolon giymiş, ben de onlarla bayat bir espriyle 'Kızılay marka mı?' diye dalgamı geçip durmuştum. E ben suya batıp da sırılsıklam olunca çantadan bir kamuflaj da bana çıkmasın mı? Kös kös bir giyişim vardı ki kamuflajı :) Ne güzel bir gündü o; şimdi düşünüyorum da çaya batışımız bile..













Erdim saymadığım aralar verdiği eğitim öğretim yılına bugün kaldığı yerden başladı. Allerjik astma için aldığı aşı tedavisi için okula almaya gittiğimizde eşofmanının paçası sökülmüş, kar beyazı penyesinde çeşitli yiyecek lekeleriyle bulduk onu :) O kadar sevimliydi ki muhabbete müebbet kuşumuz, sarılıp öptüm de öptüm :) Artık gayet samimi ilişkiler geliştirdiğimiz Özel Marmara Hastanesi'ne giderken aldığımız ve aşı sonrasını reaksiyon olup olmadığını beklemek için geçirdiğimiz zaman içinde yiyeceğimiz simitler 'ay ne yesek' diye düşünen hemşire ablalarımız ve doktorumuz tarafından pek rağbet gördü :) Doktor odasından hemşire odasına kadar iz bırakmak için serpiştirilmiş izlenimi veren susam tanelerini görüp yerleri silmeye girişen ablamız 'Erdiiii dökmüşsün yine' dediğinde Erdim 'ben değil hemşireler döktü' deyip driplingine devam eden basketbolcular gibi fake atarak sıyrılıverdi aradan. Ha bir de tam hastaneden çıkarken Erdim mutlaka birinci kata damacanadan su içmeye çıkar :) Unuttuysa bile mutlaka geri döner :) Hastaneden sonra ufak alış veriş için gittiğimiz markette Erdim'le rafları talan ederken Defdef'in bizi tanımazlıktan gelmesine bir anlam veremedim. Bizden ileride bize ciddi ciddi bakıp dururken yanıma yaklaşıp diliyle dişinin arasında 'Gülen dışarı daha fazla çıkmalısın' diye bir cümle kurduğunu da duyar gibi oldum.
Akşam Erdim yakın gözlüğümle laptop başındayken fotoğraflarımı çekmek istedi. Ben dünden hazır, bayılıyorum fotoğrafım çekilsin, en az fotoğraf çekmeyi sevdiğim kadar. Üstüm başım 'ev hali'ndeyken bile kimin umurunda; benim değil :) ama biri vardı hani, burnunu gardrobuma kadar sokan biri. Net değil de sanki öyle bir olay hatırlıyor gibiyim, şimdi bu fotoğrafları görüp darılmasın sakın :P

Pembe gözlüğüm :) Ben bu yakın gözlüğüyle uzağı da görüyorum sanki? Olabilir mi? Dahası çocukluğumdan beri göz sorunları yaşadığımdan sanırım, ben bu gözlüğü kullanmaya başladığımdan beri hiç görmediğimi fark ettim.. Göz muayenelerim hep 'bir de dr. vs görsün' şeklinde bilinmezliklerin anlamlandırılamadığı sahnelerle geçmiştir. Dr. anlayamıyorsa ben nasıl anlayım, değil mi ama :P Fotoğrafları görünce Hakan kilo aldığımı söyledi, inkar edemedim :D Sadece 'kilo alabildiği kadar verebilen de bir bünyeye sahibim. Bir aylık işi var, dönünce başlarım yine pilatese' şeklinde bir cümleyle susturdum onu :D
Bir de şu emekli maaşlarına yapılan zamlar. Hiç kimsenin sevinmediğini, bu zamları hükümetin artı (!) hanesine yazmayacağını umuyorum. O zamlar elektrik, doğalgaz, akaryakıt ki dolayısıyla başta toplu taşım olmak üzere aklımıza gelebilecek bütün ihtiyaç maddelerine gelen zamlarla fazlasıyla; hem de bir ay öncesinden daha ceplere girmeden geri alındı. Kronik yeni yıla girme çılgınlığımız süreci içinde çaktırmadan usulcacık yapılan zamlarla maaşlara gelen zamlar arasında bir aya yakın zaman var. Emekliye yapılan zam ay bakımından 1000-0 yenik yani. Hem böyle ahım şahım bir zammış gibi çıkıp kendisi açıklamaz mı; elektrik, doğalgaz ve diğer zamları neden enerji ve diğer bakanlar açıkladı? Sanki bu ülkenin konuyla ilgili bakanı yokmuş gibi emekliye zam neden Başbakan tarafından açıklandı? Sakız al ekonomiye can ver diye komedilere unsur olmuş reklamları siz döndürmüyor musunuz; verin emekliye, çalışana insan gibi yaşayacakları parayı; bakın bakalım insanlar ekonomiye nasıl can veriyor?? Sakızla ekonomiye can verildiği nerede görülmüş? Sakızla can verilecek ekonomi anca can çekişir. Ali abim anlatsana şu meseleyi??

Sabahtan Defdef'in dr. randevusu var, sonra kumaş almak için pazara gideceğiz :) Kumaşları ne mi yapacağız?? Nalan ablaaaaaa, kumaşları ne yapacaktık biz??

Hepinizi seviyorum :) Ha öpüyorum da :)
Kopyala yapıştır yapamadığım ve dolayısıyla bu yazıyı riske atmamak için kaydı yayımladıktan sonra kayıt üzerine fotoğraf ve yorum yorumları ekleyeceğim; malum bu laptopa yediği üçüncü formattan sonra explorerdan başkaca bir şey eklemek yüklemek feci biçimde ceza nedeni :)
DERİN'LERDEN, İZMİR'LERDEN GÜZELLİKLER YORUM YORUMLARI:
Kekik koku'm; bugün Erdim'in okuluna gelen bir veli beni görünce gülmeye başladı. Defdef'le karıştırdığını sandığım için tam açıklama yapacaktım ki o kişinin Defdef'i tanımadığını anladım. Meğer bloğumu okurmuş :) O kadar mutlu oldum ki benim hiç tanımadığım bir kişinin benim hakkımda bir çok şey biliyor olması çok değişik geldi bana :) Karaladıklarımı okumya değer gören her insan sanki benden bir parça gibiymiş, bugün bir kez daha anladım bunu :) Teşekkürler.. Arkadaşım Derin'in çizdiği resmi anlattı bana :) İnce bacaklı, balon etekli sevimli kızı çok beğenmiş :) Özellikle iletmemi istedi. Bense hala çocuk sevincindeyim, hala nasıl teşekkür edeceğimin bilinmezliğindeyim. Hele o saks mavisinin bütün güzelliğindeki gülleri de senin yaptığını öğrendiğimden beri mutfak ve dikişteki kekik kokuma hayranlığım bir kez daha arttı. Hani Hakan senin için 'Gülen o kekleri, pastaları o yapmamıştır, pastaneden almıştır' diyor ya :) ama nazarım mı değdi yoksa, neler oluyor; yoksa mutfakta başka biri mi var? Ama merak etme, geçer. Benim hep yaşadığım şey :P
Bu arada senin de yazarlarından olduğun Tuz Biber Dergisi'nden yeni haberdar olduğum için sana çok teşekkür ederim! Aşkolsun; ne kadar zamandır tanışıyoruz, hadi ben dikkatsiz biriyim de bugüne kadar söylenmez mi hiç?? Yemek tariflerine, yemek dergilerine tok karna bakarken acıkan kişiliğime karşın derginizin abonesi olacağım :) Sana ve tatlı, düşünceli kızına yine teşekkürler..
Nunu'm; geçemedim senin oralardan ne zamandır. En son incilerle bezeli, kırmızı urbalı noel babanın huzurlarda arz-ı endam sergilediği nefes kesici yeni yılın ilk saatlerine uzanması muhtemel güzel bir masa gördüm. Ne yeni yıl kutlaması ne başka bir şey yazabildim bu ara sana :( Başım kalabalık, aklım dağınık, sizleri görünce karnım aç :D Güzel dileklerin için candan teşekkürler. Ben de senin yeni yılını ilk sırada sağlık olmak üzere mutluluk, başarı dileklerimle
rötarlı da olsa kutluyorum.
Funda'm; canımsın sağol. Fotoğraftan tam anlayamadımsa da yakışmış görünüyor, bence yakışmış :) Yakışmadığını düşünseydim ki kesinlikle bu konuda güvenilir bir merci olmadığım halde kesinlikle söylerdim. Ben kızıl severim :) Yarın arasam ama iş kadınısın sen artık. Zamanlı zamansız aranmaz :) Senin için o kadar mutluyum ki..
Bizimgibiler'im, canım; yok! Son cümle gibisi var mı? Yok! 'insanın hediye vermeye değer bulduğu arkadaşlarının çok olması gibi güzel bir şey var mı?' Bu mu telefonda o tarif ettiğin cümle modeli? Ben bu cümlenin üstüne söz söylersem taş kesilirim olduğum yerde. Ben bu yılbaşında bırak hediye göndermeyi, kart bile atamadım :( ama niyetim niyet, üç ay bile geçse o kartlar atılacak :) Yarına kaldı bizim kuru-pilav :P
Nazan; aynı dileklerle ben de senin yeni yılını kutluyorum. Teşekkürlük bir şey yok. Sevgiler..
çelebi'm, saks mavisi prensesliği kartına çingene güzelliğini de ekleyenim; çok teşekkür ediyorum. Sen de hediyelerini güle güle mutlulukla kullan. Hepsi de; aldıkların da verdiklerin de hepsi birbirinden güzel :)
Nalan ablam; iki satırlık şiir mi olurmuş? bari dört dize dizseydin ablam? Yine vaz geçmezsem, bir aksilik olmazsa haftaya cuma sendeyim :) Artık pilatese birlikte mi başlarız, ot omletiyle mi açarız günü bilemem :) Seni çok özledim :( Az kaldı, yettim :)
DAKKASINA SATARIZ :) YEŞİL ÇORAP YORUM YORUMLARI:
Sem'im; sattık, üzerinden kaç gün geçti hem de :) Ben halihazırda 2010 tarihi atabileceğim bir belgeyle işim olmadığı için 2010a girmişliğimi sanal olarak nitelendiriyorum :) Sağlıkla ilgili dileklerin kadar değerlisi var mı? Yok. Evinizdeki güzellikler için sonsuz derecede mutluyum. Güzel dileklerin için çok teşekkür ediyorum. Biz de Efe'yle Berke'den birer ısırık aldık iyi mi? Ay pek tatlılarmış mmmm. :) Yedik, ısırdık ana bitti bizim çocuklar :))) Kız biz bunları neden yedik şimdi :))))
banuca'm; ne kadar mahcupsam o kadar da üzgünüm :( Ne kadar haklıysan o kadar berbat durumdayım :( Ben de sana
Bir gece ansızın gelebilirim.
Beni bekliyorsan ve uyumamışsan,
Sevinçten kapında ölebilirim.
diyorum.. Hatta bir de
Benim hala umudum var (MFÖ) diye de ekliyorum.
Takvimler uymadı :( Çok üzgünüm ama dur bakalım, benim ipimle kuyuya inilmez. Haftaya döneceğim diyorum ama her an bu bilet değişmeli diyebilirim :)
Nesrin'im; senin de yeni yılın kutlu olsun. Sağlıklı, mutlu, bereketli bir yıl olsun tüm istemeyi bilenler için.
Bizimgibiler'im; ye, çok zevki oluyor Erdim'i yemesi. Biz neden severken hep yerim ben seni diyoruz :))))) Bir an çok komik geldi, sanki sevdiğimiz her şeyi yiyormuşuz gibi ya da yediğimiz her şeyi sevdiğimiz için yiyormuşuz gibi. Hay Allah ya; gece gece :) (04.07) Erdim çok incedir, ileride de aynı jesti kızlara da uygularsa kendi açısından çok iyi olur. Kadın ruhunu çözmek erkeklerin yararına olan bir şeydir; hayat vıdı vıdı dinlemekle geçer mi hiç :P
İltifatların için çok teşekkür ederim diyeceğim ama çok samimiyetsizmiş gibi olacak. O zaman diyelim ki kişinin elektriği tutunca aradığı arkadaşlığı bulduğu için mutlu oluyor ve sevip seviliyor. Bendeki sen, sendeki ben gibi.. Ben de seni çok seviyorum. Bunları yazarken de gülümsüyorum :)
Mavianne'm; Erdim üç yaşındayken babasına 'fırından yeni çıkmış ekmek gibisin' demişti. Biz de 'nasıl yani?' diye sormuştuk. Erdim cümlesini başa alıp şöyle tamamlamıştı; 'fırından çıkan ekmek gibisin, sımsıcak' bir baba evladından bu sözü duyduğunda ne hissederse senin sözlerin de aynı duygulu etkiyi yarattı. Beni mutlu ettiğin için çok teşekkür ediyorum. Yeni yıl sana, evlatların, eşin, sevdiklerin ve tarafından sevildiklerine sağlık, mutluluk ve bereket versin.
Cansu'm, al sana tatlı, bıcır bıcır bir insan daha. Yeniden buralarda olduğun için mutluyum, temiz ve sıcak kız Cansu'm her şey için sonsuz teşekkür ediyorum. Aslında bunları duymak hem hoşuma gidiyor hem de utandırıyor beni. Çok iyi birisin sen. Seninle tanışmamızdan duyduğum mutluluğu nasıl anlatsam ki??
Urfa fotoğraflarını bekliyoruz.

5 yorum:

  1. Gülenim demek Derinin resimleri bile tanınır oldu..ama bak sayende oldu bu :) kızım çok sevinecek resminin başkaları tarafından beğenildiğini öğrenince :)
    şimdi babasına soruyordu ben ressam olabilirmiyim diye..

    YanıtlaSil
  2. Gülenimm,geldim son 2 yazını okudum kaçıyorum.Çorapların hikayesini sonra okurum artık:))
    Öyle yoğun bir hafta geçirdimki yarı uyur vaziyetteyim resmen.Sabah erken kalkıp kurs yolunu tutacağım.Re notasına geçtim bu arada:))
    Ev halin bence çok güzel.hele deniz resimleri nefis bence.harika kareler yakalamışsın kendine haksızlık etme.Pembiş gözlüklü Gülenime ,elmayarısı Defdef e ve fırından çıkma Erdim e sevgilerrrr:)))

    YanıtlaSil
  3. ne maceraymış off nefesim kesildi..batıyorsunuz ve siğarayı kaldırıyor ha:))resimler güzel çıkmış çekmeye devam bu arada resim çektirmeyi pınarda çok sever.bık gelir kal gelir bana abartısız farklı pozlarda 10 20 resim çektiğimi bilirim:)zam olayını es geçiyorum bu millete müstehak be canım.öğle vakti yoğun oluyorum birde 5te ara canım sorun değil..

    YanıtlaSil
  4. Anam telef oldum inatla sonuna kadar okuyacağım diye.. ne yazmışsın beee...Fotoğraf makinesi benim için de aynı değerde şu anda .. ben de kurtarmaya çalışırdım heralde ..ihi..ihi .ihi...

    YanıtlaSil
  5. Öncelikle sana masallah suphanallah demek ıstıyorum..ben ıkı satırı bıle zar zor bıraraya getırıp duygularımı yada yasadıklarımı aktarmaya calısırken..sen o kadar akıcı ve o kadar ıcten..samımı cumlelerle yazıyorsun kı...begenmemek...okumamak ımkansız...

    Hersey ıstedıgın gıbı olsun..hep gulen gozlerle etrafına bakmayı..allahım sana ve sevdıklerıne nasıp etsın...

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails