28 Şubat 2011 Pazartesi

DAVETİYE İSTEYEN?

Blog bazında vereceğim uzun süreli partiye davetiye isteyenler parmak kaldırsın :P
Not: Gerekli gördüğüm bir takım nedenlerden dolayı bu blog yalnızca davetiyesi olanlara açık olacaktır.

gulen.tezer@gmail.com / gulen.tezer@hotmail.com

YASAK BÖLGE! GİRİLMEZ!


27 Şubat 2011 Pazar

Gidemediğim yollar

keşke demek için o kadar geç ki..
ama keşke şu an burada olmasam..
keşke şu an nereye gittiği hiç önemli bir otobüsün cam kenarındaki koltuğuna dayasaydım ağrıyan başımı.
yollar gitseydi.
ben gitseydim..

hemen şimdi gidebilsem keşke..
gidebilsem de dönüp de ardıma bile bakmasam..

25 Şubat 2011 Cuma

NE ACAYİP ŞEYLER

Yorgunum.. Pili biten duracell kahramanı gibi yalpalaya yalpalaya girdim eve. Düşecekken Orkun tuttu kolumdan. Günde iki kez gidiyorum hastaneye; biri ziyaret saatinde diğeri ise sürprizlere bayıldığım için zamansız :) Hakan düşündüğümden daha iyi. Göz altlarının moraracağını söylemişti dün ama bugün gayet iyi gördüm onu. Kanaması azaldı, yalnız içtiği kahve ve çaylar burnundan geliyor. Demiştim sana diyorum; ağzından burnundan getiririm ben adamın demiştim diye takılıyorum. Bugün yüzü de gülmeye başladı. Pazartesi günü taburcu edecekler sanırım. Pazartesi çıkacağı kadar iyi olduğuna seviniyorum. Stresli bir operasyon oldu ama neyse ki şimdi iyi.
O iyi ama ben Kocaeli'den Fethiye'ye taşıdığım bronşiti üşenmeden İzmir'e de getirdiğim için ciğerlerimde, sabahları bademciklerimi direk badem olarak hissediyorum; büyük geliyorlar boğazıma. Öksürürüken çıkıversinler oldukları yerden ve yapışıversinlker yere istiyorum. Öksürürüken çektiğim ızdırabı kanıksayacak kadar birlikteyim bu bronşit denen şeyle, ayrılmamızın zamanı gelmiş olmalı. Neyse ki Kocaeli'deki kadar kötü bir tablom yok :)
Bir daha İzmir'e gelmem demiştim. Haksız değilmişim; en son gördüğümden daha samimiyetsiz ve sevimsizmiş aslında bu şehir.. Basit olduğu söylense bile insanın operasyon geçirecek olan hayat arkadaşının yanında olması değil olmaması abesle iştigaldir.
Hakan'a yalancıktan gelmem demiştim. Oysa aslında o kadar güzel planlar yapmıştım ki İzmir'e gelişimle ilgili ama Hakan o kadar ikna olmuştu ki gelmeyeceğime. Beklemiyordu beni İzmir'e.

Hastaneye yatacağı sabah oturdukları binaya yakın bir yerde beklerken gördüm onu. Sonra olduğumuz yere doğru yürümeye başladı. Hastanede olacağını düşündüğüm karşılaşma planından vazgeçip karşılaşma anını çabuklaştırmaya karar verdim. Yağmur yağıyor bir yandan, doğaçlama senaryo gereği yüzümü kapattığım şemsiyemle yolunu kestim. Yanımdan geçip gitmek için sağa bir adım aldı, aynını yaptım. Sola bir adım aldığında da aynısını yaptım. Bir kaç kez aynı sahne tekrarlanınca zaten gergin operasyon çocuğu 'HANIMEFENDİ, NE YAPIYORSUNUZ SİZ? DİKKAT EDER MİSİNİZ LÜTFEN!' dedi! Şemsiyemi çektim yüzümden. Beni gördü ve kalakaldı öyle. Hiçbir şey söylemeden sadece yüzüme baktı! Hakan'ın o şok olmuş halini, yüzüme en az üç saniye tepkisiz bakışını hiç ama hiç unutmayacağım. Beni gördüğüne sevindiğini söylemesine gerek kalmadı :) İkimiz de mutluyduk.

Operasyondan çıktığında söylediği 'Tanıdım seni. Gel gel. Gel de öpeyim seni' sözlerini ise hiç hatırlamıyor :)

Bugün neredeyse yarım günümü otobüs yolculuğunda geçirdim. Metro inşaatı nedeniyle daha önce hiç görmediğim ara sokaklara girip çıkıp durdu otobüs :) Narlıdere Sosyal Tesislerinde yaşayan halamı ziyaretten dönerken sürpriz hastane ziyaretimizi gerçekleştirmeye karar verdik babamla. Saat dayanmış 21.00lere. Hava soğuk. Babamın Nokta duraktan hastaneye yürüyerek gitsek nasıl olur? sorusuna 'BU HAVADA KÖTÜ OLUR' diyen otobüs şoförünün espri anlayışını çok sıcak ve sempatik bulduk :) O soğuk havada ısınıverdi kalplerimiz. Sonra da ekledi şoförümüz 'BİZ SİZİ OTOBÜSLE GÖNDERMEYE KARAR VERDİK' :) Ne iyi etmiş :)
Hakan bizi görünce 'ümidimi kesmiştim' dedi :) Sürprizleri bunun için seviyorum işte; ümidini kestiğin anda gerçekleşebilme ihtimali.
Geçmiş olsun ve diğer güzel dilekleriniz için Hakan ve ben çok teşekkür ediyoruz..

SEVGİLİ KURŞUNKALEM; KAÇMANIN İNAN HİÇ BİR FAYDASI YOK. HAKAN KAÇTI DA NE OLDU :) BU KADAR KAÇMAMIŞ OLSAYDI OPERASYON SIRASINDA O SIKINTILAR HİÇ YAŞANMAYACAKTI ÇÜNKÜ ETLE KEMİK BİRBİRİYLE BU KADAR KAYNAŞMAMIŞ OLACAKTI. GEL ETME EYLEME, KAÇMADAN OL ŞU OPERASYONU DA KURTUL. ENİNDE SONUNDA OLACAĞIN BİR OPERASYONU GECİKTİREREK İŞLERİ ZORLAŞTIRDIĞININ FARKINDA MISIN?


Hakan'a kırmızı kalp şeker hediyem,
Kahvesini içtiği termos çanak :P
Biz ikimiz
Ve odadan deniz manzarası..

Yine çok teşekkür edip hepinizi çok çok öpüyorum. Çok sağ olun..

24 Şubat 2011 Perşembe

KAHVE İSTEDİ BENDEN..


Kuş misali kanat çırpıyorum şehirler arası yollarda. Sevdiğim insanlar için özlemle çırpıyor kanatlarım; sevindiğim, takdir ettiğim bir şeyi alkışlar gibi çırpıyor..
İzmir'deyim.. Haritamdan sildiğim İzmir'de çırpıyorum kanatlarımı iki gündür.
Hakan zorlu bir operasyon geçirdi bugün. Burnunda birbirine yapışmış et ve kemiğin artık ayrılması gerekiyordu.. Etle kemik gibi.. Etle kemiğin birbirlerinden ne kadar zor ayrıldığına tanık olduk biz bugün:( Lokal anestezi marifetiyle 3.5 saat süren operasyon sırasında tansiyon düşmesi sonucu bayılması, kendi alıp vermeyi beceremediği için yoğun bakımda oksijen tüpüne bağlanması :( Korkuttu Hakan bizi, aklımı aldı ama neyse ki şimdi iyi..

Operasyon sonrası onu ameliyathane kapısından çıkarırlarken gördüm. Gözleri kısık kısıktı ve çok da anlamlı bakmıyordu. Yatırıldığı sedyede doğrulmaya çalışarak sağ el işaret parmağıyla beni gösterdi ve

SENİ TANIYORUM. GEL, GEL. GEL DE ÖPEYİM SENİ dedi :)
Korktum. Acıtırım diye korktum ama gitmez miyim hiç :)
Onu öyle gördüğümde çok kötü anılarım geçti gözümün önünden. Ameliyathane kapılarında beklediğim 9 saatin yanında 3,5 saat neydi ki hem :(

Servisteki yatağına çıkardık sonra onu. Yol yorgunuydum. İki gündür uykusuzdum ve operasyon sonrasının verdiği sinir boşalması nedeniyle biraz dinlenmek ve yemek için Hakan'ın teyzesinin eve gitme davetini kabul ettik. Ben teyzede adam gibi bir yemek yerken Hakan aradı ve KAHVE İSTEDİ BENDEN..
O dik yokuşu tam 4 dakikada çıktım :)
Hiçbir kahve 6. dakikada kantinden aldığım kahve kadar kahve kokmamıştı..


7 Şubat 2011 Pazartesi

DEMEK BUNLARDAN HER YERDE VAR!

Bana 'senin evladın yok, bilemezsin' dediklerinde çok kırılırdım.
Kırılacak duygu ve inceliğe sahipsen şimdi sen kırıl.
Evladını kaybeden sen değilsin.
Çünkü senin bir evladın yok, bunun ne demek olduğunu asla bilemezsin.
Sözlerin ahkam kesmenin ötesinde; saygısız ve hoyratça!
Senin evladın kendi evladını anasız bırakıp gitmedi. Hem de senin kuzeninin evinde. Sorulacak başka sorular varken hak ettiğini bulmuş gibi bir düşünce için kendinden utanmalısın Hınçal Uluç.
Layık olduğun tek şey yalnızlık.
Derin bir yalnızlık.
Hep öyle kal.
Yalnız kal.
Yalnız git buralardan sevgisiz ve içi nefret dolu adam!

Not: Su testisi su yolunda kırılırmış. Tipik bir hak ettiğini buldu zihniyeti. Bu arkadaşlar her şeyi çok iyi biliyor ya, ilahi adaleti dağıtmaya soyundular ya..
Okumuş cahiller..
Bunlardan her yerde var..

2 Şubat 2011 Çarşamba

DOĞUŞTAN LANETLİYİM BEN!

Doğuştan lanetliyim o halde ben.

Mantık buysa, insanlar yaptıkları hata ve günahlara karşılık hastalıkla cezalandırılıyorsa ben doğuştan lanetliyim. Genetik şifremde iki, belki de –nedeni tam olarak bilinmediğinden- bir ama ikiymiş gibi görünen arızalı bir şeyler var çünkü; aslında yani bu benim doğuşumdaki burukluğum. Ağır atlattığım travmalar sonucu bağışıklık sistemim çöktüğünde hortlayan hastalıklardan söz ediyoruz . (SLE, SKLERODERMA)

Biz de Allah sevdiği kuluna hastalık verirmiş diye ses çıkarmazdık. Yanlış biliyormuşuz, okumuş, yaladığı mürekkep ağzının kenarından akan bir öğretmen doğrusunu belletti. Hastalıklar insanlara verilen belaymış! Sabır göstermek, itirazsız katlanmak, isyan etmemenin hiçbir önemi yokmuş. Bunu hak etmek için Allah’ın hoşuna gitmeyen bir şeyler yapmış olmak gerekiyormuş!

Dünyadaki bütün hastalar çok büyük günahlar işlemiş olmalı..

Ha bir de çirkefmişim; hem de nasıl çirkefim! Haksızlık durumu sezdiğimde elimi belime kodum mu bitti! Yırtıveririm ortalığı! Yalan hayatlara saygı duymam, gözyaşına dayanamam, sık ağlarım ama yalandan akan gözyaşlarının, içinde yapyağlı bulaşık yıkanmış bir leğen mide bulandırıcı sudan farkı yoktur benim için.

Zavallıymışım; zavallı ama üstü kapalı zavallı. İsmim geçmiyor ama işaret edilen benim :)

1-Kim, ben mi zavallıyım ?Ben zavallıyım, öyle mi? Bakın kargalar gülüyor :)

2-Daha ben o konuda ağzımı açmadım! Salak gibi sır tutuyorum!

Küçükken tuttuğum takım Bjk rakip takımı yenerken bile üzülürdüm ben; benim üzüntüm başkalarının üzülmesinden daha önemsizmiş gibi hissederdim. Üzülmenin ne kadar yorucu, yorgunluktan halsiz bırakıcı, katlanılması zor bir duygu olduğunu bildiğimden sanırım takımım BJK yenilsin isterdim; yeter ki başkaları üzülmesin. Hala vazgeçebildiklerim var, insanlar üzülmesin. Üzülmek kötü bir duygu çünkü!

Ben bu sözlere hiç üzülmedim ama; kendim için hiç üzülmedim. Ne kadar basit, cahil bir düşünce, olduğunu biliyorum çünkü. Nasıl basit, kısır bir düşünce olduğunun çok farkındayım.Bana sadece hastalık konusu ve zaman zaman olmayı çok sevdiğim ve kendime çok yakıştırdığım çirkefliğime söz söyleyebilecek kadar arkamdan konuşabilecek biri beni ne kadar üzebilir ki?

Hiç kadar!

Başım beladan kurtulmuyor, evet kurtulmuyor. Çocukluğumdan beri bu böyle. Dizlerim derin yırtık izleriyle dolu. Parmak uçlarımı doğrarım sık sık. Allah beni böyle mi cezalandırıyor? Bir yalan hayat için Allah’ın beni bu şekilde cezalandırdığına inanılıyorsa kapı gibi sağlık karnem aha burada. Boğazımda kalan balık kılçığı, tenis oynarken burktuğum ayak bileğim, karamel tatlısı içinde yanan parmağım. Ben bilmem, öğretmen hanım da Allah’tan daha iyi biliyor ama ben bu kadar cezalandırılacak biri değilimdir umarım.

Yani bir şey daha öğrenmiş olduk bu günlerde. Orasını burasını kesen, delen, biçen Allah tarafından cezalandırılmış oluyor. Sakın bu haller aynı anda birkaç işi birden yapmaya kalkışan ya da aceleci davranan birinin başına gelen adı sakarlık olan ufak kazalar olmasın? Okumuş cahil teorilerini duyduğumda ben utandım..

Şu hastalıkla cezalandırılma meselesine taktım en çok ben. Kendim için üzülmedim, 23 yaşımdan beri hastanelerdeyim, gençliğimi bıraktım hastanelerde ben. Kendim için hiç koymadı o sözler

AMA ORADA DUR!

BEN ANNEMİ BİR YOĞUN BAKIM ODASINDA GÖRDÜM EN SON!

BEN ANNEMİ YOĞUN BAKIM ODASI KAPISINDA BEKLEDİM KAÇ GÜN !

BANA O KAPININ ÖNÜNDE ANNEMİN ARTIK YAŞAMADIĞINI SÖYLEDİLER KISIK BİR SESLE!

ANNEM HASTAYDI!

BU ÜSTÜNDEN CEHALET AKAN SÖZLERİ ANNEM İÇİN KALDIRAMADIM BEN!

BAZI İNSANLAR SAĞLIKLIYKEN –AKIL SAĞLIĞINDAN SÖZ ETMİYORUM- BU KADAR DAYANILMAZLAR BİR DE HASTALIKLA MÜCADELE EDERKENKİ HALLERİNİ DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMİYORUM; AİLELERİNE, BİRLİKTE OLDUKLARI İNSANLARA ACIRIM!

O NEDENLE BİZ HASTAYIZ, SİZ GİBİLER SAĞLIKLI (!)

VE DİLİYORUM Kİ SAĞLIĞINIZ HİÇ BOZULMASIN!

İÇİMDEN GELDİ, KISA BİR ÖYKÜ YAZDIM.

BİR GÜN ÇOK ŞIK BİR ELBİSE GİYMİŞ BİR KADIN ACELEYLE BİR YERE YETİŞMEYE ÇALIŞIYORDU.

ÖNÜNDEKİ ENGELİ GÖREMEYECEK KADAR HIRSLIYDI ACELESİNDE.

VE ENGEL, KADININ HIZLI HAREKET ETMESİNE DAHA FAZLA İZİN VERMEDİ.

KADIN YERE DÜŞTÜ.

KADININ ÇOK ŞIK ELBİSESİNİN ASLINDA NE KADAR BASİT OLDUĞUNU GÖRDÜ İNSANLAR BAŞINA TOPLANDIKLARINDA.

O ŞIK ELBİSENİN ASTARI, ELBİSENİN KUMAŞIYLA AYNI KALİTEDE DEĞİLDİ. ELBİSENİN BU DURUMDA GÖZ YANILTAN ASALETİNDEN YOKSUN ASTAR KUMAŞI ELBİSEYİ DE KÖTÜ GÖSTERMİŞTİ BİRDEN..

BU BİR FOYAYDI..

VE BÜTÜN FOYALAR BİR GÜN ORTAYA ÇIKARDI..

ASTARIYLA KUMAŞI AYNI KALİTEDE OLMALI ELBİSENİN.

Not: destek posta, telefon ve yorumları için bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Her biri için ayrı ayrı, candan teşekkürler. Samimiyetime inanılacağını bildiğimden söylemek istediğim bir şey var. Bu düşünce tarzındaki okur-yazar-öğreten kişiyle polemik olmasın diye yazıyı yoruma kapatacaktım ama kapatmadığımı ilk üç yorumdan sonra hatırladım ama iş işten geçmişti. Yorum yazan arkadaşların emek ve düşüncelerine olan saygımdan unuttuğum gibi kalsın istedim. İçimde kalmasını istemediğim için yazdığım bu yazıyı yoruma kapatıyorum.

Muhattab almam mertebesini de rütbeden saymıyorum :D

Hepinizi seviyorum derken sevmediklerim üzerine alınmıyordur diye düşünmüştüm bir kaç gün önce :)

Hepinizi -arkadaşlarımı- seviyorum..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails