15 Mart 2013 Cuma

ATATÜRK HİÇBİR ŞEY YAPMADI.

Çünkü Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk hiçbir şey yapmadı. Çanakkale Zaferi sadece iman gücüyle kazanıldı. Gazi orada tesadüfen bulunuyordu, orada bulunma nedeninin hiçbir önemi ve gerekçesi yoktu.
Alnına yazılmış bir kaderdi ve o kaderinde yazıldığı için Çanakkale'de cepheden cepheye koşuyordu.

Savaşlar iman gücüyle kazanılıyorsa askere ne gerek var? Sadece iman gücü yetiyorsa askeri eğitime, strateji uzmanlığına ne gerek var? Sadece iman gücü yetiyorsa Enver Paşa gitseydi Çanakkale'ye; büyük zaferle de dönerdi. Enver Paşa'nın Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü Çanakkale'ye neden gönderdiği Şevket Süreyya Aydemir'in Tek Adam'ında anlatılır; Enver Paşa'ya göre Gazi'nin Çanakkale'den büyük bir yenilgiyle döneceği, gözden düşeceği aşikardır ama öyle olmamış, Gazi Çanakkale'den büyük bir zaferle dönmüş İstanbul'da karşılanışı ise tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu büyük zafer, Atasının 'size ölmeyi emrediyorum' sözleriyle vatan aşkı uğruna ölüme koşanların (SADECE) iman gücüne adanmıştır. Bazı yobaz ve Atatürk düşmanı çevrelere göre Gazi'nin cepheden cepheye koşmasının, zekasının, strateji uzmanlığının hiçbir önemi yoktur. Sarıkamış'ta çoğu daha çarpışmadan donarak zayi* verilen sayısı çeşitli kaynaklara göre değişkenlik gösteren askerlerin iman gücü daha mı azdı bu durumda? Madem iman gücü yetiyor askeri zafer kazanmaya o zaman 10. 11 Kolordular daha Sarıkamış'a ulaşamadan neden erimiştir? Enver Paşa'nın mı imanı daha azdı yoksa? Enver Paşa gibi bir kişilikle Gazi gibi bir tarih yazan lideri kıyaslamak büyük gaflet olur ama içkici dedikleri Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün imanı tam not alır bu hesaba göre.
İman ve inanç gücünü tartışmıyorum bile. Amacım iman gücünü küçümsemek değil asla ama sadece iman gücü müdür? Başka etkenler, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başarısının hiç mi önemi yok?

O kadar öfkeliyim ki, o kadar bileyleniyorum ki!
Bugün camiide hutbe verilmiş. Çanakkale şehitlerimiz için 250.000 Hatim indirilmiş. İyi, güzel ama duası yapılırken Atatürk isminin geçmemiş olması ihanettir, Çanakkale'de şehit düşen oyun çağındaki çocuklardan tutun da babasıyla birlikte çarpışanına kadar hepsine ihanettir.

UTANIN!
ANZAK TORUNLARINDAN UTANIN.
BÜTÜN DÜNYANIN KABUL ETTİĞİ BİR LİDERİ HİÇE SAYAN ÖRÜMCEK BEYİNLİLER UTANIN!
YİNE UTANIN! BİR TERÖRİSTE SAYGINLIK KAZANDIRAN ZİHNİYETİ HALA ONAYLADIĞINIZ İÇİN UTANIN!
EVET TERÖRİST BAŞI, BEBEK KATİLİ DEDİĞİMİZ İTE ARTIK BU SÖZLERİ SÖYLEYEMEYECEĞİMİZ GİBİ SAYIN DEMEK DE YASALLAŞTI.
MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü YOK ETMEYE ÇALIŞANLARIN TERÖRİST BAŞINA VERDİKLERİ PAYEDEN UTANIN, HALA BİR PARÇA AKLINIZ VARSA!

Böyle bir yazı ve kalbim kırık.
Çanakkale'de ülkemin topraklarını canı pahasına korumuş olan şehitlerimize, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet duygularımı  sunuyorum.

BU HESAP NE ZAMAN DÖNECEK?
 *Zayi: savaşmadan hastalık, Sarıkamış'ta olduğu gibi donma ya da benzeri başka nedenlerle hayatlarını kaybeden askerlere zayi deniyor.

UTANMAYAN VAR MI?



'KÜRTÇE TUTANAK'la serbest bırakıldılar!
Şu rezilliğe bakar mısınız, bakıp da yorumlar mısınız?
Zafer kazanmış olduklarının farkında olduklarının görüntüsüdür bu.
Zafer kazandılar.
Biz bir ite bir ada kapattık, yediği önünde yemediği ardında. Semirdi de semirdi.
Asmadık besledik.
89 kiloyken kaçırılan 50 küsurlarda iade edildi; besleyememişler!
Terörist oturuyor, benim askerim, memurum ayakta bekliyor.
Bravo!
Bu görüntülere bakıp hala alkışlayan varsa bu haberi 'MUTLU SON' diye yazan basını da yanına alıp lütfen acilen bir psikiatriste görünsün.

13 Mart 2013 Çarşamba

OLAY BİTTİ DAĞILABİLİRİZ ARTIK!

Aciz, zavallı ve ezik hissediyorum.
Evet öyleyim.
Haber kanalları 'Gittiler, aldılar, getirdiler' diye özetliyor durumu.
Gidip alıp getirebiliyorlardı da neden bekledik o zaman bu kadar?
Bunu başarıdan sayan 'tutsak' (!) yakınlarının bu teslimata sebep olanlara ettikleri duanın haddi hesabı yok! Kimse; yani aklı başında hiç kimse bunu bir başarı olarak algılamamalı ama yine de birilerinin 'gördünüz değil mi, nasıl da gidip aldı askerleri. Başbakanımıza Allah zeval vermesin' diyeceğinden, olayı bu ve benzeri düşüncelerle değerlendireceğinden eminim çünkü bu olayı bu gibi düşüncelerle 'aklayacak' insanlar var.

Gidip alıp dönmek öyle olmaz!
Terörle mücadele eden bir ülke gider operasyonunu yapar askerini, memurunu alıp döner ama tabii bir bdp'li vekilin asker yakınlarından birine çocuklarının terörist başının talimatı ile bırakılacağını söylemiş olması İmralı'da yüzümüze kapatılan ve sızdırılan bilginin kabağının çaycıya patladığı o kapıların ardında ne gibi tavizler verildiğini düşündürüyor; kaldı ki sözüm ona sürecin 'zamanında kullanılmak üzere' asker ve memurların kaçırılıp sanki 'iyi niyet' gösterisiymiş gibi tam da bugünlerde salıverilmesi ya da sanki vatandaşlarım birer kargo malzemesiymiş gibi 'teslimatları' çok önceden planlanmıştı.
Onları değersizmiş gibi göstermenin en güzel ifadesiydi 'TESLİMAT' sözcüğü.
Bravo!
Geçmiş olsun!
Dağılabiliriz artık!

12 Mart 2013 Salı

İHANETİN BEDELİ NEDİR?


Beni hatırlayanınız vardır mutlaka. İşte o ben bildiğiniz ben'den değil uzun zamandır. Umutsuz, ihanete uğramış, mutsuz bir ben'im var artık benim. Umut hayata bağlar insanı; umut fısıldar insanın yüreğine 'daha güzel olacak, değişecek, acıların son bulacak', elinden tutandır umut, gözlerinde parıldayandır. Fersiz benim gözlerim. Kendi dertlerim değil beni kederlendiren. Ben bana gelen her tür acı ve ızdırapla başa çıkabilmeyi öğrendim ki daha çok küçüktüm üstelik. Başaramasam da ya da başaramayacağımı bilsem de denemeye devam ediyorum umutlarıma ihanet etmeden.. 'Buraya kadarmış' dediğim yer artık 'son nokta'dır.
İhanete uğradığımı hissediyorum. Ülkem insanlarının yarısının ülkeme, Cumhuriyet'ime dolayısıyla bana ihanet ettiklerini düşünüyorum. Hoş, bu diğer yarının neye oy verdiklerini bildiklerini bilmediklerinden de eminim yoksa kim ülkesinin satılmasına, bölünmesine ses çıkarmaz ki?
Evet 'barış' adı altında bölünüyor benim güzel ülkem ama görünen köye kılavuz gerekmez, böyle olacağı belliydi. 22 Temmuz seçimleri öncesi 'askerlik yan gelip yatma yeri değildir' diyen birine bu halk haddini bildirirdi çünkü görüş farklılıklarına karşın insanımın 'şehit'lik mertebesine ulaşmış gencecik oğullarımızın bu biçimde anılmasına gönülleri razı olmazdı, ama oldu! Gönüller razı oldu, şehitlerimize kelle diyen birinin ülkemi yönetmesine gönüller razı oldu.
Kürt sorunu mu; ne sorun ama! Yok böyle bir sorun. Dağlardakiler mi; çoğu Ermeni olan dağdakiler mi? Hani askerimi, savcımı, polisimi 'ESİR' alanlar? Savaşta mıyız da esir alıyorsun? Savaş iki ülke arasında olur, sen kimsin? Kim kürt olduğu için işe alınmadı ya da asker olamadı, bakan olamadı, başbakan olamadı? Kürtler eğlence sektöründe; sıkıysa gir bakalım, sebze halindeler vs., vs. Kaçak kullandıkları elektrik bedelini çatır çtır ben ödüyorum!
Önüne gelenin Gazi Derneği kurduğu güzel ülkem; umutlarımın bahar dalları gibi yeşerip çiçek açacağı günler artık çok uzakta. Bebek katili dediğimiz hain insanın yavaş yavaş, doz doz doz aşımına gidilerek legalleştirilmesi, ayağına giden polis tokatlamış insanların aracılığıyla haberler göndermesi ne acıdır. Evet gazim de çok benim, o nedenledir ki önüne gelen bu kadar çok Gazi Derneği kuruyor.
Aklı başında, vicdanı olan her Türk insanının bildiği üzere pkk ve irtica ile mücadele eden askerim tutuklu, zamanında mücadele ettiklerimizin ayaklarının altına kırmızı halılar sereceğiz neredeyse ve ben bunun ağırlığını taşıyamıyorum, bu tarihe ortak olmak istemiyorum.
Sızdırılan (!) tutanaklar meselesi. Sızdırmak ne demek?
1. Sızmasına yol açmak
"Bu küp suyu sızdırıyor. Son kadeh adamı sızdırdı."
Küplük bir durum yok ortada; sızdırılan şey sıvı değil çünkü.
2. Haber, sır vb.ni duyurmak, yaymak.
"Bu plan üzerinde anlaştılar, sırlarını kimseye sızdırmadılar ve fırsat kollamaya başladılar." - N. F. Kısakürek
Evet; en iyi açıklayan örnek bu. Fırsat kollamak!
3. Eritip süzerek temiz bir duruma getirmek.
Durumla hiç ilgisi yok; içinde temiz sözcüğü geçiyor çünkü.
4. Gizlice sokmak
"Böyleyken efendilerini bırakmadılar ve onu iç kapıdan içeri sızdırdılar." - N. F. Kısakürek
Tam da bu işte! Efendilerini bırakmadılar ve bu kadar şehidime, gazime, sivil kaybıma ve tehdide karşın İÇ KAPIDAN İÇERİ SIZDIRDILAR!
TDK N.F.Kısakürek'in örneklemeleriyle vurdu onları; ben değil. Necip Fazıl'dan başka içinde sızma-k sözcüğü geçen eseri bulunan başka bir yazar/ozan yok mu memleketimde acaba?
Sen kapalı kapılar arkasında benim ülkemle, vatandaşı olduğum, haklarımın yasalarla korunduğu, haklarını yasalarla koruduğum ülkemle ilgili kararlar alacaksın ve bundan bu ülkenin asıl ve gerçek sahiplerinin haberinin olmaması gerekecek öyle mi? Ben ülkemle ilgili alınan her kararı bilmek zorundayım. İç ya da dış güç ve düşmanlarımı bilmek istememden daha doğal ne olabilir. Ülkemle ilgili, ülkemin dolayısıyla da benimle ilgili kararlar alınacak ama ben bunu bilme-öğrenme hakkına sahip olmayacağım ve sen de bana '% bilmem kaç benim arkamda sen kim oluyorsun!?' diyecek bana had bildireceksin öyle mi? Hem ben artık o % bilmem kaçtan hiç emin değilim ya da bütün kalbimle emin olmamak istiyorum. Bütün bu olanlara karşın o % bilmem kaç hala arkasında durdukları şeyin savunucusu olmayı sürdürürler miydi bilmiyorum ama şu bir gerçek ki 'DİN' üzerine oynanan bütün oyunlar her zaman kazanmıştır  Din adına yapıldığı söylenen tüm eylemler sorgulamadan kabul görmüştür. Araya azıcık da dramatik görüntü, söylem ya da bol acılı ajitasyon attırdın mı istediğinden daha fazlasını almaman için hiçbir neden kalmaz. Yani elinde DİNi alet ettiğin bir siyaset tarzı olmasa nasıl uyutulacak, uyuşturulacaktık?

pkk ile görüşen şerefsizdi hani; evet bence de şerefsiz; tespit doğrudur.
Dün terör örgütü lideri dedikleri bugün ayağına gittikleri adamdır.
Dün dokunulmazlıklarını kaldıracağız dedikleri adamlar da ayağa gidenlerdir.
Görüntü budur.


Milliyetçi değildim ama artık Türk milliyetçisiyim ya da bu duygunun adı ne ise.
Türkiye'nin asıl zencisi de benim. Ha bu arada siyahilerden zenci sözü için özür dilenmeli, hiç alınan siyahi yok mu Allah aşkına?
Dini duygularım ise Tesla'nın dediği doğru mu acaba; din kitaplarını okuyup anlayabilen ateist, okuyup anlamayanlar dindar, okumadan savunanlar yobaz mı gerçekten?
Din benim için 'VİCDAN'dır. Vicdanım rahatsa, uykularım bir sebepten dolayı bölünmüyorsa tamamdır. Din için neyin savaşını vereceksin? Nasıl inancıma müdahale edilmesini istemiyorsam ben de inancı için kimseye müdahale etmemeliyim.
Her gün canım sıkılıyor, her gün canım can çekişiyor. Her gün ülkemden can parçam kopuyor. Hayat bana zor geliyor :(
Yetmezmiş gibi bir de 'HİPERAKTİVİTE' tanısı aldım iyi mi?
Değil (iç ses)

Fotoğraf: 

8 Mart 2013 Cuma

NIVEA yürekleri ağza getiren bir şakayla yeni Stress Protect deodorantı tanıttı

Havaalanında yaşanabilecek en büyük terslik veya en korkutucu deneyim ne olabilir dersiniz? Uçağınızı kaçırmak mı, bavulunuzu kaybetmek mi yoksa hava koşullarından dolayı günlerce havaalanında kalmak mı?

NIVEA, yolcular üzerinde uyguladığı Stres Testi’yle, onlara soğuk terler döktürmüş ve yeni Stress Protect deodorant için eğlenceli bir viral reklam hazırlamış. Videoyu izleyenler, en stresli deneyimlerini #StresTesti etiketiyle Twitter’da paylaşmaya başlamış bile.

Şubat ayında dünya çapında 5 milyondan fazla izlenme ile en çok paylaşılan viral videolardan olan Stres Testi, NIVEA’nın yeni ürünü Stress Protect deodorantı tanıtıyor. Videoda, farklı insanlar havaalanında uçaklarının kalkmasını beklerken, bir anda tehlikeli bir kaçak olarak arandıklarını öğreniyorlar ve ne yapacaklarını şaşırıyorlar.

Günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz heyecan, korku, stres gibi duygu değişimlerinin neden olduğu terleme ile yeni NIVEA Stress Protect deodorantın ne kadar iyi başa çıktığını, esprili bir dil ile anlatan videoyu izleyince, soğuk terlere karşı önlem almanın önemini kesinlikle hissedeceksiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails