8 Eylül 2011 Perşembe

MUCİZE SÖZCÜK: YÜRÜ GİT!

Tabanlarımı yere yapıştırdım, ısındıkça tabanlarımın yangısından mermer koordinat değiştiriyorum. Mesaide gibiydim bugün. Çeşitli devlet dairelerinde işlerim vardı. Önemsizlerini çözemediysem de en acil ve öncelikli olanı çözüme ulaştırdım ya diğerlerinin beklemesinde şimdilik sakınca yok. Yine bir yaralanma sonucu ihtiyacımız olan ve hiçbir sağlık kuruluşunda bulamadığımız tetanos aşısını 184'ü arayarak tedarik edilmesini sağladım ama diğer acil iş peşinde koştururken aşı olmaya zaman kalmadı.
Egzama, zehirlenme ne ki yine bir sıkıntı var hayatımızda ama onu anlatmayacağım; sadece ne kadar inanılması güç olduğuna ilişkin bir anektod; önceki gün arayan çok sevdiğim arkadaşım Nestug'a 'sana bir şey söyleyeceğim ama inanmayacaksın' diye başlayıp anlattığımda Nestug 'inanamıyorum' dedi! Buna bile bin şükür diyoruz.. Allah daha kötülerinden korusun hepimizi.

Köpekleri anlatayım ben iyisi mi; bir akşam misafirimiz olan bir kardeşimizle birlikte işe gitmek üzere yola çıkan Hakan'ın peşine takıldık. Ben ısrarla bir senedir artık bir uvzum haline gelen bisikletle gitmek istediysem de misafirimiz olan kardeş yürüme konusunda ikna etti beni. Hakan'la yollarımız O bisikletli olduğu için çabuk ayrıldı. Biz de abla kardeş yollarda dalga geçe geçe, ne kadarcık yolsa bakkallarda çakkallarda yok çekirdek yok su alma molası vere vere Çalış plajına kadar yürüdük. O bel ağrısıyla yürümek ne eziyet ama. Bayram kalabalığında yer bulup oturduk seyir teraslarında bir çekirdek çitledik bir su içtik. Sonra benim Hakan krizim tuttu. Hakan'ı görmeye gittik. Hakan'la iki çift laf edip dönüş yoluna geçtik. Bisiklete o kadar alışmışım ki yürümek o kadar zor geldi ki ama yine de Hakan'ın 'yürümeyin, minibüse binin' sözünü kulak arkası ederek iyi halt yedik. Ulaşımımı hep bisikletle sağladığımdan minibüse binmek ağrıma gitti, bisikletime ihanet gibi geldi; yürürüm sandım. Suç ortağım kardeşim 'kestirmeden gidelim abla' dedi, 'tamam' dedim. Ara yollardan, birbirine benzeyen yapıların arasından, bir geçtiğim sokağı bir önce geçtiğim sokak hissine kapılarak sürdürdük zorlu :P etabı. O sırada Defdef arıyor ve az sonra olacaklar telefon kulaklığı kulağımda Defdef'le telefon bağlantısındayken gerçekleşiyor. Sonra eve çok yaklaşmışken gözleri ay ışığında parlayan kedi mi köpek mi olduğunu anlayamadığım bir karaltıyı gösterdim kardeşe. Geçen kış elektrik kesintilerinden sonra yanımda taşımayı alışkanlık haline getirdiğim feneri karaltıya tuttuğumda o şeyin bir köpek olduğunu anladım. O şeyin köpek olup olmadığından emin olmak için gözünde hala numaralı güneş gözlüğü olan kardeşlik aldı elimden feneri köpeğin olduğu yere sabitleyerek aşağı yukarı sallamaya başlayınca 'o şeyin' köpek olduğundan tam anlamıyla emin olduk! Köpek bir başladıysa havlamaya ama nasıl havlamadır o öyle. Derken köpek birken iki oldu. Saniye bile sürdü sürmedi Fethiye'nin bütün köpekleri aynı anda koro halinde başladılar havlamaya. İlk şoku atlattıktan sonra kardeşe 'kaç, kaç, kaaaaç' diye bağırıp yanıma gelmesini bekledim. Bacaklarım titriyor, ağzım kurudu, dudak kenarlarım seğiriyor ama bırakmıyorum kardeşimi :)
Kulaklık kulağımda Defdef çığlıklarımı duyuyor, O da GülEeeEeeeeEEnNNN diye yırtınıyor, kardeş benim onun için endişelendiğimden daha çok endişeleniyor benim için. Korumaya çalışıyor beni. Doğru insanlarla yola çıkmak ne güzel..
Sonra yağladım tabanları ama ne yazık ki önüme döndüğümde bu depar dünyanın en kısa deparı olarak geçti tarihe. İki cüsseli köpek arkadaş da sokağın girdiğimiz tarafını kapatmamış mı! Sokaktan çıkış yok. Köpeklerin havlama seslerinin arasında kayboluyor tiz çığlıklarım.. Kardeş yanıma geliyor, evlerden insanlar çıkıyor ve bir beyefendi havlamasıyla aklımı kaçırtan o cüsseli arkadaşlara 'yürü git' diyor ve köpekler de bu talimata uyup kuyruklarını bacaklarının arasına kıstırıp toz oluyor! Bileydim ben yürü git derdim de aleme rezil olmazdım bari :/ Sonra o insanlar bizi ben sakinleşip gitmek için hazır hissedene kadar bahçelerinde misafir edip çay ikram ediyorlar. Komşulardan biri gelip 'sizin çığlıklarınıza daha çok korktuk' deyince bir hışım adama dalmak istiyorum ama enerjim yok; hala tirim tirim titriyorum! Sadece imalı bir ses tonuyla 'rahatsız ettim özür dilerim' diyorum. Adam bozuluyor, amaç da bu zaten. 'Ya arkadaş sussana sen, sesin kısıldı, bitti olay, bi' sus Allşah aşkına bi' sus' gibi cümlelerle bir yandan hala havlamaya devam eden köpek arkadaşlarla laf dalaşındayım aynı zamanda.. Bizi misafir eden karı koca insanlar gülüşüyor halime. Ben sakinleşince yardım sever ev sahipleri bize köpeklerden arındırılmış bir yere kadar eşlik ediyor. Yola düşmüşken kardeşin elindeki feneri kapıp kemerime asıyorum yine..



Kıssadan hisse:
1- koca sözü dinle minibüse bin.
2- köpekler gözlerine tutulup aşağı yukarı sallanan fenerlerden hiç hoşlanmıyor; denemeyin :D

İKİ AYDA NELER OLUR? yazı yorum yorumları:

Sedat; elinle koymuş gibi bulabileceğin bir yerde Fethiye :P Antalya'nın solunda kalıyor :P

Nur annem;ben bu sene yine bayram kutlamadım :( Bayramlar benim için üzüntüden başka bir şey değil ne yazık ki, sadece üzüntü.. Taşınmayı en sonunda becerebildiğime ben bile inanamıyorum. Mutsuzluklarımı da bıraktım o evde, yaşadığım bütün sıkıntılara karşın artık mutluyum, huzurlu ve uykusunu alan biriyim.
Geçmiş olsun dileklerin ve başıma gelen iyişeylere hissettiğin sevinç için binlerce kez teşekkürler.. Öpüyorum seni.

Gönül'üm; her sözün, iyidileğin için çok teşekkür ediyıorum canım benim. Şu an çok daha büyük bir sıkıntım var ama buna da şükür diyorum. Her şey o kadar ani oluyor ki. O bir andaolan şeyler nasıl da değiştiriyor hayat akışını.. Dediğim gibi Allah beterinden saklasın. Sıkıntıdan olabildiğince uzak günler diliyorum sana..

Banuca'm; kalp kalbe karşı işte. Kaşıntılarım geçti, ben iyiyim ama son konuşmamızdan sonra artık sadece beni merak etmediğinden eminim :( Strese bağlı egzama kurdeşen gibi değil. Çok da ilginç egzama için kullanılan ilaçlarla geçmedi benimki ve keşke doktorun söylediğini yapmayıp kendi bildiğimi okusaydım o atağı yaşamayacaktım :( Kaşınmanın ne demek olduğunu bildiğimden kurdeşen olduğunda ne hissettiğini çok iyi anlıyorum.. Lütfen birdaha olmasın! Evim çok güzel :) Huzur kokuyor, huzur ve orman :) Ev fotoğrafları yavaş yavaş :) Aslında neden bekletiyorsam? Yarın çekim yapayım ben :) Adresimi ambulansa da verememiştim bilmediğim için :D Öğrenince yazarım :) Merakın, ilgin, varlığın için çok sağ ol Banu'm.. Biz de sen, güzel annen ve köpek arkadaşı sevgiyle öpüyoruz..

Nedret ablam; benim için sevinip mutlu olduğunu biliyor olmak ben mutlu ediyoır. Çok sağ ol ablam..

Sünter'im; sen bundan bir kaç saat önce Çınar'ımla Çanakkale kıyılarında bir çay bahçesinde mi oturuyordun yoksa bana mı öyle geldi :P Güzel dileklerin için çok sağ ol. Boşvermeyi öğrenmeye her zamankinden daha çok ihtiyacım var şu günlerde. Kırık kemik iyileşiyor da kırık kalbin tedavisi yok :( Umarım bir gün ben de...

Nalan ablam; gözden ırakolanın gönülden de ırak olmayacağının en güzel kanıtı Nalan ablam bana karşı olan sevgin, sabrın, desteğin, öğütlerin için sana, Mahmut abime minnettarım. Yazmayı seviyorum. Sevmemeye başlayana kadar da yazacağım :) Yarın çekim var bu evde; yatak örtüsü filan hani :P Anladın sen onu..

Gülden'im; günlerim 'Allah beterinden saklasın' demekle geçiyor ama isyanm etmiyoum kesinlikle. Biliyorum ki bu sıkıntılarla başka şeyler güçleniyor, kök salıyor. Her şeyin güzel olacağına olan inancım sıkıntılar içinde daha artıyor; aksi halde hayat katlanılmaz olurdu ama izin vermiyorum. Döverim ben bu hayatı :P Güzel sözlerin için çok teşekkür ediyorum. Ben de öpüyorum seni :)

Girls on blog, canım; geçmiş olsun ve diğer güzel dileklerin için çok sağ ol. Bir sürü sıkıntı şu ankinin yanında hiç kaldı ama yılmıyorum. Şu an yönetmekte olduğum krizi de atlatırsam her gün ettiğim şükür dualarını etmye devamediyor olacağım :) Ben de öptüm..


3prensesim; ah bu daha ne ki :( anlatmadığım şeyler var. Daha bitmedi sıkıntılarım ama üzülmek yok. Biliyorsun biz üzülmemek zorundayız :) Üzülürsen yazmam bir daha :p Canım benim çok sağ ol. Yazamadım sana kaç zamandır ama kendime de yazamadım :) Öpüyorum kızları ve seni :)

Nestug'um; çok sağ ol.İnanılması güç şeyler yaşıyorum. Birinisavuşturmadan diğeri geliyıor üstüme üstüme ama yapacak bir şey yok. Üzülmüyor muyum evet üzülüyorum.Duygularımı bastırmıyorum ama neyse kiçabuk toparlanabiliyorum yoksa şu an yerlerde sürünüp debelene debelene ağlamam gerekirdi. Sanırım sol kulağım duymamaya devam ediyor. İyi bir doktor bulmalıyım :) Görüşemesek de kalpler bir. Bundan sonra düzenli yazmaya çalışacağım, sen de öyle yap :)

Elif'im, terazim; öyle oldu gerçekten :) Az kalsın gidiyordum buralardan. Hastanede zehirlenme çoktu o akşam. Temizlik malzemelerini birbirine karıştıran kadın, köfte yiyen çocuk ve ilaç üzerini tinerle cilalayan ben :D Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın da bir işe sardırınca gözüm ne sevdiklerimi ne sevenlerimi görüyor ne yazık ki : ) O tulum aslında Defdef'in hamilelik tulumu ama artık ben boya ve vernik yaparken giyiyorum ama bir akşam bara giderken de giymiştim :D Sözlrinidikkate almaya çalışcağım, sevenlerim bensiz ne yapar sonra :) ama belki de huzur bulurlar :D

Fiamma'm; senin sözlerin Defdef'inkilerin yanında solda sıfır kalır inan bana :D Kendi ayağının üstüne basıp düşebilen, kanepeye yatayım derken kendini yere atan ve bunları Hakan'ın yanında yapan biri duruyor karşında :D Ben bir gün başıma gelen kazaları anlatayım :D BUgünlerde biraz yavaşlamam gerekiyor mecburen. O nedenle buralarda asayiş berkemal :) Ha bu arada tinerle çalışırken pencereyiaçmak fena fikir değilmiş :P (şaka) Yok 100lükleri kırmama gerek kalmadı. Zaten 100lük kullanıyorum ilacı. Sanırım anlatmayı becerememişim, 100lüğü 50lik sanıp iki tane içince oldu olanlar.

Nur annem; çok sağ ol canım ablam.. Başımızda bir şeyler dolanıp duruyor bu durumda hatim indirmen gerekecek :P Sakişn biri olamadım hiçbir zaman. Hayatım hep böyle geçti benim :( Ve hayatımın hızlı aktığını Hakan'la aynı evde yaşamaya başladıktan sonra anladım. Bu benim yavaşlamış halim. Daha çok dua, daha çok dua :)

Nalan ablam; biz seninle aynı taraftanız dolayısıyla neden güldüğünü biliyorum. Ben de gülüyorum ki zaten. Sen benim aynı zamanda geyik arkadaşımsın hem :D Nalan abla bir kitap yazayım adını da 'kan ile revan' koyup imzamı da damar yolumdan akan kanla imzalayayım :D ay ne vahşet hihihihihi. Vampir camiası o kitabı en çok satan yapar. Kitabı imzalayıp imzalayıp kan nakli alırmışım :D

Ben gideyim iyisi mi..
Yine bir sağlık sıkıntısından dolayı zamansız ve yorgunum.. Bundan sonra yorumlara sadece teşekkür etmekle yetinmek zorunda kalırsam bilin ki yüzümü yıkamaya bile takatim yok. Bulaşık makinem de serviste üstelik :(
Öptüm gittim..
Bu kişi kendini tinerle zehirledi de hani ne var ortada soruna 'şimdilik' bir yanıt:
Çok emek vermedim belki ama ben çok beğendim. Bu obje için doğru bir renk oldu bence.


Böyleyken


Böyle


5 yorum:

  1. Testi çok güzel olmuş, formu çokk hoş:) ellerine sağlık.
    Canım sen ters tepen silah gibisin sana yapma Gülen etme Gülen falan dememek lazım . Öyle deyince sen gidip belayı zaten kendin buluyorsun. Şu tetanos aşısı kime? sana mı? sen ve hakan geçen yıl ameliyat olmadınız mı? ameliyat öncesi yapılıyor o aşı ve 2 yıl süresi diye biliyorum bulanık beynimin ilk hatırlamaları bunlar.

    YanıtlaSil
  2. :)))
    testi güzel olmuş,biraz daha süslene...

    YanıtlaSil
  3. canım yaaaa,hiç vukuatsız günün geçmiyor.
    Çok geçmiş olsun.
    sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Vay işyerinden giremiyoruz ya, evde de hatun bırakmıyor. Oysa ne merak ettim seni. İyi sayılırsın:)) Gülen ciddi olarak seni bize davet ediyorum, seni köpeklere alıştıracağım:)))
    Vukuatların artık bitmesini dilerim. Seviyoruz seni Gülen'im, çılgın kadın. Geçmiş olsun ilaca, köpeğe, aşıya vs vs vs.

    YanıtlaSil
  5. okadar köpek yürü git deyincemi gitti hey allahım gelmiş geçmişolsun yine

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails