12 Şubat 2010 Cuma

ÖZÜR DİLERİM, ÇOK ÖZÜR DİLERİM..

Özür dilerim.
Bilinç dışı yanlış anlatımımın anlatmaya çalıştığımdan farklı algılanabileceğini yazarken hiç düşünemedim :( Üstelik yazarken bunu düşünebilecek durumda değilken nasıl anlaşabileceği konusu aklıma bile gelmedi. Kurduğum bir mantık yoktu, telaşlandırmak isteyebilir miyim hiç, bana değer veren arkadaşlarımı üzmek isteyebileceğim en son şey bile değilken.. Çok üzgün ve mutsuz uyuduğumdan sabahın erken saatlerinde Defdef'in defalarca yanıtsız aramalarına nihayet dönebildiğimde sesindeki telaş bir türlü yanıt alamamış olmanın kızgınlığına karışmıştı. Sert tepkiler alınca Defdef'ten, dönüp yazdıklarımı daha sakince okuduğumda başka bir gözle nasıl algılanabileceği hakkında bir fikrim oluşmuştu ama artık çok geçti :(
Oysa ben yazı başlığımı koymuş ve acı yiyeceklerden söz edecektim, hiç acı yemeyen biri olarak son iki gündür garip bir biçimde fark ettiğim acı yeme isteğime karşı koyamayıp bir çorba kaşığı pul biberi karıştırdığım yemeği yedikten sonra çıktığını anladığım tansiyonumun normal olup olmadığını soracaktım bir bilene. Yanlışlıkla yediğim acılar yıllarca kalbimi ağrıttı, çiğnememe gerek yok, dilimin ucuna değdiğinde bile kalbime ağrı saplandı yıllarca. Sonra bir gün bir gazetenin küçücük bir yerinde, romatoloji hastalıklarda acının beyne gönderdiği sinyalle romatolojik ağrıların acı eşiğinin aynı olduğunu okudum. Yanlışlıkla acı tadına bakıldığında kalbime saplanan ağrıların nedenini de çözmüş oldum böylece. Anlamını bilmiyorum ama sanırım son kontrol sonuçlarımın son yirmi yılın en iyi sonuçları olması nedeniyle bilinçaltına yerleşen bu acı faktörüne bir başkaldırıydı benim acı yeme isteğime engel olamamam, sanki meydan okuyorum acıya. Ey acı ben artık iyiyim ve seni yiyorum, sen benim kalbimi acıtamazsın gibi bilinçaltı bir düşünce. Aklıma bundan başka hiçbir şey gelmiyor. Çikolatanın yasak olduğu yıllarda da nadiren canımın çektiği çikolataya çok büyük özlem duymamdaki bilinçaltı kirliliği gibi bir denklem kurabilirim iki durum arasında ama tabii ki bilmediğim anlamadığım konularda ahkam kesmekten başkası değil benim şu an yaptığım.
Bunları anlatacaktım; acı yemeye başladım, acı yemek istemeye başladım ama acı yediğimde normalde düşük seyreden tansiyonum beni rahatsız edecek biçimde yükseliyor, bu normal mi, alışık olmadığımdan mıdır fikri olan var mı diyecektim.
Diyemedim :(
Gürültüler gelmeye başladı. Önce yavaştan sonrasında ses yükselmesi gibi olmayan gürültüler. Birden yükselen sesler, bu bir kavgaysa, ön hazırlığı olmayan bir kavga. Henüz yaşına değmemiş bir çocuğun çığlıkları karıştı günlük güneşlik bir günde koştur koştur birbirine çarpan akınlardan yere çakan yıldırımlar gibi 'büyüklerin' can sıkıcı, korkutucu gürültülerine. 'Şimdi sakinleşirler, tartışıyorlardır' diyerek geçiştirebileceğimiz türden değildi bu sesler. Onlara 'şimdi sakinleşirler' şansı veremeyeceğimiz türden şiddetli bir gürültüye tanık olunca kulaklarımız, polisi aramakta tereddüt etmedik. Elinde fener babamın yola çıkarak evi bulmalarına yardımcı olduğu polis ancak ikinci arayışımızda geldi :( Bu süre içinde mor ve buz kesmiş parmak uçlarımı ovuşturduğum ellerimde koca bir çaresizlik, babamla o kapıya gidiyor dudak işaretli sessiz sözlerimizle birbirimize 'çalalım mı' sorsunu sorduktan sonra geri dönüyoruz ve bir türlü çalamadığımız o kapıdan bir daha, bir kez daha ayrılıyoruz ve bunu yedi sekiz kez yapıyoruz :( Şu an kendimi aciz hissettiğim o saatlerden o kadar utanıyorum ki :( İnsanlık görevimi yapamamış olmamın ezikliğini kendi suratıma patlatıyorum bir tokat gibi. O kapıyı çalamadık ya :(

Ben bugün çok başka şeyler yazıyor olabilirdim. Düşündükçe aklım yerinden çıkacak gibi oluyor. Düşündükçe insanların var oluş amaçlarının sadece kendi yaşamlarıyla sınırlı olmadığını bir kez daha anlıyorum. Başkalarının yaşam sınırlarına bu kadar yakın olabilir miyim bir daha? Ama olursam da kendimi o insanın yerine koyup yapmam gerekeni yapmazsam kendimi hiç affetmeyeceğim :( Gittiğim kapının zilini çalamayacaksa kırılsın elim. O kapıyı çalacak cesareti bulamazsam kendimi çöpe atacağım. Beynimde ve bedenimde yaşayan iki ayrı benin elinde oyuncak olacağım ki bunu istemiyorum. Bu kadar basit değil! Vicdanım hiç rahat değil! Ben bir korkağım ve bu beni çok yaralıyor :( Dün gece bu saatler gelince aklıma kendimi hırpalıyorum!

Evet; ben bugün çok başka şeyler yazıyor olabilirdim! Polisin görevini yapmasından sonra aşağıya indiğimizde evde yalnız kalmış genç kadının mutsuz halinin yanı sıra gördüğüm, yerlere damlamış, kapılarda sıçradığı yerde kalmadan yerlere kadar akmış kan lekeleriydi :( Ağrıma da gitmedi değil :( Olaydan sonra olay mahalline giden meraklı insanlar gibi hissettim kendimi :( Bizi görünce daha çok ağlamaya başlayan bebeğin hem de hasta olması beni iyice kahretti :( Annesini çocuğun bizi görmeyeceği bir yere oturttuk ve görüntü olarak da kötü hissettiren taze kan kokusunu sildim yer ve kapılardan. Bunu utançla yaptım :( Çünkü biz uzun süren olay sırasında 'acaba nasıl olur' düşüncesine yenilip defalarca gittiğimiz o kapıyı çalamamış ve geri dönmüştük :(
Dün gece biz o kapıyı çalamadık ama bu akşam saatlerinde çalan kapımızı açtıktan sonra Hakan'ın 'Gülen gelir misin?' çağrısına uyup kapıya gittiğimde yüzünden hala olayın etkisi altında olduğu belli orta yaşlı bir hanımefendi ve bir delikanlıyla karşılaştım. Elinde sabit bir numaranın yazılı olduğu kartı 'bir şey olursa aramam için' bana uzattı kendini tanıtarak. Yüksek sesli gencin annesiyle daha önce bir kez karşılaşmış ama yüz körü olduğum için kadının yüzünü unutmuştum. İçeri davet ettiğim kadın sık sık ıslatmak gereği duyduğu kurumuş dudaklarını hızlı hareketler ettirerek bir an önce bir şeyler anlatmak istiyordu. Dedim ki 'lütfen, ben konu hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum, hepimizin başına gelebilecek şeyler, rica ediyorum konu hakkında hiçbir şey anlatmayın' ama kadıncağız doluydu ve olay sanki az önce olmuş ya da hala devam ediyormuş da aradan sıyrılıp gelmiş gibi anlattı bir şeyler ama benim bilmek istediğim şeyler değildi bunlar. Ben kimsenin özel hayatıyla ilgili bir şey bilmek istemiyorum, taraf olmak istemiyorum. Ben yaşam sınırlarımızı çizdiğimiz yerden şikayetçiyim, o kapıyı çalamamaktan şikayetçiyim. Kadıncağıza polisi bizim çağırdığımızı ve aslında polisi aramak için çok beklemediğimizi, aniden yükselen sesleri duyduğumuzda polisi hemen aradığımızı ama ancak ikinci arayışımızda geldiklerini, kapılarının önünde kapı zillerini çalıp çalmama konusunda yaşadığımız tereddütü anlattık. Bir annenin sözleri ancak bu kadar yerin dibine sokardı beni :(

'Bir Tanrı kulu çalmadı kapımızı, polisi gördüğümde hayat bulmuş gibi oldum!'

Zaten kötü hissediyordum, bu sözlerden sonra duyduğum vicdan azabı ve pişmanlık çoğaldı da çoğaldı:( O kadar utanıyorum ki kendimden :(
Sonra geldikleri gibi usulca süzüldüler asansör kapısından içeri. Bana bir şey olursa aramam için telefon numarası vermek için gelmişler meğerse. Çocuklara görünmeden geldikleri gibi ses ve sedasız gittiler.. Üçüncü kez aynı cümleyi yazdığımın farkındayım;
BEN BUGÜN BİR ŞEKİLDE BENİM DE PARÇASI OLDUĞUM ÇOK BAŞKA ŞEYLER YAZIYOR OLABİLİRDİM!
TELEVİZYON SESİ KISIK, İÇERİDE UYUYAN BEBEĞİNİN SESİNİ DİNLEMEK İÇİN KULAK KABARTAN, SESİ ALGILAYABİLMEK İÇİN PARMAK UCUNDA YÜRÜYEN ANNE GİBİYİM ŞİMDİ..

BAŞKASINA AİT ÖZEL BİR HAYATI ANLATMAK DEĞİLDİ AMACIM; BÖYLE ALGILANIRSA NE KADAR ÜZÜLECEĞİMİ BENİ TANIYAN ARKADAŞLARIM BİLİYOR.
KENDİ ÖZELEŞTİRİMİ YAPMAK İSTİYORUM ASLINDA BEN:
BLOG ARKADAŞLARIMIZA, BLOG SAYFALARIMIZA OLAN İLGİ VE SEVGİMİZİN KOMŞULARIMIZI DA KAPSAMASINI İSTİYORUM.
ASANSÖRDE LÜTFEN BİRBİRİNE MERHABA, GÜNAYDIN DİYEN KOMŞULUK İLİŞKİLERİ DEĞİL, GECENİN ÜÇÜNDE KAPIMI ÇALMAKTA TEREDDÜT YAŞAMAYACAK NİTELİKTE GELİŞTİRDİĞİM KOMŞULUK İLİŞKİLERİ İSTİYORUM.
HEDİYELEŞME ETKİNLİĞİ BELKİ ÇOK UÇ OLABİLİR AMA RESMİ-DİNİ HİÇ FARK ETMEZ ÖNÜMÜZDEKİ İLK BAYRAM AYNI BLOKTA YAŞADIĞIM KOMŞULARIMA KART GÖNDERECEĞİM.

İFADE EDERKENKİ ŞUURSUZ ANLATIM BİÇİMİM İÇİN BENİ MERAK EDEN BÜTÜN ARKADAŞLARIMDAN ÇOK ÖZÜR DİLİYORUM.
SİZİ SEVİP GİDİYORUM VİCDAN EZİKLİĞİMLE :(

8 yorum:

  1. merhaba.merak edip okudum.ifadeniz şuursuz değil ama yanlış anlamalara müsait o kadar.sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. PC sorunu yuzunden gıremedım bloguma.. sımdı okuyabıldım yazdıklarını..Gulenım.. bızler.. en azından kendı adıma "... ben..." senın nasıl bırı oldugunu çözdüm.. sevıncımle sevınıne.. uzuntumle uzulen bır dost oldun benım ıcın.. allahım.. hepımız ıcın hayırlı yazılar yazsın.. yasadıgın olayın detaylarını bılmıyorum ama.. tahmın edebılıyorum.. allahım sabırlar versın..

    Canımsın..

    YanıtlaSil
  3. PC sorunu yuzunden gıremedım bloguma.. sımdı okuyabıldım yazdıklarını..Gulenım.. bızler.. en azından kendı adıma "... ben..." senın nasıl bırı oldugunu çözdüm.. sevıncımle sevınıne.. uzuntumle uzulen bır dost oldun benım ıcın.. allahım.. hepımız ıcın hayırlı yazılar yazsın.. yasadıgın olayın detaylarını bılmıyorum ama.. tahmın edebılıyorum.. allahım sabırlar versın..

    Canımsın..

    YanıtlaSil
  4. Bayramda kart atmanı değil,kapıları çalıp bayramlaşmanı temenni ediyorum :)
    Diğer nokta yüzünden kendini üzme polisi zaten siz aramışsınız ,kurtarıcısı siz olmuşsunuz farkındamısın..? Onu yaşaması gerekiyormuş demek ki,biliyorum kötü bir şey ama polisi iki kere aramak da bir çaba aslında.
    ve ben o kapıyı çaldım bir kere ve kadın çıkana kadar da bekledim.. hem de avukat ve yaşlı bir adamdı bu kapının sahibi..İçki içtiğinde karısını döven ama ben o kapıyı çalmasaydım da polis çağıracaktım..
    Biz taşınana kadar bir daha öyle sesler duymadık o evden.

    YanıtlaSil
  5. gülenim asortiğime katılıyorum.. sen zaten elinden geleni yapmışsın.. nice kere çalınan kapılardan alından bizim evimiz bizim ailemiz ya benim karım sana ne benim kocam sana gibi sözler ile utanarak geri dönüşleri yaşadık çoğu zamanlarda.. o yüzden tereddütünle kapıyı çalamamış olmandan dolayı eziklik yaşama.. bu karar onları tanısaydın ancak eziklik olurdu.. bilirdin çalıp çalamayacağını.. ama şu zamanda tanımadığın insanların tepkisini bilemediğinden en azından polislerimizi çağırmışsın.. ki bu en doğrusu.. allah korusun kapıyı açtığında sende zarar görebilirdin belki.. herşeyi düşünmek lazım.. kadın öyle dedi diye kendini iyice hırpalama lütfen..
    çok öpüyorum...

    YanıtlaSil
  6. Gülenim, o anda kim olsa ayni tereddütleri yasardi saniyorum. Arkadaslarinda dedigi gibi sen elinden geleni yapmissin zaten. Böyle bir olayda ben komsumuzun kapisini caldigimda kocasi kocaman bir bicakla cikmisti karsima, geri kacip polis cagirmaktan baska care bulamamistim o zamanlar. Ne gibi bir seyle karsilasacagini bilmiyor ki insan, en akillisi polis cagirmak bence. Sende yapmissin zaten, üzülme bu kadar.
    Bende seni sevip, oksayip gidiyorum:))
    Öptümmmmm:))

    YanıtlaSil
  7. Maalesef yanı başımızda olabiliyor herşey..
    En doğrusunu yapıp polis çağırmışsın.
    Diğer yazıyı daha okumadım ama bende genelde heyecanla anlattığımda işleri çook karıştırmışımdır..

    YanıtlaSil
  8. gülen haksızlık etme kendine..apartmanda ismini bile bilmiyoruz bir merhabamız bile yok.insanları tanımıyoruz nasıl çalabiliriz ki kapısını hemde böyle bir olayda.bende korkardım inan bende gidip çalamazdım.sen yine üzerine düşen görevi yapmışsın.bana söylermisin?? senden başka polisi arayan olmuış mu? pek sanmam..

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails