24 Ekim 2010 Pazar

KANYONA GİRDİK, NEEE? KAMYONA MI GİRDİNİZ??

Geçen perşembe için Zeynep'lere verilmiş bir sözümüz vardı. Ben pazartesi-salı tam gün, çarşamba ise öğlene kadar kursta olduğum için yapmam gereken iş ya da organizasyonları mecburen kurs günlerinin dışında planlıyor ya da planlatıyorum. Plan konuşmaları genelde şöyle geçiyor:

Arkadaş: Gülen, şuraya gidelim mi?
Gülen: A tabii olur. Ne zaman?
Arkadaş: Salı.
Gülen: A biz gelemeyiz. Salı günü kursta oluyorum ya..
Arkadaş: Kusura bakma unutmuşum. O zaman perşembe ya da cuma?
Gülen: Yok sen bozma planını, başka zaman yine gideriz.
Arkadaş: Yok ya, söyle işte..
Gülen: Pazartesi, salı, çarşamba dışındaki her gün benim için uygun.
Arkadaş: Tamam..

Geçen pazar gecesi acil servise gittiğimizde huzursuz etmemek için hiçbir arkadaşımı aramadım. Biliyorum ki elleri kanda olsa bırakıp gelecekler ama durum başa çıkamayacağımız gibi olmadığından kimseyi telaşa sokmak istemedim. Neden haber vermediğimi açıklamak zorunda kalsam da yaptığımın doğru olduğunu savunuyorum hala.
Geçen perşembe günü kursumdan dolayı gezi planını perşembeye erteleyen Zeynep, eşi sevgili öğretmenim, Hakan, babam, Ali abim ve Hello cafede tanıştığımız günden beri görüştüğümüz arkadaşımız Oktay iki araba Kargı Köyü Enver Yalçın Yörük Müzesi'ni görmeye gittik. Müze gezisinden önce iki katlı ahşap terasta her şeyi ailenin yaptığı ürünlerden oluşan nefis bir kahvaltı yaptık ama öyle böyle değil; masada neredeyse yok yoktu.



Yörük olan Enver Yalçın misafirleriyle çok ilgili, sosyal ve müzeye neredeyse hayatını adamış yörük kültürünün hak ettiği yeri bulması için mücadele eden ilginç bir kişilik. Hazırladığı broşürlerde ilginç kişiliği hakkında önemli ipucu da vermekte aslında. Demiş ki Enver bey; müessesemiz köy yerinde yörük hayatının canlandırıldığı yer olduğundan horoz öttü, eşek anırdı, öküz böğürdü, kuzu meledi, kedi miyavladı, köpek havladı gibi şikayetleri kabul etmeyiz. Nasıl yani?? Gittim gördüm. Anırdığında bünyede anjiyo etkisi yapan güzel gözlü, Boncuk ve Linda'yla tanıştık. Kedisinden, köpeğinden, ördeği ve horozundan oluşan bir hayvanlar korosu Bremen Mızıkacıları'nın pabucunu dama atar :)
Enver Yalçın'ın bir çok televizyon kanalına haber olduğu üzere eşeğine İngilizlerin sahiplenip baktığı Linda isimli eşeği gidip istemişliği, davullu zurnalı düğün yapmışlığı var. Eşeklerin yörük hayatındaki önemli yerine vurgu yapmak için yaptığı bu düğün hayli ses getirmiş. Ulusal basın ve televizyonlar dışında yurt dışında da bu düğün hoş bir haber olarak arşivlerdeki yerini almış.
Tüm Akdeniz, teke yöresi ve Fethiye'nin yetmişiki köyünden aralarında ikiyüzyıllık parçaların da bulunduğu yaklaşık ikibinbeşyüz parçalık eşyanın kullanım amaç ve alanları, sahiplerinin isim ve fotoğraflarıyla hikayelendirilmiş bu müze inanılır gibi değil. Nasıl kişisel bir emek ve özveri olduğunu gidip kendi gözlerinizle görün. Enver Yalçın amacını 'bu vatanın kolay kazanılmadığı, geçmişini bilmeyen insanların geleceğini göremeyeceği, bu hatırlatmanın şehit ve gazi torunu olarak bir görev olduğu ve atalarımızın yüzyıllardır çektiği sıkıntıları şimdiki teknolojin arasında fark göstermek' şeklinde açıklıyor.
Ücretsiz gezilip bilgi edinilen müzenin ve romantik odalarıyla apart olarak da hizmet veren tesisin kapıları Fethiye'ye yolu düşen herkese açık..

Sonra tesise yaklaşık bir km. ötedeki kanyona gittik. Havanın günlük güneşlik olması var mısın yok musun yarışmasında 500bin çıkan yarışmacının sevinci gibiydi :) Kanyon suyu Saklıkent'teki kadar soğuk olmadığı için sonuna kadar değil ama bir km. kadar yürüdük. Rüya gibiydi. Kartpostal gibiydi. İnsanların akıllarından hiç çıkmayan görüntüler vardır ya, akıllarına yer etmiş? İşte bu kanyon benim aklımdan hiç çıkmayacak. Bizden başka hiçbir canlının yaşamadığı başka bir dünyaya keşfe çıkmış gibi.. Bize rehberlik yapan Enver Yalçın, yardımcısı, Zeynep, eşi, ve babam. Koca kanyonda sadece biz, doğa, doğaya ait su sesi, su kokusu, yeşil ağacın çağladığı yerde beyaz köpüklerinden gözümü alamadığım maviyle dans edişi..
Bayıldım, bayıldım, bayıldım..
Daha önce Ankara konuşlu pangea off road grubuyla tam techizat gittiğimiz doğa gezilerinde gördüğüm yerler kadar güzel..

Ve fotoğraflar..











Linda Boncuk aşkı..


Banu'cam sordu: Ne yapmaya çalışıyorsun?
Gülen yanıt verdi: Semere sığmaya çalışıyorum :)

Not: Kanyon fotoğrafları yarına kaldı. Biri kendine reset atan kasa, diğeri de ay ışığının geceyi 'seçilebilir' gösterdiği bir elektrik kesintisinin gerdiği bünye, yorgunluk nedeniyle yayınını bitirmiştir :)
Yorumlar için çok teşekkürler. Nalan ablam ben de seni ve Mahmut abimi çok ama çok sevip özlüyorum :(

5 yorum:

  1. sayende görmüş olduk oraları da gülenim; gezmeye devam! hepimiz hasta olup yatıyoruz bazen de hasta hasta geziyoruz.. en çok dua ettiğim şu gezme ruhumuz hastalanmasın :)

    YanıtlaSil
  2. Tam benlik bir yere gitmişsin Gülenim..bol bol fotograf çekebileceğim harika bir yer...Dostlukların daim olsunnn..

    YanıtlaSil
  3. Artık oralara gelmemize gerek kalmadı, görmüş gibi olduk! Şaka şaka... O yörük kahvaltısı için bile gidilir. Ya kısmet diyelim...
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  4. canım herşey süper görünüyor sen de bomba gibisin
    enerji dolu görünüyorsun
    hele de kahvaltı masası
    yok yokmuş gerçekten de

    YanıtlaSil
  5. Geldiğimde kesinlikle buraya gitmemiz gerek Gülen'im:))

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails