28 Ekim 2010 Perşembe

KELEBEK ETKİSİ

Bir gün oturmuş Hello Cafe'de Hakan'ı bekliyordum, şu bizim standarta bindirdiğimiz akşam buluşmalarından biriydi ama beni her defasında çok mutlu eden.
Garsonlardan biri gelip 'bugün yalnız mısın?' dedi. 'Hayır, Hakan' gelecek, ne vardı?' dedim.
Garson, yeşil tentelerin güneşi önemli ölçüde kestiği masalardan hiçbirinin boş olmadığını fark ettirmek istercesine işaret ettiği iki kadın ve bir erkekten oluşan grubu göstererek yanıma oturup oturamayacaklarını sormak zorunda kaldı. 'Tabii ki' yanıtıma karşın garson kendi kendine fikrinden vaz geçti. Göz teması kurarak güneş altındaki masada sıcak terler dökerek oturma inatlarına devam eden insanları yanıma davet ettim. Geldiler. Hakan'ın geldiğinde yerleşik olan ağabeylerini ziyaret için Fethiye'de bulunan iki kız kardeş ve ağabeyleri hakkında hakkında o an için bilmem gereken her şeyi biliyordum; onlar da benim :) Sohbet, çaylar ve ayrılık vakti.. Telefon alış verişinden sonra bir daha görüşmek üzere evlerimize dağıldık. İki gün sonra çay içmek için bizi cafeye çağırdıklarında fırından henüz çıkmış böreğe davet ettim onları bizim eve. Geldiler.
Çaylar, börekler derken zaman ilerledi. Sevdik birbirimizi.

İki gün sonra Banu'camdan bir telefon aldım. Fethiye'ye gezmek için gelmiş benim henüz tanımadığım blogger bir arkadaşına telefon numaramı verip veremeyeceğini soruyordu. Bayılırım böyle işlere, 'sormasaydın da olurdu ver Banuca'm' dedim. Bir gün sonra benim merkezkaç noktam Hello Cafe'de çok sevdiğim Zeynep ve çok sevdiğim eşi Emin öğretmenimle işte böyle tanıştık. O günden sonra da bir ay boyunca pek ayrılmadık :) Zeynep'ler kısa süre için geldikleri Fethiye'deki tatillerini tadına doyamadıkları için uzatmışlar ve kalacakları bir yer arayışı içindeydiler. Ben burada yeniyim, çok fazla yer bilmiyorum. Hemen Fethiye konusunda tecrübeli ve sadece bir kaç gün önce tanımış olmama karşın evini taşıma arefesinde olduğunu bildiğim yeni arkadaşlarımı aradım. Buluştuk ve onların arkadaşlarının kaldığı yeri görmeye gittik hep birlikte. Ertesi gün bir kaç gün önce cafede tanıştığım arkadaşlarımla blogger arkadaşım bir apartın balkonları birbirine bakan dairelerindeki komşuluklarına başladılar :) Bu bir ay içinde bu grupla sıkı bir görüşme, buluşma, akşam yemeği trafiği yaşandı. Atlıyoruz bisiklete, yolumuz da çok keyifli. Kordondan on dakika sürmüyor apart :)
Zeynep'in eşi bilgisayar kurdu Emin öğretmenim büyük bir fedakarlıkla yeni arkadaşımız ve bizim bilgisayarlarımıza bakım yaptı. Bir pazar günü sırf bilgisayarımıza bakmak için sabahın 10unda gelip 15.00de 'istediğim gibi olmadı ama' diye diye giderken Emin öğretmenimin gözü hala bizim kasada.
Kelebek Etkisi işte budur..
Bu sabah Zeynep ve eşi İstanbul'a döndü. Fethiye onların arkasından ağladı da ağladı. Bir yağmur bir yağmur..
Dün akşam Zeynep'ler için veda yemeğinde bizdeydik. İyi zaman geçirsek de yemek anlamı bakımından iyi hisler uyandırmadı bünyemde. Ayrılıkları sevmiyorum, nedense sevdiğim insanlardan hep çok uzaktayım :( Zeynep'ler kendileri için değilse bile benim için burada yaşamalılar :) Açmayın arayı Zeynep..


Ne yazık ki üç makineden, o kadar kareden hepimizin bir arada olduğu doğru düzgün bir fotoğraf çıkmadı :(


Zeynep çekmiş..


Yerleşik abinin kız kardeşlerinin veda yemeği.
Alman Nils ve Jasmine'e çay içirdiğimiz akşam :)


Apartta balık kızartmaca..
Ve müzik..

YORUM YORUMLARI:

çelebi'm; kaçırma üzülme :) Kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Bir hayal gibiydi. Şu an düşünüyorum da orada geçirdiğim zaman gerçek miydi? Gel seni de götürelim??

devince'm; doğa harika ama fotoğraflar ne yazık ki o harikanın yanında hiç kalıyor. Fotoğraf konusunda çok çok kötüyüm. Gelip gördüğünde ne kadar doğru söylediğimi anlarsın :)

acemiiim; senin için değişik bir şeyler oluyor farkındayım. Çok seviniyorum ama senin için; kendim için değil :/ Bu gün öğlene doğru deli gibi kapı çaldı. Senin deli Ahmet aşağıdan bağırıyor 'bir poşet kap gel'. Çıksana diyorum. Yok diyor başka da bir şey demiyor. Poşet alıp indim aşağı. Anne, baba, iki de köpecik :) Arabanın bagajından 10 kg. kadar mandalina :) Hem de dalından beş dakika önce kopmuş :) Sağ olsunlar bana mandalina ve greyfurt getirmişler. Israr ettim, çıkmadılar yukarı. Sizin bahçeye dalmaya gidiyoruz yarın :P


4 yorum:

  1. Ya sen ne tatlı, tadından yenmez, kalbe alınır, pamuklara sarılır, saklanır, hep yanında taşınır, güldükçe yüzünde gülücükler açtırır bir kadınsın böyle...

    YanıtlaSil
  2. Canım ya benim uzun süre blogları takip edemem sebebiyle yazını okuyunca anlamadığım konuyu açıklar mısın? Sen Fethiye'ye mi taşındın? Ya Ankara'da görüşemedik bile. Hatta geçen sene 29 Ekim yürüyüşünde görüşecektik ama seni aramış ama cevap alamamıştım. Sonra telefonunu ikizinle karıştırdığın ya da bir yerde unuttuğunu bloğunda yazınca neden görüşemediğimizi anlamıştım. Neyse bakalım, dilerim herşey yolundadır, sağlıklı, mutlu ve huzur dolu günler diliyorum. Öptüm canım.

    YanıtlaSil
  3. istanbuldan merhabalar
    geldik evimize.
    şimdiden sizi çok özledik.
    ışık diyarının ışık insanları.

    babana,hakana,oktaya,serdar ve merale selamlarımızı ilet.
    sevgi ile kalın..

    YanıtlaSil
  4. Canım benim:)Sevenlerin bol,dostluğunuz daim olsun.
    Yüzünden gülücükler hiç eksik olmasın.
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails