5 Ekim 2010 Salı

NELER Mİ OLDU? YENİ ARKADAŞLARIM OLDU. HA BİR DE PEMBE BİR SPOR ARABA ALDIM :)

Susmazdım ben. İstesem de istemesem de susamazdım. Suskun kalmamayı öğrendiğimden beri susmayı becerememeyi de öğrenmiştim çünkü.. Susmak mı, iyi de ama neden? Anlatacak hep bir şeyler varken, suskun kalmanın, içte büyütmenin sonra da onlarla başa çıkamamanın anlamı ne?
Önce malum nedenlerden dolayı ben bozuktum. Ardından bilgisayar bozuldu, neye kırıldın diye gönlünü yapmaya çalışırken bilgisayarın ümitsiz bir onarım süreci yerini yavaş yavaş kabullenmeye bıraktı. Meğerse biz farkına varmadan bilgisayarımıza veda etmenin zamanı gelmiş. En az yedi senedir hiçbir ekleme-çıkarma yapmadan ses ve sedasız, şikayetsiz her an emrimize amade bilgisayarımızla yollarımızı ayırmak zorunda kaldığımızı anlamam neredeyse üç haftamı aldı. Yeni bir bilgisayar alma hazırlıkları içindeyken benim çocukluğundan beri tanıdığım, okula giderken yemeğini yedirdiğim ve şu an İzmir'deki evimizde kiracımız olan Orkun'cuğum yetişti imdadımıza. Kendisine ultra son sistem :P bir makine aldığından halen kullanılabilir ve bizim emektardan 1.5 kat daha iyi kasasını göndermeyi teklif etti. Bir hafta önce Windows 7'li yeni kasamız elimizdeydi. Gel gelelim ethernet sürücüsüsüz kasa bizi bir hafta süründürdü. Nasıl çözüldüğünü sonra anlatırım..
Bu süre içinde sağ el orta parmağım delinene kadar dikiş diktim. Arada sol el baş parmak üstüne de dürtmedim değil iğneyi. Kaç iğneyi nemden kararttığımı hatırlamıyorum. Sıcak, nem, klimasız evde elde dikiş. Internetsiz yaklaşık bir ay geçirdiğimin farkına varamayacak derecede dikiş diktim. Gerçekten farkına varamadım zamanın bu zaman olduğunun :(
Sonra bir gün Hello Cafe'de Hakan'ı bekliyorum. Garsonlardan biri yalnızsam gölgede boş yer bulamayan birilerini yanıma yerleştirip yerleştirmeyeceğini sordu. Hakan'ı beklediğim halde 'buyursunlar' dedim. Sonra garson kendi kendine fikrinden vaz geçti :) Ama ben güneşin altındaki masada onlar olduğunu tahmin ettiğim iki kadın ve bir erkekten oluşma grubu el işaretiyle yanıma transfer ettim :) Çok tatlı iki kız kardeş ve ağabeylerinden oluşan bu grupla Hakan gelene kadar kaynaşıverdim. Sonra Hakan geldi. Biraz daha sohbetten sonra telefon alış verişi yapıp grubu dağıttık. Gerisi Kelebek Etkisi'nde..
Bir gün yetenek perisi Banu'm aradı, 'Gülen Fethiye'de bir arkadaşım var, telefonunu veriyorum' 'Bir de soruyor musun; ver Banu'm' Tanışmaya giderken nasıl insanlarla karşılaşacağım konusunda yaşadığım heyecanı anlatmayı beceremeyeceğim için anlatmayı denemiyorum bile. Sevdim kendisi de bir blogger olan arkadaş ve eşini. Şirin bir yerde kalıyorlar şimdilerde. Sanırım dönmeyecekler. Dönmesinler de. Kelebek Etkisi'nde anlatırım detayları..
Bu arada bir araba aldım.

Pembe bir araba. Arabam çok spor, o kadar spor ki tek kişilik :) Çok havadar, o kadar
havadar ki cabrio :D


Fethiye arabası bu :) Akdeniz insanının dertsiz ulaşım aracı. Şansımdan çok temiz ikinci el bir bisikletim var artık. Allahtan bisiklete binmeyi zamanında öğrenmiş hatta Kurtuluş Parkı'nda 'bi' kere bineyim mi abla?' diyen çocuğa verdiğim hardal rengi Pinokyo'mun geri dönmemesine yani çalınmasına kadar bisikletten hiç inmemiştim :) Şimdi gözümün önünde bile dursa bisikletimi mutlaka kilitliyorum.



Bisikletimi alma macerası da ayrı konu ama o Kelebek Etkisi kapsamının dışında.. Onu da ayrıca anlatırım. Şimdi biçki dikiş kursuna bisikletle 'sahilden' gidiyorum :) Şu aralar Ankara'da bulunan acemihobicimin bisikletini de kardeşim Dolunay'ın bisikleti Ankara'dan gelene kadar Hakan kullanacak. Akşamları sahilden fiuuuuv diye geçen iki bisikletlinin kim olduğu zahmet edilip araştırılmasın çünkü biri benim diğeri ise Hakan :) El ayak çekilince hız yapıyoruz bisikletlerle. Yerel basına denize uçan bisikletliler haberi okursanız bilin ki onlar da biziz :D
Mevsim güzel ama bilmediğim bir ikliminde memleketimin griple uğraşmamak için grip aşısını da çıkardım aradan.. Denize gidiyoruz, havuza gidiyoruz; hele şimdi tam mevsimi. Hastalanmasam iyi olur. Uzun kolluları çıkarmanın zamanı gelmedi. Fethiye şimdi çok güzel.
Acemihobici'mle ilgili, Onun için iyi benim için pek iyi olmayan bir gelişme var ama O anlatsın.. (Fakir Gazetesi gibi hissettim kendimi bir an)
Sabahtan kursum var, haftada 2.5 gün. Diğer 2.5 günü kendime, arkadaşlarıma ve deniz kendini benden soğutana kadar denize ayırmak istiyorum. Biçme dikme işini çözeyim de başımı döndüren diğer kurslar geride dursun :) Aslında akşamları gitmek istediğim bir kurs daha var ama o haftaya netleşecek. Kesinleşince yumurtlarım artık :)
Yine söylüyorum, beni merak eden arkadaşlarımdan çok özür diliyorum. Düşüncesizlik etmiş değilim. Ben zamanın az çok farkına varmış biri oldum hep ama bu kez anlattığım nedenlerden dolayı zamandan ayırmışım kendimi. Sitemlerden dolayı çok üzgünüm :( Anlatabilmiş olduğumu umuyorum.
Hepinizi seviyorum. Sabah erken kalkmaya alışmam gerek; şimdilik tek sıkıntım bu :(
Öpüyorum..

çelebi'm, canım benim, utandırıyorsun ama beni kuzum :) Gerçekten utanıyorum bak ama sevinip mutlu da oluyorum :) Ne diyeceğimi bilemeden sadece çok sağ ol sözcükleri de yetmiyor üstelik. Getirme beni gaza, basarım sayfa sayfa fotoğraf. Fethiye'nin havası bir tek saçlarıma yaramadı, uzadı saçlarım ama berbat görünüyorlar. Şimdilik şapkayla idare ediyorum ama bugünlerde bir şeyler yapmazsam daha da kötü olacaklar. Kötü kokan bir karışım var. Sanırım onu deneyeceğim. Çok sağ ol. Ben de seni özledim, ha bir de görüşebilseydik :(

Şenay'ım, kurbaam; döndüm. Bir aksilik olmazsa buralardayım artık. Yavaş anlat demeseydin ne oldu ne bitti her şeyi yazacaktım iyi mi :) Sözlerin üzerine frene basıp her gün bir kısmını anlatmaya karar verdim. Ciddi ciddi bir ayda neler olduğunu anlatacaktım az kalsın. Uyardığın için çok sağ ol. Güzel şeyler oldu, canımı sıkan her şeyi çıkardım hayatımdan. İyi zaman geçirmek istiyorum. Referandum sonuçları sinirlerimi çok bozdu :( Ümitle bakmayı denemeye çalışıyorum, ne kadar becerebilirsem artık :(
Kurbişle seni çok öpüyorum. Sağ ol canım..

Gönüçelen'im; sen de uzak illerdeymişsin. Bir fotoğraf gördüm bloğunda ama sadece görmekle yetindim. Yorgundum bugün; kereviz sapı doğrarken bıçağı parmağıma batırdım. Ve bunu yaparken de bana emanet alzheimer hastası bir teyzeye her on dakikada bir kızının onu bırakıp nereye gittiğini anlatmakla meşguldüm. Bu yaklaşık 2.5 saat sürdü. Çareyi teyzeye Türk filmi izletmekte buldum ama dimağ olarak yorulmuştum bir kere. Eve 16.00 sularında gelip serildim kanepeye. Blog okuyamadım, sadece fotoğraflara bakabildim. Bu arada Allah bütün hastalara şifa, alzheimer hasta ve onların yakınlarına sabır versin. Çok zor :((( Öptüm

Dikişdersi'm; hoş buldum .Ben de özledim. Yeni arkadaşlarım oldu, iyi zaman geçirdiğim ilginç insanlar girdi hayatımıza ama blog alemini de merak ediyordum.. Buralarda hiç görmediğim arkadaşlarımın zor zamanlarımda verdikleri destek, heyecanıma, sevincime, mutluluğuma ortak olması inanılır gibi değil, paha biçilemez.. Bu süre içinde kim ne yapıyor, neler oldu, bilmemek rahatsızlık verici bir durummuş :) Ama bunu bile yeni anladım. Ben ciddi bir zaman kaybı yaşamışım. Yediğim fırçalardan sonra fark ettim bunu.
Evet epey bir zayıfladım. Dana kollarım buzağı kollarına döndü :) Sıcaklardan olduğunu sanmıyorum. Hırsız olayından sonra iştahsızlık yaşadım. Hazır iştahsızlığım varken artık gereksiz beslenmemeye başladım. Böyle iyiyim, daha fazla incelmek istemiyorum.
Diktiklerimi görünce ne diyeceksin örtmenim çok merak ediyorum :)


nalan ablam, ablaların gülü, ablaların hası; seni meşgule devrettiğimden sonra üç kez aradım, birinde meşgule savurttun. Diğerlerinde de telefonun kapalıydı. Kendi kendime diktim işte bakalım. Yayımlarım artık ağzın açık mı kalır, kusur mu bulursun -ki mutlaka bulunur benimkiler acemi işi- bilemem artık. Burnumda tüten ablam öpüyorum çok. Herkese selam ve sevgi..

3 yorum:

  1. Sen çok yaşa emi!Canım benim senden güzel haberler alayım birde iyi olduğunu bileyim yeter.İki tekerlekli pembe araban süper.Hayırlı olsun:)Ne güzel hala yaz mevsimini yaşıyorsunuz.Bana göre mevsim hep yaz kalsa.Evet uzak illerdeyim ve burada soba yakıyoruz.Çıtır çıtır olanından::)))Alzheimer hastası bakan içinde bakılan içinde çok zor.Allah hem bakana hemde bakılana sabır versin.En çokta bakana tabiki...Hep sinir hastalıkları bunlar.Ona göre üzüntüden uzak olmak çin elimizden geleni yapmalıyız.Seni çok çok öpüyorum benim şeker pembesi arkadaşım.
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  2. canım ne kadar güzel bu pembiş
    sen de harika görünüyorsun
    güneşin tadını çıkar canım
    ankaraya kış geldi
    öptüm seni

    YanıtlaSil
  3. evet zayıflamışsın darısı benim başıma..arabana bayıldım gelince bana vircenmiiiii.bir iki gün erke kalkınca bünye alışıyo istediğin kadar geç yat sabah vaki gözlerini açıyosun.çok sevindim vede çok özledm seniii

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails