26 Şubat 2010 Cuma

BİR KLASİK; DIMBIL KOMBİNİ :)

Derinden bir nefes aldım bugün. Havanın güneşliyken aniden soğuk ve sulu şakalar yapmasına hala alışamadım. Yakasında pembeden bir yapma çiçeğin takılı olduğu incecik bir kot montla yürüyerek gittiğim Nalan abladan, Nalan ablanın verdiği şemsiyenin kanatları altında titreyerek döndüm. Hasta olmamayı umuyorum; aslanlar gibi hem de en domuzundan grip aşısı olmuşken hasta olmanın ne alemi var şimdi ama değil mi? O aşının hesabını soracak kimse bulamadım ya, bari ironi malzemesi olarak kullanayım.

Örgü maceram tam gaz sürüyor. Haftaya cumartesiye kadar hazırlıklarımı tamamlamalıyım, çünkü.. Aslında 'çünkü' sözcüğünden önce virgül konmaz ama anlatmayı sonraya sakladığım ya da anlatmayı istemediğim ya da ya da tam bir şey anlatırken en heyecanlı yerinde dinleyenleri meraktan delirtmek için bir soru işareti yaratmak istediğimde kullanıp oracıkta bıraktığım o 'çünkü'yü çok severim ben:) Evet, çünkü :P

Sadece atkı ve şapkayla sınırlı olan kreasyonumdan başka macera aramamaya karar verdim. Şimdi ben bir çocuk hırkası örmeye kalksam ne olur bilemem; örnek bilmem, bir kol keserim, onu da kesin yanlış keserim :D Sonra çıldırır şişleri bir tarafa, ipleri bir tarafa fırlatır hafiften şiddetliye varan bir sinir krizi eşliğinde kendimden geçiveririm mazaallah :) Seri üretim bakımından elim de yatkınlaşmışken atkı ve şapka konusunda kariyer yapmak istiyorum :D

Şimdi bu Dımbıl efendinin bugünkü kombinine gelelim. Desem ki bunları ben yaptım; kim inanır? Kadir bile inanmaz esprimi yineliyorum; Kadir bile inanmaz :D
Bu akşam ince ruhlu insan opera sanatçısı kapı komşum elinde kırmızı bir paketle çaldı kapımızı. Teşekkürlerle ele geçirdiğim kırmızı paket, arada birbirimize ufak jestler yaptığımızdan beni hiç şaşırtmadı. Aldığım armağan paketini veren kişinin yanında açmayı incelikten sayarım. Gülay'ın başladığı 'Gülen sizin Mavi Kuş'a benden ufak bir katkı' cümlesinin sonuyla eş zamanlı bu güzel şeylere ulaştım :) Bu büyük sürpriz karşısında küçük mutluluklardan büyük tadlar aldığımı bir kez daha fark ettim. Çocuk gibi seviniyorum ben, küçük şeylerden çok mutlu oluyorum. Mesele bir atkı, şapka ya da eldiven değil; komşumun uzak olduğu internet camiasından birilerinin ilgilendiği bir konuya bu kadar duyarlı olmasıydı beni asıl mutlu eden. Her ne kadar güzelliğiyle benim kreasyonun papucunu dama attıysa da :P parçaları o kadar sevdim ki, o kadar mutlu oldum ki, davranışı o kadar zarif buldum ki bu minik bir el, boyun ve kafayı ısıtacak şirin şeyleri koleksiyonumun en nadide parçası ilan ettim :)




Böcü böcü bakan ısınmış mutlu Dımbıl :)


Gece vardiyasındayım. İşimin başına dönüyorum şimdi.
Yorumlarıyla bana, örgüleriyle bu kampanyaya destek veren arkadaşlarıma en içten teşekkürlerimle..


DIMBIL KOMBİNİ, HAFTANIN IŞITANLARI

Gülen: Alo, Dolunay balık yapıyoruz da seninkini nasıl yapalım?
Dolunay: Bana balık yapmayın.
Gülen: Aa neden? Seversin sen balık?
Dolunay: Şu an ben de balık yiyorum.
Gülen:Neredesin sen?
Dolunay:İstanbul'da
Gülen:Neeeey?! (Yaban'ın ses tonuyla)
Lada'yı İstanbul'a götürmüş..

Gülen:Fındığım ne güzel yapmışsın o süveteri, seni yılın örgü kraliçesi seçtim.
Fındığım: Kim seçti?
Gülen:Ben, beğenemedin mi? (haliyle beğenemedi :P sadece iki yüz bir ters ve versiyonlarını örebilen birinden alınan ödül bizim fındığı kesmedi :P) Kol mu kesemedin sen?
Fındık: Evet kesemedim. Aslında ben öğrenmiştim de ..
Gülen: Bak şimdi o ördüğün yeri sök (ne cesaretle kol kesmeyi anlatıyorsam :S)
Fındık: Eee
Gülen: Keseceğin yerleri yani örgü başlarını bir ters bir yüz dört ilmek ör (bozdum bir ters bir yüzle :D) sonra beşinciyle altıncıyı birlikte örerek kes. Şu halimize bakar mısın, hem bilmiyoruz hem birbirimize öğretmeye çalışıyoruz :)
Fındık: Sen yaka kesmeyi biliyor musun?
Gülen: Sanki biliyormuşum gibiyim ama emin değilim.
Fındık:İlmek sayısını üçe bölüyorsun, omuzlara şu kadar boyun için şu kadar ...
Gülen: Ben süveteri hem yuvarlak yaka hem de fermuarlı yapacağım çünkü ilik açmayı bilmiyorum.
Fındık: Ben de bilmiyorum, bilsem inanki anlatırdım.
Gülen: Anlatırdın tabii fındığım. Vıdı da vıdı vıdı da vıdı. Hadi örgülerimize dönelim şimdi.

Bir süre böyle :) Mavi Kuş için örüyoruz. Asortik Krep'im sayesinde haberdar olduğumuz bebecikler için örüyoruz; varsın bir yüz bir ters olsun :)

Atkı kısa olmuş dedi Peri'm; ip geçir boyunluk olsun.
Kısa atkı Peri'm sayesinde boyunluk oldu.
Sağolasın Peri'm..
Peri'm rüyasında beni görmüş; ne kadar bunalttıysam artık :P


Şapka yapabildiğim tek şapka örneği..
Ancak bu kadarını becerebiliyorum :/ ama 'şimdilik!'
Planladığım örgüler bittikten sonra geçeceğim süslemelere..


Bu gece Mevlit Kandili.
Bütün gece ellerimi açıp önce hasta olan bütün insanların sağlıklarına kavuşması için dua edeceğim Allah'a, sonra da bir ritüele uymadan sıralayacağım geri kalan dualarımı.
Sağlıktan önemli değil hiçbir şey ama her insanın kendince önemli olan öncelikleri için de açılacak ellerim duaya. Allah hepimizin kalbine göre versin. Hadi ağlamadan gideyim ben.

Siyaset Meydanı'na bütün programlara çıktığı özensiz kıyafeti yetmezmiş gibi traşsız gelen Mehmet adlı bilgisizlik kirliliğine kafa atasım geldi..
Haftanın ışık saçanı:
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal
Ceza Hukukçusu Ersan Şen..


25 Şubat 2010 Perşembe

RAPORLUYUM..

Örgü işlerine tam zamanında başlamışım. Haberlerde ülke gündemiyle ilgili çok can sıkıcı, utanç verici gelişmeleri izlerken ipi ve şişi daha sıkı sıkıya kavradığımı, dişlerimi sıkarken daha hızlı ilmekler attığımı fark ettim. Evet örgü strese iyi geliyormuş. Örgü terapiymiş.
Olanları üzülerek izlemekle yetinmekten sıkıldım artık. İzlememek, kulaklarımı tıkamak sorumluluklarımdan arındırmıyor beni. Adamın biri çıkıp rövanş aldıklarını söylüyor ve sonra da olanlara inanmamızı bekliyorlar. O kadar anlamıyorum ki hiçbir şeyi, o kadar anlamıyorum ki her şeyi. Aslında her şeyi biliyoruz. DA.. Arap saçına döndü her şey. Yoruldum, sıkıldım, nerede bir eylem var; gidip en önde yürüyesim var, eylem bitse de benim devam edesim var.
Grizu patlamış, onüç kömür karası şehidimiz var Çalışma Bakanı'nı ara ki bulasın.
Biri İspanya'ya gider, öteki zaten varla yok arası. Delirmek ve delirdiğim andaki gibi sürdürmek istiyorum hayatımın bundan sonraki kısmını..
Ekmeklerinin peşinde 520 metre derinde kaybeden emekçilere Allah'tan rahmet diliyorum.
Hepimizin başı sağolsun.

Öğretmenimkiler hafif kalır ben en ağırlarını; onbeş yıllık emektar Caterpillar'larımı feda ettim. Yerini bulsun, helali hoş olsun..


Not:Raporluyum, örgü işlerine bir günlük zoraki ara verdim :( Örgü programımın gerisindeyim. Biraz da dinlenmek istedim sanırım.

Dolunay yarış arabasını sattığı kişilere teslim etmek için İstanbul'a gitmek üzere çıktığı yolda gişelerde beklerken en kelli fellisinden manda kasa bir BMW sen gel Lada'ya arkadan vur. Bizim araç yarışlarda kullanıldığı için donanımlı olduğundan neyseki Dolunay'da hiçbir şey yok. Lada da en az Dolunay kadar sağlam ama gel gör ki BMW'nin eli yüzü haşat. Araç benim üzerime kayıtlı olduğundan aracı çekildiği parktan çıkarmak için bir takım kağıtlara en ıslağından imza atmamın yeterli olduğu prosedürleri yerine getirmek amacıyla bir araba dolusu eğlenceli insanla birlikte Kazan'a gittim bugün. Yaşadığım yere bu kadar yakın bir yerin havasının oksijen katkısından esneyerek döndüm eve..
Örme işlemlerim devam ettiğinden yorumlara sadece teşekkürle yetiniyorum :(
Blogları da ihmal ettim mecburen.
Mavi Kuş için..

24 Şubat 2010 Çarşamba

BİR DIMBIL KOMBİNİ DAHA :)

Mavi Kuş Derneği yararına başlatılan kampanya için çalışmalarım sürüyor.

Bir Dımbıl kombini ile daha karşınızdayım :)
Ablalara selam ver Dımbıl ..
Benim yaptığım işler çok basit işler çünkü daha detaylısını yapabilecek bilgi ve beceriye ne yazık ki sahip değilim. Bu nedenle daha iyisini görene kadar en iyisi bunlar diyorum :P Atkı ve şapkadan başka bir şeye terfi ettim ama asaletim henüz tasdik edilmediğinden onun ne olduğunu söylemem. AA söylemem dedim, lütfen ısrar etmeyin kızlar :P

İlk kolinin yola çıkmak üzere olduğu haberini aldım ve çok sevindim. Canım Ece'm, güzel kalemim; emeğin, sevgi dolu kalbin ve her şey için çok teşekkürler..
Sadece teşekkür etmekten hiç hoşlanmıyorum. Ben sevgisini dokunarak ifade edebilenlerdenim; sarıldığımı varsay lütfen.. Kendi başıma gelmiş iyi bir şey kadar seviniyorum gelişmelere. İnsanın yalnız olmadığını bilmesi yaşamak için umut ve güç verir. Yalnız olmadıklarını hissettirdiğimiz insanların hayatlarına birer tutam umut, sevgi ve mutluluk serpebilirsek onlar gibi biz de mutlu oluruz. Hayat çok kısa ve biz sadece kendimize sahibiz. Kendimizden başka sahip olduğumuz hiçbir şeyimiz yok. Ne kadar çoksak o kadar varız, o kadar varlıklıyız.
Ben bu gönül birliğini, kalp varlığının içinde olmayı, bu yorgunluğu seviyorum.

Gelelim itiraflara;
1- Şapkayı daha önce anlattığım gibi diktim ama bitmesine az kala makina trrrrr kaçıverince çok az yeri fark edilmeyecek kadar eğri dikildi. Hiç içime sinmediği halde daha önceki denemelerimden edindiğim feci anılarım (!) gelince aklıma o çok azıcık kısmı sökmeye cesaret edemedim >:( Polardan dikiş zor sökülüyor ya da ben kolayını biliyor değilim. O kısmı sökmek yerine küçük kareler olarak kestiğim polar parçalarını lila renkli kum boncukla şapkanın kenarına diktim. Bağcığını da tamamlayıcı renkle yaptım. Ben çok beğendim.
2- Dağınık çalıştığımdan, bir o işe bir bu işe atladığımdan iplerle aynı yere koyduğum poların üstündeki ip partiküllerini ancak fotoğraflarda görebildim. Yola çıkmadan önce yün tıraş makinesiyle temizlenecek.
3- Atkıya da süs yapacağım :)

Şimdi asalet tasdik işime geri dönmem gerek.
Gidiyoruz Dımbıl; ablalara hoşça kal de.










23 Şubat 2010 Salı

MAVİ KUŞ HAREKETİ İÇİN GÜNÜN DIMBIL KOMBİNİ :)

Internetsiz kaldım, biz internet yokken ne yapıyorduk Allah aşkına, nasıl iletişim kuruyorduk, aklım almıyor. Sanki elimde bir modemle doğmuşum:) Başka günler olsa neyse de Mavi Kuş için bir hareket/harekat halindeyken bu hiç olmadı, aslında oldu; hem de çok güzel oldu. Ördüm :)
Ferhunde'nin annesinin örgü makinesini ben satın almışım da makine bizim eve gelince aniden görünmez olmuş gibi; örüyorum babam örüyorum :) Örneklerimi de çeşitlendirdim, bir yüz bir ters, iki yüz iki ters, üç yüz bir ters :) Başkaca da bir şey bilmiyorum :) Koluma fazla yüklenmek istemediğimden büyüdükçe ağırlığını tartamayacağım işlere kalkışmadım ne yazık ki :(Oysa hayalimde bir battaniye vardı.. Buna şükür, geçen sene bu zamanları hatırlıyorum da hala bir tanı alamamış ve kol kanserine yakalanıp yakalanmadığım konulu mrlar çektirip hastanenin çeşitli koordinatlarında o bölüm benim, bu bölüm de benim gezip duruyordum. Halime binlerce kere şükür. Kolum şiş tutuyor, kendi işimi kendim göremediğim yılları çok gerilerde bıraktım :)
Dolayısıyla da yorulmak çok güzel, yorulunca dinleniyorum, hayata karışıyorum, iyi bir şey yaptığım için içim huzur ve mutluluk dolu.
Evin durumu berbat ama aile bireylerim bu harekete o kadar destek ki, babam 'sen işine bak' diyor ona çay servisi yapacağım sırada;'ben alırım çayımı' Hakan yaptığım her şeyi çok objektif biçimde eleştiriyor ya da onaylıyor çünkü ben örgü konusunda da iyi değilimdir. Hakan örmüş mü, yok O da örmemiş ama onun göz izanı çok iyi :) Güzel de resim yapar :) Benim ölçü kavramım göz sorunumdan kaynaklanan zayıf derinlik algılamasından dolayı berbat :)
Tencere kapaklarını hiç tutturamam mesela :) Bir tencereye uygun kapağı bulabilmem için en az iki kapak denemem gerekebilir.
Dağınık çalışıyorum, nasıl toplanır bilmiyorum. Hakan 'ekmek ve gazete almak için bakkala gidiyorum' deyip de geri dönmezse hiç şaşırmam :D

Tutmayın beni, işim gücüm var :P Örmeye gidiyorum :)

Gelelim günün Dımbıl kombinine :P


Şapka küçük oldu :(
Araba yapmaya kalkıp araba yapmayı bilmediğimden arabayı ev şekliyle :O değiştirdiğim
saks mavisi içi silikon dolu polara dikilen kırmızı düğmeler..


Şapka içime sinmeyince başka bir tane daha örüverdim :)
Atkı 85 cm.
Örgü konusunda yardımlarından dolayı telefondaki sese teşekkürlerimle.


Şapkanın son halidir. (gece çekimi)


Küçük olan şapka (gündüz çekimi)
Mankenim DIMBIL'a teşekkürler..

Çok heyecanlı ve mutlu hissediyorum kendimi.
Böyle bir hareketin içinde/bir parçası olmak hiçbirimizin sırtının yere gelmeyeceğini gösteriyor bana..
ÖNEMLİ; TELEFON KONUŞMAMIZ SIRASINDA ASORTİK KREP'İN FİKRİ ÇOK HOŞUMA GİTTİ. BU EKİP DAĞILMASIN. YARDIM KAMPANYALARI İÇİN HAVUZ OLUŞTURALIM.
SADECE BİZİM OLMADIĞIMIZ BİR DÜNYADA YAŞARKEN BİZİM KOŞULLARIMIZIN DAHA FARKLI OLABİLECEĞİ İHTİMALİ ÜZERİNE DURUP BİR DÜŞÜNÜYORUM DA..


Kargo konusunda bir iki güne kadar bir gelişme olacak. Beklemek istemeyen, hemen göndermek isteyen arkadaşlarımız Asortik Krep'e posta yazabilirler mi?
Ben beklerken bir şeyler daha eklemeye devam ediyorum..
Hepinizi sevip gidiyorum şimdi.

Hepinizi çok şaşırtacağımı tahmin ettiğim nadide bir parça üzerinde çalışıyorum lakin
metal cetvel lazım; dosya kenarıyla çizmek zor oluyor :)))))))

20 Şubat 2010 Cumartesi

ŞU AN YEMEKTEYİM

Mehtap, Zuzu, Soner, Erol, Merih ve Üstün'ler..
En büyükleri benim :) Benden küçük devre hepsi de :)


Ben altı sene yatılı okudum.. Bugün lise arkadaşlarımla planlanmamış bir öğleden sonra geçirdim. Alıp kaçırdılar bizi :) Kızıyorum onlara Hakan'ı benden çok seviyorlar diye :/ Mehtap'larda yemekteyiz. İki ara bir dereyim yani.
Bir atkı ve şapka daha bitti. Yorumlarıyla katkıda bulunan bütün arkadaşlarıma verdikleri cesaret için -DE- sonsuz teşekkürlerimle.
Internet bağlantım henüz aktif durumda değil :/ Pazartesiye kaldı sanırım. Yorumlara, desteklere çok teşekkürler. Hepiniz çok iyi insanlarsınız ve ben hepinizi çok seviyorum :)

Kolum ağrıyor mu hissetmiyorum bile :) Merak etmeyin ben iyiyim. Örüyorum, mutluyum..

Öpüp içeri yemeğe dönüyorum :)







,

19 Şubat 2010 Cuma

Küçük bir beyefendi için şapka ve atkı; ponponu da var :)






Tam zamanını buldu; internetsiz kalmanın sırası mıydı şimdi :(
Atkı ve şapka önceki gece bitti. Ponpon tarifi de Marifetli Peri'mden :)
Atkı bir metre değil ama seksen cm :)
Bu atkı ve şapka küçük bir beyefendiyi ısıtacak diye çok mutluyum..
Asortik Krep başta olmak üzere emekleri ve sözleriyle cesaret veren bütün arkadaşlarıma teşekkürler.
Komşu bilgisayarından ancak bu kadar :(
Kaçıyorum ben :)

durmak yok örmeye devam..

arkadaşlar merhaba gülen'in internetle ilgili bir sıkıntısı olduğundan giremiyor.yazı yazamamış ama örmeye devam ediyor..telefonla konuşurken benden rica etti yazarmısın diye..tabi seve seve.en kısa sürede netle ilgili problem çözülüp yaptıklarını sabırsızlıkla bekliyorum ben.. ya siz??
ben kim miyim ??içimdeki yolculuk funda  gülen'in deyimiyle gülen'in fındığı

18 Şubat 2010 Perşembe

ACİL YAZI; ÇOK KOLAY ŞAPKA..


1- Ölçüye göre kesilen kumaş alt ve üstünden üst kısmından çengelli iğneye geçirilecek olan ip/bağcık sığacak biçimde dikilir.
2- Kenar yanlar dikilir.
3- Ters çevrilir.
4- Üst kısma iğneyle bağcık/ip geçirilerek büzdürülür.

Beş dakika sürmeyen bu işlemin başarılı sonuç vermesinden dolayı duyulan sevinçten sonra da seri üretime geçilir.
Bu şapkayı ben uydurdum. Belki daha önce yapılmıştır ama ben görmedim.
Şapka ören, diken bütün arkadaşlarımın affına sığınıyorum..

Kızlar; Bulgurlu'ya gelin gideceği izlenimi veren seri üretime geçmiş genç kız gibiyim. Gören de bugün yarın nikahım kıyılıyor sanır :)

Kekik koku'mun şapka sorunsalı üzerine kısa bir açıklama yazısı yazmak istedim.
Yaptığım şapka son derece kolay. Marifet Peri'mden aldığım püf noktası bilgisini değerlendirerek kestiğim yeni polar kumaş üzerinde anlatmaya çalıştığım şapka budur.
O püf noktası da şudur; bir balon şişirilir. Balon bebek ya da çocuk kafası ölçüsü olarak değerlendirilir ve buna göre hareket edilir.

Balondan çok korkarım. Çok yıllar önce Demet Akalın balon patlaması sonucu yanmıştı ama sanırım benim daha önceki balon korkuma tuz biber olan, 'bak korkmakta haklıymışım' dememe neden olan bir olaydı bu. Küçükken elimde balonlu 'ben'i hiç hatırlamıyorum çünkü.
Kısaca; balonu ciğerine kurban Hakan'ım şişirdi.
Bu pojede bizi yalnız bırakmayan herkese ve Hakan'a çok teşekkürlerimle ben örmeye gidiyorum :)
HEPİNİZİ SEVİYORUM, HEM DE ÇOK..

MAVİ KUŞUN KANADINDA BİR ATKI VE ŞAPKA! ben yaptım :)

Gözümden uyku akıyor. Görme alanım içine giren her şeyi birbirine karıştırdığım an bilirim ki acilen uyumam gerekir. Yoruldum, yorulmayı çok severim ben. Yorulmak, eli ayağı tutan insanların başına gelen bir şeydir. Elimin ayağımın kendi işimi görecek kadar işe yarıyor olmasının mutluluğudur yorgunluktan sevinç duyma nedenim.

Mavi Kuşun kanadına takacak ilk işimi yaptım. Pembe yanaklı bir yayla kızı için pembe ve acı kahverengiden atkı ve polardan bir şapka. Üzerine küçük çiçekler örmek istedim ama ipin kalınlığına uygun tığım yoktu. Olsa ne olur; ben çiçek yapmayı da bilmiyorumki :)
Yarın operacı komşum Gülay öğretecek o yapmak istediğim çiçekleri. İşimi ham haliyle yayınlama nedenim tamamen duygusal :) Tamamen sabırsız heyecanımdan :)
Bugün ip ve şiş elimdeyken açtım kapıyı Gülay'a. Projemizden haberdar olduğundan 'biz sana ev süpürtmüyoruz sen örgü mü öreceksin? Bırak ben örerim' dedi. Ben de 'görürsünüz siz' derken kafamda şekil ve şemalen oluşturduğum battaniye işini ona pasladım :) Ben küçük işlerle ilgileneceğim. Gülay bu olanlara kesinlikle inanamıyor ve yaptığımız şey onu da çok mutlu ediyor.

Nrhml'ciğimin sorduğu soru üzerine konuştuğum Asortik Krep öyle şeyler anlattıki..
Bir dernekten söz ettiğimiz için yaptıklarımızın sınırı yok çünkü sürekli ihtiyaç sahibi insanların olduğunu düşünürsek her an her şey kabul görür. Ben yapabildiğim kadar yapacağım ama her arkadaşımız bir parça gönderse o bile yeter.

Mankenim Dımbıl'a teşekkürler :)

Sabahın üçü fotoğrafları.
Yarın tam bitmiş, çiçekli böcekli hallerini de göstertirim :)

Çocuğum yok, ben daha önce bebe atkı ve beresi örmedim. Erdim'se kıla tüye allerjisi olan bir bebek olduğundan atkı, kazak gibi ihtiyaçlarını onların alternatifleriyle giderdik. Canım, melek anneciğim solaktı, ondan örgü gibi şeyler de öğrenemedik. Bu yüzden özellikle atkı çalışmam çok başarılı değil ama ben sivri zeka onun çok kullanışlı bir hale getirmek için fikirler üretmeye çalışıyorum :)

Çok yorgunum, her iki el yüzük parmaklarım kütük gibi şiş ve ateşli; şişi nasıl tutuyorsam artık.
Ama çok mutluyum. Katılımınız, duyarlılığınız için sonsuz teşekkür ediyorum. Birbirimizi yalnız bırakmadığımız için de..
BABAM HEPİNİZLE GURUR DUYUYORUM DEDİ ve HAKKINDA SÖYLEDİKLERİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR ETTİ..

Ben gidip yatayım..
Bu ipler beni bekliyor :)

BU; YORGUNLUK VE UYKUSUZLUKTAN ANCAK BU KADAR YAZILMIŞ BİR YAZIDIR.
SORMAK İSTEDİKLERİNİZ İÇİN BEN BURALARDAYIM..


YORUMLADIM :)

Defdef'im; ben anahtarlığımı Dedef çaldı demedimdi ki sen ne demeye açık ettin şimdi kendini :P Neyse anahtarları bırakmışsın bari sağol. Anahtarlığı tümden kaybettiğimi düşünmeme neden olabilirdin :) Destek için teşekkürler..

Nunu'm; umarım iyi bir katılımla insanların yüzünde umut ve sevince neden oluruz. Asortik krep'in önceki çalışmalarını izliyordum. Bu da bir yaraya ilaç olsun diye dua ediyorum. Nergisler baştan çıkarıcı :) Bugün dördüncü gün hala kokuyorlar :)

Tiryaki; :) pişti mi olduk yani şimdi :) Ben hem örgü bilmem hem de kol sorunumdan dolayı sanırım düşündüğüm şeyi de yapaayacağım. Olsun biz de başka işler yaparız.Desteğin için sonsuz teşekkürler..

nrhnmrl'im, canım böyle bir iş için havaya kaldırdığın eline kurban. Çok sağol..

Çelebi'm; çıkarabildiklerin mi; yahu olmayın bu kadar mutevazı, lütfen bak rica ediyorum. İş yeri masası altında ördüklerini bilmiyor olsak hadi neyse. Çok sağol. Adres ve kargo konularında yakında netleşiriz..

Bizimgibiler'im; peşini bırakmazsak, koordineli çalışırsak beceririz biz bu işi diyorum ben. Sen çalışan bir anne olarak elinden geleni yaparsın, biliyorum. Düşünmen, cesaret verici sözlerin yeter.. Anahtarlığım gerçekten güzel oldu, e sen de beğendiysen tamamdır :P Ay bakar mısın, iki iğne tuttu elim diye havama bakar mısınız? Söndürün havamı benim :) Telefon kılıfı hiç değilse ödevi yapmış olayım fikriyle aceleye geldi. Hem o miki fare değil panda; evrim geçirttim ben ona :D Elimden gelmiyor işte :P

Asortiğim krebim; ama mahcup ediyorsunuz efenim; hepimiz eşbaşkanız, hepimiz katılımcıyız. İyi insanların olduğu yerde gönlünden geçirdiklerini söylemekte tereddüt etmiyor insan. Dostlar 'gerçek' iyi olunca mutlu oluyoruz hepimiz. Birimiz bir şey söylediğinde düşüyoruz peşine. Battaniye mi? Hadi bakalım.
Açılışta Asortik krep'ten bir battaniye :) Yakın gelecekte seni buraların insanı olarak göreceğimi tahmin ettiğim Başkent'ten de sana sevgiler..

Bahar şenliğim; hasta mıydım ben; hatırlamadığıma göre geçmiş demekki :D Okuyamazsin işte okuyamazsin :D hihihi. Canım benim şimdi bu olay bizim bahar şenlikleri etkinliğimizden farklı ilerliyor. Bu organizasyonda işin içinde bir dernek olduğu için ürünler dernek adına satılamayacağından bloglardan satış yapılmayacak. Asortik Krep ve onun gönüllü arkadaşları pazarlara çıkıp bu eşyaları satacak ve ederini derneğe bağış yapacaklar. Bu bu anlamda biraz farklı bir durum. Umarım yanlış ifade etmemişimdir. Hatam varsa Asortik'ten düzeltmesini rica ediyorum.. Bizim bahar şenlikleri paketlerine az kaldı ama ben kargomu bir nedenden dolayı biraz geç gönderebilirim -ki inan geç gönderdiğime değer :) Bu arada o bizim bahar şenlikleri grubunu dağılmadan bu organizasyona yönlendirsek diyorum? Hatta bu grup ömür billah organizasyon peşinde koşturup dursun :)))) ay ben güldüm siz de gülün :D
Bahar'ım MAVİ KUŞ organizasyonunu bloğunda yazarsın değil mi?? Ben de öptüm büyük büyük :)

Nefise'm; çok teşekkür ediyorum desteğine, becerikli, kurs müdavimi Nefise'm kim bilir ne kadar güzel şeyler yapacaksın. Merak ettim bak şimdi :) Babam da sizlere selam söylüyor..

Fındığım; sen her şeyi yaparsın, ben de örgü bilmiyorum. Bilsem de kolumun durumu malum :( Senin candan desteğin yeter fındığım..

SEM'im, çok sevdiğim SEM'im; tahmin ediyor arayamıyorum :(((( Tahmin ettiğimden ne diyeceğimi bilmediğimden arayamıyorum. Bir cesaretim olsa :( Ben de seni çok özledim, umut dolu yazılarını, yeşil eşofmalı fotoğraflarını..

Cansu'm, tatlı kız; nergis en sevdiğim çiçektir, gülü ne kadar sevmiyorsam nergisi o kadar seviyorum.. Desteğin için çok teşekkürler tatlı kız :)

Peri'm; özetlemişsin :) Ayrıntılar yavaş yavaş çıkacak ortaya. Atkı, şapka deyince direk sen geldin aklıma; senin yaptıkların geçti gözümün önünden :) Bak kimseye söyleme de ben de atkı şapka başladım ama bittiğinde nasıl olurlar bilemem :/ Onu pembe yanaklı küçük bir kız çocuğu giyecek, kulakları üşümeyecek, boynu soğuk görmeyecek diye seviniyorum. Ha atkı şapka bitti de süslemesi kaldı sanki, kafamda süsler resmi geçitteler :)

Kekik koku'm; o kadar sevindim ki, ne olduğu çok da önemli değil; hani beceremiyorsak bile yarım alma gönül alma. Bence yapamam, bilmiyorum diyenden korkmak lazım gibime geliyor :)

Gönüldenele'm; nergisleri çok sevdiğimi bilen Hakan bir gün İzmir'den tek başına gelirken nergis almak için elinde o koca bavulla AŞTİ'den bindiği metrodan Kızılay'da inmiş bana nergis almış ve Batıkent'e gelmişti. Bunları yaparken de 'a ne gerek var o koca bavulla, sonra alırız' dememiştim :D

Doğa'm; eminim yaparsın :) Yani hem bizler katılıyoruz hem çevremizi yönlendiriyoruz :) Tüylerim diken diken oldu.. Sağol Doğa'm..

Çınar'ım; gözümle gördüm biliyorum. Senin desteğin yeter canım. 20sinde mitinge gidiyoruz değil mi??

Ece'm; seni ne kadar özlediğimi söylememe gerek olmamalı. Zamana ihtiyacımız vardı. Sesini, soluğunu seviyorum senin. Çok teşekkür ediyoruz..

3prensesim; çok ama çok sağol. Beni ne mutlu etti biliyor musun? Okumaman :) Evet evet okumaman :) Okumadığın halde bana bu kadar güvenip ben de varım dediğin için sonsuz teşekkür ediyorum.

Banuca'm; sana karşı ne kadar mahcup olduğumdan kaçak sözcüğünün hakkını veriyorum. Gelemediğim için o kadar utandım ki :( Hastalıkların olmadığı bir zamanda seni görmeyi çok istiyorum. Etkinliklerden benim de rastlantı haberim oluyor ama buna katılabilirsin..

Gözümden kaçan arkadaşım varsa ne olur kusuruma bakmasın. Yoğun günler bu günler :)
Atkı ölçüsü almak için Marifetli Peri'mi aradım ben bugün :)
Ezan okunuyor..
Günaydın :)


17 Şubat 2010 Çarşamba

ÖRÜN, DİKİN, YAPIN GÖNDERİN; BİR MAVİ KUŞ İNSANLARI MUTLU EDECEK; SAYENİZDE..


Mavi bir Kuş var; o mavi kuşun kanatları maviden, ismi de bu nedenle mavi ya; mavi gökyüzünde süzülüp ihtiyacı olan insanların omuzuna konar bu mavi kuş.Turkuaz kıyılar bir saatlik mesafede günlük güneşlikken hava birden kar tanelerinin uçuştuğu dört mevsimin çok yakın yerlerde aynı anda yaşandığı değişik bir coğrafya.
O mavi kuş bahar dallarına düşen kar tanelerine konar, küçük gözleriyle gözetir insanı. İhtiyacı olanın yanındadır, ihtiyacı olanın başucundadır ayakları.
İşte bu iyilik sever, gözeten mavi kuşun kanatlarında uçacağız biz. Kibrit kutusu etkinliğinin ateşlediği bir organizasyon girişimiyle Mavi Kuş'un kanatlarında uçup ihtiyacı olan insanların yüzlerinde tebessümü göreceğiz. Hepinizi minnetle yanımda sayıyorum. Hepinizin vereceğe destekle gülecek yüzleri, ısınacak bebek bedenlerini düşününce hayatı ısıtıyorum kendime. Hayata layık görüyorum kendimi, hayatı layık görüyorum kendime.

Asortik Krep, Mavi Kuş Derneğiyle ilgili bir çok çalışmasından dolayı kendisine hayranlık ve saygı duyduğum biridir. Şimdi Asortik Krep'in yönlendirmesiyle ortaya koyulacak bu organizasyon için yorumlarınızla destek veren bütün arkadaşlarım; hepimizin aynı heyecanı duyduğunu biliyorum.
Bu mavi kuşun kanadına battaniye, bebekler için yelekler, hırkalar, o minicik boyunları saracak atkılar, saçsız kafaları sıcacık tutacak şapkalar takılsa ve o kuş gönüllerden kopan bu emek verilmiş değerleri ihtiyaç sahiplerine uçursa ne iyi olur.
O kadar güzel olur ki..
Hatta hatta çorap olur, patik olur.
Direk ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak olan bu değerlerin yanısıra telefon kılıfları, taçlar, tokalar ve aklınıza gelebilecek her türlü ürün Asortik Krep ve onun gönüllü arkadaşları tarafından pazarlarda satılsa ve ederi Mavi Kuş Derneği'ne bağışlansa ne iyi olur. Dernek direk para kabul etmediğinden izlenecek yol budur; ürünler pazarlarda satılacak ve toplanan miktar bir öğrencinin, bilemedin iki, hatta üç; dört ki neden olmasın; derdine derman ya da daha başka bir soruna çözüm olacak nedenler yaratacağız. Bir 'sebep' olacağız; her birimiz..
Duydukça emeklerimizin nerelerde ne yaralara pansuman olduğunu tüyler diken diken olacak.
Değer..
O kadar güzel olur ki..
Dernek faailiyetleriyle ilgili detayları Asortik Krep'in bloğuna gidelim şimdi hep birlikte :)

Ben ne mi yapacağım?
Görürsünüz siz :P
Hiç kimse benden böyle bir şey beklemiyor :)
Yemin ediyorum bak :)


Bizimgibiler'imin verdiği ödevi yaptım :) Bu benim telefon kılıfım. İçine telefon koymadan çekseydim fotoğrafı daha iyi olurdu. Kibrit kutusu etkinliğinden payıma düşen Kelebek Atölyesi'nin çok güzel, çok özenli kibrit kutusunun içinden çıkan panda yüzünü düzgün dikemedim. Şimdi ben bu kılıfı bile bu kadar düzgün dikemezken yukarıdaki cümlelere kim inanır? İnansa inansa Kadir İnanır :D ( Bu sık yaptığım ve yaptıktan sonra utandığım bir espridir.

Her anımda, ne olursa olsun desteklerini hep hissettiğim canım arkadaşlarım hepinize Asortik Krep, kendim ve ihtiyaç sahibi insanlar için şimdiden teşekkür ediyorum. Hepinizi çok ama çok seviyorum.
Desteklerini esirgemeyen yüce gönüllü arkadaşlarımızdan gelecek 'ben de varım' sözlerini duymak için sabahtan ben buralarda olacağım. Görev paylaşımı sırasında bir kez daha ismen teşekkür etmek istiyorum sizlere. Her şey için çok teşekkür ediyorum.

Yorgun bir günümdü. Öğleden sonra ilginç saatler yaşadım; yoruldum ama mutluydum..
Heyecanla günün geri kalan zamanlarını bekliyorum; ben daha yeni uyuyacakken birazdan güne uyanacak arkadaşlarımın destek haberlerini almayı beklediğim saatleri şimdiden iple çekiyorum..


16 Şubat 2010 Salı

NERGİS VE KARANFİLİM, ÇİRKİN KALP VE ÇOK ÖNEMLİ BİR RİCA.. HADİ KIZLAR GÖRELİM BAKALIM :)


Nergis mütevazı çiçektir.
Sevgiliye verilecek en güzel çiçektir bence.
Kokusunun, çektiğinde hep içinde kalmasını istersin.
Mevsimi kısadır bu narin bitkinin.
Rastladığında aldın aldın; belki şansın olmaz bir daha.
Dün nergislerimi babam aldı bana; sevgi günümüzdü bizim.
Hep anneme aldığı gibi arasında iki de kenarları hareli karanfil.
Hep karşıma çıkacak, hep yüzüme vurulacak annemsizliğim :(

Dışarı çıktık dün. Ali Dinçer Parkı'nın banklarından birinde gRİ ama ılık havanın yüzümüze vuran üşütmeyen sıcaklığında canımın sabahtan beri çektiği simiti kemirdim çaysız :)
Açık hava keyfinden sonra açıldığını ancak bir kaç gün önce öğrendiğim alış veriş merkezine yürüdük. Açık sergilerin olduğu büyük dükkanlardan hoşlanırım, kalabalık olur öyle yerler.
Aradığını artık unuttuğun her bir şey bir anda karşına çıkabilir ve sen 'aa ne zamandır bundan arıyorum' dersin. Oturduğumuz yere yakın yeni açılan böyle bir alış veriş merkezinde 'aa ne zamandır seni çok özledim' dediğim birini gördüm ben dün :) Hakan'la dolaşırken 10marifet'çilerden ikisinin buluşma noktası olabilecek ilginçlikte bir el işi sergisinin başında yanyana durduğumuzu kızı Gül ve torunu Ertuğrul'umu Amerika'ya uğurlayan Nalan ablam fark ettirdi bana :) Çok uzun zamandır görmüyoruz ya :P birbirimizi, sarılıp koklaştıktan sonra birlikte dolaştık sergileri. Sonra çok beğendiğimi gizleyemediğim bir çantanın sahibi olarak çıktım sergi yerinden.. Sevgililer günü nedeniyle ekonomiye katkımız oldu böylece..
Allah kavuştursuna geleceğim ablam bir kaç güne kalmaz..



Nergis ve iki dal kenarları hareli karanfil.
Güzel kokan, her eve, her ele yakışır çiçekler.

Bu akşam denemekten ne zamandır 'yapamazsam' yıkılırım :P diye elimi vurmadığım bir işe kalkışmış olduğumun ikinci perdesini oynadım tek başıma :) Kelebek Atölyesi etkinliği sayesinde 'yapabilirim'i kendime acemice de olsa gösterdiğim el işi mevzularına katkıda bulunmak için amansız bir istek duyuyorum kendimde :) Kibrit kutusu etkinliğinde yaptığım işleri anlattığım yazımda çok sevdiğim, doğa insanı, yardımsever, onu düşündüğümde aklıma hep turkuaz renginin geldiği Asortik Krep'imin yazdığı yorum aklımı başımdan aldı.

Asortik Krep diyor ki..

Minyatür olan kutuyu ben çok beğendim:) Eline sağlık.
Birde genelde böyle yorumlar yapmayı sevmem ama bir kere de ben bir etkinlik yapayım, herkes örgü bir şey göndersin bana kendi yaptığı bende onları pazarda satayım parayı da burslara bağışlayalım :))
Ya da örgü bebek eşyaları yapalım yeni doğan ama birşey alamayan bebişlerin annelerine verelim..

BEN DE DİYORUM Kİ; YAPALIM MI?
ASORTİK BAŞLATSIN, BİZ DE GİDELİM PEŞİNDEN. OLMAZ MI?
BENİ SEVEN DÜŞSÜN PEŞİME :)



Bu akşam elim kumaş aradı, uygun kumaş yok. 90 derecede yıkanmak suretiyle düdüğe dönmüş paranın alabileceği en iyi shetland kazak var; olmaz mı abla? Olur ablasının. Gel bakalım.
Nalan ablamın verdiği küçük deri parçalarını koydum yanıma; aman deri de ne zor kesiliyormuş :/ Bilun'cuğumdan aldığım ve çok sevdiğim anahtarlığım, anahtarları bırakılmak suretiyle malum kişiler tarafından çalınınca metal bir anahtarlık kullanıyordum. Sağ el işaret parmağımı o yangından (yanık değil, o da bir nev-i yangındı yani) sonra çok iyi kullanamıyor olsam da bu anahtarlığı ben yaptım :) Kalp biraz çirkince :))))))))) Çirkin kalp :) Siyah kalp :) Bir ara iğneyi sol el baş parmağımın ölü derisinden geçirip dikmişim farkında değilim :D Hakan kurtardı neyseki :P
Örgüyü geçelim, mümkünse kimse bana öööö bile demesin ama ben hani buna benzer şeyler yapabilirim. Ablalar abiler Asortik Krep'in henüz hayat geçmemiş projesine el atalım mı?
He deyin de olsun bitsin. Hep birbirimize hediye gönderip duracak değiliz ya?
Ben hiçbir zaman bana yorum yazın, beni okuyun demedim. Aksini iddia edecek bir kişi bile çıkmaz ama lütfen bu yazıya yorumsuz ve sessiz kalmayın; bloğu olmayan arkadaşlarımız da bir nefes verirlerse o kadar mutlu olurumki.
Bizden başka insanlar da var bu evrende.
Hayat sadece bizim algıladığımız ya da gördüğümüz kadarıyla sınırlı değil.
Elinizden ne gelirse artık..

Asortiğim Krebim sana sormadan böyle bir şey yaptım. Umarım kızmazsın; kızar mısın yoksa?
Ve polis arayan ihbarcı kişiliğime verdiğiniz destek için geç kalmış bir teşekkürüm var; geç kaldım çünkü ben o yazı yorumlarını yorumlamak istemiştim aslında ama olmadı ne yazık ki.
Fotoğraflarıma olan beğenileriniz için de çok teşekkür ediyorum.
Belli mi olur :P
Ne mi belli mi olur?
Hihihihiih :)

Daha dün kendime koyduğum fotoğraf yasağını hemen ertesi gün delmeme ne dersiniz :)))
Daha bir gün geçmemiş lafımı yemişim. Çok ayıp :)
Ama nergislerim, kenarları hareli karanfillerim..



14 Şubat 2010 Pazar

BENİM SEVGİM KIRMIZI DEĞİL :)


Sevenler ayrılmasın..


Bir tahin pekmez firmasının 7-8 sene önce 14 şubat sevgililer günü kutlaması için gazeteye verdiği o günden beri yaratıcılığından dolayı çok sevip sakladığım ilanı.


Bir nedenden dolayı bir süre için kendime fotoğraf yasağı koyduğumdan
çoklu fotoğraf basımı :)

Kolay bulunmuyor, bulunduğunda yakasından düşülmüyor.
Sevgi duygusunun eksikliği ezer insanı, ezer geçer.
Sevmezsen, sevmemeye başlarsan ölürsün.
Sev de mutlu ol,
Sev ki gerçekten mutlu ol.
Sevgi gününüz kutlu olsun..

13 Şubat 2010 Cumartesi

KİBRİT KUTU(SU)LARI ETKİNLİĞİNDE ELİMDE PATLAYAN KİBRİT KUTUM. HAYIR PATLAMADI, YARALANMADIM; İRONİK BİR DURUM YARATIYORUM SADECE.

Ben becerikli ve sabırlı biri değilim; hayatım boyunca da böyle biri olmayı başaramadım ama ne kadar sabırsız ve beceriksizsem o oranda özgüvenim tamdır :/ Bu nasıl bir orantıdır anlamadım arkadaş :(
Çok sevdiğim, hem insan, hem haddim olmayarak* bir eğitimciden beklediğim kriterlere uygun tatlı arkadaşım N@zo'm bloğunda Kelebek Atölyesi'nin hayatlarımıza renk gelsin, hoşluk olsun diye düzenlediği bir etkinlikten söz edince ben de varım demek için koştur koştur doğru kelebek atölyesinde aldım soluğu:) Yahu bir dur, bir bakalım nedir, değildir; yapabilir misin, yapamazsan rezalet filminin bütün perdelerini sen indireceksin aşağı. Ama yok, ben eksik kalırsam olur mu? Olmaz. Katılımcılar listesine ekledim bir güzel kendimi. Sonra da Hakan'a ben böyle böyle yaptım diye yumurtladım olayı. Hakan 'Gülen ne cesaret, sen ne yapabileceksin ki?' dedi. Ben aralarında bulunduğum becerikli arkadaşları da şöyle bir gözden geçirince 'ben katılmadım, aralarına yanlışlıkla karıştım' dedim ama tabiiki bu bir özür değil. Geriye dönüş yok :) Küçücük bir kibrit kutusunu süsleme kabusları rüyalarımda kibrit kutusu bedenine bir ok gibi saplanmış kibrit çöpünden eklemsiz kol ve bacakları kovaladı beni; hem de günlerce. Düşünsel olarak kafamda bitirdiğim kibrit kutusunu süsleme işini beceriksizlik ve sabırsızlığımla bir kez daha yüzleşmemek için hem ertelemek istiyordum hem gecikmesin, son güne kalıp aceleye gelmesin diye ertelememek istiyordum. Bir an önce bitse ve ben zamanında yetiştirememe sıkıntısına girmesem. Aslında zaman da çok kısıtlı değildi. Bu süre içinde fındığımla da durum değerlendirmesi yapıyoruz, kibrit kutusu konusundaki gelişmeleri birbirimize aktarıyoruz telefonda. Fındığımın mahvettiği ve bakkala inip aldığı her kibrit kutusu öncesi bakkal çocuğun 'yine mi kibrit kutusu abla? monoloğundan, benimse sürekli kutu ne olacak kaygımdan dolayı Hakan, bize önceki bölümdeki ateşli atraksiyonundan dolayı Ferhunde'ler ismini layık gördü :D Soyadımız da Kundakçı :D Her biri kendi başına iki ayrı Ferhunde'ler Kundakçı :) Ne yapsam ne yapsam diye eşelenip durduğum günlerden birinde taç kraliçesi ünvanıyla kendisini taçlandırdığım tatlı Bilun'umla telefonda konuşurken ne yapacağım hakkında ortak bir fikir geliştirdik. Çektiğim fotoğrafları küçültüp magnet haline getirecektim ama projemi tamamlanmamış hissedince ebatları büyütmeye karar verdim. Benim işimi ancak büyük bir kibrit kutusu görürdü. Hmmm, büyük kibrit kutusu? Katılımcı arkadaşlarım kurallara uymadığımı söylerlerse bahanem de hazırdı üstelik: 'aa küçük kibrit kutusu da mı var; ama ben hep bunlardan kullanıyorum' diyerek su kurnazlığına yatacaktım :D Büyük kibrit kutularından KKTC'deki kumarhanelerde görmüştüm bir kaç kez . Nerede bulacağımızı bilmeden hastane çıkışlarımızdan birinde sokakları arşınlamaya başladık Hakan'la. Ne Amerikan Pasajı kaldı, ne Lale ne de Ertuğ Pasajları. Yok, yok! Büyük kibrit kutularının köküne kıran girmiş. Aldığımız bir duyum :P üzerine av malzemeleri satan mağazaları dolaşmaya başladık. 'Büyük kibrit kutusu var mı? İçeride ateşli silahlar, lisede Milli Güvenlik dersinde gerçek silahı karşısında görünce yakışıklı denizci yüzbaşının karşısında düşüp bayılan ben mağazadan içeri adım atmadan fare ses tonuyla 'büyük kibrit kutusu var mı?' diye soruyorum çalışanlara içeri adımı atmadan:) Mağazalardan birinde adının fırtına kibriti olduğunu orada öğrendiğimiz bir kibrit kutusu gösterdiler ki, kutu ebatları nereden bakarsan bak 20x15 var. Ay bunun kibritleri nasıldır kim bilir derken kutunun içinden çıkan kibrit çöplerinin boyutlarıyla da tanışmış olduk. Kibritin odun kısmı baş parmağım uzunluk ve kalınlığında, eczası da baş parmak tırnağım kadar! Bu kibriti kullanmak zorunda kaldıkları yerde insanlara kolaylıklar diliyorum. Ne fırtınaymış kardeşim :/ O kutunun da abartılıca büyük olduğuna karar verip benim zamanında kumarhanelerde gördüğüm büyük kibrit kutusunu nerede bulacağımız hakkındaki bilgiye ulaşamayınca fotoğraflarımı küçük kibrit kutusu boyutlarında bastırmaya karar verdik. Ben merkeze uzak oturuyorum. Soğuk, sağlığım için pek uygun olmadığından (ama ben hafta içinde buz pateni yapmaya gideceğim :D) sıklıkla dışarı çıkamıyorum. Bu nedenle büyük kibrit kutusu projesini eledik. Fotoğrafları küçük boyutlarda bastırıp eve döndük. Hemen magnetledik. Kutu içi armağanı hazırdı da küçük kibrit kutusu süsleme fikri konusunda pek cesaretsizdim. Kafamda eveleyip geveleyip güzel bir şeyler oluşturuyor az sonra o görüntü yerini başka bir görsel güzelliğe bırakıyordu.
Bir iki gün sonra Nalan ablaya gittim. Nalan ablaya etkinlikten ve büyük kibrit kutusu bulamadığımızdan söz edince o soğukta yarım gün boyunca aradığımız büyük kibrit kutularından bir kaç gün önce çöpe attıklarını söylemez mi; nerede bulabileceğimi de :) Durur muyum, durmadım. Gittim; büyük kibrit kutusu ve içine sığdırmayı planladığım bir projem için hayatımda ilk kez gördüğüm ve nasıl kullanıldığından bihaber olduğum guvaj boyası aldım. Evimizin koridoru maşaallah E5 gibi uzun ve bir kısmında da hafif viraj mevcut. İçinden nasıl çıkacağımı düşündüğüm proje planı için o koridorda volta atarken buldum kendimi sonra :) Bunun için küçükken gittiğim bir kampta hamurunun nasıl karıldığını şimdi hatırlamadığım seramik hamuruna ihtiyacım vardı. Bir tek 0800lü danışma numarası eksik Nalan ablamı telefonla bunaltmak suretiyle en güzel seramik hamuru tarifini de aldım. Hamuru kardık. Eeee şimdi ne olacak? Hamur karıldı, yapılacak iş de kafada hazır ama ben ne anlarım seramikten, hamurdan, şekillendirmekten. Hakan benden önce işin peşine düşünce aldım gazı. B harfini oluşturdum, küçük yapmak istemedim. Küçük kibrit kutusu büyüklüğünde olmasını istediğimden benim B harfi besili oldu :P (Hadi onu da itiraf edeyim, ancak bu büyüklükteki bir B harfine şekil verebildim :P) Bir kaç B harfi denemem daha oldu. Neden B harfi; o da az sonra :)
Sonra büyük kibrit kutusunda yer kalınca zeka küpü kafam :P sığmadığından Defdef tarafından hediye edildiğinden beri hiç giyemediğim şapka kenarından kestiğim polar parçasını aldım. Allahım bir polar parçası ve ben karşılıklı bakışıp duruyoruz; ay bundan ne olur? Hakan beni yaratıcılığından mahrum bırakacak kadar yorgun hissedince kalakaldım mı ben bir polar parçasıyla? Ne olur, ne yapabilirim derken kalpten bir broş fikriyle yola çıkıp boncuk işleyerek içine silikon pamuk koyduğum kalbi tamamlarken Hakan'ın önerisiyle kenarına bir sapçık ekleyip broşu bir kaç dakika içinde bir anahtarlığa çeviriverdim. Bu işler geçen cumartesi günü bitti. Bitti de bitmeye benim aklım küçük kibrit kutusuna takılı kaldı, o kadar cesaretlendim ki küçüğünü de kaplarım, büyüğünü de hatta ben bu işte bir de kariyer yaparım hissinde pazar sabahı 7.30da uyandım ve 'bu olmazsa şunu, o da olmazsa ötekini süsleriz' diye diye almak suretiyle evde bir odun ardiyesini tutuşturacak kadar depo yaptığımız kibrit kutularından birini aldım elime. Oturdum, iştah açıcı görüntü verecek fotoğraflarla onu da süsledim. Aslında benimkine süs denmez, kapladım. Yani benim becerilerim bu işlerle hiç uğraşmayan bir insanınki kadarıyla sınırlı olduğundan ancak bu kadarını yapabildim. Gün içinde etkinliğe katılan arkadaşların kibrit kutularını gördükçe benim yaptığım kutu bünyede az biraz hayal kırıklığı yaratsa da hiç değilse 'zamanında' yapmış olmanın verdiği teselliyle avutuyorum kendimi :) Kibrit kutumu gönderdikten sonra yayımlayacaktım ama eşleştiğim blogger arkadaşımdan 'benim kutum hazır değil, hazır olduğunda haberleşiriz' mesajı alınca beklemeye dayanamadım; sabırsızlığımdan yayımladım.. Aslında sabırsız da değilim, etkinliğin kuralları belliydi; 11inde eşlerimiz belli olacak ve biz kutularımızı ertesi gün postaya vermiş olacaktık. Bu 'erken' yayımcılık hakkında hata payımın sıfır olduğuna inanıyorum.. Benim neyim eksik :P Ben de yayımlarım Allah Allah :)


Büyük kibrit kutusunun içi.
Bir topuklu ayakkabının fotoğraftaki topuğu kadar.
Kısa kenarına da ayakkabının tokası.

Bir önceki fotoğrafın arka yüzü

Dışı.
Minyatür sanatçılarımızdan birinin resmi.
Alt kısma Kaatı sanatçılarını öfkelendirecek beceriksizliğimle eklediğim bahar çiçekleri.

Yakından..

Diğer yüzü, bir de sarı çiçeği kesip yapıştırdım.
Nalan abla görmesin :P

Pazar sabahı 7.30da kalkıp 8 gibi kaplamaya başladığım küçük kibrit kutusunun
dışı, çiçekler başka bir fotoğraftan kesilip yapıştırma.


İçi

Arkası


Eczasının olduğu yer


Eczasının olduğu diğer taraf

İşte o B harfi; Blogger'ın B'si.
Biliyorum çok acemice :( ama yaptım işte.
Magnet :)


Kalp anahtarlık

Küçük kibrit kutusu boyutlarındaki fotoğraflarımdan magnetler

Toplu gösterim, gri küpelerin fotoğrafı nerede ki?
Bilmiyorum :(


Küpeler de buradaymış..

Blogger'ın hayatlarımızdaki yerini düşününce B harfine prim vermesem olmazdı.


1: 'ne ve nasıl?' sorularıyla boğuşurken aldığım fimodan Hakan'ın yaptığı gül
2: Benim Blogger B'lerinden biri; B'ye gülüyor hissi vermek istedim ama yok benden anca bu kadar :(
3: Hakan'ın, annesi kızılderili, babası siyah, anneannesi de Japon maskı :D
Adam tam bir uluslararası ortak yapım :)
Tanıştırayım: UN
4: Hakan'ın seramik hamuruyla yaptığı ve boyanmayı bekleyen gülü :)
Ne ben ne Hakan gül sevmiyoruz ama seramikle gül yapmak eğlenceli geldi bize :)
Kibrit kutusu etkinliği sayesinde elimiz hamura bulaştı.
Bu şirin, çocuk kalbimi çok mutlu eden etkinlik için Kelebek Atölyesi'ne teşekkürler..

Haliyle kırıldım, bekliyordum ki kimsenin zorlamadığı bir etkinliğin kahramanı olan kibrit barutu elimde patlamasaydı. Benim bildiğim verilen sözler tutulmak içindir.

Başlığa KİBRİT KUTU(SU)LARI ETKİNLİĞİNDE BARUTU ELİMDE PATLAYAN KİBRİT KUTUM. HAYIR PATLAMADI, YARALANMADIM; İRONİK BİR DURUM YARATIYORUM SADECE. yazmıştım ama son anda ACI yazımdaki yanlış ifadem VE SONUÇLARI gelince aklıma BARUT sözcüğünü hemen çıkardım. Oysa ben ironi yapmayı, sözcüklerin mecaz ve mecaz olmayan hallerini karıştırıp kullanmayı çok seviyorum.. Alışamaz mısınız?? Lütfen ama bak :P

Not: Acı, çok acı yorum yorumlarına döneceğim ama şimdi değil.
Çocuk kalbim kırıldı, kibrit kutum sahipsiz ve mahzun kaldı.
Birbirimizi teselli edebiliriz belki..
* Öğretmen lisesi mezunuyum..

SON DAKİKA GELİŞMESİ: KELEBEK ATÖLYESİ'NİN GÜNEŞİN MAVİ KIZI İSMİNİ VERDİĞİM KİBRİT KUTUSU ARTIK BENİM :) BENİM BİR ŞEYE BENZETMEYE ÇALIŞTIĞIM KİBRİT KUTULARIMLA GÜNEŞİN MAVİ KIZI BİRBİRLERİNİN YERİNE GEÇECEK :) saat: 02.00

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails