9 Haziran 2012 Cumartesi

HALA NEYİ BEKLİYORUZ Kİ BİZ?

Mahsur kaldık. Böyle mahsuriyete gerçi can kurban da.. Hastane işimizin uzaması demek Antalya hanesine eklenen bilmem kaçıncı gün demek. Sıkıntı yok, fındığımla kız kardeşimle olduğumuz gibiyiz; mesafesiz:) Hamileliğinin en önemli süresini birlikte geçiriyoruz. Bu iyi bir şey çünkü o DA atlayan zıplayan bir deli. Koysak terazinin bir gözüne onu, diğerine beni gram bile fark etmez ama böyle zamanlarda deli bile olsalar, kişilerin birbirlerini yavaşlatmaları gerekiyor :)

Hastane işleri dışında hep evdeyiz. O kadar yoruluyoruz ki daha hastaneye giderken eve dönsek de dinlensek diye geçiriyoruz içimizden. Hastaneye gidince iş bitiyor mu? Hastanenin içinde yaptığımız kilometre neredeyse gidiş dönüş kilometresine eşit :) Evde hepimiz birer kanepede kendimize geldiğimizde 'uyudum mu ben?' sorusunu soracağımız şekerlemeler çalıyoruz günden ki sanki 30 saat uyumuş hissi uyandıran. Aslında en kötüsü de beklemek zorunda olduğumuz bu süreç içinde sonuca dair hiçbir fikrimin olmaması. Bekliyoruz ama neyi beklediğimizi bilmiyoruz. Canımdan bir parça Hakan için endişeleniyorum, üzülüyorum, içime atıyorum ve ne yapacağımı bilmeden geçiyor günler.. 12'sine kadar Antalya'dayız, Şimdilik tek belli olan durum bu. Sonrası her ne olacaksa hepimiz için sürpriz. Sağlıklarımız için dua ediyorum her zamankinden daha sık, bugünkü halimize şükrederek..
Nalan ablamla çoğunlukla kaçamak yapan aşıklar gibi hastane bahçesinde buluşurken sonunda geçen pazar günü şeytanın bacacığını alçıya aldık.



Nalan ablamın kız kardeşi Canan ve eşi babacan Aykut bizi Fındığın evine oldukça uzak olan evlerine davet ettiler. Nasıl gelebileceğimizi sorduğumuzda ise bizi almak üzere yola çıktıklarını öğrendik. Yol gerçekten uzundu; 37 km.! E ben artık şehir hayatına köy sayılabilecek bir yerden baktığım için bu mesafe bana göre 'bisiklet gidimi'nden uzak bir mesafe. Nalan abla, Canan ve Canan'ın eşi babacan Aykut'la nefis bir pazar günü geçirdik. Çimleri özenle aynı boyda kesilmiş bir bahçede mangal keyfi yaptık. O kadar yorgundum ki günlerdir, yaz bitene kadar o çimlerde yatayım gerineyim de gerineyim istedim ama güzel şeylerin kısa sürmesi gibi gün de bitti.. Alman komşulara mangalda yaptıklarımızdan verdik, onlar da bize çikolata :) Evde insan sayısına düşen kedi sayısı insan sayısını üç ile çarpıyordu :) Tabii onları da doyurduk :) İyi insanlar Canan ve o sıcağın altında mangalın başından kalkmayan babacan Aykut. Dönüşümüz de ayrı macera :) Güzel pazar günü için tekrar teşekkürler. Nalan ablam şu saatlerde Ankara'ya dönüyor. İyi yolculuklar ablam. Kavuş sevdiklerine, 'gel artık' diye telefon yağdıranlara..

Yorumları önceden olduğu gibi postta yorumlayamıyorum bir süredir çünkü bu iş için zaman ayırmam gerekiyor ama ben o kadar yorgun, kafasındaki dağınıklığı o kadar toplamaya çalışan biriyim ki bugünlerde :( Ancak, o da zaman bulduğumda kendimi iyi hissedersem yorum panelinden yanıtlamaya çalışıyorum. Lütfen kusuruma bakmayın.
Sevgilerimle..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails