29 Nisan 2010 Perşembe

DAHA DA NET AÇIKLAMA!

İlk gün üstü kapalı yazdım. İkinci gün yanlış algılamalara bir açıklama yapılması gerektiğini fark edince net bir açıklama yazımı yayımladım.
Ama anladım ki neden bu kadar, öncelikle kızgın ikinci sırada kırgın olduğumu daha da net anlatmam gerekiyormuş.
Bu bir yargısız infaz değildi. Asıl bana ve Fındığıma yapılan yorumlar yargısız infaz niteliğinde.
Madem kendimi savunmam gereken bir yerdeyim; yine de detaya girmeden konuyla ilgili üçüncü ve son yazımı yazıyorum.

Bir insanla tanışıyorsunuz. Değerlerini önemsiyorsunuz, kısa bir sürede bir kargo gönderecek kadar da samimi bulduğunuz birisi bu. Gönderdiğim kargonun bile üçüncü şahıs tarafından yanlış anlaşıldığı bir takım olaylar sonucunda kişiyle iletişimimi minimum düzeye indiriyorum. Sonra bir gün kişinin bloğundan kişinin ölüm haberini okuyup sarsılıyorum. Sarsılıyorum, çünkü annemi bir kaç ay önce kaybetmişim, ölüm her zamankinden daha yakın bana :( sarsılıyorum, çünkü kişi, üçüncü şahsa gidip gönderdiğim kargonun aramızdaki herhangi başka türlü bir yakınlıktan kaynaklanmadığını söylememi benden rica ettiği halde kendimi böyle bir duruma sokmak istemediğim için bu ricayı reddettiğim, kendisine bu konuda yardım etmediğim ve dolayısıyla kişiyi yalnız bıraktığım için pişmanlıklar, suçluluk duyguları hissettiğim bir Ufuk Çizgisi :( Evli biriyim ben, eşini çok seven bir kadın, özgür bir ruha sahip, özgür ruhu eşi tarafından desteklenen bir kadınım ben. Hiç kimse istedi diye bir başkasına gidip 'siz yanlış anladınız, bu kişiyle aramızda bir şey yok' diyemem, demem. Gayet resmi bir dille buna karşın samimice geliştirdiğim arkadaşlık iletişimimi kimseye sorgulatmam.. Kızıyorum Ufuk Çizgisi'ne çünkü kimse beni bu duruma düşüremez, düşürülmeme göz yumamaz. Benimle geliştirdiği arkadaşlığın sorgulanmasına izin veremez. Beni bir kanıt gibi üçüncü şahsın önüne sunamaz, yapmamı istediği şeyi bana teklif bile edemez :( Bunu bana ve kişiliğime yapılmış bir haksızlık olarak algıladığım halde yine de iletişimde kalıyorum Ufuk Çizgisi ile. Silmiyorum tamamıyle. Sonra Ufuk Çizgisi'nin yaşadığını hissediyorum. Böyle bir hisse kapılıyorum. Bunu o ana kadar hiç tanımadığım biriyle (canım Ali İkizkaya abimle) paylaşıyorum. Elimdeki kargo adresine ait telefon bilgilerine internetten ulaşıyorum. Aradığımda 'orada öyle biri olmadığı' bilgisini alıyorum. Konuştuğum kişi kendisi değilmiş? ama benim aradığım bilgisinin kendisine ulaştırıldığı bugün itibarıyla kendisi tarafından bana iletildi. Yani onu aradığımızdan haberi de var! Ali abiyle uzun ve sürekli konuşmalarımız sonucunda Ufuk Çizgisi'nin yaşadığını ama duygusal anlamda bir ölüm yaşadığı sonucunu çıkarıp bir gün ortaya çıkmasını ve bize ulaşmasını umuyoruz. Ali abiye 'çocuklarını bulalım, yardım edelim, bir şeyler yapalım' diyorum ağlayarak. Ali abi kalkıp Ufuk Çizgisi'nin adresine gidiyor. Adreste her ne kadar inkar etse de Ufuk Çizgisi'nin kendisi 'burada öyle biri yok' diyor. İnanıyoruz çünkü Ufuk Çizgisi'ne ait bir fotoğraf yok elimizde. Ve biz ulaşamadığımız bu arkadaşımızın bizde yarattığı duygulardan yola çıkarak sanallıktan bir adım öteye gidilmesi, samimi duyguları olan insanların birbirlerini tanımalarının ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha anlayıp yazarlarının birbirlerinin adres ve gerçek isimlerini bildikleri bir blog kuruyoruz Ufuk Çizgisi anısına.

Ve ne oluyor.
Biz bu işlerle uğraşırken, Ufuk Çizgisi düştü mü, yardıma mı ihtiyacı var, çocukları ne oldu diye düşünürken Ufuk Çizgisi üç hafta sonra blog dünyasına yeniden merhaba diyor. Habersizce, sessizce..
Ve ben geçen hafta, yani olayın üzerinden tam altı ay geçmişken tesadüfler sonucu Ufuk Çizgisi'nin bir blogda yazılar yazdığını öğreniyorum! Ve babamın da tanık olduğu bir şok yaşıyorum. Yaşadığından emin olmam ayrı ama burnumuzun dibinde bir blog sahibi olması beni ciddi anlamda sarsıyor! Nasıl yani diyorum? Sonra da biz onun için üzülür ve ona ulaşmak için çaba sarf ederken Ufuk Çizgisi'nin bu kadar yakınımızda, bu kadar rahat davranması beni öfkelendiriyor. Kim olmak ister benim yerimde?? Kim benden farklı davranırdı? E izin verin de bu kadar kızmaya hakkım olsun.

Amacım üzmek, rencide etmek olsaydı açık seçik isim geçirdiğim bir yazı yazardım ama öyle yapmadım. Üstü kapalı biçimde yazmayı rencide etmemek için seçtim. Neden yazmayacaktım? Neden susayım? Aradan altı ay geçiyor, biz bir haber çıkar mı diye beklediğimiz Ufuk Çizgisi'nin o kadar büyük sıkıntılardan sadece üç hafta içinde sıyrılarak yeni bir blogda yazıyor olmasına, arkasında kendisini merak eden, kendisi ve çocukları için üzülen insanlar bırakarak gitmiş olmasını umursamadan yeni bir kişilikmiş gibi yazmasına çok kızıyorum. Bunu haksızlık olarak addediyorum.. Eğer ilk günkü yazım Fındığımla anlaşmazlığa düştüğüm, Mavi Kuş hareketiyle ilgili bir sorun olduğu algılanacak biçimde olmasaydı ikinci yazıyı hiç yazmayacaktım. Okuyucu sayımız patlamış, izleyici sayısı artacakmış. Bunlar benim için önemli olsaydı elime geçen bir fırsatı bunun için kullanırdım. Detay vermiyorum ama böyle biri olmadığımı en azından oniki arkadaşım biliyor. Ben büyüdükçe küçüleceğine inanıyorum. Bütün arkadaşlarımın isimlerini, nerede yaşadıklarını, çocuklarının isimlerini ve kaçıncı sınıfta olduklarını biliyorum. Bu benim için izleyici rakamından çok daha özellikli ve mutlu edici bir şey.

Dürüstlük mü; profilinde 'kim olursa olsun doğruyu söylemek adına son köye yerleşmişim ne diyeyim.' yazan biri eğer böyle davranıyorsa çıkabilecek sonuçlara da göğüs gerecek. Yaptığın şeyin sonucuna katlanamayacaksan yapmayacaksın. Dürüstlüğün bir erdem olduğunu savunan birinin dürüst davranmamış olmasının bu kadar rahat kabullenilmesi kusura bakmayın ama benim kaldırabileceğim bir şey değil. Yazılarımın hiçbirinde dürüstlüğün erdeminden ısrarla söz ettiğimi hiç hatırlamıyorum çünkü dürüst olmak bir meziyet değildir. Dürüst olmak zaten olunması gereken bir durumdur! Bu nedenle dürüstlüğün tarafıma yapılan göndermesini hayretle karşılıyorum..
Kişiye gelen yorumlarda 'maillerle gizli kapaklı halletmemiz' konusu da irdeleniyordu. Ha göz görmesin, gönül katlansın, kol kırılsın yen içinde kalsın. Öyle mi?? Yok, bu benim harcım değil. Böyle bir olaya göz yumulsun? Ben yumamam gözümü doğrusu. Biz yaşadığını bildiğimiz halde ölüm haberine duygu ölümü diyerek saygı duyalım, bunu yapan kişiyi ayıplamayalım, yeterince ilgilenemedik diye kendimizi suçlu hissedelim ama kişinin yaptığı hoş görülsün? Bu da yazmaz kitabımda. Adsız bir arkadaş 'dürüstlükten en çok söz edenler, genellikle en az dürüst olanlardır. Bir kez daha kanıtlanmış oldu sanırım:)' demiş, ne güzel demiş. İyi ki profilinde 'kim olursa olsun doğruyu söylemek adına son köye yerleşmişim ne diyeyim' yazan ben değilim.

Özür konusuna gelince; bu bir itiraf değildi ki. İtiraf, yaptığın ama kimsenin bilmediği kötü bir şeyi durup dururken söylemektir. Eğer zamanında itiraf edilseydi en ateşli savunucusu olurdum onun. Olay anlaşıldıktan sonra dilenen özrün ne anlamı var? Bir kadın düşünün, kocası tarafından aldatılan bir kadın. Koca bir biçimde ortaya çıkmasından önce eğer bu ihaneti söylemişse onun adı itiraftır. Kadın kocasının kendisine ihanet ettiğini öğrendikten sonra koca tarafından dilenen özrün değeri nedir? Dilense ne; hatta dilenmese daha iyi olur.

Bu nedenle kişinin dilediği özrü hiç ama hiç önemsemiyorum, değerli bulmuyorum. O özür, kişi deşifre olmadan dilenseydi kişiyi bağrıma basardım, dilediği özrün altında yaşadığı sıkıntılar nedeniyle ezilirdim. Birinin kendini ölmüş gibi göstermesi nasıl bir duygudur, nasıl bir kırılma noktasıdır. Ama aynı kişi bunu yaptıktan sadece üç hafta sonra ortaya başka bir kimlikle çıkıyorsa, bu kimileri için duygu sömürüsü olarak algılansa da hiç itiraz edilmesin; bu kendine değer verenleri, kendisi için üzülenleri aptal yerine koymaktır.

Kişiyle gün içinde süren postalarda ısrarla söylenen 'önce benimle konuşsaydınız, bana ulaşsaydınız' düşüncesine karşı diyorum ki; neden? Neden önce size ulaşacağım? Koskoca altı ay boyunca siz bana ulaştınız mı? Göründüğü gibi de değil üstelik, postalarda hesap sorma kokusu aldığım hafif sertliğe doğru giden bir dil kullanılması da cabası! Hata yapan ben değilimki ama.. Blog yazısına gelen kibar uslupla çok da ilgisi olmayan bir dil. Postalardaki dilin dışında kullandığı gayet mazlum dille yazdığı blog yazısı yorumları, yayımladığım halde yayımlamadım sanıp 'yorumumu yayınlamamışsınız..yakışan yayınlamaktı' demek ne demek? Siz bana neyin yakışıp neyin yakışmayacağını söyleyebilecek durumda mısınız? Siz yaptığınızı kendinize yakıştırabiliyor musunuz? Göründüğünüz gibi değilsiniz ne yazık ki.

Hata insanlar için; var mı itirazı olan? YOK! ama köşeye sıkışınca dilenen özür özür müdür? Hem ben özür dilensin istemedim ki, özür dilenmesi için bir talebim olmadı ki. Kaldı ki bu biçimde dilenen özrün geçersiz değersizliğinde ben neden özür dilenmesini isteyim ya da bekleyim?

Bilip susanlar da benim için kişiden çok farklı değil. Bir aldatılmaya göz yummak kişinin yaptığından çok da farklı bir his uyandırmıyor bende. Bilip susanlar bu tür davranışları normal görenlerdir. Bu normal görülecek bir davranış tarzı değil..
Affetmek konusuna gelince, affetmemek kim ben kim Allah aşkına?? Konu bu değil ki, konu, arkadaşlığı bu biçimde sınanmış birine duyulan kızgınlık ve kırgınlığın bu kadar çabuk geçmesinin mümkün olmayacağı ile ilgilidir. Öyle özür dilenince hemen kabul görmüyor. Kalbim kırıldı benim. Dahası var mı?

Not:Taşınıyor olmamız nedeniyle yarın internet bağlantımı kapattırıyoruz.
Yani ben kaçmıyorum, sadece bir kaç gün için nete giremeyebilirim..


Amaçsız fotoğraf.
Bugün çektim ve çok hoşuma gitti..


Daha önemli not: BÖ'ne katılan Özgüranne'ye lütfen destek!

19 yorum:

  1. Gülen sonuna kadar okudum hepsini. ufuk çizgisine ben kaç gün üzüldüm ,senin aracılıgınla öldügünü ögrendim ve gerçekten bir kaç gün üzerimden etkisini atamadım ,hepimizi üzdü çok şeyler demek isterdim sen geregini demişsin zaten kendini inkar eden biri ...

    YanıtlaSil
  2. sanki suçlu bizmişiz gibi yorumlar geldi bana şaştım afalladım.ne oluyo ya dedim..tehdit hakaret diz boyu ve çirkef bir bayan okadar çirkefki küfür boyutuna geçmiş..izleyicim hala aynı benim tavan yapmadı..sinirlerim çok bozuldu bugüne kadar hangi olaya karıştık ,kimle kavga ettik ya da birinin kalbini kırmaya çalıştık.sokakta ezilen köpek için ağlayan biriyim ben..kendime kızıyorum gülen insanlara bu kadar güvenip sevdiğim için..
    içimdeki insan sevgisine tüküresim geliyor..

    YanıtlaSil
  3. ve şu adsızlar neden adsız cesaretleri yokmu kimlikleriyle yazmaya deli olmak içten değil nasıl kapatılıyor şu adsız yorumları yazarmısın bana

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar sanal da olsa içimizi açıyor duygularımızı paylaşıyoruz burada. Her ne kadar ismimizi telefonumuzu vermesek te arkadaşımız kabul edip yakınlık gösteriyoruz yazışıp yorumlarımızı paylaştığımız insanları. Karşımızdakilerden de aynı samimiyeti bekliyoruz kişiliğimiz gereği. Yapılan davranışı asla tasvip etmiyorum. Çok haklısın ama yeterince açık yazdın artık üzme kendini lütfen.

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  5. Bu güzel ortamın bu tür şeylerle kirletilmesini istemiyorum.

    Ölüm ve hastalık gibi konularda hassas davranılmasını tüm blogger arkadaşlarımdan rica ediyorum.

    Sevgili Gülen,haksızlığa gelemeyen dobra bir yapın var buna bir de özel durumun eklenince bu konuyu çok fazla düşünüp üzülmemeni temenni ediyorum.

    Açıkçası bir an ortamın sanal olduğunu unutup inandığım için bende kendimi kötü hissettim. :((

    YanıtlaSil
  6. canınzı sktğnz şeye bakn..kim neye inanmk istiyrsa bırakn ona inansn yalancının mumu yatsıya kadardr.ölümün yalanı affedlbileck bir boyuttamı bu bir hata mı?? kusur mu? tmm herkes hata yapar yanlşlara düşer.aşık olur dibe vurur.ama bu ölüm yalanyla örtüşemez ne olursa olsn..özrü kabahtnden beter gibi birşey..boşvern

    YanıtlaSil
  7. Hata yapmak,kusurlu olmak insanidir.Yalan söylemek,insanları kandırmak başka bir şey..Birbirine karıştırmamak lazım..Yalan söyleyip,insanları üzdükten sonra durum ortaya çıkınca da özür dilemekle iş bitmiyor..Ufuk çizgisinin yaptığını savunan insanların kendi hayatlarını da sorgulamaları gerekir.Arkadaşlarımızın yanında olmalıyız evet,,ama yanlışları olduğunda eleştirebilmeliyiz..Dostluk budur..Siz ufuk çizgisinin ölümüne üzülürken, O sizin en içten duygularınızı aktardığınız yazılarınızı okuyordu bloglarınızdan.Bu nasıl bir şeydir?Bu adam sizi hiç misevmedi,hiç mi değer vermedi size,nasıl üzebildi insanları.?Kimsenin kimseyi üzmeye hakkı yok.Onu savunan insanlara cevap bile vermeyin.

    YanıtlaSil
  8. kim olduğunu çok merak etmiştim ve size ne yaptığınıdaaa... Bunları okumadan önce blog dünyasında hep ii insalar var, duyarlı insanlar burada yazıyor diyordum ki sizin yazınızla sarsıldım. ama fazla takılmamak lazım.

    YanıtlaSil
  9. Okuduklarım karşısında nasıl şaşırıp kaldım bilsen.Duyduğumda ne çok üzülmüştüm.Bunca insanın samimi duygularıyla ,üzüntüleriyle mutlumu etmiş bu kişi kendini şimdi?Yani gömüldüğü yeri yazacak kadar kurgulamış ya pes diyorum.

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Gülen, olaylara çok dışarıdan bir gözle bakıyorum çünkü sen bahsedene kadar o şahsın bloğunu okumuşluğum yoktu. Sanırım hiç bir yakınını kaybetmemiş olsa gerek.Hiç ölüm acısı çekmemiş ya da kaybettiği hiç kimseye gerçekten dğer vermemiş. Onca insanı "öldüm" diyerek kandırmak bana akıl sağlığı yerinde bir ruh hali gibi gelmiyor. Neyse bence üzerine çizgisini çizmişsin zaten, bu kadar canını sıkma ve sağlığını düşün. Taşınmak zaten yeterince stresli bir durum bir de bunu düşünüp üzülme derim. Kolay gelsin, sevgilerle...

    YanıtlaSil
  11. Arkadaşlar hepiniz söylediklerinizde kısmen haklısınız, hep özür diledim hala diliyorum, anlamı var veya yok gerçekten yanlış yaptığımı kabul ediyorum ve affedin diyorum.
    Ben sizleri sevdim, bu kadar sevildiğim hiç düşünemedim,i ama dediğim gibi o karmakarışık dönemimim görmeliydiniz. Çocuklarımdan ayrılmak zorunda kalmam, mahkemeler, iflaslar, milyarlarca borç, evimden olmam, bunları acite etmek için söylemiyorum sadece bir gerçek olduğunu ve hakikatten o zamanda neyi ne yapacağımı göremeycek bir halde olduğumu anlamanızı rica ediyorum.
    Sonrasında hayat içindeki üzüntülerime bir de bu katıldı, yani kendimi daha kötü yaptım aslında, ama ilk bir kaç gün içinde nasıl dönebilirdim, dahada karıştım naptım ben dedim anlatabiliyormuyum.bilemedim.

    Ben kendimi hiç savunmadım en baştan beri, suçluyum haklısınız dedim, bilmiyordum sonrasında yapılanlar o yüzden müdahele edemedim dedim, ve daha da çok üzüldüm bunları öğrenince. Suçluyum boynum kıldan ince, bilerek kırmak istemedim, ağlatmak asla istemedim, hatalıyım.

    YanıtlaSil
  12. Sevgili Gülen !
    Her şeyden önce çok temiz ve anlaşılır bir uslupla neler hissettiğini ve algılamanın nasıl olduğunu anlattığın yazın için teşekkür ederim. Üstüne ekleyebilecek hiç bir şeyim yok.
    Bana göre bir dost ne hisseder nasıl düşünür açıkça yazmışsın.
    Sevgiyle.

    YanıtlaSil
  13. Sevgili Gülen Kız Kardeşim !

    Ali ABin den küçük bir rica.
    Tamam diyelim Dursun. Olur mu Benim Güzel Kızkardeşim ?
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  14. Ay Gülen dert ettiğin şeye bak. Bir kere kendine değer vermiyor ki öldürmüş de.. yürü kendi yolunda. Sinirlenmeye bile değmez.

    Boşver be canım. Bu arada yeni yurdun hayırlı olsun. İnşallah çok sağlıklı, çok mutlu, çok da huzurlu olursun. Uğurlar getirsin..

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Gülen yazını baştan sona kadar okudum. Her satırını evet evet diye tasdikledim.Bu yazının altına ben de bir imza atarım.Ufuk Çizgisini bilmediğim gibi yaşanılanlardan da hiç haberim yoktu. Ama ne olursa olsun blog adını OKA koyacak kadar dürüstlükten prim vermeyecek yapısı olduğunun kefili olmuş bir söylemle yola çıkan birinin yapmış olduğu bu davranışı doğru bulmadığım gibi normal de karşılamıyorum.Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün demiş Mevlana.

    Sevgi ve saygılar sana !

    YanıtlaSil
  16. İsim yok, adres yok. Ufuk çizgisi - adres www. Ne kadar ucuz hayatlar. Bi blog neden yazılır? Sizin yaptığınız bi şeyler paylaşmak değil. Bi performans sergiliyorsunuz ve gözünüz rakamlara takılıyor. Olan bu!..

    Not: takvim yaprağından süreli-süresiz yayına o kadar şey okudum ama böyle saçma bi hikayeye şahit durmamıştım. Tebrik ederim

    YanıtlaSil
  17. olayları sessizce takip ettim şimdiye kadar.3 blogtaki yorumları da okudum daha ilk yazdığında tahmin etmiştim ne olduğunu.öldüğü duyurulduğunda senlede konuşmuştuk.çok üzülmüştüm.böyle bişeyin ne savunması olur ne özrü bencede.bu kadar insan üzüldü.o blogu sabaha kadar okumuş gözlerim dolu dolu üzülmüştüm.onun için üzülenlerin hakkını nerde vericek??ayrıca diğer insanlarıda anlamak zor.sanki yapılan basit bir suçmuş gibi seni,fundayı suçluyorlar.garip şey valla...

    YanıtlaSil
  18. Sevgili Gülen!
    Konuyu anladım!tabiki insanlar bunalım yaşayabilir.Bu dönemde bunalım takılmayan mı var?ama üzerinden aylar geçmiş belki de 1 yıl oldu.Bu tamamıyla planlanmış bir olay.Ali beyin dediği gibi artık kapatın bu olayı fazlasıyla dersini aldığını sanıyorum.Almamış bile olsa bir çok iyi arkadaşımızın kaybına uğradı.Ona bir şekilde kayıp yaşattı bu yaptıkları zaten.
    Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.Sizi taktir ediyorum dedektif gibisiniz maşallah:)
    Kucak dolusu sevgiler:)

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails