Cumartesi akşamı ‘yarın 12’den önce uyananı camdan sarkıtırım’ tehditlerini savuran ben değilmişim gibi pazar sabahı saatin 9’unda hortladım. Bir kaç günün envanterini çıkarırsak sabahın 9unda ne işim var ayakta aslında benim?
Cuma günü kendisini, beni çok yaraladıkları için artık görüşmediğim ve bundan da en ufak bir rahatsızlık duymadığım, dolayısıyla da görüşme tekliflerini geri çevirdiğim iki ablamın yerine koyduğum tatlı fındığım geldi. Aynı akşam artık kendisini ‘salçalı Ayvalık tostu’ ismiyle çağırdığımız çocukların en ufağı Küçük Prens’imizi yemeğe davet etmek gafletinde bulunduk.
Yemek hazırlıkları.
1-Fındık önüne konan sarmısakları soysam mı soymasam mı diye düşünürken.
2-soydum bir de döveyim bari.
3-E oldu ama gari bunlar!
4-Yok, olmamış; dövmeye devam!
5-Hakan abisine Fınfık elinden çıkma nefis bir semizotu salatası.
Ellerine sağlık fındığım..
Bizim Küçük Prens uçağı kaçırmış, Göcek’ten Fethiye’ye intikali de haliyle 22yi buldu! Onu beklerken çıktığımız üst kat komşu-ev sahibemizin balkonundan salçalı Ayvalık tostunun geldiğini görünce ona küçük bir oyun oynamaya karar verdim. ‘Onlar buradan taşındı!’ sözlerimi bir pankarta yazacaktım ama techizat bakımından hala sıkıntılıyım.. Bizimki koltuğunun altında iki yastık inmez mi arabadan? Sevindim, çünkü her gelişindeki her gidişi uykusuz ve geç saate kaldığından virajlarla süslü Göcek yolu canımı sıkar. Ali abim evine gidene kadar da uyumam. Ses tellerinden sivrisinek sokmuş biri gibi 'abi, abiiii onlar buradan taşındı' diye söylenip durdum balkondan :)
Ne geceydi ama. Gülmekten geberirken yemekler yendi. Babamız 23 gibi yatınca biz dört akıllı uslu kaldık başbaşa :) Bir önceki gelişinde talebim olmadığı halde kendi kendine gelişen bir durum sonucu Ali abim internette benim için blog teması ararken ağzımdan yanlışlıkla çıkmış ve o günden beri de sık sık tekrarladığımız sadece bir 'meLaba' sözünün bütün geceye damgasını vurduğunu ve hemen hemen bütün esprilerin bu sözcük üzerinden yapıldığını söylesem?
Küçük Prens bizi mahvetti. Yaramaz çocuklar gibiydik.
Ama sonra kokoreç sancıları tutan arkadaş topluluğu olarak gittiğimiz Paspatur’da tanık olduğumuz bir olay neredeyse bütün neşemizi yok etti. 16sında olduğunu öğrendiğim bir genç kızın alkol sebebiyle kızın eşi olduğunu söyleyen tıfıl bir salak oğlan tarafından yerlerde sürüklenmesine gönlümüz razı olmadığından bir kaç metre ilerimizde sahnelenen bu tarjediye kayıtsız kalmadık. Kızı ayaklarından tutup patates çuvalı gibi sallayan, çeşitli imalarla kızın numara yaptığını söylemekten çekinmediği gibi kızın yüzüne soğuk su çarparak güya ayıltmaya çalışan salak oğlanı hep birlikte dövmek istediysek de önceliğin kızın yardıma ihtiyacı olması nedeniyle dövme işini bilahareye bıraktık.
Kızın yerde olan başına elimle destek vererek tıfıl salak oğlanı ‘sen çekil’ diye yanımızdan uzaklaştırdım. Ali abi nabzına bakarken Hakan kızın altına birinden aldığı hırkayı serdi. Üstüne de salak oğlan tarafından ıslatılmış bedeni üşümesin diye montumu örttü. Yaşı küçük bu kızı bu hale getirmiş olmanın suçlu bilinciyle 'hastaneye götüreceğiz' diye ısrarla bir araca taşımak isteyen panik havasının hakim olduğu bir kaç kişilik bu grubun amaçlarının sadece olay yerinden uzaklaşmak olduğunu biz zaten anlamıştık. Kızı hastaneye götürmeyecekleri aşikardı, biz de vermedik kızı. Ambulans çağırmak için elimi cebime attım. Cep telefonum yok! Biz dört akıllı cep telefonlarımızı evde bırakıp çıkmışız. Tıfıl salak oğlanın arabalı arkadaşları da kızın reşit olmamasından doğacak adli vak’aya göğüs gerecek delikanlı yürekleri olmadığından sanırım tozu dumana katarak arazi oldular.. Aslında kaçmalarına hiç gerek yoktu; biz zaten kızı sözüm ona eş ya da sıfatı her neyse o bebeye vermemeye kararlıydık ki bizim dörtlü bunu kendi arasında konuşmadı ya da böyle olması gerektiğine kaş göz işaretiyle anlaşarak karar vermedi. Zordu yani bizden almak kızı. Kokoreç yediğimiz dükkan sahibine ambulans çağırmasını rica ettik. Bu arada oradan geçen insanlar da seferber oldu ama bizim dörtlü, doğru olmaması muhtemel tıbbi müdahaleye önlem olarak kızın yanına eşi olduğunu söyleyen salak tıfıl oğlan dahil kimseyi yanaştırmadı ki biz de çok bir şey yapmadık aslında. Sadece başının konumunu rahatlatmak ve parmağımla dilinin soluk borusunu kapatıp kapatmadığına bakmak gibi bir kaç küçük önlemden ibaretti bizim doktorculuk oyunumuz. Garip işler bunlar; öyle ki tıfıl salak oğlan o benim eşim diyor da başka bir şey demiyor. Başını elimde hafif yukarıda tutmaya başladığımda derin bir nefes alarak normale yakın solumaya başlayan kız, kendisine en yakın ben olduğum için ancak benim duyabileceğim biçimde U… diye bir isim sayıklıyor. Oğlanın adı V… Rezalet!
Beş dakikalık yoldan neredeyse 30 dakikada gelen ambulanstan ‘ya ne gerek vardı, biz yerimizde iyiydik’ ifadeli suratlarıyla inen sağlık görevlilerinin rahatsız edici halleri eşliğinde kızın ambulansa götürülmesini izledik. Olayın sonrasını bilmiyoruz. Tıfılın gözünün morartılması gerekiyordu aslında ama biz şiddete karşı insanlarız! Kızın kendine gelmesi, kendine geldiğinde ifadesinin alınması, tıfıl salak oğlanın boynundaki yara izini açıklaması; onlar şu saatlerde bile hala hastanede olabilirler.
Canlar sıkkın eve dönmeye karar verdik. Dönmesek Çalış Karnavalına direk kokoreç dükkanından gidecektik yoksa :P Hem kokoreç için evden çıkmadan sabahın 2.30 sularında mayalanması için yoğurup bıraktığım hamur da beni bekliyordu evde. Eve girer girmez erkekler sohbet, Fındığımla ben poğaçaları şekillendirmek için şaşkın şaşkın mutfağa daldık. Saat 5! O poğaçalar mutlaka yapılmalıydı çünkü…
Çalış Karnavalı'nda satılan poğaçalarım :)
Ben Fındığın poğaça şekillerini beğenmeyip dalga geçmeye başladıktan bir zaman sonra gruptan bir kişinin eksildiğini fark ettim. Bir seri hareketler sonucu kendisine dürtüp Melaba ben Lobin demek için elimde bulundurduğum çatalla minyatür salonumun kanepelerinden birinde gelirken getirmiş olduğu yastıklarına sarılmış yüzünde gülümsemeyle uyurken buldum Ali abinin bizzat kendisini. Sen kaç git ve bunu usulcacık yap! Mutfağa döndüm, bu kez Fındık yok. Ben bu kadar fırsatçı insan tanımadım :D Hakan’la arkadaş deyip bağrımıza bastığımız bu iki satıcı arkadaş hakkında ileri geri konuşurken poğaçalarımız pişti. Hakan’ı salona Ali abinin yan kanepesine kendimi de Fındığın yanına büyük yatağa postalayıp sabah nasıl uyanacağımızı düşünerek uykuya daldım.
Sabah erkenden ayaktaydım. Geceden hiçbir farkı yoktu. Diğerleri uyuyor, ben ayakta. Fındığımı kaldırdım. Bir süre anlamsız gözlerle, yaklaşık beş dakika sonra nerede olduğunu anca kavrayabilecekmiş gibi bakınıp dururken Fındığın o sevimli hali bana keyif verdi :)
Ellerimizde karnaval standımıza yerleştirmek üzere götürdüğümüz bir takım malzemeler ‘koştur kendini’ adımlarında Hakan ve Ali abiyi evde bırakarak Mavi Kuş’a gittik..
Çok heyecanlıydık..
İki çok büyük, mutluluk verip ağlatan güzel sürpriz, Mavi Kuş, karnaval fotoğrafları ve yazısı yarın :P
Asortiğimi bilemem ama en güzel fotoğrafları çektiğimi sanıyorum çünkü o kortejdeydi :P
Dün fındık gitti.
Üzgünüm :(
Brehh.. brehh brehhh...kızım ne ekşın kadınsın yaa.. herşey de seni bulur..Karnaval haberlerini sabırsızlıkla bekliyorum .
YanıtlaSilaman tanrım ben bu fotolarda çog çirkn çıkmışım ama yaa hiç fotojenik değilim:(( gecelerin en güzeliydi hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum bana acaip moral oldu..puaça karışma bendee:)) idi ama hiçde öle olmadı.gecenin en sıkıcı kısmıydı salak tıfıl oğlan..şu an evden yazmak ne kadar garip geliyor bana dün ordaydım olayların tam ortasında bugün burada çok garip anlatması çok güç.üzülme neden ve gerekçelerimi biliyorsun..robin bizi korusun:))) hepinizi çok seviyorumm
YanıtlaSilTepkisiz kalmamakla çok iyi yapmışsınız.
YanıtlaSilFunda, hiç de çirkin çıkmamışsın, gayet doğal ve güzel görünüyorsun:)
Gülen'im benim, karnaval yazını merakla bekliyorum, hadi... Bu arada dün telefonumun şarjı bitmişti, ondan kapandı. Seni sevdiğimi söyleyemedim:(
Gülen'im ne güzel vakit geçirmişsiniz.Dostluğunuz daim olsun.Fundam ne güzel çıkmış.Kendisine haksızlık yapıyor bence...Benim duyarlı arkadaşlarım bu olay karşısında sizden bu beklenirdi zaten.Üzülme canım Allah en kısa zamanda güzelliklerle beraber yine kavuştursun sizi...
YanıtlaSilSeni çok öpüyor yazının devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Duyarlı oldugunu bılırım..bırkez daha sahıt olmus oldum...
YanıtlaSilFundacım...Fotograflarda... dogallıgn ve samımıyetın goze carpıyor... orada oldugun ıcın ne kadar mutlu oldugun ortada arkadasım..
Poğaçalar harıka..
Allaha emanetsınız hepınız :)