26 Mayıs 2012 Cumartesi

YENİ BİR HAYAT VE BUGÜN BİRBİRİNİ HİÇ TANIMAYAN İKİ ÇORAP GİYDİM

Mesai harcar gibi hastaneye gidip geliyoruz. Dün işimiz bitti gibi. Can Bonomo'nun Eurovision şarkı yarışmasında ilk elemeyi geçip ikinci tura katılacak olması gibi aslında bizim sınavımız da bundan sonra başlıyor. Ben henüz test sonuçlarımı gösterebilmiş değilim doktoruma. Ankara'dan gelecek olan Meydan Larousse cildi kalınlığındaki dosyamın fotokopilerini bekliyorum. Kinin kullandığım için göz tarama muayenesi tarihi bütün sevimliliğime karşın 6 hazirana verildi. Sevimli olmadığım koşulundaki tarih ise 12 hazirandı. Merak edilmesin, kimsenin önüne geçmiş değilim. Benim göz doktorumun aynı testi istediği bir hastası 6 hazirana olan randevusunu iptal edince vinzip dosyası gibi o tarihe sıkıştırılıverildim.

Daha önce hiç anlatmadığım başka bir durumdan söz edeceğim ben bugün; artık kendimden vazgeçtim ki ağlarken kendimden geçtiğim..

Hakan da hasta, o bir kas hastası. Nöroloji bölümünün izlemesi gereken bir myotoni hastası. Myotoninin de ne yazık ki tedavisi yok :( Bir önceki gelişimizde Hakan için aldığımız nöroloji randevusunu tamamen rastlantısal biçimde gözüme çarpan Kas Hastalıkları Merkezi' randevusuyla değiştirdikten sonra bizi çok şaşırtan bir dizi muayene ve tetkik zincirlemesi içinde bulduk kendimizi. Aslında biz hiçbir şey yapmadık, bizim yerimize onlar yaptı. Hakan'ın iki günde tam yedi bölüme muayene olmasını sağlayan ANTALYA EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ KAS HASTALIKLARI MERKEZİ'ne sadece teşekkür ediyor olmak duygularımı ifade için hiç yeterli değil. Aslında insan olarak hak ettiğimizin bu olduğunu anlatan merkez çalışanları teşekkürden çok daha fazlasını hak ediyor..

İlk gün hastanede, doktorların karşısında bile çekinmeden çok ağladım. Fındığım da hastaneye gelmek istedi bizimle ama biz onu kandırıp kaçıverdik evden.Ara ara konuşup bilgi veriyoruz tabii. En son konuştuğumuzda ne kadar belli etmemeye çalışsam da ağlamaktan perişan olduğum çok anlaşılıyordu. Sonra doktor doktor dolaşırken telefonumun zilini kapattım. Bana ulaşamayınca Fındığım Hakan abisini aramış. Kötü olduğumu hissetmesin eve gidene kadar da sakinleşirim diye geri dönmedim Fındığa. Fındık ama bu, durur mu; canım hamile haliyle koştur koştur hastaneye gelip bizi nerede bulacağını bilmediğinden hastane önündeki taş duvar kenarına oturmuş bizi beklemeye başlamış. Hakan'la bir ara dışarı çıktık. Ben deli gibi ağlamaya devam etmeyi ihmal etmiyorum tabii bu arada. Fındığımın beni o halimle görmesini hiç istemediğim halde arkamdan sesini duyunca can bulmuş gibi oldum. Birbirimize sanki yıllardır görmemişiz gibi sarıldık. Hamile hamile üzülmesin diye sakinleşmek zorunda hissettim kendimi. Arkadaş iki eli kandayken bırakıp geliyorsa arkadaştır, candır. İyi günde herkes birbirinin yanında, kötü günümde de yanımda ol benim.
Nasıl bir koordineyse psikologla da görüştürdüler bizi. Psikolog kendi durumumu kabullendiğim gibi Hakan'ın durumunu da kabullenmem gerektiğini anlattı durdu ama şimdilik buna hiç hazır değilim çünkü insan bir biçimde kendi durumuna katlanabiliyor da sevdiği birinin başına kötü bir şey geldiğinde hayatı alt üst oluyor. Ben Hakan'a aşığım..

İş bu merkez Türkiye'de ne yazık ki sadece oniki ilde varmış. Antalya ise pilot bölge. Kronik hastalık sahibi insanların aslında nasıl karşılanması gerektiğini, insan gibi değer görmenin nasıl bir şey olduğunu gördük biz bu merkezde. Ben hayretler içinde sorduğumda hastanenin sosyal hizmetler uzmanı Vildan hanım kas hastalarına ulaşmaya çalıştıklarını ve onların onlara verilmiş, verilecek olan haklardan yararlanmaları için çalışmalar yaptıklarını anlattı bize.
Çok üzüldüm Hakan'ın durumuna ama başka bir bakış açısından görmeye çalışınca yalnız olmadığını hissetmek, tıbbi ve sosyal haklar bakımından aldığımız destek hayatın böyle bir hastalıkla da sürdürülebileceğini gösterdi bana. Bu yeni duruma nasıl alışırım bilmiyorum. Biriyle 22 sene, diğeriyle dört sene önce tanıştığım iki hastalıkla birden tek tabanca mücadele eden biri olarak yeni bir kabullenme aşamasına girmiş bulunuyorum. Kolay olmayacağının bilinciyle kendime başarılar diliyorum; Hakan mı 'üzülme bebeğim' deyip duruyor.

Yarın hafta sonu tatilimiz :) Dedim ya mesai gibiyiz. Evden nasıl çıkıyoruz, nasıl dönüyoruz görmek lazım, elime ne geçirirsem onu giyiyorum; defileye gitmiyorum ya :) Sadece iki kez uğursuz olduğuna inandığımız pembe penyemi fındığımın çıkar o uğursuz şeyi uyarısıyla çıkardım o kadar.

Bu ise bu karmaşa içinde bugün ne giydim kombin çorabı fotoğrafıdır. Ben fındığımın ucu acıcık kaçmış çorabının fotoğrafını çekince fındık da benim bu şaheser fotoğrafımı çekti. Sonra 'seni internete veririm' diye birbirimizi tehdit ederken ondan önce kendimi ihbar etmenin daha yürekli olduğuna karar vererek bastım gitti aşağıdaki fotoğrafı :D



Hayır sabahın 7sinde ayaklarıma bir de poz verdirmişim ya, bravo bana :)
Fındık hanım tehditlerin artık işe yaramaz canım :D

Akşamları fındığımla internetten gayet sanal çalışmalar yapıyoruz. O kadar kaptırıyoruz ki kendimizi bizi gören bunlar kafayı yemiş der. Ne bebekler, ne abajurlar yaptık ama sanal sanal. Ortada hiçbir şey yok :D En son videolardan birinde kızcağızın biri yaptığı kelebek figürüne sprey boya sıktığında fındık monitöre sprey boya kurusun diye üfleyince kalk kızım biz uyuyalım dedim :) Kadın monitöre üfledi arkadaş yav :D
Not: beni yarın erken kaldıranı bacaklarından aşağı balkondan sarkıtırım!
Bir daha not: Yorumlar için yine sadece çok teşekkür edebiliyorum :(

10 yorum:

  1. Sen çok güçlü bir kadınsın Gülen. Kendi hastalıklarınla nasıl savaştıysan biricik eşin içinde savaşacaksın biliyorum.
    Geçmiş olsun canım, gülen yüzün hiç solmasın.. Tüm dualarımız sizinle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim çok sağ ol. Güçlü olmaya mecbur olmaktan çok sanırım benimki hayata karı duruş biçimi. Benim de dünyaya geliş nedenim buymuş ama hiç şikayetim yok. Elim ayağım tutuyor, yardımsız yaşıyorum. Hakan için kendime yaptığımın fazlasını yaparım çünkü Hakan'sız ben zaten yarı ölüyüm. Çok sağol tekrar canım benim. Öp oğluşumu benim yerime

      Sil
  2. Hakan ve sen birbirinize bu denli sarılınca yenemeyeceğiniz hiç bir şey olmaz canım.
    Her ikinizinde sağlıklı günlerinin çok çok olmasını dilerim.
    Bu arada Fındık ve sen çok mutlu olduğunuzu biliyorum:)
    Sizi seviyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nur annem, canım benim; bizim birbirimizden başka kimsemiz yok. Çekirdeğin çekirdeği bir aileyiz. bugünümüze şükür diyor sarılıyoruz birbirimize. Ha zor değil mi, o kdar zor ki, hem nasıl zor ama yapacak bir ey yok.
      Keşke sen de nbzimle olaydın ama kafayı yerdin kesin :)))) Ben seni sevip bayılıyorum bir de sana

      Sil
  3. yarın akşam ordayııııım.dayan geldimm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Nalan hanım;
      mikroskopla görünecek kadar küçültmediysen kendini hani neredesin?

      Sil
  4. Canım, Hakan'a da geçmiş olsun. Ama inan senden daha rahat kabullenir o kendi hastalığını. Ne olur ağlayıp onun da moralini bozma. Sen nasıl kapı gibi sağlam duruyorsan Hakan içinde öyle dur arkasında, yanında... Yaparsın bilirim, seninki ilk şok şu an. Biraz daha zaman geçince sakinleşeceksin. Çok geçmiş olsun tekrardan.Seni seviyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşen'im; ha işte ben Ondan zor durumdayım. O rahat ama olan bana oluyor. Ben perişan ediyorum kendimi. Az çok toparlandım. şanslıyım ki fındıklardayız çünkü biz ikimiz çok eğleniyoruz :9 Evde deli var durumu yani. Zor ve sen bunu ne yazık ki çok iyi anlarsın ama bu da geçecek biliyorum. Kara kızımı, seni, anneciğini öptüm, Derviş abime selam..

      Sil
  5. Geçmiş olsun Gülen...Allah şifalar versin.Öpüyorum seni...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nefise'm sağol canım benim. Amin. Umarım bu kadarla kalır. Ben de seni öpüyorum...

      Sil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails