Yeniden bir kedim olsa, daha doğrusu ben onun olsam -çünkü asla bir kedinin sahibi olamazsınız- Eve girdiği andan itibaren iş işten geçmiştir; artık ait olduğunuz bir kediniz vardır.Seçim kriterlerine akıl sır ermez, kendi kendine bir yaşam alanı oluşturur ve vay o yaşam alanını taciz girişiminde bulunanın haline!
Sevilme ihtiyacı varken o an için buna zaman ayıramayacak durumda olmanızın onun için hiç önemi yoktur.Erteleme şansına sahip değilsiniz.Onu o an sevmelisiniz.Derin çizik izleri deneyimlerime dayanarak eğer o istemiyorsa bir kediyi değil sevmek, ona dokunmamanızı öneriyorum.
Evimizdeki en son pati izleri 2002 yılının anneler gününe rast gelen gününde görüldü.Hala göz yaşlarıma engel olamadığım feci bir manzara; sokakta ancak avucumun içine sığacak bir yavruyken bulduğum soğuktan mıdır nedendir bilinmez, gözlerinde kalın perdeler olan kör bir yavru kedi.En yakın diye oraya götürdüğüm belediyenin veteriner kliniğindeki veterinerin yaşamaz, uyutalım öngörüsüne kavga dövüş itiraz edip ısrarla yazdırdığım ilaçları bir hafta kullanmam.Bir hafta sonra aynı veterinerin yavrucağı sevgimizin yaşattığı itirafı.Sonrası; bu savaş, kurtarılmasının imkanı olmayan sağ gözünün Veteriner Fakültesi'nde alınması, sol gözünün çok az da olsa görmesiyle sonuçlanan iki aylık tedavi sürecinden başarıyla çıkan Cingöz'ün zaferi.Onun hayata bağlılığı, yaşama azmi ve inadıdır.Opere dedikleri şeyin yavrunun gözünün alınmasıyla sonuçlanacağını hiç düşünmediğimden opereden çıktıktan sonra kucağıma veriverilen yavrumu sağ göz oyuğuna siyah iplikle atılmış o bir kaç dikişi gördüğümde çıldırıp veterinerlere oldukça kaba biçimdeki tavır ve bağırış çağırışlarım..Opereyi takip eden iki aylık tedavimiz sırasında gayet iyi iletişim kurduğumuz aynı veterinerlerin kediciğime ve bana çok iyi davranarak beni utandırmaları.
Kedimizin adını büyük bir ironi konusu olacak biçimde ne akla hizmetse Cingöz koyduk.Cingöz büyüdü.Az gören gözüyle güvercin bile yakaladı :( Yaşamaz diyen veteriner hekime inat anne olmak istedi ama hiç bir erkek kedi onu anne olmaya layık görmedi diye kısaca geçiştirmek istediğim bir sıkıntı yaşadık ve yine fakültede Cingöz'ü anne olamadan kısırlaştırmak zorunda kaldık.Bu arada evdeki asıl eleman kedi yaklaşık sekiz senedir bizimle birlikte olduğu için Cingöz'den hiç hoşlanmadı.Kaynaştırma çabalarımız Cingöz'ün davranışı kendini korumaya yönelik de olsa kedi tüylerinin havalarda uçuştuğu çetin kavga anlarına sahne olunca bu uğraştan vazgeçtik..Biz tam yedi sene bu iki kedinin birbirleriyle karşılaşmaması için elimizden geleni ardımıza koymadık.İkisi de haklı, biri sekiz senedir demirbaş.Diğeri insanların ilk gördüklerinde 'korkunç' diye niteledikleri Cingöz.
Cingöz hastalandı.Veteriner Fakültesindeki kısa süreli ciddi tedaviler gördükten sonra asla düzelmedi.İşte o anneler gününde yine fakülteden babamın kucağında geldi eve Cingöz.Kendinde değildi.Kendine gelmesini bekledim kucağımda.Ona güzel sözler söyledim açsın da gözlerini bana cevap versin diye.Boşunaymış.Meğer hayattaki son dakikalarıymış ve ben onun aslında ölüsünü tutmuşum kucağımda tam bir saatten fazla.Yaşadığından emin olduğu ölü kedisini kucağında tutan bir insan..
Bu ikinci kaybımdı.Cingöz'ü kaybetmeden bir kaç sene önce de asıl eleman kedim Kızım'ı az çok aynı evrelerle kaybetmiştik.Çok güzel bir kızdı Kızım.Balerin gibi bir duruşu vardı.Temiz, titiz bir kediydi.Beş ayda bir yavrulayıp bize yavrulara yer bulma sıkıntısı yaşattığından kısırlaştırmak zorunda kalmıştık Kızım'ı.Hatta ikinci doğumunu yaptığında bir önceki seriden bir yavru daha vardı evde.O da çok güzel bir kediydi.Adı Kıvrıl'dı ama o güzel kedi çalındı.Kedimi çaldılar benim :(
Kızım'ı en son Veteriner Fakültesinin metal soğuk sedyesinde kendini bilmez bir halde patisinde serum takılıyken gördüm :( Çok içimi acıtmıştı bu görüntü.Veterinerin beklememize gerek olmadığını söylemesi beni hiç sakinleştirmemişti.Dolunay tarafından zorla eve getirilmiştim.Gece arayan veteriner hekim Dolunay'a Kızım'ın artık yaşamadığını, onu gelip almasını ve beni de getirmemesini söylemesi üzerine, bu öykü de Dolunay'ın Kızım'ı oturduğumuz yere yakın bir parkın en yüksek yerine gömmesiyle son buldu.Yaşlılığa bağlı normal yolla ölüm olarak kayda geçen bu kayıp beni öyle sarsmıştıki bir hafta içinde altı kilo vermiştim.Arkasından da Cingöz'ün bizi bırakıp gitmesi..Bir daha evde kedi istemediğime dair kendime verdiğim yeminler..
Emin olmamakla birlikte sanırım evde bir canlı istiyorum.Kuşlara ilgim yok.Balıklar sadece yüzüyor.Hakan kedi değil, köpek olursa tamam diyor ama özellikle erkek köpeklerle aram hiç iyi değil!Sevmiyor değilim, seviyorum ama evde köpek bakabileceğimi hiç sanmıyorum.Bütün kötü deneyimlerime karşın bir kedi istediğimden emin olmak istiyorum.Hakan'ı ikna mı etsem yoksa Hakan İzmir'den dönmeden sokaklara düşüp bir yavru kedi mi bulsam..Bunu yapmak için önümde sadece iki gün var..
Cingöz ve Kızım; hayattayken birbirinden nefret eden bu iki kedi şimdi o parkın en yüksek yerinde yanyana yatıyorlar :( Bir de Özgür vardı ki ne kedi!Kedi değil vaşak..
Çimen, Panço, Geçici, Rosamiya, Kıvrıl, Mırıl, Yumul; evlat edindirmeden önce elimden geçen 128 kedi yavrularından ismini hatırlayabildiklerimden..
Yavru kedi en iyisi ama şu anda bulma imkanın yok.
YanıtlaSilMayıs ayını beklemelisin.
Çok güzel olurlar mini mini, ama onuda annesinden ayırmak zor.
Öf Gülen'cim aklım karıştı birden, öyle duygulu anlatmışsın ki...
Yorum da karışan isimlerden tekrar özür dilerim.
Yaşam guru'm desteğe hatta gaza ihtiyacım var.Evde hayvan istiyorum.Kedi seviyorum, en makulü kedi ama düşünüyorum da çok sev,bağlan ama ben 'sonra'lara hiç dayanamıyorum :( Sen daha güzel tarif etmişsin mini mini diye.Canım nasıl kedi çekiyor anlatamam :(
YanıtlaSilCanın kediyi yemek için mi çekiyor..Peki biz nolucaz..Allerjik sorunları olan oğlum sana nasıl misafir olucak.Ya kedi ya biz..
YanıtlaSiladsız kişi; armadillo almaya karar verdim.buyrun gelin.http://lovehateaustin.files.wordpress.com/2008/11/articles_gallery_2_0503.jpg linki tıkla
YanıtlaSilAllahım sEN nasıl bir insansın yaaa, yine yazdıkLArını okuyorum, parça parça okuyorum, konudan konuya geçerek okuyorum. Aynı zamanda hem güldürüp, hem ağlatmayı nasıl başarıyorsun. Seni okurken yüzümde kocaman bir tebessüm, gözlerimde yaşlar oluyor.Bugün Telefonu kapattıktan sonrada çok ağladım. Ben senin gibi duygularını kolay anlatabilen bir insan değilim. Sen benim hislerimede tercüman oldun inan. Anlatamadım ama aynı şeyleri yaşadım. Seni iyi ki tanıdım, iyiki çıktım karşıma. Şu an da müthiş kederliyim başka başka sebeplerden. Ağlamak için sayfana geldim:) Kedinin ölümüne çok üzüldüm:( Hem kedinin ölümüne , hem içimdeki acıya ağlıyorum. Gülen SENİ SEVİYORUM.
YanıtlaSil