3 Ağustos 2008 Pazar

Baba ocağındaki konukluğum bir gün daha uzadı.Bir son dakika aksaklığından dolayı bu geceyi de eski kendi yatağımda uyuyarak geçireceğim.Durumdan şikayetçi olmasam da artık evime dönmek istiyorum çünkü artık benim DE bir ailem, sevdiğim, anladığım, anlaşıldığım bir eşim var..
Ailemi, onlarla zaman geçirmeyi seviyorum.Mümkün olsa hep birlikte büyük bir aile olarak yaşamayı çok isterdim, hoş hala da istiyorum; annemin yaptığımız her şeyden mutlaka haberdar olması gerektiği konusundaki bütün sanrılarına, hayattaki misyonunun bu olduğundan kesin emin olmasına karşın bunu gerçekten isterdim.Sessiz bir aile değiliz biz, sürekli baş döndüren bir hareket, her şeyin her an olabilme riski taşıyan bir ev bizimkisi..Erdi'm, çok bilmişim, sevgili miniğim üç yaşındayken babasına sarılıp 'baba fırından çıkmış sıcacık ekmek gibisin' demişti..Aile olmak fırından çıkmış sıcacık bir ekmek gibi..

TNT kalıplarının yok ettiği hayatlar!
Yaşam haklarının bu kadar vahşice ellerinden alınan insanların tek hatalarının o dakikada orada bulunmaktan başka bir şekilde açıklanamayacğını biliyorum..Kimi gezintiye çıkmıştı, kimi sadece her günkü yol güzergahını izliyordu, kimi yol haritası dışında rastlantı sonucu oradaydı.Kimi torunlarının elinden tutmuş bir babaanne, kimileri babaannesinin elinden tutmuş torunlardı.Daha nefes almamış anne karnındaki bebek, bebek kalbinin attığı güvenli, sıcacık, sıvı.Doğamayacak, büyüyemeyecek, düşüp kalkıp; bir gün düşmeden kalkıp yürüyemeyecek..Onlar sevdikleriyle birlikte olamayacaklar..Ne büyük bir acı bu :( Bir gün evden çıkıyor ama dönmüyorsun..

TNT kalıplarının dağıttığı hayatlar!
Aile olmak..Aileden birilerinin bir gün çıkıp bir daha dönmemesi..Bir daha onu asla göremeyeceğini bilmek, bunu zamanla öğrenmek, hiç geçmeyen 'yokoluş' acısına sadece alışmak..Onun için yaptığın iyi şeyler için hiç değilse iyi hissetmeyi denemek, yapamadıkların ya da yapmadıkların içinse içini acıtan o vicdani iç sese katlanmaya çalışmak..Gün içinde, gece dibinde aklının, kalbinin bir kenarını bu acıya ayırmak ve kimsenin dokunmasına izin vermemek..Acıyı sağlam tutabilmek için onu sürekli beslemek..Yarım kalan planlarının üzerine kurgular yapmak..Odasını, eşyalarını sanki O bir gün dönecekmiş gibi bıraktığı gibi bekletmek..Ya da her gördüğünde hissetiğin dayanılmaz acıyı hafifletmek için dağıtmak..Bir düzenin değişmesi..Olmadı varsayıp O varmış gibi yaşamak..Üstünü örtüp O hiç olmamış gibi yaşamak..

TNT elleri!
Neden?
Nasıl açıklanabilir?
Nasıl bir vahşettir bu?
İlk patlamadan sonra 'eyvah biz ne yaptık!Yardıma giden insanlar da ikinci patlamada ölecekler!' diye hiç mi geçmedi akıllarından, kalplerinde en ufak bir acı da mı duymadılar?
Vardıkları sonuç nedir?
18 insanın ölmesi sözde davalarına ne kazandırdı?

Şehitler düşüyor baba ocaklarına yar kucaklarına..
Gittikleri gibi davul zurnayla döneceklerdi.
Ülkemin gencecik fidanları
yaşamak için, öğrenmek için, aile olmak için, baba olmak için
gittikleri gibi davul zurnayla döneceklerdi..
Dönmediler..

AMA BİZİM HİÇ BİR ŞEHİT CENAZESİNE GİTMEYEN,
'ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR'
DİYEBİLEN BİR BAŞBAKANIMIZ,
ANITKABİR'E GİTMEK İSTEMEDİĞİ İÇİN TÜRKİYE ZİYARETİNİ
'İŞ GÖRÜŞMESİ' STATÜSÜNE SOKTURUP BU NEDENLE BU
'İŞ GÖRÜŞMESİNİN' İSTANBUL'DA OLMASINI SAĞLAYAN İRAN CUMHURBAŞKANININ AYAĞINA İSTANBUL'A GİDEN BİR CUMHURBAŞKANIMIZ VAR..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails