Bir ay oldu sanırım, anne ve babam hem ziyaret hem de annemin geçireceği küçük operasyonun gerektirdiği tetkikleri yaptırmak için elmanın yarısının yaşadığı kente gittiler.Özlemiştik; döndüklerinde yemekleri de hazır olsun istedik ve ablam, Hakan, ben dönecekleri gün baba ocağına geldik.Bekar hayatı yaşayan Dolunay evi oldukça derli toplu tutmaya çalışsa da eh işte :) Keyiflice ortalık toparlandı.Yemekler yapıldı, sıra sanki olmazsa olmazmış gibi tatlıya geldi.Hay gelmez olaydı!Ailenin sevdiği tek ortak tatlı olan karamelli, buğday nişastalı sütlü tatlıda karar kılındı. Hakan oldukça geniş mutfaktaki kanepede pazar gazetelerine göz gezdirirken ablam balkonda babamın gözü gibi baktığı ve domates olduğunu iddia ettiği ama hala tek bir domates tanesi bile almayı başaramadığı için zaman zaman söylendiği bir takım yeşil otları sularken, ben sağ el işaret parmağımı teflon tencerede erimeye devam eden şeker eriyiğinin içine daldırıverdim!Feci bir yanık!!Ağlayamadım bile.Kalp krizi geçirdiğimi sandıran bir acı.Ne zaman kalbimin ortasına çöreklenmiş o ilk acı kendini sürekli bir hale bıraktı, işte o an ağlamaya başladım.Ama ne acı!Ama ne ağlama!Baba ocağı dördüncü katta, ağıtlarıma yedinci kattaki komşular indi.
Sol baş parmak kesiğindeki ders aklımızda, hemen en yakın orası olduğu için özel bir sağlık merkezine gittik.Sağlık memuru ağrı kesici özelliği çok yüksek olduğunu akşam saatlerinde ağrının azalmasından anladığım özel bir karışımı sürerek parmağımı paketledi.Eve döndük.Az zaman sonra anne ve babam geldi.Suratım beş karış, gözlerim şiş, sağ elim öyle daha az ağrıyor diye kalp hizasından yukarıda açtım kapıyı.Daha sarılıp öpüşmeden, babam 'o el yine neden havada?' diye sorunca içinde 'yine' geçen bir cümle duymak nedense komik geldi ve gülmeye başladım.Parmağım bir tam gün sağlık memurunun paketlediği gibi kaldı.İkinci gün başka bir sağlık kurumuna gittim.Benim şansımdan mıdır nedir, yine yanlış ilk müdahale sonucu mantara dönüşerek enfekte olmuş bir parmakla kaldım mı başbaşa.Ağrı kesici ve antibiyotik kullanmam gerekti yine..Sanki bir filmi anlamamışım da başa sarmış ikinci kez izliyormuşum gibi.En son önceki gün gittiğim başka bir hastanenin yanık merkezindeki doktor artık pansumana ya da herhangi başka bir müdahaleye gerek kalmadığını, suya sokabileceğimi söyleyerek parmağımı soyulmasını sağlayacak bir sıvıyla yıkadı ve son kez pansuman yaptı.Ertesi gün paketi açacak ve yıkayacaktım, deri soyulacaktı ama olmadı :( Yanık yaraya dönüştü ve mor rengiyle kaldı.Deri çok sert, hissiz.Dolayısıyla da parmağımı hala kullanamıyorum.Önümüzde iki gün var, soyuldu soyuldu.Yoksa sıcakta sokaklar bana eziyet, ben yine hastane yollarında..Bütün bunlar olurken yardımsız kendi öz bakımımı bile yapamadığım için baba ocağında kalmamın doğru olacağını düşündü Hakan ve iki akşamda bir elinde çiçek, cebinde çikolata görmeye geldi beni; nişanlılık günleri gibi.Tatlı mı? Yiyebilseydik bari :)
SONRAKİ YAZININ BAŞLIĞI:
Bu süreç içinde ülkem insanını derinden üzen, öfkelendiren bir terör saldırısı daha gerçekleştirdi kan kokan eller..Daha ilk soluğunu almamış, anne karnındaki bebeğin yaşam hakkını aldılar elinden :(
...sürecek...
Sol baş parmak kesiğindeki ders aklımızda, hemen en yakın orası olduğu için özel bir sağlık merkezine gittik.Sağlık memuru ağrı kesici özelliği çok yüksek olduğunu akşam saatlerinde ağrının azalmasından anladığım özel bir karışımı sürerek parmağımı paketledi.Eve döndük.Az zaman sonra anne ve babam geldi.Suratım beş karış, gözlerim şiş, sağ elim öyle daha az ağrıyor diye kalp hizasından yukarıda açtım kapıyı.Daha sarılıp öpüşmeden, babam 'o el yine neden havada?' diye sorunca içinde 'yine' geçen bir cümle duymak nedense komik geldi ve gülmeye başladım.Parmağım bir tam gün sağlık memurunun paketlediği gibi kaldı.İkinci gün başka bir sağlık kurumuna gittim.Benim şansımdan mıdır nedir, yine yanlış ilk müdahale sonucu mantara dönüşerek enfekte olmuş bir parmakla kaldım mı başbaşa.Ağrı kesici ve antibiyotik kullanmam gerekti yine..Sanki bir filmi anlamamışım da başa sarmış ikinci kez izliyormuşum gibi.En son önceki gün gittiğim başka bir hastanenin yanık merkezindeki doktor artık pansumana ya da herhangi başka bir müdahaleye gerek kalmadığını, suya sokabileceğimi söyleyerek parmağımı soyulmasını sağlayacak bir sıvıyla yıkadı ve son kez pansuman yaptı.Ertesi gün paketi açacak ve yıkayacaktım, deri soyulacaktı ama olmadı :( Yanık yaraya dönüştü ve mor rengiyle kaldı.Deri çok sert, hissiz.Dolayısıyla da parmağımı hala kullanamıyorum.Önümüzde iki gün var, soyuldu soyuldu.Yoksa sıcakta sokaklar bana eziyet, ben yine hastane yollarında..Bütün bunlar olurken yardımsız kendi öz bakımımı bile yapamadığım için baba ocağında kalmamın doğru olacağını düşündü Hakan ve iki akşamda bir elinde çiçek, cebinde çikolata görmeye geldi beni; nişanlılık günleri gibi.Tatlı mı? Yiyebilseydik bari :)
SONRAKİ YAZININ BAŞLIĞI:
Bu süreç içinde ülkem insanını derinden üzen, öfkelendiren bir terör saldırısı daha gerçekleştirdi kan kokan eller..Daha ilk soluğunu almamış, anne karnındaki bebeğin yaşam hakkını aldılar elinden :(
...sürecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fikrin varsa bilmek isterim..