Çabucak gelivermek isteği bir kez tıbbi müdahaleyle engellendikten yaklaşık bir ay sonra, biz onu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında beklerken 4 Ekim 06.10da girdi hayatımıza.Doğumun yaklaştığı haberini aldığımda Eskişehir'deydim.İki saat sonra Ankara ve sonunda Körfez'e doğru yola çıkmayı başarabildik gürültücü aileyle.Yol bitmek bilmedi, sahiden o kadar uzun muydu o yol; daha önce hiç fark etmemiştim.Fark etmemiştim çünkü yetişmem gereken bir yer ya da durum yoktu o ana kadar.
Hastanede elma yarısını doğum sancıları içinde kıvranırken görünce dehşete düşmüştüm.Şimdi ne zaman bir hamile görsem o sahne belirir zihnimde ve içim cız eder.
Doktorumuz doğumun sabah saatlerinde beklendiğini, orada bulunmamızın gereksiz yorgunluk olacağını eve gidebileceğimizi söyledi.Annemin uzun yoldan geldiğim ve doğum ertesinde bana ihtiyaç olacağı için eve gidip dinlenmem konusundaki telkin ve ısrarına daha fazla karşı koyamadığımdan içime sinmeye sinmeye çok sevdiğim eniştemi hastanede bir başına bırakıp eve döndük.Ertesi sabah 6.15de uyur uyanık sabırsız uykumuzdan bir telefonla kaldırıldık.Sonunda Miraç kandilinde çıkıp gelivermişti Miraç Erdim.
Hastaneye uçarak geldik.Gerçekten de uçarak gittik çünkü Erdimin dayısı Dolunay dereceleri olan bir araba yarışçısıdır.
Eniştem, görevliye benim her durumda çok işimize yarayan ikiz kontenjanından teyze olduğumu söyleyerek bebeği görmemi sağladı.Erdim görevlinin kucağındaydı ve benim nefesim kesilmişti..Aman Allahım bu minicik şey bizim miydi?Pembe pembeydi yanakları ve uyuyordu.Dokunmadan, gözlerim dolu dolu sevgi sözcükleri sıralamaya başladım peş peşe.Eniştem 'alsana kucağına' dediğinde 'ciddi misin sen' demiştim şaşkınlıkla.Oysa sakarlıklarımdan dolayı miniğimin kucağımda olmasına izin verilmeyeceğini düşünürdüm hep.Dikkatlice aldım onu.Ellerimdeydi artık, bayramda en çok istediği armağanı beklemediği anda almış küçük bir çocuğun heyecan ve mutluluğuna ortak bütün bedenim.İşte o an oldu ne olduysa.Derin, kopmaz, incinmez, asla yeri doldurulmaz, karşılıksız bir sevgi ve şefkale bağlandım miniğime.Öyle bir zamanda çıkageldiki soğukken hayata yeniden ılındı içim.
Erdim büyüdü ve bugün okula başladı.Sürekli planların yapılıp yapılan planların bozulduğu ve yerlerine yenilerinin konduğu bir süreçten geçerken okula başladığı bu ilk gün heyecanını Erdimle paylaşamadım.Gözlerim dolu fotoğraflarına bakmakla yetindim ancak.Sağlıklı ve mutlu olsun da ben hep onunlayım zaten..
Teyzen seni çok seviyor miniğim..
Not:Aslında ismi Erdi ama ben Erdim diyorum.Bu nedenle de ayırma virgülü kullanmadan yazıyorum ismini.
maşallah küçük adam gibi.neden ilk fotorafta o göbek açık anlamadım.
YanıtlaSil:) Sağol.İnan o onun derli toplu hali.Son teneffüste bir duvar kenarından gizlice okul bahçesinin aynı anda her bir yerinde olabilen Erdimi izleyen anne ve babasına bir öğretmen 'hangisi sizin çocuğunuz' diye sormuş.Göstermişler.Öğretmen de 'ha, şu perişan çocuk mu?' demiş.
YanıtlaSilEngelliler için yapılan rampalardan pantolonu üzerinde kaymak suretiyle ilk günden pantolonunu deldiği bilgisini aldık.
bağlantılarımda senin olmadığını yeni farkettim.üzüldüm.hemen ekledim kusura bakma arkadaşım.
YanıtlaSilBunun için üzülürsen ben daha çok üzülürüm.Sen balık, ben yengeç; iki üzülgen sulugöz :)
YanıtlaSilEklediğin için teşekkür güzel kız.
dünün 2450gr,emzik tiryakisi,kami deyzesinden öğrendiği ettiri büttürüceyle konuşan bücür erdisi bugün okullu oldu.ilk günden vukuatlı,sicili temiz değil.çok emeğin geçti erdiye deyzesi.seni de çok özlemiş,burnunda tütüyomuşsun..bloğunda fotoları görünce_anne ben internete mi düştüm yok yok bu deyzemin işidir_ dedi..baybay danım..
YanıtlaSilNe emeği, ben çok eğlendim :) onu çok seviyorum ve o benim de oğlum.Sömestrede Ankara'ya geliyormuş, haberin olsun :D Öpüyorum oğlumu ve seni
YanıtlaSil