24 Aralık 2011 Cumartesi

1- TEŞEKKÜRLER, 2- KURTAR BENİ RAMAZAN!! 3-YORUM YORUMLAMA 4- YENİ YIL ABAJURU

:) İflas etmiş olabilirim, iflas bayrağını evimin gönderine çekmiş olabilirim ama aslında ben çok zenginim :) Tanıma şansına eriştiğim, tanıma şansına henüz erişemediğim bir çok arkadaşım tarafından aranıp sorulduğum için ben çok zenginim. Her şeyin bir anlık ve gelip geçici olduğunu bildiğim için moralimi (elektrik faturası dışında) bozmadım aslında. Telefonda sesimi duyan arkadaşlarım kişilik özelliklerimi bildikleri için yazdıklarımın doğru olmadığını daha ararken düşünmüşler, sesimi duyunca da bundan emin oldular çünkü fatura şokunu atlattıkten sonra yoldan çıkan kendime geri döndüm :) ama yok; yazdıklarımda en ufak bir abartı yok. Kardeşlerime bile anlatmadıklarımı burada anlatıyor olmam onlara olan samimiyetsizliğimden de kaynaklanmıyor, yazdıklarımda samimi olmam blog camiasından edindiğim arkadaşlarımı çok samimi bulmamdandır.
Ben iyiyim, moralim iyi. O kadar iyiyim ki, Fethiye'de ahbap olduğumuzdan bir süre sonra ahbaplığımızı 'okey günlerine' taşıdığımız çok tatlı bizden yaşça büyük arkadaşlarımıza gittiğimizde abla sinir ucu ağrılarına iyi geleceği için zeytinyağlı ballı karışımı bacaklarıma sürmeyi teklif eder. Ben gayet gayri ciddi biçimde 'abla ne yaptın sen ama ya; ben yağla balı bulsam yerim' derim. Abla ve eşi güler :) Evinde yağı olmayan birinin bu kadar neşeli olamayacağını düşünmüş olmalılar :) Ha bir de en güzel ve yerinde geyiğimiz; kendi yağımızda kavrulacağız ama yağımız yok ki; var da biz mi kavrulmadık?' :P
Dediğim gibi iyiyim. Faturaya gelince tabii ki ağrıma gidiyor. Kaçak elektriğin üzerime yıkılması ağrıma gidiyor. Okuma bedelleriyle ilgili güzel bir fikir; elektrik faturalarını ben okusam okuma bedellerini bana verirler mi? Ben mi yalvarıyorum onlara oku diye, okuma arkadaş benim faturamı. Bana bir iyilik yap ve benim faturamı okuma! Ben de meraklı değilim yedirile giydirile hormonlu elektrik faturası ödemeye! 
Önceki akşam boğazıma kılçık kaçtı :( Acil servise gittik. Dünden için KBB'ye gelmem gerektiği söylenip eve postalandım. İyi de şimdi orası enfekte olacak ve antibiyotiğe başlamam gerekecek :( Bu ilk mi; değil.. Bundan bir kaç sene önce üçüncü boğaz köprüsü misali boğazıma takılan kefal kılçığı Etimesgut Devlet Hastanesi sağlık memuru Ramazan Bey tarafından başarıyla çıkarılmıştı. Cımbıza takılı kılçığa bakıp Sherlock Holmes edasıyla 'mmm bu br kefal kılçığı' diyen Ramazan beyi bugün saygı ve sevgilerimle bir kez daha andım. . Acile gittiğimiz akşam Ramazan bey anımı anlattığım sağlık görevlisinden önce, onun yerine ben kendime sordum 'ben hala neden balık yiyorum o halde?' :P Her balık partisi öncesi 'hastaneyi ara, Ramazan bey nöbetçi değilse sen baklık yeme' diye geçilen dalgalara karşın balık yemekten hiç vazgeçmedim.
Dün KBB'ye gittik, babamın kontrolü vardı zaten. Kontrol oldu. Ben de aradan sıyrılıverdim. Oturdum koltuğa. Doktor oldukça küçük olan kılçığı görmeyi başaramadı çünkü kılçık bu kez boğazımda değil, dilimin boğazımla birleştiği sağ alt köşedeydi. Biraz mücadeleden sonra  -daha doğrusu gözlerimden yaş geldikten sonra-  doktor sakinleyince tekrar gelmemi söyleyerek dışarı çıkardı beni. Kendime gelmek için 30 dakika kadar beklemek zorunda kaldım.  İkinci denemede doktoru daha kararlı gördüğüm için hem rahatladım çünkü bu kılçıktan acilen kurtulmam gerekiyordu hem de korktum çünkü o enstrümanların boğazıma kadar girdiğinde doktorun bembeyaz önlüğüne kusmamam imkansız gibi görünüyordu.  Sonunda kılçık göründü asıl zorlu kısım bundan sonrası sanıyordum ki yanılmamışım. Doktor aldı eline bir sargı bezi, doladı dilime. Dilimi çekiyor da çekiyor. Kopacak dilim sanki. Yav arkadaş kılçığı al dedik sana dilimi kopar demedik. Sanki kavga etmişiz de lafını yememek için 'dilini koparırım senin tehdidini yerine getirmeye uğraşıyor. Ben dilimi vermek istemiyorum, doktor çekiyor da çekiyor. Diğer elinde başka bir enstrümanla kılçığı almaya çalışıyor. Neyse sonunda enstrümanı çıkarıyor ağzımdan ve 'işte' diyor kılçığı göstererek. Antibiyotik kullanmama gerek kalmadan bunu da atlattım şükürler olsun. Kefal kılçık operasyonunda antibiyotik kullanmıştım çünkü hastaneye intikalim 24 saati bulmuştu.. Dilimi koparmadan kılçığı aldığı için doktora teşekkür ettim :) Hakan benimle dalga geçti; Allah muhafaza dilsiz ne yapardın, ölmekten beter; konuşamayan bir Gülen deyip durdu. Bir de güldü ki feci feci baktım ona :D Köprücük kemiği kırılmadan önce saldırır 'bana ha?, bana ha?' deyip şakacıktan vurur gibi yapardım böyle zamanlarda ona ama artık kırık kanat bir kimseye böyle şeyler yapılmaz..

Bizim hiç yeni yıl ağacımız olmadı. Evimizde süs püs içinde duran bir ağaca ne ihtiyaç duyduk ne eksikliği bizi rahatsız etti. Ama bu günlerde blogları gezerken biraz da can sıkıntısından hadi biz de yapalım diye evde ne var ne yoksa döktüm ortaya. Dikiş dikerken Hakan ortalığı dağıttım diye söylenir durur hep. Önceleri ağrıma giderdi. Dikişi bırakır ortalığı toplamaya koyulurdum ama sonraları fark ettim ki hem evim derli toplu dursun hem ben dikişimi dikeyim yok; en azından benim evimde durum böyle değil. Ben uyduruk şeyler yapıyorum ya, o an aklıma geldiğinde yaparsam tamam ama araya başka iş girdiğinde o fikir kafamdan uçup gidiyor. Şimdi oralı bile değilim Hakan söylendiğiyle kalıyor. Aslında bir hobi odası var teoride bu evde ama biz ayrı kalamıyoruz Hakan'la. Bu nedenle o odayı hala düzenlemiş değilim. Hakan'ın mühendislik gözünden de yararlanıyorum üstelik.
Mevcut malzemelerden ışıklı janjanlı ağaç gibi bir şey yapalım dedim. Yeşil ve kırmızı ağırlıklı bir şey olacaktı güya. Malzemeler isteğe yanıt verecek türden olmadığı için proje mecburen başka bir yola doğru kaymaya başladı, itiraz edemedim haliyle. Dolayısıyla da çalışma abajur çevresinde şekillenmeye başladı. Biraz kumaş parçası, bir firmanın tanıtımı için verilmiş içinde kroki çizimleri olan broşürünün arasından koparılan asetatlar, renkli sutaşı, dantel,  Defdef'in on sene önce hediye ettiği ahşap yeni yıl süsleri ve uhu.
Yeni yıl ağacı ya da ışıklandırmasını hiçbir biçimde hissettirmeyen bir abajurumuz var artık :) E böyle olunca yeşil ve kırmızı ağırlıklı başka bir abajur süslemesi daha yaptık. O da sonraya kalsın artık..

İflas ettik yazı yorum yorumları:
Aysema öğretmenim; genci sıkıştırıyorlar, söyleyecek bir şeyin var mı vs vs. Yok ben keyiften yaptım diyecek genç. En hoşuma giden de genç Taner Yoldız'ın 'bir ihtiyacı olduğunda araması' için verdiği kartviziti almamış :) Ben olsam alır elektrik faturamı gönderirdim :D Ya o kadar güzel ki her şey; burunlarına çiçek değmemiş öğretmenlerimize 'başka kapıya' diyorlar. İş gücünü ucuza kapatmak 'sizden çok var' diyorlar ve artık insanlar 'sadece sigortam olsun' diye çalışıyor ve bunu da söylüyor. Emekli olacağını hayal ediyor garibim. Emekli olsa ne olacak? Aldığımız ortada, benim gibi sağlık hizmetlerinden fazla yararlanan kişiler 2012 itibarı ile görecekler günlerini.
Çınar'ım; Çınar :))))
Fındığım; sen de benim canımsın, seni çok seviyorum. Üç gün gibi gelen onbeş günlük fındıklı günleri özlüyorum ben :( Yine gel..
Elif'im, canım; ben üzmek istemedim. Sadece paylaşmak istedim. Bundan çok daha feci şeyler yaşayan insanlar var. Sistem insanı olup haksız kazanç elde etmektense şu koşullara çoktan razıyım ben :) Mutsuz değilim, huzursuz değilim, yastığa başımı koyduğumda hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yok hayatımda. En büyük zenginliğim gerçek dostlarım ve hayatımda hesabını veremeyeceğim şeylerin olmaması. Daha ne ister ki bir insan? Lütfen üzülme.
Aptal dörtlü; kızlar lütfen üzülmeyin. Hiçbir şey yoluna girmese bile insan böyle zamanlarda daha yaratıcı oluyor :) Olmadık şeylerden olmadık şeyler yapıp karnını doyuruyor mesela :) Daha sağlam hissediyor kendini. Daha sarılıyor yanında duran insana. Düzelecek her şey ama sadece benim için düzelmiş bir durum değil istediğim. Eşit bir hayat istiyorum bütün insanlar için. Kimse açlıktan ölmesin, kimse donmasın, çocuklar okula gidebilsin ve şeker de yiyebilsinler.. Sağ olun destek mesajınız için..
kedicibaşı'cım; açıklanana göre 32milyon elektrik abonesi varmış Türkiye'de. Kaçak kullanıma oy kaygısıyla göz yumuluyor ve onların yükünü ben sırtlanıyorum ve bunu da biliyorum. Kendimi çok kötü hissediyorum, bile bile bunu yaşıyor olmak öfkelendiriyor beni. Ucuz iş gücü oluşturulması adına insanların kendilerini değersiz hissetmeleri için uygulanan politikalar konusuna mı girsem şimdi? Aslında hepsi birbiriyle o kadar içiçe geçmiş ki kafamda. Anlatsam komplo teorisyenleri oturur ağlar vallahi :)
Nur annem; hele doğalgaza hiç girmeyelim. Dünyanın en pahalı benzinini, en pahalı doğalgazını biz kullanıyoruz. Teklifini kabul ediyorum :D Senin yanında olayım da sıcak olmasın, sen varken ısınmayı ne yapayım. Senin sohbetin, verdiğin öğütler akıllar kalbimi ısıtır annem benim.. İntibak yasasına gelince yok ben intibak etmek istemiyorum. İntibaksız kalmak istiyorum mümkünse :)
Niyazi Karaca; blog dünyasına, blog ailesine hoş geldiniz. Türkçe'yi düzgün kullanmanız, kurallara dikkat etmeniz beni çok mutlu etti. Başarılar diliyorum..
Ahu'cum; desteğin için çok teşekkür ediyorum.. Bu yazı aracılığyla güzel bir insan daha tanıdım. En büyük kazancım da aslında bu; duyarlı insanlar tanımak. Her şeyin güzel olacağına inancımı hiç yitirmedim; söylediğin söze de çok inanıyorum. Bir kapı açılır umarım..

Bir teşekkür de Meral ablama..




Şimdilik tokayla tutturdum. Ahşap mandal alınca mandal takmayı düşünüyorum.



















Sahlep konusuna bir açıklama getirsem iyi olacak.
BABAM HEPİNİZE SELAM SÖYLEYİP İLGİNİZDEN DOLAYI TEŞEKKÜR ETTİ AMA BANA DA FIRÇA ATTI; SAHLEBİN EN İYİ KANKASI TARÇIN DEĞİL ZENCEFİLMİŞ VE BEN BUNU NASIL BİLMEZMİŞİM :) SİZE TEŞEKKÜR BANA FIRÇA! :p
Elif'im, canım; o kavanoz 70 yıl önce biriktirilmeye başlanmış bir koleksiyon. Değil 200lira 200000 lira olsa kaç yazar bu durumda :) Kavanozdan çıkarmış olmam bile bir lütuf :) 
Aysema öğretmenim; :) buyur gel öğretmenim ama çay bardağında; fincanda değil. Şafak Pavey'i söylediklerine karşın nasıl da hulşu içinde dinlemişler hayret ettim..
Neslihan'ım; özür dilerim canın çekmiş :( Üzüldüm :( Umarım ben bunları yazarken sen sahlep içmişsindir..
Fiamma'm; o kavanoz örnek sahleplerden oluşma özel koleksiyon. Anlayacağın sadece izleyebiliyoruz ve gerçekten de kasada duruyor :) Hem sahlep bu haliyle tüketilmiyor, değirmende öğütülüyor, nemliyse fırınlanıyor. Her sahlep aynı işlemde aynı ve mükemmel sonucu vermez. Bu nedenle konuda uzman olmak gerekir. Piyasada hazır olarak sunulanlar sahlep esanslı nişasta içerikli karışımlar. Hem misilleme değildi inan :) Sadece senin yazında görünce latife yapayım dediYdim :P Olmaz vallahi sahlebi çay bardağında bir kaç tane içeceksin. İnce cam olması lazım sahlep içeceğin bardağın :)
Sevgili Gülşah; taze taze içemiyorum ne yazık ki artık çünkü stoğum kalmadı :( En son yaptığımın fotoğrafıydı o:( Kardeşimden sahlep paketi gönderdiğini söylediği müjdesini beklemekteyim şu aralar. Umarım sen içmişsindir sahlebini.
Cebimdeki renkler; evet bu toplanıp ipe dizilerek kurutulmuş hali. Orkide çeşitlerinin yumrusu bu arkadaşlar. Bize ipiyle gelir. İplerini keser ayırır ama atmayız. Sahlebi öğüttükten sonra ipini de gramaj olarak müşteriye bildiririz. Ben ne zaman şanslıydım biliyor musun? Bu ne ki, bir akşam iplerini temizlemek üzere eve 100 kilo bu yumrulardan geldiğinde :D
Nur annem; :) buyur gel, kazanla yapayım :)
Fındığım; bir dahaki gelişinde göstertirim artık. Sen gelince neden yapmadık bilmiyorum ve çok da hayıflanıp kızıyorum kendime ama biz hep çay bırakıyorduk onan sanırım :P Özledim kız seniiiiiii!!!
Nedret ablam; helvayı ben de severim. Sahlebi de nasıl yazacağımı şaşırdım iyi mi :) Benim çocukluğumda saHlep olarak yazılırdı. Erzurum usulü un helvası yedin mi ablam sen?
Çeşnici Handan; bu taze değil ham hali. 70 yıldan beri biriktiriliyor ve ne yazık ki çoğu yörede bilinçsiz olarak toplandığı için nesilleri de tükendi. Bu yüzden de çok değerliler.
Ayşen'im; sağlık konusu öyle böyle gidiyor. iyiyim diyelim iyi olalım. İlginç değil mi sahlebin, o güzelim içeceğin aslının böyle bir şey olması çok ilginç değil mi.. Ben de sizi çok öpüyorum canım, sağ ol her şey için..



7 yorum:

  1. Gülenim böyle şeyler insana o kadar çok koyuyor ki üç dört ay önce bize bir ihbarname geldi taaa 2009dan bir fatura çıkardılar, öndenmemiş olması imkansız, onları ödemeyeceğiz de bizi elektrikli bırakacaklar bi de demezler mi sizin elektriğiniz zaten yok ki diye saçmalığın daniskası. Faturaları da maalesef saklamadığım için birşey kanıtlayamadık.Bir gariplik olduğu belli ama diyor müdür ispatlayamadığınız için yapacak birşey yok ödendi tabii
    Ama nasıl üzüldüm nasıl ağladım anlatamam o kadar parayı yatırmak hem de bu darlıkta çok koydu.Kaç gün kendime gelemedim.Hala aklıma geldikçe de sinirlerim bozuluyor.
    Ben Allah'a havale ettim.
    Ha bir de kaç yıl geçerse geçsin ödendi kağıtları sak-la-na-caaaaak
    Çok büyük geçmiş olsun ki geçmiş zaten ne diyeceğimi bilemiyorum.
    Çok üzgünüm canım benim

    YanıtlaSil
  2. Gülen'im sevdiğim bir insana üzülmeyeceksem niye varım ben o zaman, keşke daha fazlası elimden gelse.
    Şimdi daha moralli olmana sevindim, gözlerim dolu, burnum sızlayarak okudum yine de...
    Eğer benim kızlar netten tanıdıkları yüzünü bile görmedikleri birisine benim gibi davransınlar, ne arkadaşlığıymış böyle der, elimde kırk küsür numara terlikle kovalarım onları:)
    Elektirik faturalarımın durumunu bir dahaya anlatırım, öpüyorum seni:)

    YanıtlaSil
  3. ne kadar uzak kalmışım herşeyden.sana bir iki kez mail attım ama geri dönmedin.sonra babam öldüğünde aradım.numaram değiştiği için belki açmadın veya görmedin.sonra ben burdan koptum gülenim.Hakanı toparladım aylarca.şimdi artık ayaktayız çok şükür ama zor günler geçirdik.Seni sevdiğimi bilmeni istiyoırum.sen benim için ççok özelsin.
    benimboğazımda da hep kılçık kaçar ama elmayla falan hallediyorm :))))



    kendine iyi bak ,baban a ve Hakana selamlarımı ilet.kocaman öpüyorum seni.kalbim seninle...

    YanıtlaSil
  4. Kılçık konusunda geçmiş olsun .Bizde her balık sofrasında eşim bismillah başlar''kılçığa dikkat edin'' ''boğazınıza kaçar''Dikkat edin'' bu kelimeler sofranın sonuna kadar devam eder.Kılçık yutarsanız vay halinize bu sefer''ben demedim mi dikkat edin diye''aç bakiim nerede'' nakaratı dönmeye başlar.Nerdeyse balık yemeye korkar haldeyiz:)
    Yılbaşı lambası çok güzel olmuş,
    İyi yıllar..

    YanıtlaSil
  5. Canımıniçi sen hani o ahbaplarla okey partisi falan dedinya eh artık ben bir adım daha yaklaştım yanına. Yıllar olmuş okey oynamayalı ne kadar da özlemişim yaaa.
    Sen inşallah bir gün kendine dikkat etmesini öğreneceksin. Hani derler ya "kendine iyi bak" anlamsız gelir bana hep amma öyle değilmiş demekki yaaa yavrusu nasıl balık yiyorsun!! balık hıncınmı var senin, neyseki geçmiş olsun. Babam "İstavritin tam göbek altında bir kılçığı var muhakkak onu çıkar yoksa boğaza kaçtımı sonu çok kötü olur" derdi.
    Çok cici şeyler yapmışsın, ellerine sağlık. Yılbaşı çamına bende hiç ihtiyaç duymadım canım, çocuklar gittikten sonra tabi şimdi onlar devam ediyorlar bende bir yükten kurtulmuş oldum.
    Zaten yeni yıllarında hiç sevmiyorum geldiklerinde bir evveline tekme atıyorlar ayıp valla, bilmiyolarki bir yıl içinde onuda savuracak yeni gelen.
    Galiba sadece kendimizi kandırıyoruz bu işin ne yenisi var nede eskisi, Elle tutulur somut bir şey yok ortada. Neyse çok yazdım di mi:)))
    Seni seviyorum ve çok özledim.

    YanıtlaSil
  6. Ne yazacağımı bilemedim ama yazmadan da geçemedim, iflas yazında da böyle hissetmiştim ama o zaman gerçekten yazamadım...
    Gülen, çok tatlısın ki herşeyle, kendinle dalga geçebiliyorsun... En kısa zamanda her şeyin yoluna girmesini dilerim. Dilerim baban da iyileşir en kısa zamanda. Sana da çok geçmiş olsun, ucuz atlatmışsın.
    Abajurun da pek şirin ve özgün olmuş. Ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  7. İflas yazını okudum da üzüldüm:( Kalkıp gelin, burda takılalım valla! Üzülme sakın e mi? Kılçık için ekmek tavsiye ederler ama bir dene istersen.. Çok öptüm canım. Babacına ve sana geçmiş olsun. Hakan'a selamlar.

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails