17 Haziran 2011 Cuma

BOĞUL O ZAMAN ANKARA!

Benim mi kafam basmıyor yav arkadaş?
Şehircilikten zerre kadar anlamayan bir büyükşehir belediye başkanını hala seçmenin akıl ve mantığa sığan tarafı ne?
Büyükşehir belediyeciliğini hala battı-çıktı yapmayı ve işmiş gibi kaç günde bittiğinin işareti olarak yok 36. gün, yok 70. gün adı vermeyi gurur sayan bir belediye başkanının aklında, aşırı (!) yağan yağmurların bu altgeçitlerde yoksul (!) vatandaşlara belediye hediyesi olarak dağıtılacak yardımlara ek gelir olsun diye rafting turları düzenlemek düşüncesinde olduğundan kuşku duyuyorum! :P

Benim için çok özellikli bir yerdir Ankara Garı. İstanbul'a fakülte okumak için giden Defdef'i uğurlardık biz her pazar gecesi, sonraki cumartesi sabahı yine aynı yerde karşılamak üzere.. Cumartesileri erkenden kalkar gara giderdim sanki Defdef tek başına eve gelemezmiş gibi. Okul servisinden evladını alan bir veli gibi hallerim.

Sonra asıl UCUBE oraya yapıldı! 36 günde bitti o UCBE ve o UCUBEnin adını da 80 günde devr-i alem'e öykündüklerinden midir bilemem 36. gün alt geçidi koydular. Her oradan geçişimde göz alanıma girdiği andan itibaren garı izlerdim. Araç hızıyla paralel olarak da göz alanımdan çıkışını; arabanın arka camından bakarken o güzelim Cumhuriyet izli, kaya gibi sağlam taş görüntünün. Gece ışıklandırması mütevazı heybetine daha bir asalet katardı garın.
Garın içinde Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yolculuklarında kullandığı vagonlara ek olarak geldiğinde konakladığı ama artık müze olarak kullanılan şahane bir de bina var. Çok da güzel, zamanın yeniliğinde eskiliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir de Gar Lokantası. Ben araçla bu güzel yerin önünden geçerken asla silinmemiş anılarımın tozunu alırdım. Şimdilerde tam da garın önündeki ışıklardan başlayıp garın bitimine denk gelen yerde bir battı çıktı var; adı batasıca 36. gün alt geçidi! İstersen geçme! İstersen de geç geçebilirsen. Adı battı çıktı ya, batarsın ama çıkamazsın! Yüzme biliyorsan şanslısın ama yok bilmiyorsan İstanbul'da minibüs içinde sele kurban giden emekçiler için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın dediği üzere 'güzelce gidersin!'
Aha da dün geçememişler zaten!
Zaman zaman bu battı çıktılar için polemikler yaşadığım 'ben Batıkent'ten Kızılay'a 1o dakikada gidiyorum, iyi oldu battı çıktılar' diyen sürücü abiler nerede şimdi? Anlamıyor mu bunlar, anlatamıyor muyum, onların mı kafası basmıyor, benim mi? Hayatın normal akışına ters bu! Dinlenmeden koşarsan yorulursun. Kızılay'a gidiyorsun da ne oluyor? Kızılay'da birikiyorsun. 8 yaşındaki çocuk Erdim bile çözdü olayı geçen sene Kızılay'da sıkışmış trafikte bunalırken. 'Her yerde az az beklesek burada bu kadar çok beklemezdik' dedi! Bunlar basit anlatımlar:
Özetle:
Şehir-planlamacılar boşuna okuyor.
En iyisini Melih Gökçek biliyor!

Belediye Başkanı bu iş mimar-mühendislerden, bu meslek grubuna ait odalardan daha iyi biliyor çünkü! Dereleri islah etmeden, işinin ehli mimar mühendislerle istişare (!) yapmadan bu işlere soyunursan al sana fotoğraf!



Allah Ankara'lıyı islah etsin!
En olmadı Allah son 84 yılın en fazla yağışını düşürmesin bir daha Ankara'ya!
Tamam çok yağdı ama bir belediye başkanının görevi nedir?
Meteorolojik bilgiler ?
Öyle ya yağmurun suçu bütün bunlar!

VE TEŞEKKÜRLER:
Nedret ablam; kızım diyen dillerini yirim senin. Çok sağ olasın ablacığım. Patoloji sonucunu bekliyoruz ama benim gibi sabırsız birinin bu süreci nasıl geçireceği kuşkulu :( Bölümü arayıp arayıp bunaltmakta fayda var. Araştırmalarıma göre protein kaçakçısı böbreğin bunu yapmasına neden olabilecek en iyi şeyin diyabet olduğuna karar verdim. Diğerlerini kategorize bile etmek istemiyorum. Her şeye hazır biçimde beklemeye başladık. İyi de bizim kötü de. Yapacak başka bir şey yok.. Çok teşekkür ediyorum ablam..

Banuca'm; yüzüne bakmaya utanıyorum yine :( Her Kocaeli tarafına geldiğimde seninle tanışamadan, bir de yüzüne karşı teşekkürlerimi sunamamak beni nasıl üzüp utandrıyor bilmezsin sen :(((( Aramaya bile yüzüm olmuyor mahcubiyetimden, ne olur inan bana :( Hele bu gittiğimde Defdef biraz dinlensin, kızcağız rahat etsin diye onun elini sıcak sudan soğuk suya sokmadım, Erdim'le sürekli ben ilgilendim. Sıfır beden totoşum minder görmedi. Erzurum usulü helva bile kavurdum iki kez -ki uzun sürer- İkincisinde kavrulan un tavadan pırtlayıp parmağımı yaktı. Mutlu bir yorgunluktu yaşadıklarım. Sana yine gelemedim :( Ne olur beni affet :( Ben seni çok seviyorum! Bir de benden özür dilemişsin, aşk olsun. Kızarttın yüzümü :( Sana da çok ama çok geçmiş olsun. Diş eziyeti kabir azabı derler. Allah yardımcın olsun. Çabucak bitsin. Ben de yeni yeni başladım blog blog gezmeye çünkü Kocaeli'de ne zamanım oluyordu ne enerjim ne de sıra geliyordu :) Defdef'in not girme telaşları, Erdim'in araştırmaları :P (!) Şimdi de Hakan gece çalışıyor. Benim notebooku O götürüyor. Gündüzleri babamın bilgisayarından halldediyorum iş güç arasına sıkıştırıp internet işlerimi. Ben gece yazmayı becerebildiğimden gündüzleri canım yazmak da istemiyor. Sanırım kendime bir laptop almam gerekecek (görgüsüzün tekiyim ben!)
Öpüyorum Banuca'm, anneni ve seni. Bıdık'a da miyav deyip kaçtım :P

Işıl'ım; canım saçmalama. Biz biliriz birbirimizi. Senin plansız, hesapsız arkadaşlığını, ta oralardan, buralardan birbirimize yetmelerimizi bilirim ben. Çok geçmiş olsun sana da. Çabucak iyileşmeni diliyorum. Diktiğin çanta ve şapkayı da kıskanıyorum bilesin. Ahmet'ciğime de sana da bol selam ve öpücük hepimizden. Bıdık'ın da kuyruğunu çekerim :D

Mor Atölye; dikiş şahane bir mevzu. Çok seviyorum ben dikiş dikmeyi ama ne yazık ki teknik bilmiyorum. Kalıp yok, model yok. Öylesine yapıyorum. Bozup yapmayı seviyorum;İ daha doğrusu öylesini becerebiliyorum. Sıfır kumaş dikiş nasıl olur bilemem ama denemek lazım tabii. Bir de burada ciddi anlamda kumaş sıkıntısı var :( Kumaş satan yerler kısıtlı ve ben bozulup yapılacaklar bittiğinde kumaş alıp dikmeyi istiyorum. Kumaşı kesinlikle buradan almayı düşünmüyorum. Kumaş tedarikinden sonra sıfır kumaşla dikeceğim :) Senin diktiklerini de çok beğendim. Ellerine sağlık..

Elif'im; çok sağ ol canım benim. Keşke ben Ankara'dayken tanışmış olsaydık, yüzyüze de görüşürdük. Güzel dileklerin, candan gönderdiğini ta buralardan anladığım sevgilerin için sonsuz teşekkürler.. Ben de sevgi ve öpücük gönderiyorum bol miktarda..

7 yorum:

  1. oy verenlere az bile ama kurunun yanında yaş da yanıyo işte.
    gar konusunda kesınlıkle katılıyorum.
    kımse istemıyo melihi ama adam hala tepemizde.

    YanıtlaSil
  2. Kızz, Ankara'nın içinde bizde varız,bizim suçumuz ne!? Öptüüm:)

    YanıtlaSil
  3. Kızz, Ankara'nın içinde bizde varız,bizim suçumuz ne!? Öptüüm:)

    YanıtlaSil
  4. Yavrucuk, kısmet ne zamansa o zaman gelirsin, dar zamanlar yetmez zaten bize, hele güzel sağlık haberlerini de alalım, elbet bizim de günümüz gelecektir, öppptük seniii :)

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Datlım, gıymatlım esas ben kendimi ifade edemedim, hücrelerime kadar seninle aynı düşünüyorum. Haketmiyoruz biz böylesini, kocaman sevgiler:)

    YanıtlaSil
  7. Gülen'im işte bloglar kapatılınca, evde de hatunkişiden fırsat bulamayınca aklımda hep sizde.. İyi haberi bekliyorum, eminim iyi olacak o haber ve protein kaçakçısının çaresine bakılacak kolay yoldan. Defdef'e, Erdim'e, eşine, tüm ailenize tekrar tekrar geçmiş olsun. Kocaeli ile İstanbul 45 dk, ben hergün gidiyorum, geliyorum. Kimbilir belki savaşçı kadınlar buluşması yaparız ne dersin?
    Öptüm sizi ve sıkı sıkı sarıldım.

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails