Taşa karşılık; saydıran mermiler, ağır silah mermileri bunlar..
İnanılmaz günler.
Sevmek ve onaylamanın bir zorunluluk olduğunu bilmezdim.
Sevmediğini göstermenin demokratik haklar kapsamında biçimleri olabildiğini anlatmak hiç bu kadar zorlamamıştı insanları.
Herkes aynı şeyi sevmek zorundaymış gibi!
Sevmiyor ve onaylamıyorsan -ki bu kabul edilemez bir durum mudur?- başına geleceklerden sadece sen sorumlusun.
Demokratik tutum ve davranışların kişilerin anlayış tekelinde olduğunu da acı deneyimlerden geçerek öğreniyoruz.
Sadece demokratik haklara, özgürlüklere, sesini duyurmak için yapılan protesto eylemlerine karşılık olarak verilen 'hükümet' yanıtlarından sonra protesto biçimlerini şiddetlenebileceğinin altını çiziyorum ben. Tekel işçisinin yaşadıkları yakın tarih -ki bugün direnişçilerin emin değilim ama sekiz yılla yargılandıkları haberleri verildi- Şifreli sınavlardan sonra kaç liseli öğrenci okuldan atıldı, kaçı uzaklaştırma aldı?
Atılan taşlara mekaniğini bilmediğim ateşli silahlarla havaya (!) sıkılmak üzere tetiklenen kurşunlar karşılık veriyor. Namludan çıkan mermiler yer çekimine karşı koyamayarak yorgun mermi olarak düşüyor bir yerlere (?)
Biber gazları sanki duvara graffiti çizen sanatçısının elinde bir hobi malzemesi. Sanki rengarenk bir duvar resmi çiziyor! O biber gazından çıkan tehlikeli içerik 'Bİ' TANESİNİN' merak edilmeyen, ilgilendirmeyen kaybıyla sonuçlanmış ne önemi var!
Vatan hainlerine 'sayın' diye hitap edenler, emekli öğretmenimiz Metin Lokumcu'ya ancak 'bitanesi' diyebildi. Ne yazık ki bu ülkeye aydın bireyler yetiştirmek suretiyle hizmet etmiş olan öğretmenimiz ayaklarına savcı gönderilen vatan hainleri kadar değer görmedi :(
Bunu söylemenin hiç sırası değil belki ama içimde kalmasın; ben de bu başbakan tarafından değer görmemeyi tercih ederim, eksik olsun!
Çok üzgünüz. O kadar üzgün ve öfkeliyiz ki :(
Öğretmenimize rahmet, Türk halkı ve ailesine başsağlığı dileyebiliyoruz sadece.
Aynı gün isabet aldığı taşların dengesini bozduğu bir polis otobüsten düşerek (?) ağır yaralandı. Olayların olduğu günden beri yaralı polisin sağlık durumundan haber yok.
Neden?
Ben yazayım mı yine; hani atıyorumla başlayan cümlelerimiz vardır ya hemen hemen hepimizin.
Atıyorum bu koruma memuru kapıları açık biçimde seyreden o otobüste taşlara hedef olarak taşlardan korunmak için hızlanan otobüsten dengesini kaybederek düşmedi.
Atıyorum, ya o havaya kurşun yağdıran polislerin silahından çıkan yaralayıcı serseri bir kurşun bozsaydı polisin dengesini?
Atıyorum polis otobüsten bu nedenle düşseydi?
Olamaz mı yani;
Bir senaryo yazarak aslında neler olabileceğini düşünmek istiyorum.
Havaya boşaltılan şarjörlerin o anda işinde gücünde, okulunda, evinde, arabasında olan insanların canlarına mal olabileceğini söylemeye çalışıyorum.
Yaralı polisimize geçmiş olsun. Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur.
Tepkileri görmezden gelen, kendisi gibi düşünmeyen herkese kötü davranan başbakan Hopa'daki olayları başlatan insanları -ki kesinlikle onları da haklı buluyor değilim- eşkiya olarak adlandıracağına bu insanları 'bu' noktaya getiren nedenleri düşünmeli.
Not: bu bir senaryodur ve gerçek olarak lanse edilmemiştir. Olmayacak şeyler değil ama değil mi?
Not: bir gün korunmam gerekirse beni ninjalar korusun!
Not: bir önceki cümle kesinlikle alay içermiyor; ağır makinelilerin havaya saydırmasından hoşlanmıyorum işte kardeşim!
Not: yorumlara çok teşekkürler. Malum nedenlerle sadece teşekkür edebiliyorum yine :(
Pıst, PıssTT, Sen Konuşan Kadın !
YanıtlaSilKonuşarak risk alıyorsun, sonra kasetin falan çıkar yanii... Sonra bir de süt inaağınan olan tlf konuşmaları var. Hani haniii..
Gerçek Öğretmenler okur,araştırır,düşünür; doğruya doğru, yanlışa yanlış der; yetmezmiş gibi bir de öğretir, aydınlatır. Yani çok tehlikelidir, bu nedenle de aydınlıktan korkanlar için yok olsun daha iyidir Sevgili Gülen...
YanıtlaSil