Evet uyuyamıyorum. Kaybedenler klübünün yoklamasında okunuyor ismim ve hep 'var' yazılıyorum. Bana sandıktan uykusuzluk çıktı, ülkem ve çıkarları için geceleri daha da belirginleşen endişeli bir ruh hali içindeyim. İnanamıyorum bu sonuca, inanamıyorum değil aslında. İnanmıyorum.
Seçim sonuçları beni sehven bile ikna etmedi. İki saat içinde netlik kazanan bir seçim sonucuna inanmam nasıl mümkün olabilir ki?
İnsan inanmadığı bir şeyi yaşarken ne kadar mutlu, ne kadar huzurlu, endişesiz ve komplo teorisiz yaşayabilir ki?
Dinlemediğim, kendimden korktuğum için cesaretimin olmadığı balkon konuşmasının sağlamasında akıllarda kalan 'kırdımsa' özrü; evet kırıldım; çok kırılıp incindim. Helallik de istemiş. Ben helal etmiyorum hakkımı. Hakkını helal edene de helal etmiyorum hakkımı!
Ve çok önemli bir cümle:
Asın beni!
Demokrasilerde olmaz öyle şey!
Kesin bir dille karşıyım!
Kaldı ki kazanılmış bir zaferin (!) ardından asın beni ne demek?Yargılanamayacak pozisyonda olan birinin asın beni sözlerini ne anlamlı ne doğru ne de samimi buluyorum.
Sözüm ona darbe girişimcileri -ki şimdi afları gündeme gelebilir- Silivri'de yatarken kim çıkıp 'asalım' diyebilir?
Diyorum ya, komplo teorileri kuruyorum; öyle bile olsa kim asacak seni??
İnsanlar konuşmaya korkarken, herkes içerdeyken..Korku cumhuriyetlerinin başkentidir Türkiye.
Yazan, çizen, okuyan, karşı çıkan, itiraz eden, tepkisini dile ve eyleme getiren, O geldiğinde ayağa kalkmayan asker bile içeride.
İzmit'teyken günü birliğine gittiğimiz Gelibolu ziyaretinde gördüğüm Silivri'nin yolları da double double. Pek güzel olmuş, git gel Silivri iki saat!
Konuşmamaya özen gösterilen bir ülke olmaktan çıkmalıdır artık Türkiye.
Defdef AKP'ye oy verdiğini söyleyen bir amcayla konuşuyor; amca duble yolları övüyor yine. Defdef de diyor ki 'amca senin araban var mı?' Amca yanıtlıyor: 'ner(E)deeee, ne gezer bende araba?' Oğlu işsiz bir amca bu. İşin yok çalışmaya, duble yolla gidersin artık ...
Adı bende saklı bir blogger arkadaşımızın kuzeni zihinsel engelli çocuklarla çalışan bir psikolog. Görevli olduğu yerde çocuklardan birine babasının nereye oy verdiğini soruyor psikolog; sadece meraktan. Çocuk yine aynı nedenlerle (duble yol ve Bolu Tüneli) babasının AKP'ye oy verdiğini söylüyor. Psikolog arkadaşımız 'peki sen ve ailen o yollardan ve Bolu Tüneli'nden geçtiniz mi?' Hayır diyor çocuk. Baba yine işsiz.
Benim başka komplo teorilerim var. 2003 yılında uçucu madde bağımlıları tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürülen Sat komandosu yüzbaşı Zeki Şen'in haberini vermişti basın. Çok üzülmüştüm ve aklım da almadığı gibi hiç de çıkmadı hafızamdan. Ardından ismini hatırlayamadığım bir psikolog (ya da psikiatr de olabilir) madde bağımlılarıyla karşı karşıya geldiğimizde onlarla nasıl iletişim kuracağımız hakkında bilgiler vermişti.
Madde bağımlısı yanınıza para talep etmek için geldiğinde ona PA-RAM YOK, BEN-DE PA-RA YOK derken ellerinizle sözlerinizi destekleyecektiniz. Bu hecelenerek söylenmiş sözler beyni uçucu madde tarafından ele geçirilmiş insanlar tarafından ancak algılanırmış çünkü.
Heceleyerek yüksek sesle, telaşsız ve sakince söylenen sözler böyle bir etki mi yaratıyor acaba insanda gerçekten? Gerçi ben Başbakan konuşurken kendimi aptal yerine konmuş gibi hissediyorum. Anlattıklarının bu kadar yüksek sesle ve hecelenerek söylemesi benim sinirlerimi bozuyor da kimilerinde örnekteki etkiyi mi yaratıyor acaba diye düşünüyorum.. Bunları birbirine köprüleyecek hiçbir bağlantıda yazmıyorum çünkü bunlar benim 'KAFAYI YEMİŞ KOMPLO TEORİLERİM' çünkü gerçek anlamda akıl sağlığımdan endişe duymaya başladım. Her şey bu kadar açık-netken insanların ilk söylemde duble yol ve Bolu Tüneli'ni hafızalarına kazıdıklarına inanamıyorum. Ne yolmuş ne tünelmiş kardeşim! Keşke yolum da tünelim de olmasaydı da ülkemin bana DA ait olan kurum ve kuruluşları asıl sahibi olan vatanında, vatandaşında kalsaydı!
Sinirlerim son derecede bozuk. Hafta sonu tatlı arkadaşım Pervin'deydim. Kafa dengim arkadaşımın yanında da seçim sonuçları için ağlamaya başlayınca O da bana eşlik etti :) Yalnız kalmadım :) Sağ ol Pervin'im..
Yaklaşık bir sene önce evime tecavüz edip manevi değeri paha biçilmez eşyalarımın çalınmasından sonra düzensiz de olsa gittiğim bir psikiatr edindim burada. Bir senedir huzursuz uyuyorum, bir senedir hırsız korkumdan hiçbir şey kaybetmedim. Çok derinden sarsıldığım bu olay sonrası düzensizleşen uykularım seçim sonuçlarından sonra yitirdiğimi hissettiğim ülkesel manevi değerlerim de eklenince iyice huzursuz bir hal almaya başladı.
Psikiatrime gidip ağlamak istiyorum, aile dışında bir tek onun yanında rahat ağlayabiliyorum
-çünkü bana sus, ağlama demiyor :) Mendil veriyor :) Ağlama konusunda sonsuz bir özgürlük hissettiğim bir yerde ağlama özgürlüğümü sonuna kadar kullanıyorum..
Ve sanırım biraz da ara vermem gerekiyor. Birikmiş bir çok işim var. Onlarla uğraşırken belki biraz sakinleşirim çünkü artık kesinlikle sakin davranamadığımın farkındayım.
Sizi seviyorum :)
Görüşürüz bir kaç zaman sonra..
Görüşürüz bir kaç zaman sonra..
Biliyor musun, çok haklısın. Ama pes etmemek gerek. Bir süre sinir bozuklupu, endişe, hatta belki korku hissedeceğiz. Ama sonra umut baskın gelecek. Ananem bu ülke neler neler gördü, bunu da atlatacağız dedi bana. ben ona güveniyorum. Hiç yalan söylemedi bana şimdiye kadar.
YanıtlaSilEvet gerçekten de bakınca karanlık bir boşluk sanki önümüz. Ama aç açına, gençlerin, çocukların çoğunu savaşta kaybetmiş bir ulusken küllerinden doğmadı mı bu memleket. O zaman da iç ve dış mühraklar aynı zorbalıktaydı üstelik.
Ben kendimden öte, çocuklarım, ülkem ve atalarımın yüzü suyu hürmetine umudumu kaybetmeyeceğim. İçim sızlasa da dimdik direneceğim.
Sen de bırakma ipi ucunu. Bizi bir yerde aydınlığa çıkaracak bu minik umut inan bana:)
Bütün fabrikalar kapatıldıktan sonra da o DUBLE yolları yeriz artık hep beraber.
YanıtlaSilYa ben anlamıyorum bu adam kiden oy alıyor, yolda sokakta herkes ağlıyor zırlıyor sandıklar açılınca %50.
Sadece kapatılan fabrikaların ekmeksiz kalmış işçileri bile oy vermese, ya da başka partiye oy verse iktidarı değiştirirler. Nasıl oluyor bu iş arkadaş? Nerede bu yoğurdun bolluğu? Biz de gidelim iki maya çalalım...
yanına işsizim diye dert yanmaya gelen bir gence "al ananı da git buradan" demek nasıl birşey peki?
YanıtlaSilGülen Abla merhaba.Kardeşinize acil sifalar dilerim.İnşallah tez zamanda sağlığına kavuşur.Temennim odurki hergün bir yazı yazarsınız.Bloğunuzu takip etmek bir alışkanlık haline geldi çünkü.Günlük yazmanın insanı rahatlattığı düşüncene ben de katılıyorum.Kendinize iyi bakın.İyi günler
YanıtlaSilbende seni seviyorum ve sana sonuna kadar katılıyorum!
YanıtlaSilNiye inanmıyorsun ki! canımın içi.
YanıtlaSilBir haftadır tahliller için haztanedeyiz de, gördüklerim karşısında ben seçim sonuçlarının %50 az bile olduğunu düşündüm aslında gördüğüm manzara % 70 bile olabilir, ben artık hiç bir şeye şaşırmıyorum ve diyorum ki! (halklar layık olduğu şekilde yönetilir) demişler YA!!!
Sana mail atıcam, programda değişiklik oldu ama şimdi işim var ancak akşam yazabilirim.
:(Söyleyecek hiçbir şey yok Gülenim.
YanıtlaSilCanımcım,
YanıtlaSilmaili açamadım buradan yazayım dedim. Bildiğin gibi ben bu ayın 23 de bilet almış o taraflara doğru geliyordum ama eşimin ani rahatsızlığı bileti ertelememe sebep oldu. Yücel yani eşim aybaşından beri ani sancılarla acillere gitmek zorunda bıraktı bizi. o doktor bu doktor derken birsürü kan tahlilleri sonunda romaid-adrit yani bir tür romatizmal hastalıkl boğuşur oldu. Çok zor günler geçirdik tabi bu arada bir sürü olasılık geldi aklımıza buda bizi yordu. Neyseki şimdilik şişlik sadece parmaklarında ama yine de oturup kalkarken zorlanıyor. Onunla uğraşırken stresten bende kasıldım ve boyun fıtığım tavan yaptı. İnternete giremiyorum girsemde 10 dakiladan fazla sağ kolumu kullanamıyorum maus parmaklarımı uyuşturuyor falan filen işte.
Son kan tahlillerimiz 10 güne kadar çıkıcak bu demektir ki temmuzun ortalarına kadar oralara gelemiyoruz. Doktor kontrollerimizden sonra ne olursa olsun yüceli bir ay gibi bir tatile götürmek istiyorum. Belki ben önce gelir yer ayarlarım belkide senin dediğin yeri tutarız şimdiden bilemiyorum ama çok istiyorum, tatile çok ihtiyacımız var anlıyacağın. sana gelmeden önce haber veririm, yardımcı olursun demiyeceğim çünkü biliyorum ki şimdiden olmaya kalkarsın:))
Bu arada yazılarını yeni okumaya beşladım aralarında aradığım Sedef'in tahlil sonuçlarını belki yazmışsındır diye. Bloglarda neler oluyor hiç bilmiyorum. Galiba biraz da koptum bana eskisi gibi heyecan vermiyor. Ben yine yazarım canım şimdilik iyi geceler, seni seviyorum.
umarım bu kez yorum yazmayı başarırım. Ben de sesimi koyverip höyküre höyküre ağladım, bize çağ dışı laik Atatürk'çü diyorlar, hükmümüz yok bu topraklarda, sehven yaşıyoruz:((
YanıtlaSil:(( enteresan ben hiç anlamıyorum ben vermedim ,sen vermedin o vermedi bu oylar nerden.ama polisinden ,dr uan ve daha sayamayacağım kadar bir çok sektörde öyle şeyler dönüyor ki? hemde öyle böyle değil büyük paralar
YanıtlaSil