ÇOK NEGATİFİM BEN.

Bu maviyi çok sevdim.

Oturum oda penceresinden

Ve ben kusursuzum, ben mükemmelim, bugün bütün özneler benden geçiyor, yüklemlerin tek öznesi benim, dolaylı tümleçlerin özlenilen öznelsel tek kahramanı, bitmek istemeyen renkli cümlelerin gökkuşağı noktasıyım. Son nokta benim. Evet hepsi benim. Burnum kalktı :) Havalardayım, tutmayın uçuşuma devam etmek istiyorum.

Nasıl kalabalık, nasıl kalabalıkların nasıl şikayetçi insanlarının arasında şikayetsizce bekleyen (bu kez bekleşen değil) tek kişi bendim bugün :) 14.00 civarında şırıngayla buluşması muhtemel tek mütevazı damar yolunun pazartesiden beri kendini yeni damar yolu açılacak kadar toparlayamamasından dolayı ona en yakın komşu damardan alınan kanla tokluk kan şekeri bakılması için bir miktar kan teslim ettim laboratuvara. Ayak üstü sohbet kesmeyince laborant arkadaşlarımdan birini çay içirmeye kaçırdım :) Sonucun çıkacağı 16.00ya kadar iki saatim vardı, oralarda gezinip dururken sonuçlarıma ulaşacağım anın heyecan ve mutluluğuyla nasıl geçtiğini anlamadığım koca bir iki saat geçirdim. Bu süre içinde hastalık listesinde parkinson da bulunan bir hanımefendinin ilaç raporunu üç ayrı doktora imzalatmak için her biri ayrı taraftaki doktorların oda kapısında beklerken imza gününde cdsini imzalatmak için Yaşar Günaçgün'ün oturduğu masanın önünde ip gibi dizilmiş kalabalık hayran kitlesinin elemanlarından birinin yerine koydum kendimi; böylece zaman çabuk geçti. Gel gelelim sonuç gösterme sırası ilerlemiyor. Kimler geldi kimler geçti, sonuç sırasında ilerleme sağlanamadı; bu durumda ilerleyelim beyler arkada boş yer var demenin manası da yok.

Telekulak çetesi fısıltı halinde 'sistemde bir arıza olduğunu' kulaktan kulağa yayınca durumu araştırma ihtiyacı hissetmedim bile. Eninde sonunda biz buradan sonuç göstermiş olmanın değmeyin keyfime mutluluğunda çıkacaktık. Bir süre sonra doktorumuz kapıda belirdi. Sıra bekleŞen kişilerden en uzak bankta oturduğum için kalabalığa en geç ben dahil oldum. Hoca sistemde bir arıza olduğunu doğrulayan sözlerine henüz başlamıştı, il dışından gelenleri yarın, Ankara'da olanların bir iki gün sonra gelmelerini eklediği konuşmasını sürdürüyordu ki 'hocam biz gidelim' diye dahil ediverdim kendimi konuya. Meral hocam 'senin sonucunu gördüm, çok iyisin, sonuçların çok iyi, senin gelmene gerek yok' demez mi? Beklemekten hiç şikayeti olmayan tek insanın şikayet edenlerin gözünde aldığı en büyük ödül gibiydi bu 'senin gelmene gerek yok' cümlesi. Bu kez biliyordum, tahmin ediyor olmamın dışında zaten sonuçlarımı sekreterlikten ben almış ve dosyama işletmek üzere inturne verirken şöyle bir göz gezdirdiğimde mükemelliğinden kuşku duymadığım sonuçlarımın doktorum tarafından da yorumlanıp onaylanması dünyanın sadece benim çevremde döndüğü hissini yaşattı bugün bana.

Tokluk kan şekeri: 0-110 referans aralığı, benim değerim 103.

ENA, ANA, DNA ve alt gruplarının hepsi negatif :) Şimdi biri bana çıkıp ne negatif insansın dese gururla eveeet negatifim ben diye çığlık atarım :)

NEGATİFİM BEN :)

Benim şu anda sizlerden hiçbir farkım yok. Şu an sağlık koşulları bakımından sağlıklı bir insan gibiyim. SLE de Skeloderma da uyuyor. Alevsiz bir dönem yaşıyorum ama bu demek değil ki tamam, yaşadım, bitti, gitti. Kronik hastalıklarda böyle bir durum söz konusu olabilemez. Hastalığın alevlenmemesi için önerilen ilaçlar kullanılacak, önerilmeyen hiçbir şey yapılmayacak.

Ve ben ciddi ciddi kusursuzum, ben ciddi ciddi mükemmelim, (bu arada hastalığın ilk dönemlerinde dökülen saçlarıma istinaden yani şimdi dökülen deyip de dökülmüş bir saç profili çizmeyelim; direk ben kelken :D bir arkadaşım bana mükemKel derdi :P)

Dönüşte tirim tirim titreye titreye geldiğim evimde ev sıcaklığının bile beni ısıtamayacağını anlayınca ısınmak için saat 19.00 gibi girdiğim termostatlı yataktan üç günlük uykusunu almış insan dinlenmişliğiyle kalktım. Uyumuşum..

Şimdi ben, yolu yeşil bahçemden, gökkuşağının altındaki benden geçen, hayat detaylarımdan, mutluluk ve sıkıntılarımdan haberdar olup sanki birbirimizi var oluşlarımızdan beri tanıyormuş hissini kuşkusuzca yaşatan bütün arkadaşlarıma o kadar çok teşekkür ediyorum ki. Sıkıntılarımın en yoğun olduğu anda bile bloglarında gördüğüm yazıdan kendime mutluluk payı çıkartacak kadar kendimden bildiğim, bu hissi veren bütün arkadaşlarım hepinizi çok seviyorum.

NE CESARET YORUM YORUMLARI:

Sesi'm; sesinin soluğunun çıktığına sevindim :) Yeniden hoş geldin. Fındığım olmasa ben çayır çimen geze geze diye türkü çığırıp dururdum. Beğenmene sevindim, ben de çok sevdim bu renk ve deseni. İnat edip okuyanlar hani uzun yazıyorum ya ona bir gönderme; kendi kendime gönderi yapıyorum ama alıcı evde değil :P Okuman şart değil, iyi ol yeter Sesi'm. Acımasın gözlerin, kuşları kim yapar yoksa :)

Fındığım; Hakan bize Ferhunde'ler diyor :) Ama bilmiyor ki biz kundakçıyız :D Ferhunde Kundakçı :)))))))) Neyseki kibrit tek başına Ferhunde'nin yaptığını yapamaz. Olmuştur, hem de gayet güzel olmuştur. İki gün kaldı. Fazlasıyla heyecanlıyım. Az kaldı. Bundan sonra her etkinliğe katılacağım ben. Çok hoşuma gitti bu iş. Hem çok heyecanlı hem benim elim iğne iplik tutmaya başladı yeniden :)

Öğretmenim, canım, tatlı ve sivri dilli :P öğretmenim; güzel dilekler için teşekkür ediyorum. Bak ben de üzmedim sizleri iyi haberlerimle, negatifliğimle :P döndüm :) Hastane yolunu unutmam durumdan dolayı pek mümkün değil ama bu dileğin de gerçekleşmesini isterim bekleŞen şahıslar adına :)

Nunu'm; ben de çok sevdim. Alışamam, burası benim evim değil der gibi bulacağımı sanıyordum kendimi ama öyle olmadı. Güzel, samimi ve sıcak olduğunu düşündüğüm bu temadan sanırım hiç sıkılmayacağım. ÇOk sağol. Sevgim seninle..

Bizim gibiler'im; git gözüm görmesin seni. Bu cümlenin açılımını yapmama gerek yok sanırım? Sen mi yetiştiremeyeceksin, sen mi mahçup mu olacaksın? İnanmam, yeminle inanmam. Senin cesarete ihtiyacın yok çünkü sabrın, becerin ve yaratıcılığın el emeğinle birleşiyor. Bunlardan hiçbirine sahip olmayan bir insanınki cesaret oluyor da sen gibi birinin böyle bir etkinliğe karışmaması ayıp oluyor :D Kibrit kutusu etkinliğine karışma tarihi geçti.İki gün sonra eşlerimiz belli olacak :) Ama Bahar etkinliğine katılmazsan senin kılığına girip senin adına katılacağım :D

Nalan ablam; tahlil ettin mi? Kıskanmamış olduğundan bağnaz olmadığın kadar eminim. Alışma süreci diyelim iyisi mi biz buna? Bu akşam uyanınca aradım seni ama sanırım zil sesini dumadın :P Duydunuz zilin sesini mesajı almadığından cevap vermedin :P Yarın arar bayıltırım seni :)

Bahar'ım, kibrit meselesi fena olmadı bence (?) Katılımcılar çok becerikli ve yaratıcı arkadaşlar. İki gün sonra ak koyunla kara koyun çıkacak meydana :)

Pilatesle yeniden doğmuş gibi oldum. Eğer doktor tarafından önerilmeyen bir durum söz konusu değilse pilatese başlamamak için hiç kimsenin bir nedeni yok. Sağolsun, ben de Nalan abla sayesinde başlamıştım. Pilatese nereden başlaman gerektiği konusunda gelince; Ebru Şallı'nın programı için geç kaldığını düşünüyorum. Yeni başlayanlar için E.Ş programı epeyce yol aldı. Aslında cdye de gerek yok. Internetten başlangıç programlarını inceleyebilirsin. Amaç burundan nefes alırken harekete başlayıp hareketi sonlandırıken ağzından nefesini vermeye yönelik hareketler dizisi olduğunu düşünürsek ofis koltuğunda bile kol kaslarını çalıştırabilirsin. Kollarını avuç içleri karşıyı gösterecek biçimde polise teslim olmuş gibi yana aç. Kollarını, omzunu sabit tutarak (omızdan hareket etmeyeceksin, kolların hareket edecek) yukarı kaldırırken burnundan nefes al üç saniye kadar yukarıda tut ve nefesini ağzından verirken kollarını aşağıya indir. Bunu on kez yap. Başladığın gün kol çevreni ölçmeyi unutma. Bugünkü ders bitmiştir :) Dur ben yarın sana şu an aklıma düşen dahiyane fikri söyleyim iyisi mi :D Merak etme, hallederiz :)

Cansu'm; bugün seni aradım ama dı dı dıt dedi. Bağlantı hatası oldu hep :( Açlık değil ama tokluk kan şekeri istedi bu kez doktorum. Nedenini anlayamadım ama makul ölçülerde çıktı sonucum :) Hani bir sağlık skandalım vardı ya, onunla ilgili herhangi bir gelişme olmadı. Durum da gayet düzene girdi. İyiyim yani :P Ben de seni özledim. Yarın konuşalım mı? Sen uygun olduğunda çağrı atarsın bana. Tamam?

Çelebi'm, ay ay, ben ne edeyim, nerelere gideyim; zaten mükemmellik ve kusursuzluğun megalomaniyle buluştu buluşacak randevu saatinde gezinirken sen de iltifatlara boğdun ya :) Çok sağol canım benim :) Kibrit kutusu etkinliğine karışmak benim gibiler için geçerli bir söz :D Sen ancak katılımıyla onurlandıracak olanlardansın :) Keşke girseydin. Hoş oldu :)

Peri'm; :)))))))))) sabahtan arayacaktım seni ama dur bakalım dedi olgun Gülen :) O Epru var ya, bir de oh acıyor, çok güzel acıyor filan der :) Ama umutmamalı ki acıyan kas çalışan kastır :) Seni pilatese başlama öykünden dolayı haddim olmayarak kutluyorum. Bugün yarın evet zorlanırsın ama en geç bir hafta sonra vücudun pilates yapmak istediğini iletecek sana. Çok güzel bir şey yaptın, yaza doğru tıpkı ben gibi kendini yeni doğmuş gibi hissedeceksin. Nefes alıp vermeleri düzenli yaparsan harekete başlarken burundan aldığın nefesi hareketi sonlandırırken ağızdan verirsen kendini iyi hissetmemen için hiçbir neden yok. Pilatese başlamış olman kendi başıma gelmiş iyi bir şey gibi benim için. Vücudun ve kendi adıma teşekkür ediyorum sana

FINDIK PRODAKŞIN GURURLA SUNAR YORUM YORUMLARI:

Cansu'm; Fındık bu fotoğrafları bloğumdan kendi deyimiyle çalıp bana sürpriz yapmış. Bugün Erdim aradı beni ve dedi ki 'Fındığa söyle, ona zahmet olsun (aslında olmazsa diyecek) bana da slayt yapar mı, yaparsa çok teşekkür ettiğimi söyle. Yapmazsa da teşekkür ettiğimi söyle ki yapsın dedi :) Fındığa bu jesti için bir daha teşekkür ediyorum.

Haylaz peri'm; yakında Fındık başını kaşıyacak zaman bulamazsa hiç şaşırmam :) Onun böyle bir şey düşünmesi her şeye bedel :) Senin kar fotoğraflarından da güzel bir slayt çıkar bak görürsün..

Sufi'm; zeytin dalları arasındakini Hakan Adana yolculuğumuz sırasında trenin kapı camından çekmişti. Kaydırak benim klasiklerden. Kaydırak görmeye göreyim :) Çok seviyorum kaydıraktan kaymayı. Hep gülüyorum ben değil mi? Cool değilim :P Ailem ve benden de sen ve ailene sevgiler.

Fındığım; nasıl bir şey yapmadın ya? Yapmadıysan biz neyi konuşuyorz şimdi burada :P Beğenmem mi, elleri sağlık. Link için de kusura bakma. Hemen düzelttim. Bir daha teşekkürler.

Peri'm, pilatesin yeni neferi; sağol. Gökkuşağını çok severim. Kelebeklerim gitti ama gitmeleri de iyi oldu. O kelebekler SLE hastalarının rushlarını temsilen oradaydılar ama artık yüzümde de blog girişinde de kelebekler karşılamıyor arkadaşlarımı. Sevincim çocuk sevincinden farksız.

Nefise'm; biz de bir program bulduk. Deeneyelim dedik, zaman senin olsun kurbanın olam ol artık slayt dediysek de yok. Olmayınca olmuyor; ben yapamadım değil, o olmadı :P

Bizim gibiler'im; büyük emek, büyük ve sevgi dolu, deli dolu Fındık özel fotoğraflar seçmiş :) Babamla olan, Anıtkabir fotoğraflarımız bir senenin kısa özeti gibi. Sağolsun Fındığım. Açılan gözle gönlüne kurban olurum senin :)

Nunu'm; habersiz olunca daha da hoş oldu. Fındığın böyle bir şey düşünmesi yaşadığım büyük bir mutluluktu. Seçilmiş fotoğrafların tarafından beğenilmesi de ayrıca mutlu etti beni :)

Bahar'ım, sağolasın. Ben de bayıldım :) Şarkıyı ben seçtim. Çok seviyorum bu şarkıyı. Acun Ilıcalı'nın firar cıngılıdır aynı zamanda bu şarkı. Yerinde durdurmayan bir şarkı, hadi kalk dans edelim türünden :)

Asortiğim, krebim; o günü iyi hatırlıyorum. Kazandibi almak için markete gidiyorduk Erdim'le. Alel acele üzerime takmıştım o eşofmanı. Saç baş pelme perişan. Fotoğrafları da 'şöyle dur, böyle dur' diyerek Erdim çekmişti ve çok eğlenmiştik :) Asansör fotoğraf eylemlerim sürecek :) Bayılıyorum fotoğraf çekmeye ve çektirmeye :) Ben ne bulursa giyip çıkanlardanım; mavi konusunda emin misin?

Asortiğim krebim asansör değil merdiven fotoğrafı; şimdilik idare et :)

Ben çevremde dönen dünyayı izlemeye gidiyorum :P Sizi severek gidiyorum :)