Pazar akşamı ertesi günkü matematik sınavına çalışmadığının farkına anca vardığından ertesi gün okula gitmemek için bahaneler üreten küçük bir çocuk gibi davrandığımı pazartesi günü öğleden sonra anlayabildim. Pazartesi günü rutin kontrolümü ifa etmek üzere hastaneye gidecektim ve bu beni çok mutsuz ediyordu. Kocaeli'deyken telefon üzerine telefon güç bela aldığım randevuya gitmekten çok korkuyordum; Defdef'in sağlığıyla ilgili olumsuz gelişmeler DE gözümün önünden slayt gibi geçince, alabilmek için çok büyük manevi güç harcadığım randevumu yakmaya kadar vermiştim ki aile ve Hakan telkinleriyle telefonumun saatini ertesi gün için 08.00e kurup oldukça geç bir saatte uyuyamayacağımı tahmin ederek girdim yatağıma, ertesi sabah 'öyle bir uyumuşumki' cümlesini kuracağımı bilmeden..
Sabah şiş gözlerin tam bir kombin :P oluşturduğu meymenetsiz bir suratla yataktan kazıdım kendimi. Geç kalmıştık ama bu hiç umurumda değildi. Dışarı çıktığımızda sabahın sarı soğuk güneşi yüzüme vurduğu an bile kendime getiremedim kendimi.
Öncesi..
Gri bulutlu gözyaşı öncesi gözlerim gibi..
Hastane güle oynaya gittiğimiz bir yer değil ama orada ne oluyorsa, kendimden daha dertli insanları görünce -ki aslında ne kötü bir duygu; sanki başkasının benden daha kötü olmasından teselli buluyor gibi hissedince o an beni saran bu duygudan çok utanıyorum- halime şükredip az çok aynı sorunlardan muzdarip insanlarla konuşmaya başlayınca değişik bir haller oluyor bana :) Bekleme süresinin oldukça uzadığı bir yerdir Hacettepe Romartoloji Bölümü. Suratsızca gittiğim bu yerde bir süre sonra öyle bir değişim geçiriyorum ki birbirimizin tanılarını öğrenmek için kurduğumuz diyaloglardan sonra ben bir stand up göstericisine dönüşüyorum. Bekleşen insanlar beni 'gel konuşalım' diye yanlarına çağırıyor. Aslında anladığım odur ki birazdan başıma geleceklerin sorumluluğundan uzaklaşmak için bütün bunlar.
Sabah 10da ulaşabildiğimiz hastanede ancak 13.30da hikaye verebildim, sıkıntılarımı anlattım, Defdef'in AS tanısı aldığını söylerken biraz da ağladım. Sonra toparlandım. Dosyam doktorumun odasına gitti. Yirmibirinci sıradaydım ve numarası da kendisi de on numara AS hastası Edirne'den gelen Tolga henüz muayene odasına girmemişti. Tolga'ya AS'de egzersizin ne kadar önemli olduğunu anlattım. Yeni tanı almış yirmidört yaşındaki bu boylu poslu delikanlıdan gelecekte neler olabileceğini de örnekleyerek egzersiz yapma konusunda söz aldım. 'Tamam abla' dedi :) Sarkoidoz hastası tatlı hanımefendi 22 senedir oralarda olduğunu söyleyince elimde bulundurduğum en eski hasta ünvanını kendisine kaptırdım :) Sarkoidoz da tedavisi olan hastalıklardan biri değil; uyutulmuş bile olsa sarkoidoz da rutin kontrol gerektiren bir hastalık; yani ben sarkoidoza yakalandım ama iyileştim bitti gitti yok.
Tolga muayeneye 14.30 gibi girince Hakan'la her bir hastaya 30dk. muayene süresi tanıyıp ancak akşam saatlerinde oradan çıkabileceğimize karar verdikten sonra kantine çay içmeye gittik. Stres kaynaklı baş dönmesi sonucu bir kaşarlı tostu çayla midemde buluşturunca huzura erdim :) Hoca bedenimi görünce nasılsa 'Gülen bu ne hal?' diyecekti :) Ha bir tost fazlası ha eksiği, bari kendimi mutlu edeyim :) Bölüme insanların yürüyüşümü takip ederken yüzlerindeki gülümseme eşliğinde geri döndük :) Beni görünce gülüyor insanlar :) Sonra bir baş dönmesi daha, tatlı ihtiyacı; sonuç: bir eti topkek :)
Gülen: Hakan telefon çekmiyor, babamı arayacağım, dışarı çıkıyorum ben.
Hakan: Tamam Gülen.
Telefon bahane; ihtiyacı hissedilen ikinci topkeki Hakan'ın görmemesi lazım :) İkinci topkek de tarafımdan iç edildikten sonra bölüme geri dönüldü, keşke ağız kenarları silinseydi, keşke çiğneme işlemi tam anlamıyla bitirilmiş olsaydı.
Hakan bakar ve 'gel kız buraya' der.
(Beni bu kadar iyi tanıması gerekir miydi :P)
Gülen: Yok gelmem.
Hastalar 'Eşin çağırıyor.
Gülen: Gideyim de kızsın değil mi?
Hastalar: Neden kızacak ne yaptın ki?
Gülen: Ona sorun
Hakan -elinde kağıt mendil- ağzını sil bari, utanmadın değil mi?
Gülen: Hayır.
Hakan: Gel kulağına söyleyeceğim.
Hastalar: Ay ne diyecek çok merak ettik.
Gülen: 'Su kurnazı' diyecek, ne diyecek
Gülüşmeler.. Paşa paşa gittim kulağımı uzattım ve sonuna kadar hak ettiğim 'su kurnazı' sözcüklerini işitip yerime geri döndüm :)
Sonra bir şey oldu ve düşündüğümüz saatten çok önce ten renginden Tunus ya da civarlarından olduğunu tahmin ettiğim gamzeli asistanın ismimi söylediğini duyunca apar topar muayene odasına daldık. Özellikle bedeni görünüşüm hakkında duyacaklarımın tedirginliğiyle girdiğim odada doktorumun 'Gülen ne güzel olmuşsun' şeklindeki ilk cümlesini duyunca sevinç bakımından yolda altın bulmuş insandan farkım kalmadı. Hakan da sağolsun hazirandan beri düzenli pilates yaptığımı söyleyince hakim karşısında en güçlü tanığıyla ceza almaktan kurtulan zanlı gibi kabardım :) Zira ikinci topkek vukuatımdan sonra Hakan dil ve diş arasında içeride söyleyeceklerini bildiği konusunda tehdit etmişti beni :D Tam cümle şuydu aslında: 'İçeride neler söyleyeceğimi çok iyi biliyorum!' Allah aşkına altı üstü mini minnacık bir topkekcik. Bir tanesi yetmiş olsaydı ben neden ikinciyi yedim? Deli miyim ben?
Her zamanki gibi çok detaylı bir muayeneden geçtim. Hiçbir yerim acımadı. Sağ kol üzerindeki skeloderma lezyonu dokunulunca acıyor olsa da iltifat olarak değil haklı başarı gururum :P olarak kabul ettiğim o sözleri duyunca kol acısı hak getire :) Hocam 'Gülen muayene sonucun çok iyi, kan sonuçlarına göre bir daha konuşalım' dedi :)
Ben bu sözleri duydum ya, sırtım yere gelmez :) Odaya çok belli tedirgin girdiğimi gören hastalar odadan mutlu çıktığımı görünce çok sevindiler. Ben odaya girince arkamdan 'inşaallah iyi çıkar' demişler. Hepsiyle güzel güzel vedalaştım. Ben randevu gününden sonraki bir kaç günü kan verme, sonuç alma gibi nedenlerle hastanede geçirdiğimden muhtemelen bu onları son görüşüm olmayacak; hatta içlerinden bir tanesini hasta yakını olarak yirmi sene öncesinden hatırlıyorum. Kızı Susam Sokağı'nda Güleç'i oynuyordu. Şimdi kariyer yapmış bir müdürmüş :)
Yarın sabahtan kan vermeye gideceğim. Bir gün yanlışlıkla dokuz tüp yerine onbeş tüp alınan kan tüplerinden elime sığmayanlar pantolon ceplerimde laboratuvara çıktım. Artık laboratuvar çalışanlarıyla da arkadaş olduğumdan 'kim aldı bu kadar kan senden?' diye sorduklarında 'aşağıdaki VAMPİRLER' deyiverdim :)
Defdef faciasından sonra ailece iyi haber duymaya o kadar ihtiyacımız var ki Allah'ım yüzümüze bak. Skeloderma da SLE de şu an uyuyor, uyumaya devam etsinler. Onlarsız daha mutluyum, onlarsız hayatım onlarla olduğundan daha mutlu. Aslında ben hasta yatarken de katlanılması insan üstü çaba gerektiren ağrılar dışında mutsuz değildim, sadece 'gelecek korkusu'ydu benimki; ya hep böyle olursam, 'hayatım böyle geçecekse'yle başlayan cümlelerin sürdürdüğü düşünce zincirlerinde trafik kazası; her seferinde ağır ağrılı yaralı ben. Geçti artık. Çok gençtim, bu kadar olgun değildim; hoş hala değilim :D
İki aydır esnettiğim pilates saatlerini yeniden yoluna koydum. Sadece beden değil ruh sağlığıma da iyi geldiğini iddialı biçimde savunduğum pilatesle daha önceden spordan saymadığım, pilatesin farkına Nalan abladan sonra vardığım için arada geçen zamanı spor anlamında boşa geçirilmiş zaman sayıyorum. Bu bir özeleştiridir. Pilates yapın; yeminle çok iyi geliyor; hem ruha, hem bedene.. Pilates fotoğrafları için sabırsızlanıyorum ama fotoğraf makinemde nedenini bilmediğim siyah noktacıklar var; Nivea'nın siyah nokta temizleyicisi bantlarından mı yapıştırsam :P
Tamam; kabul ediyorum, bu da kötüydü :/
Beklerken eğlencesi :)
Hakan ikna etmeseydi vallahi de billahi de bu kez gitmeyecektim randevuya.
Gün sonunda 'sonrası'
Dağılmış gri bulutlar, masmavi bir gökyüzü umutlarım gibi..
'Şimdilik' hoşça kalın.
En az ben kadar iyi olmanız dileğimle yorumlar için sonsuz teşekkürler. Dönerim ben onlara :)
ŞABLONUMU DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUM. ÖNERİSİ OLAN?
İlk etap sonuçlarına çok sevindim, dilerim kan sonuçların da olumlu çıkar. Cahil kadınlar gibi kontrolden kaçma planına da akıl erdiremedim doğrusu, Ankara dışında uzun kalmak sana yaramamış. Hadi güzel sonuçları al da görüşelim artık ben gitmeden:))
YanıtlaSilCandan gönülden kutlarım.Meral Hoca'nın muayenesinden kg konusunda azar işitmeden çıkmayı başaran ender insanlardan biri oldun ...Kanların da çok iyi çıkacak ben eminim..Bana da üzülme artık..Allah beterinden saklasın..
YanıtlaSiltopkek hikayesini biliyordum ama okuyuncada hiç bilmiyormuş gibi oldum nedense:) ayrıca vampirler güzeldi..canım tema konusunda nasıl bişe istiyorsun 2 sütun 3sutun yada tek sen nasıl istediğini söyle ben mail atayım sana ordan bakarsın olmamı??ama sana böyle sade değildi renk cümbüşü olan gökkuşagını anımtasan bir şablon fena olmaz ne dersin..
YanıtlaSilTema bahane seni okumak şahane...de ben de usandım bu yeşilden anacım..Deli zırtlak bi şey olsun ..
YanıtlaSilCanım, kontrolünün iyi geçmesine çok sevindim. Tahlillerin de çok iyi çıkacak biliyorum ben. Hakan hala sana fotoğraf makinesi almadı mı? Pankart açalım :)
YanıtlaSilBir yazında "bu yeşil sayfa bana iyi geliyor" demiştin. Ama bence de değiştirmenin zamanı geldi. Çok güzel temalar var. Google'da Blogger Templetes diye arama yaparsan bir çok şablon çıkacaktır. http://btemplates.com/ Burada var mesela.
Ben de topkek istiyorum :) Bir de niye hala başlayamadım ben bu pilatese ya, nedir benim sorunum hı nedir? İç ses "tembellik"
Öptüm seni.
gülenim bişiler eksik gibi fazla uzun kaldı gibi puff uykumda geldi
YanıtlaSilinat edip okudum:)))))
YanıtlaSilbayılıyorum senin uslubuna
şer bir olayı o kadar naif ve bir o kadarda eğlenceli hale getiriyorsunki karşımda seni dinliyormuşum hatta izliyormuşum gibi oluyorum
inştahlil sonuşlarında güzel çıkarda o vampirler kanını emmekten vazgeçerler
çektiklerim dışında mutsuz değilim yazmışsınya bu nasıl bir büyüklüktür
rabbim seni her daim mutlu eylesin dertlerine şifa bulasın inş
bu arada şablonunda güzel olmuş
YanıtlaSilçok sevindim bebeğim.hep güzel haberrler al inşallah:))
YanıtlaSilgülen nasıl geçti??? bana dönüş yap olurmu merak ettim
YanıtlaSilbaşından geçen olayları keyifli bir biçimde anlatabilmeni ve neşeni çok sevdim.
YanıtlaSilYaziyi okumadan yorum yazmaya gelen inatci ben:)) Sayfanin yeni hali cok güzel olmus, niye degistirmek istiyorsun ki, ben cok begendim:)) Hadi simdi yaziyi okumaya gidiyorum:))
YanıtlaSilÖptüm kactim ben:))
CANIM BENİM ÇOK SEVİNDİM İYİ OLMANA . EN ÇOK VAMPİRLERE TAKTIM VALLA DİĞER HASTALIK NE OLDUUUU.İYİ OLMANA ÇOK ÇOK SEVİNDİM İNAN İYİ OL HEP CANIM BENİM SENI ÇOK ÇOK SEVİYORUM . KOCAMAN ÖPÜYORUM.
YanıtlaSilfındıkımdan alıyoz biz hberleri her ne kadr okyup takp edemzsekte::))kekler hüplnmiş:)) ii olmans sevndim..aaa ne gzl olmş hem güle gle kulln
YanıtlaSilgülen'cim bugün çok geldim biliyom:))) ama cebimde tuş kildine almamışm gittti kntrlarım hühüh:((( nesem şey diyecektim mailne bak kibrit kutularımı yolladım bak bakalaım hangini beyencen
YanıtlaSilcanım konuyla alakalı değil ama ben bi hediyeleşme etkinliği başlattım katılırsan sevinirim. :))
YanıtlaSilGülenim sonuclarin iyi cikmasina, doktorundan azar isitmedigine sevindim, insallah kan tahlillerinde iyi cikar. Topkekci seniii:))
YanıtlaSilÖpüyorum canimin ici, herkese bol bol selamlar, sevgiler:))
gülenciğim benim yatmadan önce gece hayallerini kurduğum birşeydir bu. bir yün cafe.. kimbilir bir gün memurluğu bırakırsam yapmak isteyeceğim tek iş(emekli olma şinsım yok tabi bu kanunla korkarım 55-60 yaşlarında hala işletme denetimi yapıyor olacağım) hediye illaki el emeği olacak diye bir şart yok. bu şartı senin katılman istediğim için koymadım canım. Başörtülü bir arkadaş çıkarsa bir eşarp hediye edebilirsin. yada şapka, kırılmayacak şekilde ambalajlarsan çok hoş porselen kupalar var. eminim sen daha detaylı düşünürsün. sevgiler canım.
YanıtlaSil