8 Haziran 2010 Salı

OYH PEK UZUN OLDU BU SEFER :D YORUM YORUMLARI VE FOTOĞRAFLAR

Karıştırdım günleri birbirine. lışma sürecimi henüz tamamlayabilmiş değilim. Iklim güzel ama alışana kadar nem ilerleyen günlerin sıcağıAnda zorlayacak beni. Nem oranı yükselince çene altımın göğüs kafesine değdiğinde hissettiğim karpuz yemişim de karpuz suları çenemden göğüs kafesime doğru akmış ve orada kurumuş da yapış yapış olmuş etkisi yeni törpülenmiş bir tırnağın kara tahtayı yukarıdan aşağı çizerkenki o iç gıcıklayıcı etkiyle hemen hemen aynı benim için. Nemden rahatsız oldugumu söylediğimde herkesin ağız birliği etmişcesine ‘ama kışın buralar çok güzel olur’ sözleri Fethiye’nin kışını daha çok merak etmeme neden oluyor.

Perşembe günü önemli, özel ve çok sevdiğim bir konuğum vardı; Nur ablam ve arkadaşı bizdeydi. Günün ilerleyen saatlerinde Asortiğim de kaçamak yaparak dahil oldu gruba. O kadar mutlu oldum, o kadar sevindim ki :) Geciktikleri için gelmeyeceklerini düşünmeye başladığımdaki hayal kırıklığımdan söz edip canımı yeniden sıkmak istemiyorum şimdi. Komşularım -Allah eksikliğini göstermesin misafirlerim geldikçe onların ‘internet’te tanıştıgım dostlarım oldugunu ögrendiklerinde çok şaşırıyorlar.. Aslında ben de zaman zaman şaşırmıyor degilim. Aslında bu durum benim için ilginçligini korumaya devam ediyor. iletişimin çok zor olduğu yıllarda yatılı okul mezunu biri olarak eski arkadaşlara ulaşmanın zorlugunu çok iyi bildiğimden ulaşabilecegim arkadaşlarımla anlık planlar yapmayı seviyorum..

Nur ablamla zaman çok güzel ve doygundu :) Sanallığından zerre kadar eser kalmayan dostluklarımın sımsıkı sarılarak, aglaşarak bir daha görüşmek üzere diyerek ayrılmak; artık bu duyguyu bile seviyorum. Nur ablamla kendimce geçerli nedenlerimden ötürü kısa bir ara verdigim ili$kimiz kaldıgı yerden daha saglam, kopmaz, incinmez duygularla devam ediyor.

Nur ablam cumartesi akşamı sevdikleriyle kavuşmak üzere Istanbul’a döndü. Bizse daha şimdiden Nur ablamızın buraya dönmesini bekliyoruz. Biz kim miyiz? Belgin’im, yani Almanya’daki kız kardeşim; iste o, ben, Fındık, Asortik ve daha niceleri :P

Yiyecek-içecek konusunda araştırmacı, meraklı, hevesli bir ki$ilige sahip degilim ne yazık ki :( Bu nedenle evime en son geldigindeki menülerle bir sonraki gelişlerinde de karşılabilir insanlar :) Hatta kısa bir anı sıkıştırayım araya; Defdef’in patronunun kardeşi Ankara’da askerlik yaparken Defdef askeri ara sıra yoklamamı rica etmişti. Ben de her gidişimde bildigim tek tarif olan pirinçunlu kekten yapıp götürüyordum. Asker ablasına, ablası Defdef’e, Defdef de bana askerin ‘hep aynı kek, hep aynı kek; artık kek getirmesin’ dedigini söyledi. Namkör çocuk :)

Nur ablama patatesli yufka böregi, un kurabiyesi ve makarna salatası yaptımdı. Özenmedigimden degil ama itiraf ediyorum ki mutfakta çok kötüyüm. Kendisine o kadar yalvardıgım halde patatesli börek açlık grevindeki bir eylemciyi bile baştan çıkaracak kıvamda degildi. (Senden nefret ediyorum Nefise!)Ben mutfak konusunda rezil bir kimseyim :) Özür dile patetesli börek Nur abladan!

Patatesli börek: Özür dilerim Nur abla ama inan ki benim suçum degildi.

Gülen: Doğru mutfağa patatesli börek!

Sen bakma ona Nur ablam.

Komsularımın gelecegi gün yaptıgım mayalı pogaçaların akibetini düsündükçe pasta börek aktivitelerime bir son vermek istiyorum aslında.


Ilk gün yenilebilir nitelikte olan bu iki tepsi pogaça dan kalanlar derin dondurucuya atıldı ki can isteyince ya da ani misafir agırlama durumunda derin dondurucudan fırına transfer olsun ve sıcacık sıcacık yüzümüzü güldürsün. Ben öyle dememisim babamın canı pogaça istesin. Ben de böyle gerine gerine ‘hemen babam’ deyip çıkarıp onları atmısım fırına, buzları çözünürken evi sıcak kokutsunlar, süt ve tereyag. Bunlar fırından bir çıksın. Çevik kuvvete ver terörle mücadelede kullansın. Birinin bir yerine degse morartır vallahi. Dedim ki Hakan’a ‘bunlardan kurtulmalıyız. Yürü balıklara gidip verelim’

Hakan: Ne vicdansız insansın sen.

Gülen: Balık bu, ne anlar? Nasılsa yerler.

Biz aldık neredeyse bir poset pogaça sanki balıkların köküne açlıktan kıran girecekmis gibi gecenin 23’ünde Hello cafenin yamacında insanlar tarafından ekmekle beslenen balıklara gittik tırıs tırıs :)

Az sayıdaki insanın bizim denize ne attıgımızı görmemeleri için kendimizi siper ederek küf yesili romantik ahsap masalardan birine oturduk. Elimizi her posete attıgımızda çevremize bize bakmadıklarını anlamak için söyle bir göz gezdirdikten sonra pogaçaları çaktırmadan çaktırmadan birer birer atıyoruz denize. Bekliyoruz ki balıklar gelsin. Acilen gelmeleri gerekiyor aksi halde rezil olacagız çünkü bir türlü içlerine suyu çekip batmayı beceremeyen pogaçalar sanki ahsaptan küçük gemicikler gibi küçük dalgacıklara boyun egmeden eglenceli eglenceli yüzüp duruyorlar suyun üstünde. Bir Allahın kulu balık da gelip ısırmak için hamle bile yapmıyor :D Nasılsa gelecekler diye bütün pogaçaları attık mı denize :D Denizin üzerinde yüzen bir sürü pogaça! Insanlar da bir halt karıstırdıgımızı anlamıs olacaklar ki rezil olmanın kötü hissini kenara ittirip onlarla birlikte gülmeye basladım. Ilk günlerde avlamanın yasak oldugunu bildigim halde ‘bu balıkları yakalayıp suracıkta mangal yapmazsam’ diye takıldıgımda önceleri ciddi sanan garsonlar sonradan halime alısmıs olacaklar ki kendime sasırmıs havası vererek sordugum ‘balıklar pogaça sevmiyor mu yoksa?’ soruma verdikleri ‘neli?’ yanıtıyla balık-pogaça kaosunu kahkahaya bogdular :D Pogaçaların ıslanıp ‘yenilebilir’ -ama o da belki- hale gelene kadar bekledik. Balıklar yavas yavas ısırmaya çalıstıkları ‘sey’ bir türlü kopmayınca sinirlenerek ‘karın doyurmak bahane ben de bunu koparmazsam’ diye çılgınca bir mücadeleye giristiler pogaçalara karsı. Hakan da belgesel kameramanı gibi ‘bak nasıl da cebellesiyorlar!’ diye fikrini söyleyince ben sonsuza kadar bir daha o pogaçalardan yapmamaya karar verdim. Ertesi sabah toplu balık ölümleri olup olmadıgını kontrol etmek için sabahın erken saatlerinde Hello cafeye gittik. Neyse ki bir tane bile ölü balık yoktu deniz üzerinde.

Poğaça laf, ekmek yapıyorum artık ben :)

Çok sıcak. Denize mi gitsem diye dü$ündüm bugün ama Hakan’sız deniz ne ki; okyanusda olsam ne yapayım ben :( Hakan’a en son yazdıgımı okuyup okumadıgını sordum. Okumus ve begenmemis çünkü çok kısaymıs ve hemen bitmis :P

Hakan;

Özledim seni..

Biliyorum sen de beni :P

Mayri’m; amin. Sevenler ayrılmasın, ayrılmamalı da zaten çünkü hem sevdigin hem sevildigin bir iliski çifte kavrulmus lokum gibidir. Çifte kavruk lokumu kim sevmez?

Ankara ve sonrasında da Istanbul’un hava durumuna çok sasırdım. Ben halen nerede oldugumu çözebilmis olmadıgımı sanıyorum zaman zaman. O kadar sıcak ki.. Evet dengeleyebilsek ne güzel olurdu, kimse kimseye ‘hava nasıl oralarda?’ diye sormazdı :) Buraya da yagacak gibi görünüyor.

‘Daha bu sıcak mı, dur bakalım sen daha ne gördün’ demiyorlar mı neyse ki Temmuz’un ilk üç haftası buralarda degilim :)

Şanslı’m; ben arada öyle baslık hataları yaptıgım için konuyla ilgili özür dilemeye alıstım. Bak diliyorum iste; seni korkuttugumdan baslık için özür dilerim.. Canım buraya gelirken az çok nelerle karsılasacagımızı bildigimizden her seye hazırdık. Bugün uyandıgımda Hakan yoktu, kahvaltıda Ona çay da koymadım :( Hiç bilmedigimiz bir yerde daha ilk ay henüz dolmusken asortigim sagolsun böyle bir is fırsatı bizim için büyük sans. O nedenle düsünmemeye çalıstım tüm gün. Teselli için tesekkürler canım..

Çelebi’m; çok sagol. Gelsin ve geçsin gitsin. Büyük acımdan sonra her an yanımdaydı Hakan. Artık benimki baglılık degil bagımlılık :D Her üzülüp agladıgımda saçımı oksayan sevkatli ellerine ait parmaklarından birini ettigimiz bir dövüs sırasında çatlatmıs olsam da seviyorum Hakan’ı :) ,Dur yeri gelmisken ben bir özür daha dileyeyim. Hakan parmagını çatlattıgım için çok özür diliyorum.. Çelebi’m; senin de günlerin güzel, neseli ve arkadaslar içinde geçsin..

Dikiş dersi’m, sana dikis dersi, kendime dikis derdi diyorum :) Evet güzel bir yer burası ama hala temkinliyim. Saglık kosullarım bakımından sorun yasamamak istiyorum. Bu dilegim de kabul olursa ben burayı çok sevdim ve çok mutluyum. Uykularım düzene girdi. Tek sorunum istahımın feci derecede açılmıs olması :( Yaklasık bir senedir yaptıgım bütün pilates seanslarımın üzerine bir bardak soguk su içtim. Gerçi buraya ilk geldigim gün sismis hissetmistim kendimi. Birden sıcak bir yere geldigimden tembellikle mayısıklık edip pilatesi boslayınca neredeyse eski halime dönmüs buldum kendimi :D Buradan da anlasılacagı üzere pilates iyi bir seydir :)

Üçayaga gelince, benimki tamamen çok büyük bir sans. Ali abime üçayak nerden alabilirim diye sordugumun ikinci haftasında açılan ikinci el pazarında Hakan’ın sivri bakıslarından kaçamayan hiç kullanılmamıs bir üçayagın tesadüfen sahibi oldum.. Her ayın ilk çarsambası açılan ikinci el pazarında olsun gözüm. Bulabilirsem senin için alırım..

3prenses’im, canım; çok tesekkür ederim. Umarım her sey yolunda gider –ki buna hepimizin çok ihtiyacı var- kim ne isterse olsun. Ben istiyorum, çok istiyorum oluyor. Uzun ayrılıklarımız oluyor bizim, benim Kocaeli, onun Izmir yolculukları sırasında ama biz aynı sehirdeyken hiç ayrı kalmamıstık. Onu ugurlarken pazarları yatılı okula giderkenki hüzünlerimden birini yasadım sanki.. Neyse az kaldı; sezon bitimine az kaldı :P

Magissa’m :) bana deli diyen benden deli olmasa bari :P Evi dagıtıyor sikayeti ancak Hakan tarafından bana yapılabilir :D Utanıyor muyum bunu söylerken? Yo utanmıyorum. Hayat müsterek. Biri dagıtacak digeri toplayacak ama bu benim hatam degil kisiligimden kaynaklanan bir durummus. Aynı anda birden fazka is yapmak istedigimden oluyormus. Ben Hakan’ın yalancısıyım. Mutfak toplarken baska bir ise atlayıverince haliyle hiçbir is çıkmıyor ortaya. Ve anca uyarılınca farkına varıyorum nelere baslamısken nelerle devam ettirdigimi ev isi kariyerimi :D Yani bence Hakan biraz kafasını dinlesin. Sana verdigim yanıttan bu sonuç çıktı :D

Asortiğim; biz de sizi ailece begenerek seviyoruz :D Burada olmana, seni tanıma sansıma, sevgine arkadaslıgına, dostluguna tesekkür ediyorum. Sadece tesekkür etmesem de yarın kahve içsek? Türk kahvesi ve iki pisirimlik kalan sakızlıyı karsılıklı içsek? Buraya gelme fikri olmadanki yakınlıgımızda bir gün seni kahveye davet edecegimi biliyordum sanki. Degisik bir hissedis bu.. Sanki ben önceden planlanmıs seyleri yasıyorum; çok istedigim seyleri.. Sevdigim adam gitti diye üzüldüm yoksa üzüntülerimle ilgili iç döküsümü yaptıgım balık ekmek yedigimiz teknede konustuklarımızı hatırla lütfen. Bana söylediklerini hep aklımda tutuyorum.

Yakında Hakan’ı o otelin sahibi olarak görürmüsüz :D Ne kariyer ama :) Hiçbir sey olmaz degil. Önceki aksam tehne alıyorduk az kalsın :D Hello cafenin oradaki ahsap ve üzerinde yengeç yazanlardan birini :)))))))))

Beğendin mi fotografı gerçekten? Iki aksamdır fotograf çekmeye gidiyorum. Fotograf çekmeyi çok seviyorum. Yeni bir makine almayı da düsünmüyorum. 26 haziranda üçüncü yasını kutlayacagız makinenin; Hakan’ın dogum günü armaganı da. Nasıl degistiririm ben onu :P Yarın için haberlesiriz..

Öğretmenim; canım benim canım benim. Seni ben pek çok, pek çok severim :)

Buranın havasından, suyundan, insanların rahatlıgından sanırım enerjim çok yüksek. Simdiye kadar can sıkıcı bir sey olmadıgı gibi istedigimiz her sey evimize düsüyor. Huzur hissediyorum içimde. Hakan’ın da neden orada oldugunu bildigimden kendimi rahatlatmayı becerebiliyorum. Mesela su an aglamıyorum :( Güzel dilekler için sonsuz tesekkür ediyorum canım ögretmenim..

Duymayan kaldı mı; sanmam. Bizim becerikli arkadaşlarımızdan yetenek sizin ve ojeli parmaklar kendinizi özgürce ifade edebileceğiniz güzel ve hayli ilginç bir etkinlik düzenlemişler. Yaratıcılıkta sınırları belli olmayan bu iki arkadaşımızın düzenlediği ama benim katılamayacağım bu etkinliğe hiç değilse yazarak destek vermeyi çok istedim.

Haydi bakalım kolay gelsin :)


VE FOTOĞRAFLAR..


14 yorum:

  1. canın saolsun ,ne zaman bulursan :)iklimin yaraması iyi olmuş :)yazılarına döneyim :)

    YanıtlaSil
  2. Yaa demek ki çene altın, göğüs kafesine değince haa.. Ayol o pozisyon resmen uzun otururken, uyuklama pozisyonu:)))
    Eeee naapiceksin? Heryer Marmaris gibi rutubetsiz ve hoş havalı olamıyor:)))
    Aman da Hakan'ından ayrı kalıyormuş da.Kıyamam sana. Olur böyle şeyler kızım.Daha iyi, birbirinizin kıymetini iyice bilirsiniz.
    İyi ve mutlu olduğuna sevindim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. gül gül öldüm sabah sabah gülenim:))çok datlusuuun:))

    YanıtlaSil
  4. fotoğraflar güzel, yazı eğlenceli kusura bakma inat ettim okudum;)

    YanıtlaSil
  5. Canım benim, yorum yorumları deyince daha br hevesle koltuğuma yerleştim ama bizim önceki yorumlar hep güme gitti:) Keşke son yazına da yorum yapsaymışım:( Yorumları yorumlaman hoşuma gidiyor...
    Tatlım kanuşma fırsatı bulduğumuz ilk anda sana bir börek tarifi verip, seni hain patates böreğinden kurtaracağım. Hem de çok kolay. Öptüm canım seni...

    YanıtlaSil
  6. Buraya kış geri geldi. Keşke Bursa'ya yerleşseydiniz:)
    Poğaçaların hikayesi pek komik:) Yalnız sen vazgeçme poğaça yapmaktan, inşaat sektörü hareketli bu günlerde taşa ihtiyaç olabilir:)

    YanıtlaSil
  7. Ay..şiştim yeminle çok güldüm..yaaa...sen hep bu tarz yaz yaaa.. ciddi ciddi yazınca yohhhh.. olmuyo.. araya beni de sıkıştırmışsın..bayıldım evdekilere de okudum ...sen ben den nefret ede dur deli kaduun men seni sevirem... ha ha ha ..

    YanıtlaSil
  8. Hello cafe olayına gülmekten yorumu yazamadım..İnsanları bildiğimden daha bir komik geldi ve kıkır kıkır güldüm..
    Geldim ama çok yoruldum,işe gitmedim,kahveyi yarın içeriz beraber..Hem bazı kararlar verdim ,sana anlatacaklarım var.

    YanıtlaSil
  9. Yok canım! tabaktakileri yere beğenmediğimden atmadım:))
    bakalım içeride fazladan daha varmı merakıydı sadece:))
    Gülen'cim tüm yazılarını ancak bugün okuyabildim, öncelikle çok teşekkür ederim, çok güzeldi geçen saatler ve ikramın, kendine bu kadar yüklenme. Hem yeme içme bahane maksat muhabbet değil mi?
    İstanbul beni korkunç bir yağmurla karşıladı ve ağrımadık tek bir eklem bırakmadı bu arada bornşitimde tekrarladı, yani anlayacağın üç gündür hasta ve de keyifsizim.
    Hakan için sevindiğimi tekrarlar devamını dilerim. Ne yapacaksın herşey birarada olmuyor işte, zor ama az ayrılıklar sevgiyi perçinler hemde.
    Fotoğrafları bu denli insafsızca yayımlarsan yeniden oralara düşebilirim haberin olsun.
    Sevgiler canım...

    YanıtlaSil
  10. Gülencim pirinçunlu kekin fena değildi ama 5.sefer aynı keki yiyen haliyle gına geçiriyor.O asker ve arkadaşlarının da kekten bıkması gayet normal..Askere nankör diyorsun ama kekten gına geldiğini sana söylemeyerek çok kibar davrandığını da kabul etmelisin.

    YanıtlaSil
  11. Ne güzel dostluklar kuruyorsun.. ne güzel..insanlar buluyor seni Gülenim... sen gibi..

    allah dostluklarınızı daim etsin..birtanem...

    YanıtlaSil
  12. ooo nefis görüntüler...
    manzara hele.
    te-şek-kür-leeeer!

    YanıtlaSil
  13. olayı biliyorum bizzat olay mahallinde canlı olarak dinledim ama birde okuyum dedim:)) iyi yapmışım demi..ama okumak bile sanki habrim yokda yeni okuyorum gibi..gülennnn geleceyükkk:))

    YanıtlaSil
  14. Hehehehe beceriksiiiiizzzzz cadi nolcak:P
    Yazik degilmi o güzelim Baliklara:)

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails