12 Haziran 2010 Cumartesi

GÜLEN SUSMAZ :)

Bu benim için bir ilk; bir gecede üç yazı :)

OYH PEK UZUN OLDU BU SEFER yorum yorumları;

Dikiş dersim; bu iklim her an çekilesi fotoğraflarla dolu olduğundan üçayağa ihtiyaç hissetmeye başladığım bir gün salçalı ayvalık tostunun engin fotoğraf gözünden yararlanasım geldi. Adamı ne kadar bunalttıysam artık, 'İstanbul'a gidince sana üçayak alırım' dediğinde Hakan'ın dürtüp beni kendime getirmesiyle yerlerin dibine geçtim :( Demeye kalmadan iki gün sonra sanırım ikinci el pazarında hiç kullanılmamış koca bir üçayak tezgahın üzerinde salınıp dururken benim değil ama Hakan'ın gözünden kaçmadı. Yani tam anlamıyla tesadüf, yani üçayak almaya gitsem bu kadar gözümüze gözümüze girmezdi. Ama aklımdasın. Eğer varsa bir tezgahta kaçırmayacağımdan emin ol. Evet iklim yaradı ama bir acayip iklim; bugün bacaklarımda şort, üstümde kot mont, elimde şemsiye pazara gittim :D

Bunu yazan dikiş derDi :P

Nedret ablam; bak o öyle olmuyor işte. Ben 'yapma' dedikçe hiçbir biçimde engel olamadığım bir dürtüyle inadına yapan biriyim. Sadece bir örnek; gözdaş olduğumuzu söylediğin bir olay var ya; işte o fotoğrafımda iki kaşımın ortasının biraz aşağısındaki iz dikkatini çekti mi? Onaltı yaşındayım. İki kaşımın arasında bir ben var ve üvey babaannemde de her nasılsa aynı ben olduğundan ben bu bene sinir oluyorum. Sağlık memuru komşumuz bir gece nöbeti sırasında hastaneye çağırarak cerrah kırması bir doktorun ellerine teslim ediyor beni. Gece yarısı operasyonuyla ben olduğu yerden alınacak. Yattım masaya, üzerime sadece operenin yapılacağı kısmın delik olduğu yeşil ameliyathane örtülerinden örttüler. İlk iğnenin girişini hissettim sonrası akibetsiz. Ayı Hüsam dedikleri iri cerrah arkadaş hissetmediğim bir takım işlemler yaparken katılımımı sağladığı bir sohbet başlatıyor ve operasyonun olabilecek tek hatasını yaparak 'sakın dokunma' diyerek kesiğe dokunmama konusunda beni uyarıyor. Uyarısı cümlesi biter bitmez benim elim kesiğin üstünde! Adamcağız şok geçirmiş bir ses tonuyla sadece 'yok ya!' diyebiliyor :D Ve opere tam onun istediği gibi olmuyor. O izi lüzumsuzluğum sonucu burnumun üstünde taşımaya devam ediyorum :) Küçükken karpuz yerken karpuz suları ağız kenarlarımdan boynuma akarmış ve ben sallabaş hoca gibi çenemi boynuma yapıştırıp dururmuşum. Yapma dedikçe yaparmışım :) Yani benimki uyku modundan biraz farklı bir durum. Kişisel lüzumsuzluk hallerim yani :) Hava bugün yağsa da kurtulsak gibiydi. Nem miydi değil miydi anlamadım. Geldiğimden beri ilk kez karşılaştığım bu garip hava durumu bir süre kaldığımız kitapçıdan çıktığımızda yüzümüze vurunca babamla 'bu ne ola?' ifadesiyle birbirimize bakakaldık. Sonra da bir iki yağmur damlası düştü. Geçti gitti. Madem nemsizmiş e bir Marmaris yaparız biz de artık :) Hakan'la aynı ilçenin farklı iklimlerinin ayrı düşmüş sevda ortaklarıyız :( Ne arabesk yaptım ama ha :P Arabesk Leyla :) Kıymet bilmek; Ona yaptığım bütün eziyetler için bütün blog camiası önünde özür diliyorum kendisinden :)

3prenses'im; ay dur ölme, ne gerek var şimdi durup dururken. Hem benim anlatacaklarım bitmedi daha :) Burası hayatı daha kolay algılamama neden oldu. Önceden böyle bir cümleyi kurduğumda içinde mutlaka bir 'sanırım' sözcüğü geçirirdim ama hayır 'sanırım'lar daha az yer alacak bundan sonra hayatımda. Buranın iyi hissettirdiğinden eminim. Daha az sorumluluk almış gibiyim, yüküm azalmış gibi. Tatlı mıyım? Emin misin; bugün yağmur altında şemsiyesiz kaldığımda erimedim ama ben :P

biryaşımadahagirdim :) fotoğrafları beğenmene sevindim. Burası adamı şair de eder, fotoğrafçı da :) kursa gidip ışık, açı da öğrenmek istiyorum ama bu kez de doğal gözümden uzaklaşmaktan çekiniyorum. Her konuda amatör kalmak istiyorum, hayat bilmişi değil hayat acemisi olmak gibi :) Yap, yanıl, özür dile üçlemesi :) İnat edip okuduğun için seni kutluyorum. Uzun olunca 'okuyamazsın' esprisinin kontratak sonucudur 'inat edip okuyanlar' :) Kartuşum mu bitiyor ne, yazı rengi birden açılmaya başladı :P hihihihi

Peri'm; hevesini kursağında bırakmayım ben :) Ben çok seviyorum yorum yorumları sohbetlerini ama Fethiye beni bozdu :P Geldiğimden beri 'akşama ne yiyoruz?' sorusuna gayet rahat bir tavırla 'bilmem' diyen ben. 'Çay var mı?' sorusuna önceden fişek gibi sorunun sorulduğu anın dakikasında elinde bir bardak çayla gelen ben değilmişim gibi yine aynı rahatlıkla 'olabilir, bilmiyorum' diyen yine ben.. KKTC'de yaşadığım yıllarda insanların rahatlıklarına kızdığım zamanlara hayıflanıyorum şimdi. Akdeniz insanı olmak biraz rahat olmakmış meğer :) Ama ben sadece 'ara vermiştim' Döndüm şimdi :) Yarın börek tarifi için arayacağım seni. Aslında patatesli böreğin tek suçlusu patatesmiş. Bak ciddiyim çünkü o kadar taze ki.Sadece haşlanabildiklerini üçüncü kızartma işleminin de başarısız olmasından sonra kavrayabilip zekama hayran kaldım :P

Bizimgibiler'im; hanım hanım; Bursa'ya kış geleli esprileriniz de pek bir soğuk olmuş :P O inşaat sektörüne lazım olur dediğiniz poğaçalardan birini kafanıza isabet ettirerek hızlı biçimde fırlatıverirsem kafanızın çevresinde Sicilya Kuyruklu Yıldızı gibi dolanıp duran yıldızları sayarsınız sayın baĞyan :D

Nefise'm; ay dur şişme, biri gül gül ölür, biri şişer. Keşke yanımızda olsaydın da görseydin halimizi :) Bugün yine Hello cafedeydik. Servis elemanı 'poğaça yok mu abla, bizim balıklar o günden beri ekmeklerin yüzüne bakmıyor' dedi :D Ben de 'ekmekleri poğaça sanıyor olmasınlar?' dedim :D Erdim de 'biraz ciddi olsana teyze' der, hay Allah kişiliğini bulamamış bir insan gibi hissettim bir an :D Aslında çok düşünmeden hissettiğim ya da hissedebildiğim kadarını yazıyorum ben. Burası beni rahatlattı. Artık daha farklı bakıyorum belki ondandır gülümsemelerimiz :) Ben de seni seviyorum ama evet bloğuna gelince senden nefret ediyorum :D

Asortik krep'im; adamlar söylemeden üç şekerli çayımı gülerek getiriyor artık :) Onlarla iletişimimiz 'mutlaka' espri yapılması gerekiyormuş gibi gelişiyor. Bir gün Hello cafeye gidip suratımı asıp saatlerce oturacağım :) Yok yapamam :D Çocuklar çok efendi, işleri zor. Geç saatte oraları süpürüp yıkadıktan sonra sandalye ve bankları masalara kapatıp gidiyorlar :( Allah kolaylık versin. Planlarını, kararlarını, ağzından cımbızla çektiğim anlatacaklarını daha anlatmadan çok sevdim. Haydi yapalım :D

Yaşam guru'm; Çok geçmiş olsun :( Ben senin eklemlerine de bronşitine de kurban olurum. Bak burada az yağmur çok güneş var. Al abimi gel. Zaten eylül gibi bekliyorum. Belgin'e de gideceğiz hem. Çok seviyordum seni şimdi daha çok :) Hakan şu an işte. Telefonlaşıyoruz :/ Pazartesi günü gelebilecek ancak :( Olsun, buna şükür. Keşke yarın akşam evde olsaydı Okan'ı izlerken sesimi çıkarmazdım, Okan'ı izlerken kıskanıp TV'nin önüne geçip 'onu izleme beni izle' demezdim, bir Okan gecesini daha burnundan getirmezdim :P :( O benim çapraz ayak sehpamın alengirliğindendi. Yere dökülen patatesli böreğin içinde olduğu tabak olsun. Daha bir tepsi vardı patatesliden :) Rahatça döküp saçmamak için hiçbir nedenimiz yoktu yani :) Ama hala emin değilim; böreğin görüntüsünden ne mal olduğunu anladın da onun için mi çaktırmadan 'aaa döküldü' enstantanesi yarattın? O gün için sana kızgınım aslında. Saat 15.00de gelinip üç saat sonra kalkılır mı? Çok ayıp :P Abla bu bana yapılır mı? Bir dahakine demeseydin ben seni zor bırakırdım :)

Defdef'im; bence Kadir oyuna geldi. Kek konusunda Onu arkadaşları bunalttı. Yoksa her seferinde 'çok teşekkür ederim abla ama inan hiç gerek yoktu ' deyip nazlanarak da olsa alıyordu keki :P Hatta bir keresinde masada unutmuştu da yetiştirmiştim bir koşu arkasından :D Ama çok kötü bir insanmışsın sen Defdef; şimdi mi söylenir kekin fena değildi diye? O zaman söyleseydin pirinçunlu kek üzerinde ARGE yapar daha iyi olmasını sağlardım. Aşk olsun. Küstüm sana. Çekil şurdan pis.
Şenay'ım, Doğa'm; şükürler olsun ki blog aracılığıyla çok iyi arkadaşlarım oldu . Hastalık engellemesiyle yıllarca eve bağımlı bir yaşam sürünce ister istemez sosyal anlamda birlikte olamadığım arkadaşlarımla ev partileri, ziyaretlerle süren ilişkilerim halen devam ediyor. Blogların en önemli avantajı yazdıklarımızla birbiriyle örtüşen duygu eşiğindeki insanların birbirini bulup birbirlerine 'arkadaşım' demeleri, arkadaşım diyebilecek kadar ilişkiler geliştirebilecek bir ortamdan birbirimize ulaşıyor olmamız küçülen, bireyselleştirilen sistemde hiç yoktan iyidir.. Yalnız Allah dostluklarıNızı daim etsin cümlendeki harf hatasını düzeltmek istiyorum: Allah dostluklarıMızı daim etsin! Seni tanıdığım için de mutluyum çünkü sen de 'gerçek' iyi arkadaşlarımdan birisin :)
Sevgili Zeynep; saatlerce oturup izlesen yetmez manzaraların hemen yanıbaşında olmak çok güzel :) Akşamın o saatlerini çok seviyorum. Yurt dışında sadece bulut çeken fotoğrafçılar varmış. Ben bulutları, bulutların hemen altındaki bu denizi çok seviyorum ve asıl ben teşekkür ederim :)
Fındığım; sana gecenin bir yarısı canlı yayından sonra bir de yazayım bari dedim :) Ama poğaçaların suyun üzerindeki yüzüşlerini görmek lazımdı. O görüntüyü anlatmayı beceremedim :)))) Allah'tan balıklar yaşıyor :) Hani servis elemanına 'ben bunları avlarım, bir de şuraya mangal yakar yerim' deyip duruyordum ya adamlar kesin 'bu niyeti bozdu' diye düşünürlerdi kesin :) Neyse yaşıyor balıklarımız şükür de ben sanki onları biraz zayıflamış gördüm bugün :P Gelin be :)

Belgin'im; bak kafana kafana geliyor poğaça :D Olmadı işte olmadı, ne yapayım :) Bir daha kesinlikle o poğaçalardan yapmayacağım. Şevkimi kırdın sen ve bizimgibiler. O poğaçalardan yeme riski olan insanlık size minnettar. Mutlusundur artık :P Balıklar da yüzüp duruyor işte orada :)
BEN BOZDUM BUNLARLA; BU İKİSİNİN İLİŞKİSİYLE BOZDUM :)

Seni seviyorum :)


Onu seveni sevmiyorum ama!

Kimdi o sana dokunanan?
Bi' çarparsam görürsün!


Susma!
Cevap versene,
Kimdi o dedim sana??
Tamam seviyoruz işte!


Ama çıldırtma beni!
Söyle kimdi o?


Allahım sinirden egzama tuttu!

12 yorum:

  1. Bizim pelikanlara fotoroman çekmişsin yahu :))
    Yazmayı unutmuşum, size geldiğimde yaşamın kıyısında varken nasıl konuşmaktan çenem düştü diye :P ben aslında o gün hiç konuşmadım aslında.. Daha çok konuştuğum günler olmuştu hayatımda..
    İyi ki geldin, seni böyle akdenizli görünce çok memnun oluyorum.Hello cafeye gitmezdim ben senden önce birde :) Şimdi seninle gitmeye can atıyorum,çok eğlenceli oluyor :))
    Sana bütün planlarımı anlatabilirim, acele etma daha zamanımız var,relax ol lütfen :)

    YanıtlaSil
  2. Kıymet ve Kılıbık ailesinden bir yavru istiyoruz.Erdi ve ben

    YanıtlaSil
  3. müthişsin sen gülenimmmmmm...

    YanıtlaSil
  4. BU GÜZELLİKLER NEDİR BÖYLE
    bayıldım bayıldım

    YanıtlaSil
  5. sinirdn egzama tuttu aha aha aha aha şahaneee

    YanıtlaSil
  6. Eylül için biz rezervasyon yaptırmıştıkk:)))

    Pelikanlar harika.

    Kız sen bende alışkanlık aptık.Sesini duymadan edemiyorumm:)

    Öptüm

    YanıtlaSil
  7. yeni yazıda adım geçmezse küserim.
    carli...
    fethiye 'de asortik krepin oğlu zannedilen kardeşi
    (ya da benden bir şey gizliyorlar)

    YanıtlaSil
  8. fotoroman harika:)))))))))
    devamını isterim......

    YanıtlaSil
  9. Kandilin kutlu olsun canım

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  10. egzama tuttu :)geldim gülen kaç gündür okudugum bloglara bile giremiyordum :)saolasın bulamasanda almış kadar oldun ,hiç kıyamadım şemsiyeyle pazara gitmene:(,sıcak aman neme lazım çıkma dışarı :)sevgiler

    YanıtlaSil
  11. Yorum cevaplarını post olarak yazdığında tekrar yorumyapılırsa kısır döngü içine girer diye okumuş ama yorum yazmamıştım. yeni postunu okumaya geldiğimde de yazmadan edemedim. Bak Çınar kıskançlık yapmış Eylül rezarvasyonunu hatırlatıyor, eh! artık bende hemen geleyim bari:)))

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails