23 Kasım 2011 Çarşamba

BİR TATLI HUZUR ALMAYA GELDİ! BİR TATLI HUZUR VERDİ!

Mutlu küçük bir ailem var benim. Evimin havası böyle kokuyor bugünlerde. Durup dururken bir kız kardeşim olmuştu geçen yaz. Ben henüz gelmiştim Fethiye'ye, bir kaç gün sonra da Fındığım. Birlikte çok güzel bir kaç gün geçirdikten sonra beni otogarda öksüz çocuk gibi bırakıp gitmişti fındık. Yaşamın kıyısında annemiz Nur'umuz da buradaydı. Üçümüz birbirimizin ortak arkadaşı, kardeşi, annesi, kızıydık. Ortak kümede kesişen rakamlar/hayatlar gibi. Çok güzel bir kaç gündü. Yüzyüze tanıştıktan sonra da sürdüyor olmak insana huzur, cesaret ve mutluluk veriyor. Arkadaşlarının yanındayken huzurlu olmalı insan. Rahat ve sanki evinde misafir değil de senin senden habersiz başka bir yerde bölünmüş de o an yanında, evinde olan bir parçan varmış gibi hissetmelisin. Ben bu duyguyu yaşıyorum şu günlerde. Fındığım konuşurken pardon şakırken eğer astma hastası iseniz astma krizi geçireceğinizi hissedersiniz. Nefe almayı unutur konuşurken :D Onunla hiç sıkılmaz insan. Eğlenir, eğlendiği kadar da hüzünlenip ağlayabilir insan. A bir de artık eve alışmış bir yımırtamız var. Ve fakat yımırta nedense (!) ben ve Fındıktan kaçım kaçım kaçmakta ama Hakan abisinin bacaklarına sürtünmekte. Acaba biz yımırtayı severken kendimizden geçiyor olabilir miyiz? Onun bizi görür görmez köşe bucak saklanma hissiyatına engel olamaması bu hırçın sevme eylemimiz olabilir mi :P
Ali abimiz bizimleydi önceki gün. Nefis geçer biz birlikteyken zaman. Ali abi yine ve hala bekliyoruz gittiğinden beri seni :)
Bu arada ben bu yazıyı yazarken Fındık kendi yazısını yarım bırakıp yanıma geldi ve ben aynı zamanda yazımı ellerimle saklarken 'ben bağlayamıyorum konuyu ya!' dedi. Ben de ona 'sen bağlama; zaten de bağlayamazsın. Sen bir şeyi anlatırken o konu hiç bitmeyecekmiş gibi oluyor, bir başladın mı tııııııırrr diye sürer gider sende konular' dedim :D Bazı insanlar hiç konuşmasa daha iyi olur, bazı insanlar da hiç susmamalı. Kendini mutlu hissetmek ne kadar güzel ve bize bu planlanmamış birlikte olma olanağını sağladığı için Fındığın eşi Ufuk'a teşekkür ediyorum. Ufuk 'sıra sizde, biz sizi Antalya'ya bekliyoruz. Yoksa fındığı zor görürsünüz' dedi :)
Tek kusurumuz sabahlara kadar oturup öğlene kadar yatıp günü öldürmemiz ama yarın şeytanın bacağını kırıp Kaya mezarlarından başlayacağız Fethiye turumuza :)
Bugün babamın tahlil sonuçlarını göstermek için ordu gibi hastaneye gittik. Her birimiz bir koldan dağıldık.  Sonra fındığı daha fazla bekletmek istemediğim için eve gönderdim. O gittikten sonra bizim de işimiz düşündüğümüzden çabuk bitince araçla eve gittik. Baktık fındık yok ortalıkta. Canım benim birbirine benzeyen sokaklarda kaybolmuş ve çok akıllıca bir kararla hastaneye geri dönmüş.  Hakan gidip aldı :)
Bizden şimdilik bu kadar.








Uyu!!!


Saate bak ve uyu!!!




Direnme ve uyuuuu!!!

5 yorum:

  1. Yok canııım, ben hiç kıskanmıyorum:)
    Öpüyorum sizi ve Yımırta'nın da pembe burnunu severek ve de hıh! diyerek gidiyorum:)

    YanıtlaSil
  2. :)) onca isim varken yımırta ne tuhaf demi:))ama alıştık biz.evet gülen'im vukaatlara başlamak lazım geç kaldık bile:)) ilk gün otel maceramız dakka bir gol bir ne gülmüştük ama :))kıskanma canm sende gel...

    YanıtlaSil
  3. İnşallah Funda'cım bir gün... Ama sen de geleceksin:)
    Ayrıca Yımırta'nın kendi gibi ismi de çok şeker:)

    YanıtlaSil
  4. Naaaber Güselllikk !
    Tırnaklara ocede sülelim mi?iiaaaavvvv
    O güzel evde olan güzel insanlara fundişe, yavrusuna da sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Aaaa o kedinin gövdesi nerede yaa:)

    Öptüm

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails