12 Kasım 2011 Cumartesi

BİRİNCİ DERECEDEN BİNİNCİ ÖLÜM..

Vahşi miyim; evet sanırım vahşiyim. 'Ah yazık bu hayvanlar kesilecekler, ölecekler, benim koyunumun bakışı bile başka' derken (kulakların çınlasın Nihat Doğan) dört kişilik bir imha ekibi olarak daldık ölmüş hayvanın yağlı kavurmasına; yanında şehriyeli bulgur pilavı. Ertesi gün hayvandan iz yoktu. Sanki o hayvan hiç olmamıştı, hiç yaşamamıştı..
Fethiye'de daha önce ününü tününü duymadığım çeşitli otlarla tanıştım. Yediğimden bir kaç saat sonra mide ve baş ağrısına neden olduğu yetmezmiş gibi dişlerimi de ağrıtan kırmızı etle az olan ilişkimi neredeyse hiçe indirmiştim. Arada gerekiyormuş yine de her ne kadar kendimi vahşi hissetmeme neden olsa da..
Şu an deniz kenarındaki cafelerden birinde tek başınayım. Hakan uyurken usulca evden kaçtım. Masamın üzeri çok kalabalık. Beni görenlerin yuh masaüstü bilgisayarı getirseydin bari dediklerini biliyorum. Görüntü bu çünkü:


Internet bağlantımız insanı delirtecek cinsten. Çözümü geçici olarak deniz kenarına tezgah açmakla giderdim şimdilik. Günlük güneşlik buralar. Yerleşik olduklarını sandığım turistlerin üzerlerinde askılı giysiler var ama ben grip aşısı olmama karşın bu kadarına cesaret edemem..Sırtımda dolaşan rüzgar hoşuma gitse de yine de mücadele edilesi gereken bir şeymiş gibi davranmamda fayda var..
Kolumun arka tarafının sırtıma yakın yerinde gittikçe büyüyüp koyulaştığını konumu itibarıyle fark edemediğim kitle dört dikişlik plastik bir operasyon sonucu yerinden yurdundan edildi. Üç hafta sonra aynı lezyonun bacağımdaki kısmı yerleşkesinden çıkarılacak. Parça parça alıyorlar beni. Parçalayarak alıyorlar beni. Bu vücudumdan alınan dördüncü parça. Kronik hastalıklarda kullanılan rutin ilaç tedavisi nedeniyle kitlenin alınış kesi acısını, alındıktan sonra oyuğun yakılışını, dikişi hep hissettim. Patoloji sonucu da geldi. İyi huylu bir kitle. Sevindik, mutlu olduk ama kişisel olarak mutlu olsam da genel anlada mutlu değilim. Kişisel mutluluğumun beni tatmin etmediğini fark ediyorum uzun zamandır. Kişisel mutluluğumun içimi acıttığını hissediyorum. Sakin, huzurlu, sessiz bir yaşam alanım var. Hakan'la hiç olmadığımız kadar iyi aramız. Hastayken birbirimize daha sıkı sarılıyoruz, yardımlaşıyoruz, yapışıyoruz birbirimize. Hakan yeni keşfettiğim o güzel yalnız kalma/olma hissime saygı duyuyor, öyle zamanlarda atlıyorum bisiklete gidiyorum da gidiyorum. 'neredeydin' bile demiyor. Yeşillik ektiğim bir de bahçem ama içimde beni mutsuz eden şeylerin önüne geçemiyor bütün bu huzur hissi. Mutluluğun resmini çizemiyorum yani.
İyi uyuyorum, huzurla uyanıyorum. Sonra bu huzurdan utanıyorum. Buna hakkım yokmuş gibi hissediyorum ve bu duygunun önüne bile geçmek istemiyorum. Sanki kendime yabancıymışım gibi. Sanki ülkemde ülkeme yabancıymışım gibi.
Kendime bakmak istemiyorum, aynada yüzümü görmek istemiyorum. Yüzümü unutmak istiyorum.. Şehitler, depremler.. ÜLKEM ADIM ADIM FELAKETE SÜRÜKLENİRKEN BEN KENDİMDEN VAZGEÇMEK İSTİYORUM.. Banu Avar'ın Kaçın Demokrasi Geliyor kitabını okuyorum ama okumak, daha fazlasını bilmek istemiyorum. Süründürüyorum kitabı yakın gözlüğümün yanı sıra.. Bildiklerim bu oyunların bir parçası olmamam için yeterince cesaret veriyor bana. Yirmi senedir yaşadığım sağlık sıkıntılarımın üstesinden geldiğime tanık olan arkadaş, eş, dostun ne kadar güçlü bir savaşçı olduğumun bünyemde yarattığı gurur hissi hiç önemli değil artık. Ben başaramadım..
İyi kalpli biri geliyor bir adadan, deprem adası Japonya'dan; Atsushi Miyazaki. Ve burada bir göçükten iyilik dolu kalbi atmazken çıkarılıyor. İlkel bir cihazla hayata döndürülmeye çalışılırken ben de onunla bir kez daha ölüyorum. Bu kaçıncı hayata veda edişim saymadım. Tanımadığım her birinin acı gidişiyle ben de onlarla birlikte kopuyorum her sabah yeni güne yeniden uyanmaktan.. Binlerce kez bir kez daha ölüyorum..
Cinayete 1. dereceden. Derecesi yüksek. Her bir cesedin kaynama derecesi yüksek acısı.. Bilmem kimin oteli sahipleri cinayete birinci teşebbüsten yargılanıp ceza alırlarsa belki ben de diğer kayıp sahipleri gibi nefes alıp vermeye başlayabilirim yeniden..
İnsanları seviyorum ama bu aralar hayatı değil.
Yorumlar için sonsuz teşekkürler.. Internet bağlantımızın halen giderilmek üzere olduğu sorunlardan dolayı yorum sayfalarını ne yazık ki açamıyorum. Pazartesi günü telekomla son görüşmemizi yapıp bir çözüme ulaşamazsak varlığı yokluğu bir internet bağlantısızlığımızı iptal ettireceğiz.
Sevgiler..

2 yorum:

  1. canım çok geçmiş olsun,uzun zamandır buralarda olmayınca bir çok şeyden de uzak kaldım.Sağlığın şimdi nasıl?
    Yardımsever Miyazakiye içim acıyor.Bizim insanımız için ölen yardımsever insan nur içinde uyu...
    Gazetecilerimiz içinde çok üzgünüm.
    Bizleri orada yaşananlardan haberdar etmek için verdikleri emeklerin karşılığı Sağlam,oturulabilir raporu verilen bir otelde ölüm değildi.Yüce Rabbim günahlarını affetsin,nur içinde yatsınlar.....

    YanıtlaSil
  2. Canım benim geçmiş olsun! Geçmiş bayramınızı da ailecek kutlar, hepinizi öperiz. En kısa zamanda internet bağlantın düzelsin de sana kavuşalım artık. Çok öptüm!

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails