Çok edepsizim ben; AKP'ye AKEPE dediğim için edepsizim.Neymiş AK Parti dememek edep davranışları dışındaymış siyasi etiğe de hiç mi hiç uygun değilmiş.
Çünkü
Mersin gezisi sırasında 'ne olacak bu çiftçilerin hali' diye soran çiftçiye 'ananı da al git' demek siyasi etiğe çok uygun.
Hiçbir şehit cenazesine gidilmediği gibi şehit verdiğimiz o hüzünlü günlerde Balıkesir konuşmasında kendi oğlu en babasından askerlik yaptı ya; 'askerlik yan gelip yatma yeri değildir' demesi siyasi etiğe çok uygun.(bu söylemden sonra bile iktidar oldu; o da ayrı bir inceleme konusu)
Şehit olan oğlu için oğlunu vatana helal etmediğini söyleyen anneyi 'bunları mı dinleyeceğim?' diye medya ve halka şikayet etmek siyasi etiğe çok uygun.
36 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasında ilgili bakanın istifa edip etmeyeceğinin sorulması üzerine 'haddinizi bilin' demek siyasi etiğe çok uygun.
'Memur zeytini bir lokmada yemesin' demek siyasi etiğe çok uygun.
Cumhuriyet Gazetesi bombalandığında 'e ne var, bizim parti de bombalanıyor' demek siyasi etiğe çok uygun.
İddianamesi hazırlanmayan bir garip tutuklanmalar sırası ve sonrasında 'durun daha neler olacak, kimler alınacak' demesi siyasi etiğe çok uygun.
Oy saysam en uzun yazım bu olurdu kesin.
Of gözlerim pörtledi, ne zamandır olmuyordu bu göz pörtlemeleri :( Göz bebeciklerim doping almış da yerinde duramadığı için start atışını yapmak için bekleyen silah sesinden çok önce bitişe depar atmış atletler gibi yuvalarından çıkıvereceklermiş hissi veriyor bana.
Ne yani biz şimdi AKP'ye AKEPE demişiz çok mu; kızıyormuş madem ağzım dolu dolu, böyle en sinirinden ağdalı ağdalı AKEPE demek isteğiyle yanıp tutuşuyorum.Hatta telefonunu bulsam bir yerlerden de arasam ve sadece yayvan bir ağızla AKEPE, AKEPE İŞTE deyip telefonu örtüversem yüzüne :D Hatta hepsi farklı operatör ve numaralara ait değişik ses tonlamaları yapabilen 20 ultrasupersonic cep telefonu alsam ve garip bir yol haritası izleyerek sırasıyla Eskişehir, Urfa, Denizli, Van, Manisa, Diyarbakır, Artvin Hopa, toprak vermeye razı Talat bey'in yeni KKTC'si, İstanbul, Mardin, Uşak, Elazığ, İzmir -ki gavur İzmir'den sevgilerle notu ekleyerek-, Erzincan, Antalya, Trabzon, Mersin, Yalova, Tunceli ve Muğla'dan arayarak dalga geçer gibi AKEPEEEE deyip sinir etsem ve bütün bunları 24 saatte yapsam ve tutulamasam.Akşam haberlerinde de sinirlenmiş kişi 'olmaz! olmaz! bu bana yapılmaz' diyerek eliyle insanları dürtüp dursa.Ben de bunları görüp kikir kikir kikirdesem :)
Ben ne zamandır akşam haberleri saatlerinde kaşıkla dürtüldüğünde mutluluktan titreyen kazandibi kıvamındaymışım da farkında değilmişim.
Haber izledim, izlemez olaydım.
Şu mayın temizleme meselesi; mayınların krokisinde bizzat imzası bulunan ve ilk mayını döşeyen şerefli Türk ordusunun şerefli askerlerinden emekli albay Kemal Güner'in 'verin beş altı tabur ben o mayınları temizlerim' sözlerine yanıtı da çok etik buldum: 'Bunlar emekli olduktan sonra konuşur.Emekli olmuşsun, otur aşağı!' Fareler bile temizler orayı da benim askerim mi; saygıdeğer albayım mı temizleyemeyecek!!Nedir bu ısrar, madem o arazi bir takım kişiler tarafından temizlendikten sonra 49 yıllığına o topraklar bizim değilmiş gibi davranacaktık ne demeye Davos'ta 'van münit van münit' diye adamın elini ittirip durduk?(Kemal Unakıtan'ın oğlu da bir güzel onemunite sözcüğünün patentini aldı)
Ama yok; ben yanılıyorumdur kesin; 'ben ülkemi pazarlamakla mükellefim' demek siyasi etiğe çok uygun.
Bütün bu olanlara, çektiğim acıların hayatsal izdüşümlerine karşı durabilmek, hayatımı ve birlikte yaşadığım insanların hayatlarını kolaylaştırmak için durmak yok; ilaçlanmaya devam.
Kireç kuyusuna atılmış gibiyim..
Yürüyüşe çıktım.
Yorumlardan gaza geldim ya, akşam üzeri yeni bir çanta dikme girişiminde bulunmak için dikiş makinasını çıkarıp estetik ve zevk sahibi Hakan'a fikirlerine ihtiyacım olduğunu söyledim.O da bana gayet açık bir dille 'Gülen sen dikme, sen sadece yaz.Eğer dikiş dikerken kızıp her şeyi fırlatmaya başlarsan kendin toplarsın' dedi.
Yıkılmayım da ne yapayım.Hakan'sız; burun havada, kaşlar kalkık başladım bir dikip bir sökmeye :D Görür o gününü, en ufak söküğü için bile terziye göndermeyen ne olsun!%#?\`>
Ve henüz yerlerde toplanması gereken hiçbir şey de yok :) Adama inat sakince iş yapmayı öğrenirsem beni daha çok seveceği kesin :D ama bir süre için kendime kendisiyle görüşme yasağı koydum..
allahım yaaaa gene mi küstün :)
YanıtlaSilvalla yazık hakan a.o olmasa kime hönküreceksin yahu :)
Çok hoşsunuz ya, sevdim sizi:)) yeni keşfettim blogunuzu ve kısa süredir takip ediyorum ama ilk baktıklarımdan biri oldunuz. siz yazmaya devam edin ben okumak için burada olacağım. sevgiyle...
YanıtlaSilYaa kuzum ne istiyorsun sen bu adamdan, dogru söylemis iste, basliyon sonra kiziyon, bana bile yetisiyon:P
YanıtlaSilIlk cantayi dikerkenki sancilarini, tepinislerini ben bile buralardan duydum ya, ne cabuk unuttun:D
Su senin yazinin basindaki Partinin adi neydi, ha dur aklima geldi AAAAKEEEEEEPEEEEEE` di di mi:P
Dün üc defa aradim, niye telefona cikmiyon bakayim sen, haylaz:P
Gülenim kalemin kuvvetli kesin! ama çantada çok güzeldi :)
YanıtlaSilAhh Gülen memlekette kararları kimler alıyor dersin? ABD karar vermiş....
Hakan Beyin sabrına bizzat tanık olan biri olarak kesin ve net söylüyorum ki ...Bu iki arkadaşın küsmeleri gezmeleri hiç bitmez..Ciddi kavga dövüşleri olmaz..Replikler her zaman çok komik ve sanki bir tiyatro oyunundan çalıntı gibidir..tartışmanın sonunda alkış tutasım gelir ama Hakan'dan utanıyorum..
YanıtlaSil