30 Haziran 2009 Salı

KAPAKSIZ DA GÜZELSİN :)

E.Ş. ile buluştuk.Onlar üç kişi orada, ben onların karşısında, çektiğimiz kas yangı ve acıları için sevinç nidaları eşliğinde ilk lastikli seansımı gerçekleştirdim bu sabah ama Epru bana 'aa lastiğin hayırlı olsun' filan deyivermedi bi'.Çok kırıldım kendisine.Sevimsiz bir durum; 'çok güzel, evet acıyor, mutluyuz, hihihihi' şeklindeki diyaloglar itici olsa da daha şimdiden kuşlar kadar hafif ve özgür hissediyorum kendimi..Uçmayı denemek iyi bir fikir olabilir mi acaba; hazır 8. kattayken :P Bir sporcu eskisi olarak bilirimki düsturumuz 'acıyan kas çalışan kastır!'Bunun için mazoşist boyutlu bir duygu seli yaşamanın anlamsızlığı için kendisine mecbur olmak canımı sıkmakla birlikte bir yandan acı çekerkenki dolduruşa gelmiş abartılı mutluluğum :P bir yandan da lastiksiz pilates yaptığım günlerdeki emeğime hayıflanarak duygu bölünmesi yaşadım :D Buna hakkın yok sayın Epru!
Lastiğin saldırı amaçlı kullanımı dışında da bir işlevi olduğunu bizzat test etme şansı bulduğum için ayrıca mutluyum :P Bu pilates işini rutin hale getirebilirsem -ki getirmem şart; aksi halde Hakan o lastiklerle beni sadece göz bebeklerim gelen geçeni takip edecek şekilde kabartma Türkiye haritası gibi duvara monte eder, vallahi de kurtaranım olmaz, beklerim orada yıllarca öyle- kasım ayındaki kontrolüme gittiğimde doktorum Meral Çalgüneri gözlerine kesinlikle inanamaz..İşte o an mutluluk çığlıklarım çektiğim kas acısı çığlıklarına çelme takarak hasımlarını yere düşürür.İnsan hayalleriyle yaşar, bırakın beni hayallerimle başbaşa.

Önceki gün babam sabah yürüyüşünü yaparken güneş ışınlarının çöp yığınları arasındaki bir nesnenin üzerinde yarattığı parlaklığa karşı koyamaz ve o nesneyi 'gören birileri ne der' diye düşünmeden alıp eve getirir.Hikayeyi dinler dinlemez ne kadar zamandır kimler tarafından kullanıldığı hakkında düşüncelere dalmakta hemen harekete geçtiğim bu nesnenin akibetinin neden bir çöplükte son bulduğunu anlamadığım için en az kendisi kadar kırgın baktım hayata.

O çaydanlık; emeğinin karasından belli, modelinin çok eskilere uzandığından belli, kimbilir kaç kuşak gördü, kimbilir kaç kuşağa çay yaptı.Kimbilir kimin gelinlik çaydanlığıydı, sabahlara gelinle birlikte uyandı ve başladı mesaisine.Gelinle birlikte büyüdü, olgunlaştı, çocuğu oldu ve belki de torunlarını da gördü.Kimbilir ne dedikodulara tanıklık etti ibibiğinden içeri yankılanan seslerde.Ne sevinçler, ne kederler gördü.Kimbilir kaç kız istenirken pişirilen köpüklü adet kahvesinden önce dünürlere tavşan kanı çay sundu.O çaydanlık, bir gelinin yaşamının değiştiği nikahından beri bulunduğu o evin değişmez emektarıydı..Kahvaltılar onsuz olmazdı.Kızları gelin etti, oğlanları gelinlere verdi; bir tek o kaldı yuvadan uçalardan geriye.Gittiklerinde o; o evdeydi.Hiç şikayet etmeden, hayıflanmadan 'yine mi kaynatacağım' demeden, yorulup sıkılmadan ibiğinden buhar çıkarmaya devam etti.Acaba kim ve neden; kaçıncı kuşak anıları düşünmeden, umursamadan bırakıverdi bu sevimli çaydanlığı oraya??Artık gereksiz olabilir, bunların kordonlusu çıktı, sallaması çıktı.Amaca hizmet etmeyecek kadar metal yorgunu da olsa, yıllarca demirbaşı olduğu o evin bir köşesinde anı kataloğu içinde yer almak hakkı değil miydi?
Gözlerime inanamayarak aldım o çaydanlığı, bir süre hayranlıkla izledikten ve böyle bir anının asıl evi olmasa bile yerinin çöplük olmadığını, kendisinin diğer bakırlarımın arasında yerini alacağını, alışma sürecinin kolay olması ve diğerleri tarafından dışlanmadan kabul görmesi için elimden geleni yapacağımı ama önce biraz temizlenmesi gerektiğini fısıldadım ibiğine.Sessizce teslim etti kendini ellerime.


Çeltik ve pirinç kırıntıları muhteviyatli doğal bir tozla, kullanılmış anı izlerini fazlaca yok etmeden sabırla ve canını acıtmamak için nazikçe biraz çeki düzen verdim çaydanlığıma.Kapağını çöpte mi, yoksa kendisini çöpe atan o zalim ellerin yaşadıkları evde mi zaiyat verdiğini bilmediğimiz çaydanlığımız bakırlarımızın arasında kendine yer edinmiş olmaktan son derecede hoşnut, mutlu mutlu poz veriyor şimdi :)


Çok yakın bir zamanda farklı alanlardaki antika köşemi oluşturma projemin heyecanını yaşıyorum şimdi.

Anılarımıza değer katan objelere sahip çıkmanın bu kadar zor olmadığını düşünmeye devam ediyorum ben..
Atmayın; böyle özel parçaları atmayın.En olmadı bana verin.

İyi uykular.
Hadi gidin yatın, geç oldu.
Nefes al ve veEeEeEeR!!

20 yorum:

  1. ay şimdi bakırları görünce nasıl merak ettim.nerelisin.o bakırlar buradada pek meşhurdur da.

    YanıtlaSil
  2. Canim Gülenim, ninecigimin bir sürü bakir esyasi vardi, onlara gözü gibi bakar, her yil kalaylatirdi. Ne yazikki ninem yaslaninca, onun haberi olmadan, yengem bütün bakir esyalari hurdacilara verip, yerine naylon, plastik ivir zivirlar almis:((
    Bir tanecik bile hatira kalmadi biliyormusun:( Hele o ninemin, iki kulplusunda kurbanlarda yaptigi kavurmanin tadini hicbir yerde bulamiyorum..
    Ufff aklima gelince canim cok SIKILDI, hadi ben gittim..

    YanıtlaSil
  3. Canim Gülenim, ninecigimin bir sürü bakir esyasi vardi, onlara gözü gibi bakar, her yil kalaylatirdi. Ne yazikki ninem yaslaninca, onun haberi olmadan, yengem bütün bakir esyalari hurdacilara verip, yerine naylon, plastik ivir zivirlar almis:((
    Bir tanecik bile hatira kalmadi biliyormusun:( Hele o ninemin, iki kulplusunda kurbanlarda yaptigi kavurmanin tadini hicbir yerde bulamiyorum..
    Ufff aklima gelince canim cok SIKILDI, hadi ben gittim..

    YanıtlaSil
  4. 3prensesim; baba tarafından Safranbolu, melek anneciğim tarafından Eskişehir'liyim.
    Bu bakırlar benim çocukluğumdan kalma.Ben anneannemi hiç tanımadım :( Annem 13 yaşındayken 37 yaşındaki anneciğini kaybetmiş :(
    Babaannem de 6 yaşındaydım gittiğinde ama hiç hatırlamıyorum :(
    Bakırlar bana anneciğimden kalma ve ne ablalarıma ne Sedef'e veremedim :(
    Onlar da anlayışla karşıladılar.

    Belgin'im, bak nasıl kızdım ve üzüldüm şimdi.Bunlar bir hayatın izleri, nasıl bu kadar hoyrat olabiliyor insan?Bu kadar mı önemsiz insanların, büyüklerimizin geride bıraktıkları :(( Gel ben sana kavurmanın alasını yaparım bakırlarımla..

    YanıtlaSil
  5. çok harika bir düşünce tebrikler
    gerçekten de sahip çıkmalıyız değerlerimize

    YanıtlaSil
  6. Gülencim, haklısın baktım da pek seslenmemişim sana:) Bu ara biraz resmi daire işleri vardı onlarla uğraştık, oğlumun arabasına arkadan biri vurmuş, önemli bir hasar yoktu ama ikna faaliyetleri vakit aldı. bir de ben senin gibi alışkın değilim evde 3 erkek, paçamı toplayamaz oldum:) şu bakır çaydanlık da anneannemi hatırlattı aslında, bir boy küçüğünden vardı onun, çayını demler penceresinin önüne konuşlanırdı, ölünce annem muhtemelen birine vermiştir. sen güzel parlatmışsın ama itibarını kaybetmiş eski asilzadeyi, güle güle kullan, öptüm canım.

    YanıtlaSil
  7. bende de var.babaannemin tavan arasından bir iki parça bulmuştum.hele bir el dokuması sehpa örtüsü var bitiyorum.büyük büyük ninemin.
    çok güzeller.
    sende başka bir yürek var gülenim.seviyorum o yüreciği...

    YanıtlaSil
  8. bende antikalara bayılırım cok güzel canım sevgiler...

    YanıtlaSil
  9. Çaydanlığı kurtarma operasyonunda Önce canım babamı sonra seni tebrik ederim.Çaydanlık çok cimcime bir şeye benziyor.Ellerine,sevgi dolu kalbine kurban..

    YanıtlaSil
  10. Ya sana ne diyeyim ben bilmiyom.. babana da helal olsun...temizlenince eli yüzü düzelmiş.. laf aramız da atan da temiz biri değilmiş..he he..ooohhh dedikodu da yaptık rahatladık..Elimde annanemden işlemeler eski şeyler var.. blog açarken böyle bir bölüm oluşturmayı planlamıştım.. biliyorsun daha yeniyim..Bölümlerimi yeni oluşturuyorum.. o zaman o köşeyi de beğeneceksin eminim.. madem böyle meraklısın..ilgini çekecektir ...eminim.. sevgiler

    YanıtlaSil
  11. aaa ben bu yazıyı görmemişim,tabiii tam dağınıktım o günlerde ...
    çok şükür herşey geçti.
    çaydanlığını seveyim.ovan temizleyen ellerini de

    YanıtlaSil
  12. Gülenim merhaba.
    Herzamanki gibi hem hüzün hem gülümseme kattın okurken içime.
    Kabartma harita gibi duvara çivilenip gözlerle takip meselesine çok güldüm.
    Nereden aklına gelir böyle şeyler:)))
    Çaydanlığa gelince...
    Eşyaya ihtiyacı bittiğinde atılacak birşey gibi bakan okadar çok insan varki.Onlardan biridir mutlaka bunu düşünmeden sokağa atıveren.
    Ama şansı varmışki senin eline geçmiş.Yıllarca üstüne düşen vazifesini yapmış,tam değersiz hissettirildiği bir anda sevecen bir el gelmiş ,onu baş köşelere kondurup ömrünü kıymetlendirmiş.
    Bu çaydanlık çok şanslı benceee...

    *********
    Sevgiler gönderdim sana.

    YanıtlaSil
  13. Bir çaydanlığı ümitsiz bir yokoluşun eşiğinden alıp, muhteşem bir varoluşa doğru sürükleyip götürmenin en yalın hali olmuş bu anlatım... Emeğinize sağlık!

    Hayatı nasıl yaşadığımız değil, hayata nasıl baktığımız sanırım daha önemli. Kimleri için bir çöp olmaktan daha öteye gidemeyen bu çaydanlık, kıymet bilir bir şahsın hayatında böylesi özel bir yerde sergilenebiliyor.

    Gülen Tezer Üstün, iyi ki varsınız ve iyi ki o çaydanlıkla karşılaşmışsınız.

    Selam ve saygılar...

    YanıtlaSil
  14. Bakırları verme kimselere..
    Kapaksız güzelde, Tencerelerde, güğümde şahane görünüyor.

    Herşey kadir kıymet bilenin elinde bir başka güzel.

    YanıtlaSil
  15. Gülenim süpersin canım ya,
    Bu arada burası yeri değil ama 29 Ekim'de seni aradım da açan olmadı, dedim kalabalıktan telin sesini duymadı herhalde. Seni göremedim ama olsun, başka zaman görüşmek dileğiyle canım, öpüyorum.

    YanıtlaSil
  16. Anılara böylesine değer veren bir kişiliğin olduğu için öncelikle yürekten kutluyorum seni. Bulduğu en önemsiz, en küçük düğmeyi bile saklayan biri olarak ta sana katılıyorum. Evimin her köşesini dolaşırken gördüğüm her objede anıları yakalamaktan, başkalarına ait olanlarda o kişileri anmaktan büyük zevk duyuyorum. Böyle hatıra eşyalar insana unutturmuyor, kişileri unutturmuyor.

    YanıtlaSil
  17. canım ya çok acıklı bir hikaye kurgulamışsın çaydanlık için gözlerim doldu gerçekten ellerine sağlık

    bu arada umarım dediğin gibidir yani "acıyan kas çalışan kas"tır öyleyse en çalışkan yerim boyun kaslarım :))

    YanıtlaSil
  18. çaydanlığı 10marifette ilk gördüğümde bloğunuza baktım tam okuyorum benim zilli bırakmadı gene aldı elimden pc.yibende tam okuyamadan yorum yazmak istemedim en sinir olduğum şeydir ne yazıldığına bakmadan resime 2kelime yazılan yorumlara ya neyse
    bu çaydanlığın öyküsüne kas ağrılarınıza alelade bir yorumda yakışmazdı zaten elinizde yeniden doğan çaydanlığada hikayesinede hayran kaldım
    bnim kaynım nerde bulsa böyle şeyleri eve getirir hatta vitrine dizer eltimde onları balkondan aşağı atar o yine aşağıdan toplar onları kayınvalidemin evinde saklar bazı insanlar böyle değerlerin farkında değillerdir burunlarına girer ama görmezler kristallere tercih ederler böyle güzellikleri anı yüklü nesneleri baktıkça sanki film seyreder gibi önünde durup seyretmeyi sanki konuşacakmış gibi duruşunu da hiç bilmezler bilmezler.........
    sağlıklı huzurlu günler dilerim sana canım
    her işte bir hayır vardır belkide böyle hoyratça kullanılmasaydı çöpe atılmasaydı sizde görüp bu hikayeye yakıştıramayacaktınız
    gene çenem düştü gece gece hatta sabah sabahta diyebiliriz
    uykusuz geçen günler ve gecelerimin de düzene girecek inş

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails