
Saded:
Günün birinde ilk blog arkadaşlarımdan sevgili becerikli sihirli eller'in diktiği kot çantayı görene kadar da eski kotlar beklemeye devam edecekti.Kafamda oluşturulmuş modeli asla yapamayacağımı biliyordum; düşümdeki çanta çok parçalı, aksesuarlı bir şeydi..Yardımsız çizip biçmeye kalkışsam kimbilir nasıl bir şey olurdu..(Muhtemelen olmazdı) Sihirli'nin modeli çok hoşuma gidince ben ne yaptım; direk Sihirli'nin modelini tabir-i caizse arakladım :P ama dikiş bilmem, ölçme, biçme konusu ilgim alanının çok dışında.Her şeyi göz kararı kestim.Dikiş makinesiyle kavga ede ede diktim.Diktim dikmesine de astarı ne yapacaktım.Öyle yaptım olmadı, böyle denedim olmadı ama bunları yaparken de söylene söylene, 'yapmıyorum! yeter ya!' diye diye kumaşı ata ata kendimi aştım.Astarı nasıl yapabileceğimi bir türlü bilemedim.

Yanlarına parça koyarken çıldırdığım, sapını kolaylık olsun diye kemerden yaptığım, yırtık, eski havası bozulmasın diye atmış iplerini kesmediğim en önemlisi bitirebildiğim çantam

Mankenim delikanlı Hakan'a teşekkürler..
Çanta bir kaç gün öylece bekledi.Hakan 'Gülen bu ne olacak?' dediğinde 'e çanta oldu ya, daha ne olsun:D' deyiverdim.Bir kaç gün sonra tatlı Nalan ablamla telefonla konuşurken çantamdan söz ettim, zaten de Ona gidecektim 'getir çantanı da bir bakalım' dedi.Hıdırellez günü beni kahvaltıya bekleyen Nalan ablaya gitmem kendimi uyandırmayı başaramadığımdan öğlen saatlerini buldu.Nalan abla Hıdırellezin bir özelliği olarak şifa olsun diye bahçedeki otlardan omlet türü nefis bir yiyecek yapmış.Canım ablam onu yedirdi bana.Hatta dedikki 'biz bunu neden yemek olarak yapmıyoruzki?'O kadar güzeldi.

Sonra bir parka gittik.Sırtımızı bir çam ağacına dayadıkve bir süre gözlerimiz kapalı nefes alıp verdik ayaklarımız çıplak.
Pilatesle incelmiş Nalan abla :)
Pilatesle henüz incelememiş ben



Eve döndük mis kokulu çiçekli bahçelerin arasından salına salına.Sonra Nalan abla benim için ta bodrum kattan antika dikiş makinesini çıkardı.Ben Amerika'daki kızlarıyla görüntülü konuşma yaparken sağolsun O da benim çantamı astarladı.

Başarılı astar çalışmasından dolayı Nalan abla'ya da teşekkürler.
İçinde süslü perişan ünvanını hak etmeme neden olan pembe saç bantımın olduğu canım çantam :)
Gelgelelim fermuar dikme aşamasını kaçırdığım için fermuarsız bir çanta oldu.Ne yapalım diye düşünürken Nalan abla zımba bastırma fikri verdi.Ayrılma vakti; güzel bir günün sonunda eve dikilmiş ama fermuarsız bir çantayla dönünce Hakan pek bir mutlu oldu :)
Ve yine bekleme süreci :) Zımbacıya gitmemiz bir kaç günümüzü aldı.Zımba basan güzel kız çantamı görünce 'tasarımcı mısınız?' diye sordu.'Dalga geçmeyin, gururum kırılıyor' dedim.Dalga geçmediğini bizim orada olduğumuz süre içinde benimkiyle benzer işler için gelen kadınların profilinden anladım.Gelenler çok düzgün dikişli ürünlerini getirmiş olan terzi ya da biçki dikiş kursu öğrencileri idi.Benimki kadar salaş bir şeyi nadir gördüğü için tatlı kız beni tasarımcı sanmıştı.Hakan 'Evet tasarlar ama sadece tasarlar.Fikirleri iyidir ama uygulamaz' dedi.Bozulmadım çünkü doğru.Az sonra gelinlikçide çalışan bir kadın gelip o sırada zımba basılması için sırasını bekleyen çantama dikkatlice bakınca öyle bir utandımki, sanki matah bir şeymiş gibi bir de zımba bastırmaya gelmişiz :( Gelinlik ustası kadına gerekli olan düğmeyi birlikte ararken sıra benim çantama gelince çantanın benim olduğu mecburen ortaya çıktı.'A sizin miydi?' dedi.Utana sıkıla 'evet' dedim.'Çok güzel olmuş, bayıldım' demesin mi!Anladığım şu; bu usta kadın boncuk, kurdela işleye işleye böyle salaş bir şey görmekten hoşlandı.Onların bu zaafından dolayı da benim gururum okşandı :)
İşte soranlara sanki Nalan ablayı tanıyorlarmış gibi 'ben diktim ama Nalan abla astarladı' dediğim çantamın hikayesi..Kesinlikle Sihirli Eller'inki kadar güzel olmadı çantam; e ama sabrımı taşırmayın.Benden bu kadar :P
İzmit'ten dönerken içindekiler:
Üç cep telefonu, üç şarj aleti, iki şişe parfüm, ilaç çantam, diş macunu ve fırçaları, fotoğraf makinesi, pil şarj aleti, Hakan'ın gömleği, benim penyem, iki cüzdan, gazete, nemlendirici, iki kulaklık, saç bantları, üç çift 0 çorap, gözlük, digital sudoku ve ıvır zıvır :)) Aslında o bir çanta değil; bavul :D
Gülen:Zımba makinesi istiyorum.
Hakan:Sebep?
G:Çok hoşuma gitti.
H:Bu almamız için yeterli sebep değil.
G:Tamam o zaman; zımba yapmak istiyorum.
H:Neyi Gülen, neyi?'!%/(=%*
sustum :D
Ben yaptım..
Gülen yaptı..
Yine yapar mı; bilinmiyor :D
Not:Çingene kuklamdan; yani o yetenekten sonraki yazı olarak çanta meselesini konu yapmam ne büyük cesaret :D takdirle karşıladım kendimi :)
canım ilk fotonun sol köşesindeki yeşil terliğin sağ eşi görünmeseymiş daha iyi olurmuş.tamam çanta devasa ben bizzat tanığım ama yeşil terliğin sağ eşi fotoda daha çok dikkat çekmekte..çanta harbiden güzel..öptüm
YanıtlaSilSedef'im ben o dediğin yerde terlik göremiyorum; bir daha baksan :P Beğendiğini söylemek için araya yeşil terliği sıkıştırmasaydın incilerin mi dökülürdü :P
YanıtlaSilBen de öptüm; hadi bakalım :P
ooooooooo çok güzel.sen benim diktiğim ilk çantayı görsen.daha doğrusu ben gördüğüm için sussam daha çok çalışsam.ellerine sağlık.
YanıtlaSilben yeşil terliğin ucunu gördüm:)))
YanıtlaSilben sana daha öncede söyledim dimi yayınla diye.nefis bir şey olmuş benimkinden daha tarz ve daha kadınsı.gubuşun babası beni o çantayla her gördüğünde kızım boynunu zedeliyeceksin çok ağır bu çanta valiz gibi bir şey seyahate giderken kullan diyor.çok gülüyorum.benim o çantanın içinde bir tek donum yok diyebilirim herşeyi yanımda taşımayı seviyorum ne yapayım.zımba aleti alma gereksiz bence.
devam et çok baarılısın süper süper.
bence hakan'a çok yakışmış arada verde kullansın.
ama kavga etmeyin.senin çantan benim çantam diye.güzel güzel anlaşın .hadi bakalım :))
Bence de cantan cok güzel olmus, hadi bakalim tasarimci hanim, devamini bekliyoruz:)) Bende isterim haberin olsun:))
YanıtlaSilbuna sanat diyorlar işte..:)çok güzel olmuş..
YanıtlaSilcanım benim yüreğine çok iyi bak..
Çok güzel yapmışsınız çantayı Gülüm.Satın alsan anca bu kadar olur...
YanıtlaSilsevgiler kuzuu :)
bayıldım çantaya.ben de yapıcam bende..
YanıtlaSil