5 Haziran 2009 Cuma

BEN BUGÜN BİR ADAMLA DÖVÜŞTÜM.

Bir aydan belki bir kaç gün fazla, bugün ilaçlarını kullanmış olmanın gönül rahatlığıyla kan vermek için hastaneye gittik; tamam kabul ediyorum pek sabah körü değildi ama o ne kalabalıktı öyle.Tam bir saat kırk dakika sadece istem formlarının yazılmasını bekledik.Sorun değil, düzenli bir sırada sıramı bekleyebilirim; hatta bunu eğlenceli bir hale bile getirebilirim.Başkasının sıra hakkına saldırmam, punduna getirmem çünkü bana yapıldığında ben bundan hiç hoşlanmıyorum.
Aç karnına alınması gereken kanlarım olabileceği olasılığıyla yine aç gitmiştim hastaneye ve bu bazı kanlar belli saate kadar alınan kanlardandı.Saat 11.40a dayanınca gittik bir güzel yemek yedik Hakan'la çünkü artık o saatten sonra sıramın gelmesi olasılığı çok düşüktü.Sırası benden sonra olan türbanlı bir hanım kızımızla da sıra beklerken sohbet ettik; sırasının benden sonra olduğunu çok iyi bildiğim bu hanım kız bir ara gitti, geri döndüğünde elini uzatıp gözüm baka baka 1 ve 2 numaralı istem kağıtlarını tam da alıp giderken suç üstü yapmış yetkili kişi havamı takınarak 'nereye götürüyorsun onları' dedim.'içeriden istediler' deyince afsalyalarım attı ama orada gördüğüm çok kötü durumdaki hastaya saygımdan sustum.Sustum susmasına da benim buna laf sokmam lazım.Gelemem ben susmaya, böyle zamanlarda sözlerim beni terk etmezse başkalarına gerek kalmadan kendi kendimi aşağılıyorum.
Sıram gelirse endişesiyle uzaklaşmadan bekliyorum ama içim içimi de yiyor.Yakalarım ben bunu nasılsa demeye kalmadan kız bir hışımla gelip elindeki kağıtları en az on kişi önünden internün önüne koymaz mı!Garibim intern staja yeni başlamış, neler olduğunu anlayamadı kızın önüne emrivakice koyuverdiği formları bir güzel kaşeledi ve kız da arkasına bile bakmadan gitti.Peşinden seğirtmek üzereyken kızın neler çevirdiğini usulca anlattığım Hakan penyemin arkasından tuttu ve bırakmadı beni.Nihayet sıram geldi, formlarım yazıldı ama çok sinirliyim.O an 'bir sorayım, rutinlerin dışında olduğu için belki aç olmam gerekmiyordur' diye kendi kendimi dürttüm.Hemşire odasına gittiğimde baktımki aldığı smslerle son sıralardan top ten listesinin bir numarasına yerleşen hanım aPlamız orada değil mi :D Hani o sokmak için dilimin ucunda duran laflar var ya, işte o laflar 'Aferin sana, sıranın sonundaydın, hepimizden önce bitirdin işini gidiyorsun; bir de interne sanki içerden istemişler gibi yalan söyledin.Kul hakkı yedin sen.İçin rahat mı?Bu yaptığından utanmalısın' dedim.Öyle ya, ben 20 senedir oraların kurduyum; herkes yer ama ben yemem.Aptal yerine konmak kadar beni öfkelendiren çok az şey vardır.Bugüne kadar 'içerideki hiç kimse' benden istem kağıdı istemedi.Ben içerideki hiç kimseden benden istem formu istemesi talebinde bulunmadım.Sabah gidiyorum akşamın bir saatinde çıkıyorum da hiç şikayetim olmuyor.Kızın rahatlığı ve yanıtı karşısında şoka uğradım: 'bu kanları veremeseydim pazartesiye kalacaktım!'Ha sen kalma başkaları kalsın çünkü biz eşşeğiz!Kız gitti.Ben daha önceden de bir sorunum olduğu ve sonradan üzerinde durmadığım için iletişimimi öyle böyle yürüttüğüm erkek görevliye 'formlara bakar mısınız; aç mı olmam gerekiyor' sorumu sordum.Erkek görevli -ki kızdan sen oradan formları kap gel, ben işaretleyim, intrene kaşeletirsin' diyen kişinin ta kendisi!Kızın yanında madara oldu ya, 'içerideki adamın' o adam olduğunu biliyorum ama buna karşın laf söylüyorum, görevli de olsa haksızlığa göz yummuyorum ya, adamın ağrına gitti haliyle.Adam bana 'İş arasına iş sokma!İşim var görmüyor musun!Çık dışarı bekle' demez mi!Koptum.Dedimki 'o kızın işini yaparken işin yok ama benim kağıtlarıma bakıp aç olup olmamam gerektiği hakkında bilgi vermek için işin var?'Daha önceki deneyimimin öğretisi üzerine tavırlarından hiç memnun olmadığım bu kişiyle tartışmanın manasızlığı üzerine çıktım odadan.Aynı anda odada olan ve hiç sesini çıkarmayan hemşirenin işi bitince soruma 'aç olman gerekmiyor' yanıtını alınca Hakan'ı peşimden koştururcasına önce girişimi yaptırdım, ardından resmi yazılar, en son da 3 kat yukarı merdivenle çıkıp arşivden barkod alıp hemşirenin yanına döndüm.Saat 11.55 :) Dönerken kızı bir daha gördüm ama zaman en büyük rakibim; yanından geçerken 'senin yüzünden laf işittim.Şimdi gidip o adamı şikayet edeceğim' dedim.Bunları söylerken durmadığım gibi yavaşlamadım da.Bir kaç saniye içine sığdırdığım bu cümleyle kendi hız rekorumu egale ettim.Kız cevap verdi mi yoksa arkamdan o hep bildiğim sığ bakışlarla baka mı kaldı bilmiyorum çünkü ben çoktan gitmiştim.Kanım alındı.Laboratuvara bıraktık.Beş dakikayla öğlen tatilini beklemek zorunda kalmamış olmamın mutluluğu beni dışarı çık diye neredeyse azarlayan o adamın eline nasibini verememiş olmanın yanında sönük kaldı ama ben ne yaptım; o kişiden sorumlu başhemşirenin yanında aldım soluğu -tabir değil, resmen soluk soluğa kaldım çünkü neredeyse öğlen tatiline çıkılmak üzereydi-
Olayı anlatıp sözlü şikayetimi yaptım; yazılı da yapmak istedim ama şikayetimi alan başhemşire her iki koşulda da sadece 'uyarı' niteliğinde bir konuşma yapacağını söyleyince yazmaktan vazgeçtim, aslında yazılı her şikayet dilekçesinin etkisinin farklı olduğunu, mutlaka işleme konduğunu biliyorum.Sadece yapmak istemedim.
Ben 20 sene hiç şikayet etmeden, edenleri de uyararak bekledim o sıraları; sedyede yatarken bile bütün acıma karşın sessizce sıramı beklemeyi bildim.Bugün tanık olduğum bu olay benim gibi sabırsız birinin bile tenezzül etmeyeceği bir olay olmalıydı.Yaşlı ve çok hasta insanlar vardı bugün orada hoşgörüyle bekleyen.
Test sonuçlarım bugün 16.00da çıktı ama biz o saatlerde çok güzel bir yerdeydik.O adamla sorun yaşayana kadar planım doktoruma sonuçlarımı yarın göstermek üzerine kurulmuştu ama şimdi adam beni unutsun, aradan zaman geçsin, sakinleşsin istiyorum; bir nev-i bu seviyesiz iletişimin yerini sıradan bir yola girmesini sağlamak amacım :D
Kontrolsüzce salıverdiğim sinirimden bacaklarım titreye titreye çıktık hastaneden.Bir gün önceden planladığım hain planlar için Hakan'ı taktım peşime, indik Kızılay'a.Yoksa bu kadar kısa sürede barışmamı gerektirecek bir pozisyon yoktu kıyıda köşede.Çok tatlı üç kardeş tarafından işletilen zımba bastırdığımız dükkana gittik.O devasa kot çantam var ya, çıkardım içinden dün akşam diktiğim çantamı :)))) bastırıverdim zımbaları.Hemencik orada ben bunu gerisinin de geleceği sinyallerini vererek bir masrafa soktumki aman ne güzel bir şeydi :D Bugün de terzi bir hanım vardı.Önce kot çantama baktı 'biz de diktik böyle bir çanta' deyip incelemeye başladı.Evirdi çevirdi baktı güzelce.Sonra da yeni diktiğim çantaya dikti gözünü.Çok beğendiğini söyledi; profesyonel birinin neden bu kadar basit bir şeyi beğendiğini anlayamadım bir türlü.Dikiş bilip bilmediğimi sordu.Benden önce zımba uzmanı Tunay bilmediğimi söyleyince cesaretimden dolayı bir takdir aldımki; para verip tutsam o terzi kadın bu kadarını söylemezdi.Hakan'ı süzdüm göz ucuyla, tavrından benimle gurur duyduğunu ama dün akşamki sözlerini hiç hatırlamadığını düşündüm :) Sonra Hakan'ı kumaşçıya götürerek yeni masraflarla tanıştırdım :D
Sonra Nalan ablanın ve diğer katılımcaların Kaıtı Sanatı sergisini görmek üzere AKM'ye gittik.O kadar güzel bir öğleden sonraydıki bu yazının altına gitmeyeceği için yarın mı yazsam acaba diye düşünüyorum.

Düşündüm.
Yarın yazayım.

Nurşen; çok ama çok teşekkür ediyorum size.Beni çok mutlu ettiniz.

5 yorum:

  1. efeler gibi gibisin.afferim sana tabiki hakkını arayacaksın.ben daha fazlasını yapardım.(kaza olayını hatırlatırım)kızada daha çok sinir oldum ama.kumaşlarıda bursa pazarından al izmir caddesindeki 1,5 -3,5 milyona harika kumaşlar var.çantanı çok merak ettim lütfen çekip yayınlarmısın lütfen.

    YanıtlaSil
  2. Dövüsmeden ciksan sasardim zaten:P
    Yazik Hakana yaa, senin gibi cadiyla yasamak zor:PP

    Aksam nerdeydin cadi, telefonu gene evin en uzak kösesine attin herhalde, duymuyorsuuuuuuuunnnnn!!!

    YanıtlaSil
  3. Oh, içim soğudu hastanedeki tavrınızı okuyunca. Yıllardır bir zaman oğlumun, ardından annemin hastalıkları nedeniyle, karşılaştığın tavırların mislini hem hastalardan, hem doktorlardan ve hem de bilumum hastane personelinden görmüş ve o andaki çaresizlik nedeniyle çoğu zaman karşılık verememiş biri olarak kendim yapmış kadar mutlu oldum. he he intikam:)))
    aslında her fırsatta tavır koymak lazım ki herkes haddini bilsin.
    çanta işine devam edin, bir zamanlar çok güzel dikiş diken ama artık bu iş için ne sabrı ne de gücü kalmış biri olarak deneyerek en güzele ulaşılacağı konusunda sizi temin ederim. kot çanta çok güzeldi, şu yeni çantanın fotoğrafını da görürüz herhalde.
    sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Seni biraz asabî gördüm?? Hiç yapmazdın böyle şeyler:))

    Hakan'a selâm söyle, sana bir hobi odası hazırlasın artık.Zamanı gelmiş..

    Sevgiler canım. Ben de özlemiştim.Öpüyorum çok..

    YanıtlaSil
  5. benimde başıma gelmişti böyle bir olay.bende epey yaygara koparmıştım.iyi etmişsin içinde kalmamış en azından.
    çantayı bende çok beğendim.gerçekten harika oldu.
    hakanı fazla masrafa sokma şeker.
    sizi çok öpüyorum ve çok seviyorum..

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails