25 Haziran 2009 Perşembe

OKUMAYAN 40 SAAT SUSUZ KALSIN!

Babam suyun saat kaç civarında verileceği üzerine senaryolarını matematiksel olarak yazmaya devam ediyor.
'Şu kadar saatte şunu yapsalar, şurdan buraya su şu kadar zamanda gelir.Sabaha kadar su beklemeyin.Muslukları kontrol etmeden yatmayın!'
Muslukları açık bırakıp yatmayanın!
Eğer musluklar açıkken uyanıksam, o musluğu kapatan elim kırılsın!
Suyun tısss sesini duyduğum anı her sene kutlanası Milli Batıkent bayramı ilan etmeyenin!
Su konusunda hayli titiz olan ben, mütemadiyen suyun değiştiği köpüklü bir küvetin içinden üç gün çıkarsam!
Sabunlu sularla yıkadığım balkonu, sabunundan arıtmak için 2 ton su kullanmayanın!
Su harcaması konusundaki duyarlılığım nedeniyle banyoda kova kullanan ben, nem ve terden tonra haline gelmiş ölü derilerimden kurtulmak için duş altında birinci deriyi atana kadar saatlerce keselenmezsem!
Kavga dövüş aldığımız çileklerin susuzluktan sineklenmiş kısımlarını bize bunu layık görenlerin burun deliklerinden içeri sokmazsam!
(Yazıyla) üç kutu tükettiğimiz yapmacıklı kokusundan nefret edilesi ıslak mendilleri bir daha eve sokarsam!
ADAM DEĞİLİM, ADAMSAM DA RAHAT DEĞİLİM!
Akşam yanlarını o jöle denen yapış yapış şeyle havaya diktiği horoz ibiği saçlarına zaten uyuz olduğum Yavuz'u cips yedikten sonra saçlarını kaşıdığını görüverince çocuğun saçlarını yaklaşık bir kutu ıslak mendille çitiledim.Beynimde fırsat şimşeği çakınca da sinsi sinsi güldüm kendi kendime.
Sabahtan planımı gerçekleştirmek üzere, son kalan bir bardak suyumu sote bir yerde kimselere göstermeden saklı saklı ve her yudumun tadına vara vara, sanki bir daha su içemeyecekmişim gibi içtim ve uyumaya çalıştım.Uyandığımda, saçına ve başına gelecekleri anlamış gibi Yavuz, yine kız arkadaşını görmek üzere evden tüymüştü.Susuz, gergin saatler yaşıyordum.Gergin olduğumda mutlaka çatacak bir şeyler bulurum.Dolunay'ı yedim bitirdim önce.Dolunay nereden arakladığı (bir ara yangın merdivenlerinde komşu operacı kadının 100lt.lik su bidonu civarlarında görmüştüm kendisini) meçhul bir parça suyla saçlarını yalan yanlış yıkayıp alelacele çıktı evden.Kaşınmaktan fırsat bulduğum zamanlarda da Hakan'la video izledik.
Derken Yavuz beyler geldiler; alı al, mor mor.Sözde bu akşam İzmir'e, ailesinin yanına dönecekti.Kız arkadaşını bırakıp gidecek olması çok üzmüştü onu.'Sevenler ayrılmasın.Bana bırak, ben ayarlarım.Kal bir kaç gün daha' dedim.Gözleri parıldadı.Bilirim ayrılıkları.Hakan da beni bir otobüs firmasının servisine bindirdiğinde ikimiz de mutsuz ve ağlamaklıydık ama akşamki olaydan sonra fikrim değişti biraz..Neyse ne artık :/
'Gel sana şeker vereyim' türevinde 'Yavuz' dedim 'gel sana dondurma alayım'.Geldi bu da :D Yakındaki çarşıya giderken oradan buradan, gelecekten konuşmaya başladık.Çarşıya geldiğimizde yönümü erkek berberlerinin olduğu tarafa çevirdim.Yavuz çarşıyı bilmiyor ya, benzetmenin bu kadarı olmaz; kırpılacak koyun gibi geliyor yanımda :D
Önce 'ama abla, ya ama' sözlerine aldırmaksızın Yavuz'u ittirdim berbere, arkasından da içeri girip giremeyeceğim konusunda izin isteme aşamasında kendimi :D Takılmış plak gibi aynı itiraz cümleleriyle karşı koymaya çalışan Yavuz zorla bir koltuğa oturtuldu:D Direk '3 numara dedim' :D Biz birbirimizle; ben emrivaki, Yavuz acınaklı biçimde yeni saç biçimi hakkında sözlerimizin yanısıra aynadaki bakışlarımızla da pazarlık ederken berber 'bir komutan olsun.' deyince Yavuz'a nasıl baktımsa Yavuz susuverdi.Arkalar üç numara oldu.Üstleri istediğim kadar kısalmayınca 'akşama kız istemeye gidiyoruz' uyarıma, elindeki makası daha kısa saçlar elde etmek için tekrar harekete geçiren berbere yüzümdeki tebessümle teşekkür ettim..Sonra da Yavuz'un beni yalancı çıkarmasını önleyen bakışımı yakaladım aynada.
Sonuç:saçları kesildikten sonra üstüne üstlük bir de dökme suyla da olsa, yıkanma şansı bulan kısacık saçlarıyla ibibiklikten sevimli oğlan çocuğu kategorisine terfi etmiş yakışıklı bir kuzen çocuğu :D Anne-babasının ve hiddetinden sual olunmaz SS subayı halasının başaramadığını başarmış olmanın mutluluğuyla döndüğümüz evde kahramanlar gibi karşılandım.Dondurma mı?Yok canım daha neler :D
Akşam yemeği susuzluk nedeniyle kahvaltıyla geçiştirildi ama bir yengeç insanı olarak suyla buluşamayan bedenim o kadar gergin ve mutsuzduki eteğimle dertleşirken Hakan'ın 'Gülen bu kumaşı didiklemeye başlayalı iki hafta oldu, hatırlıyor musun bir pazar akşamıydı ve biz babamla film klübü filmlerinden birini izliyorduk' deyince şartellerim atıverdi.Çatacak hedef ayağıma gelmişti.Vıdı da vıdı vıdı da vıdı.Susamadım ama çok susamıştım.
Giyindim, elimde bir makas ve artık bir bütün olduğumuz canım eteğimin canım kumaşlarıyla birlikte Yavuz ve Dolunay'ın arkamdan 'mutfağı topla da git' dalgalı konuşmalarına aldırış etmeksizin indim site bahçesine.Oturdum bir banka ve hiç acımadan ama ellerim titreyerek kumaşlarımı bir güzel kestim.Kumaş parçalarını makasla birlikte çöpe fıydırdım.Hiç bir şey olmamış gibi büfeye gidip gündüzden almadığım dondurmayı aldım.Tam yerken karşı caddede bir minibüsün bir motosikletliye hafiften çarptığını gördüm.Oturduğum banktan olaya müdahale için o tarafa doğru gitmek üzere ayaklanmıştımki taraflar bana gerek kalmadan kendi aralarında çözdüler olayı.(hoş gitsem ne yapabilecektim; orası bilinmiyor)
Yaklaşık bir saat güvenlikli sitenin gülleri, bakımlı bahçeleri arasında başı boş bir avare gibi gezdim de gezdim.Biraz daha oturdum.Sonra yeni keşifler için kalkıp bir iki adım attığımda ayağımın altında yumuşak bir şeyin ezildiğini hissettim.Balkonlardan uzanan kafaların nedeni ezdiğim yumuşaklığı fark eder etmez attığım o çığlıktı.Ne olduğuna eğilip baktım.Bir kurbağa ezmiştim!'Yürü eve' vakti gelmişti anlaşılan.Hiçbir yer evim kadar güvenli değildi.
Eve döndüm.Hakan'la konuşmuyorum.O benimle konuşmak istiyor ama ben her bir hamlesini gerisin geri gönderiveriyorum.Aşağıda kesme işi sırasında döktüğüm gözyaşlarım ve Hakan'a olan bozukluğumdan dolayı yüzüm çarşaf gibi.

SU ONARIMINI, SEÇİM ÖNCESİ 'PARK, BAHÇE AÇILIŞI, O ŞENLİĞİ, BU ŞENLİĞİ VAR, N'OLUR GELİN.FESTİVALİN KRALINI YAPARIZ.CENİFIR LOPEZ'İ GETİRTTİK.GELİN HADİ KIRMAYIN BİZİ!' ANONSLARININ YAPILDIĞI ARABALARLA MAHALLE MAHALLE, SOKAK SOKAK GEZİP DUYURDUKLARI GİBİ DUYURMAYAN BELEDİYE GÖREVLİLERİNİ KERBELAYA, EBEDİYYEN SUSUZ YAŞAYACAKLARI ÇÖLLERE GÖNDERMEK İSTİYORUM!

KAÇ SAATTİR TUVALETE GİTMEDİM BEN BE!!


Not:Sanat Düşmanı yazı yorumları yorumlanmıştır.Bilginize..
Başlığa bakmayın siz; kimse susuz kalmasın :)

8 yorum:

  1. ooy oy, sen o kumaşı keserken kendim kesmiş kadar oldum, pek bi relax durumları:) Keşke kutlamak için bir küvet su gönderebilme imkanım olsaydı. kumaş parçalarından kayık yapar yüzdürürdük ne güzel. umarım sen bu yorumu okuduğunda musluklar Manavgat şelalesi gibi çağıldıyordur. Doğumgünü olayına gelince dedim ya hastayım kafa bölgem hasarlı:) olsun 26 sında bi daha kutlarım, "kutlu doğum haftası" gibi olur. öpptümm...
    Nuriş

    YanıtlaSil
  2. Müjdeee! Büyük ihtimal uyumuşsunuzdur sular yaklaşık 1 saat evvel geldi. Bulaşıkların yıkanmasını bekliyorum, içindekiler bitsin bir parti daha yıkayıp öyle yatacağım::)
    Bu arada komşuyuz. Batıkent' teyim ben de.Hoş bunu zaten anlamıştınız suların kesik olmasından:)
    Sevgi ile kalın

    YanıtlaSil
  3. Leylakdalı'm; sonunda geldi suyumuz.Huşu içinde dinledim suyun elimle buluştuğu anda çıkardığı sesi.Mutluyum, su güzel bir şeydir :)

    Çınar; uyumam ne mümkün.Su gelmeden uyumayacağıma and içmiştim :P Tuvaletleri ovaladım önce.Sonra da bulaşık makinesi seramonisi :) Duşa gireceğim birazdan ama suyun uzun süre akmadığındaki o pas kokusunun gitmesini bekliyorum.
    Evet komşuyuz; Mesa postanesi civarındayım ben..

    YanıtlaSil
  4. Gülenim, dünde dedim ya, bir gün Hakana bulasma, disimi kircam valla (gerci kirilacak diste kalmadiya, anladin sen:))
    Allahim kimseyi susuz birakmasin, cok zor..
    Ama suyunuz gelmis artik, sevindim, tadini cikar bakalim suyun:))
    Öptüm, sarildim, mincikladim ve kactim:))

    YanıtlaSil
  5. okumayan 40 saat susuz kalsın gibi tehditvari bir başlık olunca sonuna kadar soluksuz okudum.çenem ağrıdı gözlerim yorumdu.çoooookkkkk uzun yazı yazıyorsun beee kuzum.
    sevmedim bu yazını.
    1 ben yavuz'un yerinde olsam değil evine glmek ankara sınırları içine bile girmem ne kadar sevgilisi bu şehirde yaşıyor olsada.çünkü asla asla ne kimseye böyle zorlama yöntemiyle ve memnun olmayacağı bir şeyi yaptırabilirim nede bana yaptırılmasına tahammül edebilirim.
    saygılı çocukmuş.
    eteğe ve makasa üzüldüm.ama en çokta göz yaşlarına.azmetmek başarmanın yarısı şekerim susuzluk seni çileden çıkartmış anlaşılan.
    ahh o kardelenin su sorunu yokmudur neler yaşattı bize neler.
    yeni kumaş ve yeni etek istiyorum.hakan'a dermisin lütfen 3 adama bakıyorum kolaymı diye?

    YanıtlaSil
  6. Sihirli'm; üzüldüm bak şimdi :(
    Yoruyorsam okuma istersen.İşte herkesin anlatımı farklı.Ben de kısa yazamıyorum :(
    Sen Yavuz'un oraya buraya dökülen saçlarını görmedin tabii.Görsen yaptığım bu işten dolayı önümde saygıyla eğilirdin.Hiç pişman değilim.O da rahat ben de rahatım artık.O ibibik saçlı, neye özendiği belli olmayan çakma Mohikan kılıklı saçlı çocuklara sinir oluyorum.İyi yaptım, hepimiz sonuçtan son derecede memnunuz.
    Bir süre elime kumaş, makas türünden bana çöpe giden eteğimi hatırlatan hiçbir şey almamaya azimliyim, etek metek dikmeye değil :)Üç adam benim için yorucu değil de dikiş işleri kurssuz olmuyormuş.Şimdiden kurs aramaya başladım bile..

    Belgin'im; sen dişsiz kalırsın bu gidişle :)Hele bu yaz gününde su yoktu ya çıldırdık hep birlikte.Hastalık derecesinde değil ama ellerimi sık yıkarım.Ellerimi yıkayamadım yahu düşün artık :( Neyse kabus bitti.
    Ben daha çok öptüm seni :)

    YanıtlaSil
  7. aaa:) Ben de Mesa postanesi yakınındayım. Biz site komşusu bile olabiliriz:))

    YanıtlaSil
  8. neyse ki apartmanın su deposu var :(((

    ama felaket birşey susuzluk haklısın

    sulu günelr diliyorum

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails