Bugün grup dağıldı, üç gündür bizim ideal birliktelik süremiz. Üç günün sonunda bir ayrılık, bir özlem şart. Bugün ipini koparan olabildiğince uzaklaştı birbirinden. İki bacanaklar iki baldızın gittiğinden emin olmak için kapı aralığından asansöre binmemizi bekledi. Hakan gittiğimizden emin olmaya çalıştığını söylerken Ferdi elinde bir bardak su ile Hakan'ın yanında bekliyordu. Üstelik arabanın anahtarını da vermediler bize :(Çok ağrıma gitti çok.
Sedef ve Erdim'le alış veriş merkezine gitmek üzere servis beklemeye başladık. Servis daha yeni gittiğinden bu bekleyiş çok uzun sürdü. Erdim annesine dönüp 'Cameron' dedi. Sedef 'yine karıştırdın. Ben Cameron değil, Cindy'im, Cameron teyzen' dedi. Ben Erdim'e 'uslu dur Kevin' dedim. Sedef 'bu MJ, Kevin evdeki' dedi. Çok eğlendik.
Babam yaşına bakmadan yaptığı akrobatik davranışlar nedeniyle bir hastanenin ortopedi servisine doğru yol aldı. Akşamda çekilen film için 'hiç çekemedi' diyerek teknisyenin arkasından dedikodu yaptı. Neyseki kırık, çıkık yok; saksağanları üçledik. Sektirip duruyoruz Sedef, ben, babam :)
AVM'nde sorup soruşturmadığımız mağaza kalmadı. İstisnasız her mağazaya girmeye çalıştık. Acıktık. Yemek yedik. Bir kaç parça bir şey alınca da paramız bitti. Erdim susadı. Acil su çıkışı bulduk ama paramız kalmadığı için Erdim'le su içtiğimiz yerde Sedef'in para çekme süresince rehin kaldık. Sedef'i beklerken yine yedik içtik. Sedef'e yüklü bir miktar hesap taktık ama mutluyduk :)
Bir yerden şapka aldık. Şapkaları taktık. Çıktık dışarı. Herkes bize bakıyor ve gülümsüyor. Yakıştığını düşünüp sevindik. Havalara girdik. Bir ara Sedef'in önünde yürürken Sedef'in telaşla bir eliyle kendi, diğer eliyle benim şapkamı aldığını fark ettim. Meğer şapkaların fiyat etiketleri de biz iki süslü perişanla birlikte yürüyormuş sallana sallana. İnsanlar da buna gülerlermiş. Hemen bir mağazaya sığındık ve bize gülen insanların AVM'nden bir an önce gitmesi için dua etmeye başladık.. Parmak arası mor terlikler aldık. Terliklerimizin adını 'mor' ve 'art' koyduk. Yanyana gelince morart oluyorlar. Mor terlik almamın bir nedeni var ama bir kaç gün sonra :)
Erdim'e de yeşil bir terlik/ayakkabı arası bir şey aldık, kendi seçti. Daha bir kat yukarı çıkmışken terliğin sapı yerinden çıkmasın mı! Sedef çocuğun kolundan tuttuğu gibi koştur koştur indik terliği aldığımız mağazaya. Satıcı tam satıcı çıktı. Adam 'bu giyilmiş, geri alamayız. Tamire verelim' dediğinde fırtına koptu. Sedef 'kutusunda duran terlik neden kopsun, giyildiki koptu' diye felsefeye giriş tarihine örnek bir cümle kurdu. Ben de 'sizin paketinde durduğu halde kopan terlikleriniz de mi var yoksa?' dedim. Sedef Tüketici Hakları Derneği'nden, ben de sizi internete veririmden dem vurunca hık mık etmesine fırsat vermeden makineli gibi vıdır vıdırlığımızla adam bezdirildi ve zafer :) Terlikler yeşil değil maviler şu an :D
Sedef Hakan'ın hiç hatırlamadığı keten gömleğinden harika bir çanta dikti bana. Hakan çantayı görünce çok beğendi ve 'aa bu benim gömleğim değil miyd?' bile demedi. Bu iyi bir şey. Gömleklerini unutması iyi bir şey. Zaten bir sene önce hiç ettiklerimden sadece bir tanesini daha bir kaç gün önce sordu. Dedimki 'senin öyle bir şeyin olduğunu hiç hatırlamıyorum' :D
Akşam Erdim'in alerji aşısını yaptırmak için hastaneye gittik. Çok tatlı, narin, güleç, şık bir şapka takmış bir genç kızla ayak üstü sohbet ettik. Kız acil müdahale odasına girince annesi o güzel kızın kanser hastası olduğunu söyledi. Sedef'le ikimiz ağladık :( Kız giderken o şapkanın aslında kemoterapiden dökülen saçlarının kamuflesi olduğunu anladık. Kendi oral kemoterapik yıllarım geldi gözümün önüne. Bu tatlı kız çocuğunun iyileşmesini istiyorum; tıpkı ben gibi..
Erken kalkmam gerek. Dolayısıyla uyumak gerek.
Zaman kısıtlı ama sevgim asla..
Not: Yorumlara ne yazıkki yanıt vermek gibi bir şansım yok :( Blogları da okuyamıyorum :(
Bir kaç gün sonra yurt dışındaki mecburi hizmetini bitirip yurda dönüş yapmış gibi kavuşacağım sizlerle..
Canım biz de seni özledik, yani karşılıklı bir özleşme hali sözkonusu ama Sedef ve Erdi geçerli sebebinden dolayı mazur görülmektesin. Şimdilik, sevgiler, öpücükler, gülücükler. Erdi kıvıcık saçlarını karıştırıp, minik burnunu sıkmaktayım. (İletişim yayınlarından arabaları anlatan çok güzel kitaplar çıkmış, alın çocuğa, rastlaşma şansımız olsa Nurşen teyzesi alırdı ona:)
YanıtlaSilgülenim ne güzel eğlenmişsiniz.mutluluğunuz gözlerinizden okunuyor.
YanıtlaSilben azcık rahatsızım.boyun ağrılarım var,fazla kalamıyorum pc başında...
çok tatlısınız hepiniz.
sizi seviyorum..
Alemsiniz valla:)
YanıtlaSilGömlekten olma çantayı merak ettim, onu ne zaman göreceğiz?
İyi eğlenceler. Bol bol hasret giderin, sarılıp samalanın birbirinize, bulmuşken:)
YanıtlaSilSevgiler
Canım yavaş yavaş okuyorum diğer yazılarını da. ne kadar güzel eğleniyorsunuz.Birlikteliğinizin tadını doya doya çıkarın.Bende şu an için çok sık yorum bırakamıyorum ama yaz dönemini hayırlısı ile atlattıktan sonra daha sık yorumlaşacağız inşaallah.Şimdi kaçamak,hızlı hızlı okumalardayım.öpüyorum canım seni.iyi eğlenceler.sevgiler.
YanıtlaSilAnkaraya geldiğimde bende ilk kez dağ kızağına bindim,eğlenceli birşey.İnsan sevdikleriyle zamanın nasıl geçtiğini bilmiyor.Nasılda dolu dolu geçiyor.Sevgiler
YanıtlaSilAahhaaa.. satışa geldiğimizin farkındayık.. ama elden birşey gelmemekte.. beklemekteyiz...sen mutlu ol yeter...
YanıtlaSilçıklgınım benim kolin geldi.beni nasıl şaşırttın.mailine bir baksana.seni çok çok seven Sem...
YanıtlaSil