BULA BULA ORAYI MI BULDUN?

Kaybolan su kaplumbağasını bulmak iki haftamızı almıştı da Dolunay'ın oda duvarlarında yankılanan gurk seslerinin kaynağını bulmak hiç te zor olmadı. Sen gel tüneye tüneye Dolunay'ın kupalarından birinin içine tüne, olmadı bir de yumurta bırak. Nasıl sıcak tutacaksın? Evin içinde hem de gardrop tepesinde bu işi becerebilir misin? Hadi becerdin diyelim, yavru kuş palazlanana kadar orada mı yaşayacak? Çaresi yok, aldık yumurtayı balkona koyduk. Sonra garip bir şeyler oldu ve başka bir güvercinle bizimkisi birbirlerini yoldular. Olan da zavallı yumurtaya oldu. Bunların arasında kalan yumurta arada kalanların yediği sopadan beter bir sopa yedi ve yuvarlana yuvarlana gitti duvar dibine. O yumurtadan hayır çıkmayacağını anlayan bizimkisi uçup gitti. Yumurta hala beklemede. Anlamadığım şu; bunların arsındaki sorun ne? Bizimki anne olamıyordu da başkasının yumurtasını mı çalmıştı? Birimizin geliştirdiği her bir fikir, bir diğerinin güvercinler hakkındaki engin bilgilerine dayanarak çürütmesi sonucu geri dönüşüm kutusunu boyladı.

Başka yer yok sanki

Bugün haftanın üçüncü cumartesisi. Sedef'lerin geldiğinden beri günleri bir cumartesi bir pazar olarak yaşıyorum; ara günler yok. Tatildeler ya; sürekli cumartesi ve pazar.

Bugün dışarı çıkmak istemedi canım aslında. Alışkın değilim bu kadar sık sokaklarda olmaya. Akşam 16 civarına kadar da kimseden ses çıkmadı.

Şapkam

Hatta Sedef bana çok güzel bir şapka dikti; yani dikiş makinesi çıkaracak kadar evdeydik bugün. Sedef şapkamı diksin hemen giyeyim diye onu hiç ayağa kaldırmadım. Gak deyince su, guk deyinca çay verdim, telefonlarına baktım. Orta görevlisi gibi ortalarda dolandım durdum. Şapka bitti, Sedef 'hadi sokak!' dedi. Oraya mı gidelim, buraya mı gidelim diye çekişip dururken hiçbir yere gidemeden eve dönmemek için tatlı arkadaşım Mehtap'ın yazdığından beri aklımda olan Keçiören'deki teleferiğe gitmeyi önerdim. Hakan 'dağ kızağındaki gibi yapacaksan hiç gitmeyelim' dedi. Babam 'vıdıvıdı ederse atarız aşağı kurtuluruz' dedi. Sedef'in ne dediğini duymamak için odadan çıktım. Gittik ama benim etekler tutuştu. İzmir Balçova'daki teleferiğe de Uludağ'dakine de bindim ama Uludağ'dakinde elektrik kesintisi nedeniyle havada 30 dk. asılı kalınca eh haliyle korkuyor insan.

Şunu okuyan kim korkmaz ama ya :/

Teleferiğin camları pek temiz değildi, fotoğraflar kötüydü.

Sakinleştirmek için sarıldılar bana.

Teleferiğe bineceği için sevinen bir tane insan görmedim. Herkesin yüzünde aynı endişe mimikleri. Sanki birlikte geldikleri insanları bir daha görmeyeceklermiş gibi bir halleri vardı. Bizim bineceğimiz yerde inenlerin yüzleri gülüyordu ama inmeden devam edecek olanların yüzleri asıktı. Vaz geçecekken babamın Pavorotti'yi aratmayan ses tonuyla 'sen ne biçim paraşütçüsün?' sorusu sonrasındaki rezil olma durumu yaşadım hafiften. Sonuç:bindim. Boyum uzamadı ama güzel gibiydi. Gidilsin ve binilsin.

Dönüş yolunu uzatarak TİGEM'e uğradık. Hemzemin geçitte hemen bir metre ötemizde ikisi de hatalı ve birbirinden kaba sürücünün hangisinin hangisine çarptığı belli olmadığı kazasına tanık olduk. Trafiğin hala tıkalı olmasından endişe ediyorum. TİGEM'i çok seviyorum. Yeşil, çimen, bakımlı ve sessiz sakin.

Çarpışan arabalara bindik ve çok güldük. Hakan ve Erdi trafik kurallarının hepsini ihlal edip hem de iki kadın sürücüyü sıkıştırıp durdular. Ayıp ayıp.

Hakan Sedef'le fotoğraflarımızı çekti. Fotomodel gibi poz verip durduk :)

Digital makineler çok sevimli şeyler..

Hava esiyordu. Tahminimden daha az süren TİGEM zevki yarıda bırakılarak evli evine, köylü köyüne.

Bu arada, her gün orası senin burası benim gezen kişileri takdir etmeye başladım. Her gün dışarı mı çıkılırmış? Hem bana göre değil hem de evimi özlüyorum ben.

Yapmak istediğim bir şey var. Pilatesin hayatımdaki olumlu etkilerini fark ettikten sonra sağlık koşulları elverişli olan her insanın pilates yapmasını çok istiyorum. Ben durağan spor aktivitelerini spordan saymaz ve yapmazdım ama bir ay bile olmadan düzenli yaptığım pilates beni ruh olarak da o kadar iyi hissettirdiki esneme ve nefes alırken başladığınız, verirken de hareketi tamamlamaya dayalı bu hareketler bütününü herkes yapsa çok mutlu olurum.

Bu fotoğrafın tarihini unutmayın.

Tarih: Pilates yapıyorum 15.07.'09

O kadar uykum varki :( Yazının sonunda saçma sapan harfler görürseniz bilinki uykuya yenik başım laptopa devrildi.. İyi geceler.

kmo3ı*mkdhv o23ü1mcjshayqtwydkflxş.xşsisğougbskç

hdcndapo93iaqpğnzxöçalsofeabxmldpeui