27 Ağustos 2009 Perşembe

SELÜLİTTEN SİLUET :)

Kırılınca tamirim neredeyse imkansız benim. Kalbimin yedek parçası yok, servisteki bir aylık yasal onarım süresinde yeni bir krizde, yapıştırdıkları yerinden yeniden patlayacak bir yama da işimi görmez.. Bunun kötü bir özellik olduğunu bilmekle birlikte değiştirmek için de bir şey yapmak istemiyorum; bu ilkinden daha da kötü bir özellik gibi görünse de bu durumdan rahatsız olmayı hiç düşünmüyorum..
Vicdansızlığım, giderayak elime tutuşturuverilen 'Allah'a havale belge'm ve ben üç kişilik bir yolculuktu. 13.5 saat derken 15 saat süren uzun ve bulduğum çözüme kadar az da olsa ayaklarımı üşüterek sürdürdüğüm bir yolculuk. İki kez tuvalette kilitli kaldım, iki kez biletimi kaybettim. Savrukluğun hakkını on üzerinden on puanla veriyorum ben :) Ayaklarım üşüdü ama içinde beş çift ayakkabının olduğu, azmanlığından ve ağırlığından utançla birilerinden rica ederek trenin camlarının yukarısında, lambalara yakın yerdeki bagajına koydurduğum o koca bavulu tek başıma indiremeyeceğim için zaten de içinde bir çift bile çorabın olmadığını bildiğimden o her şeyini koy götür bavulu indirmeyi hayal bile edemedim ama eve döndüğümde eşyalarımı boşaltırken gözden kaçan minicik patikcik bir çorabın da valiz yolcusu olduğunu bilseydim ne yapar eder ben o eşşek ki ne eşşek ölüsü tekerlekleriyle yürüyebilen gardrobu aşağıya indirtirdim. Ayacık parmacıkları üşümekten titremeye başlayınca ben sivri zeka ne yaptım? Kısa kollu penyemi çıkarıp uzun kolluyu giydim ve kısa kolluyu ayaklarıma çorap gibi geçiriverdim. Ayacıklarım üşümeden, buz tutmuş kalbimle indim Ankara'da trenden :) Babam telefonla haberleştiğimiz üzere bahçede bekliyordu beni. Ayaküstü gözyaşlarımız yetmedi, biz de eve çıktık. Biraz evde ağladık. Sonra babam işlerini bahane ederek beni Dolunay'la yalnız bırakıp gitti.
13.5 saat sürmesi planlanan tren yolculuğunun 13.5 saat sürmüş olması bir mucizedir; o mucize bu yolculukta da gerçekleşmediğinden 1.5 saatlik rötarı da sayarsak ilk beş saatin sonunda trenin kirli camlarından kendimi izleyip üzülmeye devam etmektense uyumayı yeğledim ve belirli aralıklarla uyanmış olsam bile tam 10 saat uyudum. Yağmurlu günlerde ortaya çıkıp nereye gittiklerini bilmeden kıvrıla kıvrıla hareket eden pembe solucanlarınki gibi pembe ve şiş göz kapaklarımı birbirinden ayırmakta güçlük çekerek ne mutlu ne mutsuz uyandım; kırgındım ama, ha bir de çok kızgın! Canım çay içmek istediği halde akşamdan içtiğim bayat çayın kötü tadı dil ucuma gelince yüzüm buruştu ve çay içme isteğimi eve sakladım. Zaten de gelmiştik..
Gündüz uyuma alışkanlığım yoktur. Uykusuz değildim, yeteceğinden fazla uyumuştum hatta; hava değişiminin o huzursuz eden etkisinden başka hissettiğim kötü bir hissim yoktu. İstemeye istemeye o koca bavulu boşalttım. Hadi şunu da koy, ha gayret derken bavulu boşaltmakla ikna edemeyip kendimi, bütün bir gardrobu yatağın üstüne yığarak yeni düzenlemelerle zaman geçirme, üzüntü atlatma terapisine giriştim :) Yabancı bir evde gibi hissederim kendimi uzun aralardan sonra eve her dönüşümde ama bugün öyle olmadı. Sanki ben buradaydım, sanki hiç ayrılmamıştım evimden, sanki o giden ben değildim; hatta giden bene kalan ben el sallamıştım. Bu 19 günlük süre içinde 'ben'i bırakıp sadece görüntümü götüren başka bir kişiydi bütün olan bitene tanık. Yaşadıklarım bana o kadar ait değilmiş gibiki olanlara yukarıdan bakmaya ve bunları yaşayan kişi için üzülmeye devam ediyorum ve bu üzüntüye o kadar hak veriyorumki o kişinin bu kırıklığı bir ömür boyu kalbinde taşımak için kendiyle imzaladığı sözleşmeyi onaylamak, desteklemek için bildiğim bütün ikna cümlelerini ardı ardına sıralıyorum.. Cümlelerimin bittiği yerde aynı cümlelere bu kez en emrivaki ses tonumla baştan başlıyorum. Kalbine saplanan ucu keskinleştirilmiş cam parçalarını çıkarmaması için onu kandırmaya çalışıyorum çünkü biliyorumki o cam kırıklarının neden olduğu yara asla kapanmayacak ve saplandıkları yerden çıkarken o cam parçacıkları bir kez daha acı verecekler ona. Elleme dursunlar orada sonsuza dek, acı seni eskisinden de güçlü kılsın, o kadar güçlü kılsınki başka acılara gebe kalma. Başkasının kalp kırıklıklarına baktığım yerden onun adına söz veriyorum kendime, unutmaması için. Bu acı onun yerine beni hayata ısıtıyor.. Acı şimdi benim ısım.. Hala insan olduğumun, değerleri olan bir insan olduğumun en belirgin hissettiricisi bu acıya sonsuz teşekkürler..
Bir gece önce deniz kokusu çekerken içime, şimdi kendi çapında bir koru olan sessiz orman kokusu sarıyor çevremi. Deniz başka kokuyor, orman başka, ikisi de güzel..
Hafiften rahat bir esinti var; üşüyorum, üşümeye yeni başlamış değilim, sadece üşümeye devam ediyorum. Sanırım hüznün mevsimi sonbahar geliyor.. Gelsin bakalım; gelsin de bakalım :)


Asortik Krep için asansörde..

Son akşamımda can sıkıntısından İzmir'e son bakış..
İzmir artık beni rüyanda bile göremezsin,
sense; güzelliğin batsın, umurumda bile değilsin..

3prenses'im; yalnız döndüm ben.. Böyle mahsun mahsun, burun ve iç çeke çeke ama şimdi iyiyim :) Yalnızlık güzeldir..
cansu'm; ben o ödül sıramı savdım; yine de büyük bir teşekkür ediyorum ve nerelerdesin sen?
Kekik koku'm; İzmir de beni sevmedi :) Bir dahakine görüşürüz :P dermişim :D dedikten hemen sonra da vazgeçermişim:D
Elçin'im; her şey yolunda canım. İyiyim ben, cep telefon destek hat insanı teşekkür ediyorum çokça :)
Sihirli'm; anladın sen onu :P
Nalan ablam; nasılsın?? Ben iyiyim :)
nrhnmrl'im; hiç kötü değil, yani şimdi hiç kötü gelmiyor. Yemişim İzmir'i, şişmişim gelmişim. Budur :P
Belgin'im; yamuk yapıldı bana ama neyseki teğet geçtim :) Dalga bile geçerim ben şimdi..
Çınar'ım; ne kadar kötü olursa olsun -ki olabilir?- buradayım. İyiyim. Geçmesine izin verdim. Dışarıdan bakıyorum artık.
Asortiğim krep'im; kimse beni üzemez, akşam babamla güllaç yaptık. mmmm nefisti.. Bir gün de en asortiğinden krep deneyeceğiz :)

13 yorum:

  1. Bende Ankara sende İzmir :)
    Kendinden de, barındırdıklarından da koca bir nefret...
    Ama yemeyi bıraktım kendimi, varsın o yansın derdine.
    YALNIZIM (3 BAŞ) VE MUTLUYUM (SÜTLAÇ ÜSTÜ TARÇIN TADINDA "HUZUR" İLE :p )

    Sanırım sen de SÜTLAÇ kıvamındasın TARÇIN istermisin :))

    YanıtlaSil
  2. arkadaşım senin böyle hüüzünlü yazılarını okuyunca diyorum Gülen'ime ne olmuş böyle? İnsanlar tatilemoral depolamaya gider ama seninki böyle olmamış galiba. Tek iyi tarafı acaba rötarsız tren yolculuğu mu ? Çünkü bizde bir kere İstanbul'dan Adana'ya Trenle gitmeye kalktık sadece 26 saat sürmüştü

    YanıtlaSil
  3. inşallah herşey gönlünce olur.

    YanıtlaSil
  4. Olanları hala tam olarak anlayabilmiş değilim, gerçekten iyi olduğundan emin olmak istiyorum canım. Telefon edeceğim ama biraz daha zaman geçsin istiyorum. Kendine dikkat et, sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Bir gün o asansörde resim çektireceğiz beraber.. Belki bu kış belki gelecek kış :)) Çok istiyorum..

    YanıtlaSil
  6. Merhaba, bloğunuzu yaklaşık 1.5-2 aydır takip ediyorum ve yazılarınız, iyimserliğiniz ve hayat sevginiz çok hoşuma gidiyor.bu arada bende izmirdeyim ve izmiri sevmeme nedeninizin eşinizin ailesi ile bir ilgisi var sanırım?özellikle 25 ağustosta yazdığınız tek başına dönüyorum yazısı beni gerçekten üzdü ve baya meraklandırdı...umarım çok üzücü bişey olmamıştır..yeşim

    YanıtlaSil
  7. Gülenim, asi kadınım..
    Seni bilirim boyun eğmezsin, ahh giderkende biliyordun zaten bu gidiğin hoş olmayacağını..
    detayları bilmiyorum ama seni üzdüklerini anlıyorum.
    Atlayıp gelmişsin,,hiç sesin soluğun çıkmadan İzmir'i bırakmışsın??
    meraktayım...

    YanıtlaSil
  8. ne olduğunu anlıyamadım ama çok üzülmüşsün. Neden tek başınıza geldiniz. kendinize iyi bakın.

    YanıtlaSil
  9. Gülen'cim, biliyorsun 5 dk. mesafedeyim. Ne zaman istersen yanındayım. Bir dost istersen yanında, burdan bir sinyal vermen yeter.

    Sevgiler canım

    YanıtlaSil
  10. hoşgeldin canım,
    ne güzel anlatmışsın öyle
    ama üşüme Ankara hala sıcak :)))

    YanıtlaSil
  11. Gülen'cim, seni bu kadar üzen nedir?
    Ben de üzüldüm şimdi.
    Dilerim her şey gönlünce olur.
    Sevgilerimle...
    Not: Bak ben sana hemen ulaştım.

    YanıtlaSil
  12. Üzülme demek manalı mı manasız mı bilemedim..
    İyi ol Ablacım, hep..

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails