Ben geldim :) Ağzım laf dolu geldim. Yazacağım en uzun yazının bu olmasından korkuyorum :P Okurken uyuyakalmanızdan, çıldırmanızdan, yemeği yakmanızdan ve bundan sonra kendinize beni tanımıyormuş süsü vermenizden, dahası kendinizi tanıyamamanızdan korkuyorum :P
Bir önceki yazımda 'sözüm var yüze karşı' türevinden adsız kişiye verdiğim yanıta olan nazik, güzellikle ilgili bakış açınızdaki güzellik ve bir sorunum olduğunda anlatabileceğim, fütursuzca paylaşabileceğim, sırtımın yere gelmeyeceğini hissettiren 'siz' ve sizi bulan 'ben'e ithaf bir yazıdır bu..
Leylakdalı'm; kalem kraliçesi ben de seni seviyorum ve bugün karşılaşmamızın antrenmanı yaptım. Yalnız şöyle bir sorun var; ben 15 senelik öğretmen komşumıza bile sen demedim ama sana sen diyorum ve bu karşılaştığımızda benim için çok büyük bir utanma nedeni olacak :( Bu sorunu aşmalıyız. Seni seviyorum :)
Bizimgibiler'ciğim; en güçlü pilatesçi adayım :))) Pilatese daha önce prim vermediğime pişmanım :( ama yine de geç kalmış sayılmayız. Döndüğümüz yer yola en yakın olan yerdir. Bir an önce pilatese başlama koşullarını oluşturmanı diliyorum.. Bacak kaslarım pek yeni değil aslında; ben kaslı doğmuşum dermişim :D Cimnastik, basketbol, capoeira, latin dans, paraşüt yaptım daha önceleri. Her sıkıldığımda dal değiştire değiştire oldu bu kaslar; aslında kurslara koştururken yaptım kaslarımı dermişim ama buna kim inanırki? Pilates günceni bekliyorum dört gözle..Seni seviyorum :)
3prenses'im, canım benim; anlarız biz birbirimizi. Geçecek hepsi geçecek. Bilirsin; biz üzüntüye, sıkıntıya gelemiyoruz. Kortizon tedavisi nasılsa bitecek ve sen iyi olacaksın. 'üzülme' deyince üzülmemek mümkün değil. O zaman üzgün insan kalmazdıki dünyada çünkü üzgün olan her kişiye hep birlikte 'üzülme' derdik ve o da üzülmeyiverirdi. Haklı nedenlerle sadece üzülmemeye çalış diyorum. Benim o fotoğraflarım 23 yaşıma ait. Çok sıkıntılar, acılar çektim. Şimdi 'sen kendini güzel mi sanıyorsun'la başlayan bir monolog beni ne kadar güldürüyor bilsen :) ama herkes ben gibi bakmayabilir, kırılanlar olabilir. Söz ağızdan çıkmadan önce kulağa gitmeli, belki bu kişi iyi bir şey yapmadığını anlamıştır.. .Seni seviyorum :)
ELÇİN'im telefon sapığın 23ünden sonra hayatının kabusu olmayı planlıyor haberin olsun :D Adsız kim ya, adı üstünde adsız işte. Bu arada aslında benim asıl adım Cameron. Tamam ciddi oluyorum Cameron benim göbek adım. Hatta dövmesi bile var göbeğimde ama yazım hatasıyla Kamuran yazıyor :P Ben adsızları ciddiye almıyorum, onlar beni alıyor. Ben ne yapayım :P Seni seviyorum :)
Mahperi'm; myperi'm :P çok teşekkür ediyorum da gerçekten yakışmış mı? Düzgün biri olmadığımdan daha doğrusu savsak biri olduğumdan hiçbir fotoğrafta güzel çıkmamış tunik. Kollarımın da maşaallahı var ya, yine de yaptım, giydim, pozlandım işte :) Seni seviyorum :)
Nalan ablam; sen elindeki sapanla iki kuş birden vurdun. Umay'ın yürümesi -ki okuduğumda ağladım, hala ağlayasım var- benim için ayda ilk yürüyen Neil Armstrong'dan daha önemli. Neil'le Louis Armstrong ikizler biliyorsun değil mi; gerçi biri beyaz biri zenci ama çünkü onlar 8 kuşak BJK'lı :) ikinci kuş da dönme sinyallerin buradan alındı. Kandil akşamı okuduğum Yasin'e Sihirli'min eşine böbrek istedim, Umay'ın da iyileşmesini diledim. Allah kendine açılan dua dolu elleri geri çevirmez. Çok sevindim. Space'de onu ağlamaktan kızarmış burnuyla gördüğümde onu öyle hatırlamaktan nefret edeceğimi düşündüm :)
Emrivaki:Dön, evine dön! Gözünüz aydın demek için aradım ama heyhat telefon sesi evin sessiz ıssızlığında yankılandı durdu (vay be, ne anlatım ama) Nalan ablam Mahmut abim ve Nimet taşınmışlar. Sen direk bana geliyorsun bu durumda. Bak yaydım yere pilates minderini; hem üç lastiğim var benim. Seni seviyorum :)
Belgin'im; ev telefonuna ödediğimiz faturalarla kendi telekom şirketimin temellerini atardım ben :( Tam da şimdi arasa dediğimde ekranda başlangıcı bol sıfırlı numarayı görünce çok sevindim. Sesini, güzel kahkahanı özlemiştim. Anlatacaklarım, birikmişlerim vardı. Kapatmıyorum ev telefonunu :) Konuştuğumuz gibi, burası olmasaydı ne yapardık biz :( Ekim işini çöz lütfen. Glediğinde kavuşmak için sabırsızlandım şimdiden. Seni seviyorum :)
Sem'im, canım benim; çok sağol. Mor malzemelerin hepsi tesadüfi biçimde bulunuyorlardı evde. Terlik hariç hiçbiri alınmış şeyler değil. Takıp takıştırırken abartı olur diye düşündüm. Sonradan baktım da gerçek bir süslü perişan bir fotoğraf kataloğu olmuş :) Sem'im güzellik hiç derdim olmadı. Adsız'ın sözlerine inan hiç kırılmadım, üzülmedim. İlk tepkim gülmek oldu. Yani sadece güzel insanların fotoğraf çektirmeye hakları varmış gibi saçma bir kıstasdan çıkılan bu yol, yol değil :P Küçük, çok küçük. Mikro :) Bozulacağım erdemler çok başka; aman sus uyandırmayalım yılanı şimdi :) Hakkımdaki düşüncelerin aslında seni anlatıyor. Biz sevdiğimiz insanda kendimizi onaylıyoruz çünkü. Ben de seni çok seviyorum :)
Kaldera-Volkan'cığım; önce: Kaldera çok güzel bir isim, Volkan'la bu kadar birbirini tamamlıyor olması da çok anlamlı. Bu buluş için tebrikler.. Doğal olmak ve doğa üstü gibi nitelendirmen beni çok mutlu etti. Çok fazla teşekkür ediyorum. Yaşadıklarımı olduğu gibi anlatmaktan çok hoşlanıyorum ve bu seni de mutlu ediyorsa bu durumda daha çok hoşlanırım ben bundan. Kendimizle yüzleşmemizdeki cesaret duygumuz ve kendimizden başka neye sahibiz biz? Olabildiklerimle, başarısızlıklarımla da yaşayabilirim. Becerebildiklerimle gurur duyarken başarısızlıklarım neden sorun olsun? Bir daha denerim, başaramadığımda hayal kırıklığı yaşamam çünkü kendi anlık tarihim tekerrür etmiştir :) zekamla ilgili iltifat için çok onore oldum :) hem de Nasrettin hoca benzetmesiyle :) Sana yazdığım bu yanıt beni ne kadar zorladı bir bilsen; sormak istiyorum ama soruş şeklimi belirleyemedim; tüyler neden diken diken, o yumru neden orada? Anneciğimle ilgili olanlar mı böyle hissettiriyor? Sevdim seni :)
Ugenist'im; sen ne tatlı bi' şeymişsin öyle?? Hele teyzenle yanyana ne komedisiniz :) Bir uzun cümle kuran olarak uzun cümlelerinin içinde kaybettim kendimi :) Sen neler yazmışsın benim için, bak kendimi bir şey sanmaya başlayabilirim her an. Çok uzun yazıyorum, kısa cümle kurmayı bilmiyorum ya; okuma gayretinden dolayı seni kutluyorum :) Fotoğraf çektirme konusunda ben 180/50liklerden şanslıyım. Bu sayede en yakından bile bütün kadraja sığıveriyorum bu 1.56lik halimle :D ama para kazanma yolum fotoğraf çektirmek olsaydı kesinlikle Hakan'la çalışmak isterdim. O beni yönlendiriyor. Benim fotoğraflarımı çekerken adam fotoğrafçı olacak.
Evet; benim hayatımda başarabildiğim tek ciddi şey hayatta kalabilmek oldu. Bunun dışındaki hiçbir başarımı başarımdan saymıyorım :P Zaten de ciddi biri değilimdir :P
Atik biri olmak sakarlığın üçüncü kuşak kuzeni; benimki atiklikten çok telaşlı ve sarsak bir panoramadır. Daha bu akşam telaşeliğimden elimdeki penyeyi keserken şortumu da kesmişim. Şortla kurtulsam iyiydi, elimi yıkarken sabun sol elimin yüzük ve serçe parmağım arasını yaktı. Baktımki orayı da kesmişim ve haberim yok :D
Zevkli bir kadın olduğumu duyduğuma çok mutlu oldum zira hala bir arayış içindeyim :)
Bu arada ben seni bize çağırmıştım; var mı bir gelişme? Gel-işte=gelişme.. Seni seviyorum :)
Delfina'm; Kadriye'ye selamlar :P Böyle kişiliklerin kadir kıymetlerini bilmek lazım :P ve mukayyet olmak da. Sık sık baş belaya girer zira :) Söylediğin her şeyden özellikle de muziplik kısmından çok hoşlandım çünkü bana hep 'ciddi ol' derler :/ İçimdeki güzelliği almış olduğunu söylediğin için son derecede mutluyum. Bir adsız kişinin sayesinde neler duydum ben böyle. Bugün uçasım var kanatsızca. Sevinç ve mutluluktan uçmak için kanatlara gerek yokmuş. Ama ben senin yüzünden uyumadım dün gece. Sabah 5e kadar bloğunda okuduğum reader yapma işlemini hem öğrendim hem de bilgisayarda ne kadar fotoğraf varsa hepsini alladım pulladım :) Hep merak ederim, zamanını almamak için de kimseciklere soramazdım bu fotoğrafları nasıl apartman komşuları gibi yanyana getirebiliyorsunuz diye. Çok teşekkür ediyorum bunun için. Seviyorum seni :)
Çınar'ım, masalların kraliçesi; bir gün sesleşelim birbirimize; su kader ortağım :) Üstümdeki her şey toplamaydı, hiçbiri özellikle o an için alınmış şeyler değildi. Evden 'a bu buna olur, şu da olur' diye takıp takıştırdığım ve bunu yaparken de epey bir terlediğim aksesuvarlardı. Sen de çok tatlısın ama gözümüzden kaçmadı; Külkedisi nasıl Pamuk prensese dönüştü? Kırmızı başlıklı kız bu havada hala başlık mı takıyor :P Seni seviyorum :)
Zehra'm, kekik koku'm; 1-kesmeye başla, korkma, elini korkak alıştırma. Daha ben bugün bir elbiseyi heba ettim. Ağladım ama geçti. Cesaret etmezsek hep korkarız.
2-Bronşit? Bu havada diyeceğim ama astma var sende :( En kısa zamanda iyileşmeni istiyorum! Hemen yerine getirmeni istediğim bu dilek bir emrivakidir.
3-Hah bak o konuda sıkıntım yok. Ruh olarak kendimi huzursuz hissedeceğim bir şey yaşamadığımdan rahatım ama kötü ruhluların zaten bu özelliği yokturki. Kötüdür o kötüdür, kötüdür :) Güzel olmayınca da başka özellikleri gelişiyor sanırım insanların; sempatileri, sıcaklıkları artıyor gibi? Hem ben çirkin değilim onlar güzel :)
Beni mutlu ettin, o sözleri duymak beni çok mutlu etti.Seni seviyorum :)
Asortik Krep'ciğim :) Çok teşekkür ediyorum. Bazı fotoğraflarımı sana ithaf edeceğim o halde :) Allahım bu akşam mutluluktan kaybetmesem kendimi bari ama birazdan kötü bir haberim var :( Ben de seni seviyorum :)
Dağlar kızı'm; hatırlıyorum o sabahı. Sabahın serin derinliğinden yorumuyla çıkagelen bir hamişin hem uyuyamadığına üzülen hem de iyi zaman geçirdiğine sevinen mitozsal bir kişilik bölünmesi yaşadığım o sabahı hatırlıyorum. Tanıdığım bütün sıska hamişler doğum sonrası tam kıvamlarına geldiler. Sen de öyle olacaksın. Biz tombişler siz sıskalara buradan, siz sıskalar da biz tombişlere oradan bakmaya devam edeceğiz. Kilo alamadığına üzülen birinin bu çabasının anlamsızlığını biz, kilo verememekten yakınan bir tombişin serzenişlerini siz çirozlar asla anlayamayacaksınız :) Bense hem kilo alabiliyorum, hem de incelebiliyorum. İki gruptan en şanslısı benmişim gibi göründüm gözüme bir anda. Hakikaten ne şanslıymışım ben de habersizmişim. Sağol uyandırdığın için :) Ela nasıl bu arada? Deep Purple konseri öncesi kendisiyle röportaj yapılan hamiş sen miydin yoksa?? Yazdığımdan daha fazlasını konuşuyorum ben ne yazıkki :( Uyuduğumda susabiliyorum çoğunlukla. İkinizi seviyorum :)
Karabidik; ben de bundan korkuyorum. Babam da bir kaç zaman önce çöpten antika bir çaydanlık bulup getirmişti eve. Yakında ailece çöpte eşelenmeye başlayacağımızdan korkuyorum :D İltifat için teşekkürler.. Ben çöpçüler gelmeden çöpe gidip geleyim mi şimdi??
Nefise'm; daldan dala atlayıp da bir bütünmüş gibi yutturma numaramı deşifre ettiğin için sana bir demet esef çiçeği gönderiyorum :D Tırnak açıyordum ben güya :P
Söylediklerin beni çok duygulandırdı. Bütün bunları yapabildiğimin farkında olmuyorum çok zaman. Aslında kendimin farkındayım da şu an gelişen bir olay üzerine Hakan 'üç kağıtçı' kısmını unutmuş dediğini söylememi istedi. Boğaz topacının nedenini, aynı acıyı farklı yüreklerde bir bütünmüş gibi hissettiğimizi, derinden yaşadığımızı biliyorum ne yazıkki :( Keşke hiç bilmeseydik..
Evet güçlüyüm, yaşadıklarımı düşünürsek evet güçlüyüm ben. Batıkent'e düşen yıldırımdan sonra kendimi biraz nadasa alsam da eh hayat durulum da fena sayılmaz. Yalınl ve candan sözcüklerinin beni işaret ettiğini düşünmen, anladığın için mutluyum..
Adsıza bunu kendim için değil, ben durumdaki başkaları için yaptım. Ben alınmadım, üzülmedim ama aynı durumda olan herkes ben gibi düşünmeyebilir. Belki anlar diye yaptığım bu şey umarım amacına ulaşmıştır.. Gerek yok diye düşünmedim değil ama yapmayı seçtim sonradan.
Fotoğraf konusunda seni cesaretlendirmek isterim. Ben kendi açımdan düşünüyorum da belli zamandan sonra, geliştirdiğin bağa destek olsun diye yüzünü, mimiklerini de merak ediyor insan. 'bugün ne giydim'ciler alınmasın ya da alınsınlar ne yapayım; bu da benim fikrim, sadece giysi görmek istemiyorum ben. O giysi o yüzle bütünleşmiş mi merak ediyorum. Aslında merak etmiyorum. Kim ne giyerse giysin ama zaten güzel olduğunu düşündüğün kostümün üzerine animasyon yapmasan daha iyi olmaz mı??
Protesto ettim hatta. Seni seviyorum :)
Sihirli'm; iyi haberlerle gel. Seviyorum seni :)
KÖTÜ HABER; tam da üstüne bu hiç olmadı. Üçüncü elim fotoğraf makinemiz bozuldu :( Hakan yarın onu hastaneye götürecek; umarım basit bir sorundur. Hakan'a 'paranın satın alabileceği en güzel fotoğraf makinesini alalım mı?' dedim 'sınıfını geçince' dedi :(
Bugün bir elbiseden şalvar yapmaya kalkıştım çünkü bunu yapmak için bütün gece kafamda plan kurmuş ve dolayısıyla da uyuyamamıştım.5e kadar da
Delfina'nın readerıyla da uğraşınca :) feci yorgun biçimde kalktım yataktan, sanki uçağına geç kalan yolcu sıfatında koştur koştur hayatı boyunca sadece bir kez köye gitmiş ve şalvarı Zeki-Metin'in 'bu adamlar nereye bakıyor?' filminde gören biri olarak zavallı şalvar için olabilecek en kötü kesimi yaptım. Uzun olduğu için yürüyemediğimi sandığım şalvarımsı şeyin sorununu gidermek için önce paçalarını kestim. Hakan, kimsede örneği olmayan kısa paçalı acayip bir şeye dönüşen şalvar için 'bu şeyi anca evde giyersin' diye fikrini kibarca iletti. Ben 'yoo' derken raftan bir şey almak için sandalyeye çıkıyordumki şalvara benzeyen ucube şeyin paçası buna izin vermedi. Sonra hiçbirinde başarı kaydedemediğim sanal olarak otobüse binme, biraz büyük adım atma antrenmanları yapmaya başladım. Baktım olacak gibi değil, hemen çıkardım üzerimden ve ağ kısmını kesip eteğe terfi ettirdim kendisini ama uzun haliyle hayalimdeki şeye hiç benzemediğini, arkasından şalvarın değişim sürecini düşününce ben bir ağla bir ağla. Ne uzun ne de kısa haliyle daha bağ kuramadan sadece bir etek olmasından dolayı hayıflıyım kendime :( Nasıl bir ağlamaksa Hakan zor susturdu.
Ama ben sonra ne yaptım; kesmekten korkmamak içindolapları eşelemeye başladım ve şu aşağıdaki boğazlı penye var ya; o artık boğazlı bir penye değil ve üstelik benim gibi biri için başarılı bir çalışma oldu. Beni yarı yolda bıraktığı için fotoğraf makinesinin azizliğine şık bir gönderme yapıyorum şu an :(
Hepinizi seviyorum, hem de çok..
Saat 03.58..