22 Temmuz 2009 Çarşamba

ARTIK O BOĞAZLI KIŞLIK BİR PENYE DEĞİL.


Kaçmaya çalışsa da asansör kapısında yakaladım Onu. Artık alınmıyorum çünkü ben de onunla teknoloji mağazasına gitmiyorum; ezkaza gitmişsem de sıkıldığımı her halinden belli ediyorum. Dahası önceleri oradan hemen çıkmak için midesi bulanmış ve çıkarmak üzere numarasına yatıyordum ama gerisi gelmeyince bizimki uyandı. Numaralarımı yemediği gibi oralı bile değilmiş gibi davranıyor.
Doğum günü armağanım fotoğraf makinem yaşını yeni doldurmuşken beni yarı yolda bırakmıştı dün. Diktiğim mor şeyin (adı bu: mor şey) fotoğrafını da çekemediğim için bugün ya bu makine onarım görecekti ya da 'paranın alabileceği' en iyi fotoğraf makinesini alacaktık. Yakaladım ben bunu asansör kapısında.
Hakan: 'hani sana sıcak dokunuyordu?'
Gülen: 'dün gece hiç uyumadım, MJ sanırım yaşıyor ve dün gece bizim evimizdeydi'
Hakan: 'saçmalama Gülen'
Gülen: 'peki'
ama bunları konuşurken biz çoktan aşağıya inmiştik bile.
Boş Kızılay sokaklarında fotoğraf makinesi servisini bulduk. Hakan'ı orada bırakıp daha merdivenlerden inerken gözüme kestirdiğim takıcı ablanın dükkanına seğirttim. Hayli ilginç bir dükkandı takıcı hanımın yeri. Kilo fazlalıklarımı görünce aytaşının kilo vermedeki etkilerini anlatmaya başladı. Bunu duyunca Hakan'ın bir kaç ay önce neden 'içinden geldiği için' aytaşından bir kolye almış olduğunu da anladım :( Aytaşının rengini sevmediğim için Hakan kırılmasın diye bir kaç zaman kullanıp takı kutumun derinliklerine gönderdim onu. (takı kutum bir modem kutusudur ve hayli iğrenç bir görünümdedir.Kutu kaplama olayına henüz bulaşmış değilim) Ben ince düşünüp Hakan'ın gönlü olsun diye bir süre çirkin rengine katlanıp taktığım aytaşı kolyenin manasındaki gizemli derinlik asıl beni kırdı bugün :( Yalnız kadının söyledikleri ilgimi de çekmedi değil. Ben aytaşını yanlış kullanırmışım meğerse. Gün boyu kullanılıp gece ise toprağa ama saksı içindeki bir toprağa değil, tabiiki böyle kökü doğaya değen bir toprak olasılığı olmadığı için mermere konması gerekiyormuş. Daha da alengirlisi bu kadın aytaşı gizemine olan inancına o kadar bağlıydıki bu kolyeyle kilo verdiğini söyleyen kadınların hikayelerini kendi elyazılarıyla anlattıkları bir de defter tutumuş. Hatta arapça bir not bile vardı. Tarihlerine baktığımda defterin ocak ayından beri bu amaca hizmet ettiğini gördüm. Ben işini yapan, yaptığı işe inanan, inandığı işi yapan, inanarak yaptığı işi seven insanları çok seviyorum.

Fotoğraf makinemizin bir şeyi yokmuş. Flash tamam birden parlayan ışık demek ama flash patladığında çıkan ses de pörttür. Dün akşam flash patladığında çıkardığı son ses 'pört'ten sonra uyumaya yatmış fotoğraf makinemizin hafıza kartına virüs girmiş; ben bu adsızdan şüpheleniyorum. Bilemiyorum artık.
Kendimi çok iki yüzlü hissediyorum. Kızılay'a giderken Hakan'a yol boyu PSA en iyi fotoğraf makinesinden söz edip durdum ama makinenin bir sorunu olmadığını öğrenince hemen fotoğraf makinemiz oluverdi. Vefasız davrandım. Özür diliyorum..
O yeşil ayakkabıları soran adsız arkadaşım; ayakkabıları nereden aldığımı düşün düşün hatırladım :) Soysal İşhanının karşısında Şaziyem Çarşısının alt katındaki ayakkabıcı. Hazır Kızılay'dayken orayı da teftiş ettim. Çok şık, güzel ayakkabılar var ama müzedeki olaydan sonra adımın 'tasarım hırsızı' na çıkması nedeniyle fotoğraf çekmemize izin vermediler. Fiyatlar 29-79 arası. Umarım okursun; bunlardan bulamasan bile oradaki ayakkabılar en azından görülmeye değer. Bir kaç incik boncuk dükkanı gezdim. 5 liraya parmak arası terlikler var İzmir caddesinde :) Almayanı yumrukluyorlar. Hakan, sabah gelip hemen hemen hepsini satın alan turistlerin gözünden kaçan taşlı olanını beğendi, beni kokoş yapmaya azmetmiş üstün kişilik Hakan'ı kırmadım :D Aslında blog geze geze tarzım da değişiyor mu ne? Kot ve spor ayakkabı kesmiyor artık beni. Renklenmek istiyorum. Renklerle barıştım. Aslında belki de ilacın etkisidir; bilmiyorum. Bilmesem olur mu?
Her şeyin normale dönmesini istemiyorum. Bu anormallikten hoşlanmaya başladığımı düşünüyorum. Hayatın tadı renkler..

Şimdi gelelim benim mor kışlık ama ince boğazlı penyemin son durumuna.
Şimdi ben dünkü şalvar skandalından sonra kendimi kaybettim ya, yenilmişlik duygum ve makasımla kafamızı gömdük gardroba. Deş, deş, yazlıklardan bir numara çıkmadı. Taaa kışlıklara kadar uzandık haliyle. Rengini sevdiğim için aldığım morluk çekti dikkatimi. Aldım onu. Şalvar başımda patladı ya, usulcacık salona sinlendim. Herkesin ilgisi başka bir şeydeykenki sessizlikten fırsat ben bunu bir güzel kestim. Gerçi kesin anlamışlardır ; ben sessiz kalınca kesin bir halt karıştırıyorumdur. Kafamda bir model oluşturdum ve kesilmiş parçalara sanki daha önce kesilmiş havası vererek oturma odasına geldim. Atlattığım şalvar badiresinden sonra dikiş makinesini kaldırmaya bile gücüm yetmemişti, hazır makine ortadayken vurdum penyeyi makinenin gözüne. AAAA! benim kız penye de mi dikermiş! Sevinmem mi ama yeşil penyeyi tek tek elimde diktiğim gelince aklıma kötü şeyler dedim kendime!

Nacizane merak edenler olur belki diye penyenin geçirdiği evreleri anlatayım mı?
Penyeyi göğüs hizasından kesip üst kısmını çıkardım. (mecburen; aşağıda açıklaması var)
Çıkan kısımdan üç cm. bir şerit kestim ve çekerek uzayıp kıvrılmasını sağladım.
Kesik yeri makineyle içine kıvırdım.
İki göğüs arasına küçük iki delik açtım.
Uzayıp kıvrıldığı için incelen penye parçasını çengelli iğneyle o deliklerden geçirip büzdürdüm.
Kollarını askı yapmak zorunda kaldım. (yine aynı mecburiyetten)
Bilek kısmı göğse gelecek şekilde askı yaptım.
Dikişlerin görüntüsü hoşuma gitmediği için de mor küçük plastik halkalar diktim.
Penyenin boğaz kısmı atılmadı, saçıma saç bandı oldu ama onu biraz süslemek gerek.
Kolyeyi Sedef yapmıştı, bugün uygun boncuk alıp küpe yapmak istedim ama ne yazıkki aynısı ya da tamamlayıcı eleman bulamadığımdan kolyeyi söküp iki boncuğuyla küpe yapıverdim.
Bileğimdeki aslında bir kolye, canım anneciğim örmüştü. Annem seni çok özlüyorum :(
Masraf: 1lira mor plastik halkalar
Penye 3lira.



Arkası.


Kesim öncesi


Bu fotoğraflar Asortik Krep başta olmak üzere fotoğrafın 90-60-90lık hanımların ya da beylerin tekelinde olmadığını düşünenlere ithaf olunmuştur.


PİLATES BACILARIM;
İNCELMEYİ SÜRDÜRDÜĞÜMÜN RESMİDİR.
YOKSA SİZ HALA??
merak edenler için; evet incelmiş halim bu :P



Model aksilikler sonucu kendiliğinden geliştiği için benim vücut yapımdaki birinde hoş durmadı. Kolumdaki lezyon azalsa da sıkıntıları zaman zaman devam ediyor. Bazen acıdan kıvranacak keskin bıçaklar saplanıyor koluma. Bu nedenle pilates yaparken çok fazla kol çalışamıyorum :( Kollarımın hala maşaallahı var :D Dana kolu gibi. hihihihi
Meburiyet açıklaması: aslında hata baştan başladı; kolları çıkarırken göğüs kısmına da makas kaçırmışım. Bir günde iki kurban vermek istemediğimden tek seçeneği denedim ve model mecburen böyle oldu. Şalvar olamayan elbiseden sonra bu penyeyi de heba edersem sinirsel depresyon sıkıntılı ataksal halisinasyon sendromları yaşayabilirdim. Kollarımdan dolayı üzerimde hoş durmadığını bilsem de model fena olmadı. Denenebilir..
Bugün kötü haberi Kızılay'da aldım. Hakan ağustos ayında hem de tam 15, koca 15 günlüğüne İzmir'e gidiyor. Şimdiden özlemeye başladım :(
Ya dönmezse ne olur benim halim :(
Hakan seni çok seviyorum..

Bana çok güzel duygular yaşattığınız için her birinize sımsıcak sarılıyorum büyük bir sevgiyle..

13 yorum:

  1. Canım harika görünüyorsun.Blüz de harika olmuş.ellerine sağlık.Ben çok beğendim ayrıca pilates de işe yaramış.Çok iyi gördüm seni.Spor her açıdan önemli.Sakın bırakmayın.aaah!keşke birde biz başlayabilsek.sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. Ben bluzun modelini yakın plan halini filan beğenmişken,senin fotoğrafları gördüm ve içimden benim için çok fotoğraf var diye geçirdim :) sonra okuyunca gerçekten benim için olduğunu anladım :)) Teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  3. ben senin havanı severim.
    mor sana çok yakışıyor.çok başarılısın artık kendini aştın bikez daha tebrik edicem seni.fotoraf makinemiz aynıya 2 sene garantili benimki seninki değilmi?
    benimde sanırım bilgisayarıma virüs girdi.çokkk yavaş.hatta bazen sayfalar 5 dk sonra açılıyor.acil ilgilenmem gerekiyor ama zamanım ve fırsatım yok.
    plates ancak sana bu kadar yakışabilir.kolların da öyle kocaman filan değil tam mıncıklamalık .
    hakanda gitsin canım .gittiği gibi de gelir hiç merak etme sen.birazcık annesiyle dursun.
    hem özleyin bir birinizi daha tatlı olur.
    üstelik ohakan burada değilken bütün gömleklerini ,tişortlarını kesip bluz yaparsın kendine.yeni kokoş terliğinin resmini neden çekmedin?

    YanıtlaSil
  4. Sana birşey itiraf edeyim mi?
    Biliyorsun seni daha yeni tanıyorum ve sadece 8-10 yazını okudum denebilir. Ama bu mor tişört yaptıkların arasında sana en çok yakışanı, en çok renk getireni, en çok budur! dedirteni olmuş. (yeşilde çok güzeldi ama bunun başka bir havası var)
    Ve canlı renkler sana çooook yakışıyor, kolların da sen de harika görünüyorsunuz :))
    Ve son olarak Hakaaaan çabuk git çabuk dön :))

    YanıtlaSil
  5. Ben vazgeçtim gülen, evdeki kesilecekleri toplayıp Ankara'ya geliyorum haberin ola!!

    YanıtlaSil
  6. gülen yine çok güzelsin.
    ablamın blogunu her açışımda gülen de yeni bir şey yazmış mıdır diye kontrol ediyorum.
    hayatın küçük ayrıntılarından kocaman güzellikler çıkaran kadın, her gün daha huzurlu ve dingin ol, tabii daha da çılgın!!!

    YanıtlaSil
  7. Sana da maceralarına da yazılarına da resimlerine de hünerli ellerine de, hepsinden önemlisi yaşama tutkuna da bayılıyorum. Ve tüm yazılarını okuyorum büyük bir keyifle...
    Sen hep yaz...

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  8. Harika olmuş tişörtün, güle güle giy canım.
    Hayranım cesaretine, ben de kesiyorum da devamı gelmiyor bir türlü. Elde dikmek zor geliyor biraz da ondan herhalde. Çok özendim dikiş makinalarına bakıcam şimdi.
    Bir pilates bacısı olarak akşam da yaptığımı bildirmek ve kendimi çok iyi hissettiğimi söylemek isterim:)))

    YanıtlaSil
  9. Gülenim, mor seyin pek güzel olmus:)
    Makas ellim, tatli dillim:)
    Randevuyu Ankaraya aldirmayi basaramadim, Istanbulda kaldi:(
    Dur ya dövme hemen, dün bütün gün ugrastim valla, ama bu isi en iyi yapan hekim Istanbuldaymis. Biliyorum sana cok zahmet olucak ama hic olmazsa ayin 03.-04. de görüselim, lütfen.
    Biliyorsun seni ne kadar cok sevdigimi, cok isterdim seninle bir hafta gecirmeyi, ama insallah bir gün o da olacak.
    Sarilip SIMSIKI öptüm seni

    YanıtlaSil
  10. çok alemsim sen.beni yine güldürdün.ilaç beni uyuşturdu gülenim.ben nasıl dayanacığım iki çocukla bilmiyorum.galiba 2de gece yatmadan önce içeceğim.penyene bayıldım.süper yaratıcısın...mor da çok yakışmış.kollara gelince en zor galiba onlar zayıflıyor benimkiler hala dana gibi ama gidecek.yavaş yavaş acelemiz yok.
    bende benim hakana bugünden özledim.neyse ki pazar geliyor....


    seni çok çok çok çok seven sem.
    ya bende de bir sürü kot penye vs.var.bir ara sana mı yollasam .sen kesin değerlendirirsin.bu arada kutuya da el at bence.eminim ordan da harika bişey çıkar..

    YanıtlaSil
  11. merhaba gülenciğim deniz gezmişleri yazdığında bir tesadüf eseri rastlamıştım sana (yahu böyle bi şarkımı vardı ne:))sempati duymuştum sonra kaybettim.bak dağ dağa kavuşmaz ben sana kavuşuverdim:)görüşmek dileğiyle sevgiler

    YanıtlaSil
  12. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  13. valla diliş bilsem ben de böyle birşeyleri kesicem biçicem.süpersiniz.çok güzel olmuş.elinize sağlık

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails