14 Temmuz 2009 Salı

BUGÜN..

Erdim'le annesini birbirlerine sarılmış ağlarlarken gördüm. Şaşırmadan, hiçbir şey sormadan, söylemeden karıştırdım göz yaşlarımı onlarınkiyle. Hala hastanede sanıyordu, bu kadar uzun süre hastanede kalmasının anormalliğini sorguluyor ama yedi yaş kurnazlığıyla duymak istemediği şeyin söylenmesinden kaçıyordu belki de. Ona yalan söylememiştik ama doğruyu da söyleyememiştik. Ağladık. Hiçbirimiz diğerimizin ağlamasını engellemeye çalışmadı. Doğrusu da buydu. Bundan ötesi yoktu ve böylesi bir gidiş için ağlanmayacaksa ne için ağlanacaktı. Onun çok hasta olduğunu O gittikten sonra öğrendiğimizi, bizimle kalmaya devam etseydi canının çok yanacağını ve Onu öyle görmenin hepimiz için çok daha büyük bir acı olacağını anlattık.. Anladı görünüyor şimdilik. Anlamış görünsek de hepimiz aslında hiç anlamıyoruz. Kadere, yazıya eğdiğimiz boynumuz kıldan ince. Geleceğiz, göreceğiz ve gideceğiz. Üzgün, mutsuz ve kırığım.. Hakan kapı aralığından baktı bir ara ve büyük bir anlayışla bizi yasımızla başbaşa bırakıp gitti. Sonra Hakan'ı balkonda ağlayan babamı teselli ederken bulduk.. Çok özledim. O kadar özledimki, yanında olmaya hazırım çoğu zaman.

Çok zaman kızıyorum, o ilaçları içmek istemiyorum ama mecburum. Kullanmamayı denemek bile istemiyorum. Nasıl devam eder hayat benim için?
Neyseki dışarı çıkmak için planlarımız vardı. O ağır havanın bir süre daha devam edecek olması birbirini susturmadan ağlamaya devam eden bu iki kuşak için hastalıklı bir hal alabilirdi. Üzülünce atak geçirdiğimiz hastalıklarımız var ne yazıkki :(

Erdim pilates yaparken çok gülüyor, Epru'nun nefes al ve veeeeerleri onu çok eğlendiriyor. Bunun eline düşük seviyedeki sarı lastiği verdim. Birlikte bir pilates seansı yaptıkki :) Kendi arşivim için video kaydı şart oldu.. Pilatesin kilo düşmektense vücudu sıkılaştırdığını anlattığım Ferdi'nin pilates yorumu:
'Şimdi bu pilates hani vakumlu torbalar oluyor ya, onun gibi bir şey mi?, Torbalara kaldırmak/saklamak istediğin kullanmak istemediğin eşyalarını koyuyor ve elektrik süpürgesiyle torbanın içindeki havayı çekiyorsun'
Geç sen dalganı, geç.

Dün akşam koştura koştura birbirine çarpıp yere düşen yıldırım vardı ya; o uydu bağlantımızı hırpalamış. Uydunetten bir takım kişiler geldi sabahtan. Adamlar tvnin olduğu odaya giden uzun koridoru yürürken dışarı çıkma hazırlıklarını sürdürmek için bir odadan diğerine geçen, oradan başka bir yerlere gidip gelen ev ahalisinden hiç tepki görmediklerine çok şaşırdılar. Hakkımızda ne düşündüklerini merak ediyorum; onların gözünde girip çıkanın belli olmadığı bir ev burası. Kalabalık nedeniyle de ya Irak'lı bir mülteci ailesiyiz ya da bir kızılderili kabilesi.

Atpazarı, Samanpazarı, Kale civarındaydık bugün.
Etnoğrafya Müzesi sandığım, bu gafım yetmezmiş gibi bir de sözcük hatasıyla Etnoğrafi Müzesi dediğim ama aslında Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne gittik.

Müze öncesi

Kale Kapısı

Müze insanı değilim ben. Buna karşın gördüklerimden çok etkilendim. İnsanlar nasıl yaşamış, zamanları nasıl geçmiş? Hayatlarını sürdürmek için volkanik kayalardan çeşitli aletler yapmışlar. Şunu da söylemeseydik iyiydi;
Gülen:Sedef bu insanlar internetsiz, cep telefonsuz nasıl yaşamışar, çanak çömlek yapmakla hayat mı geçer?
Sedef:Geçmemiş işte, bak çömlekleriyle gömülmüşler.

Takılar ve süs eşyaları en çok ilgimizi çeken bölümdü.

Sedef:Gülen şu taşlardan bulabilir miyizki? Çok şık görünüyor. Düşünsene bunu kahverengi bir kıyafetin üstünde?
Gülen:Fotoğrafını çek.
Ferdi:Utanmıyorsunuz değil mi, hem sanattan anlamazsınız hem tasarım hırsızı! Terbiyesiz ikizler sizi :)
Bu diyaloglar nedeniyle kendimi kötü hissediyorum. Utanıyorum ya :/
Takıları çok beğendim. Ne vardı bir taneciği benim olsaydı??

Sonra AB Komisyon Şeysi Barosso'yla göz göze geldik. Bana gülümserken göz de kırptı. Bir yerden tanıyor beni ama nereden, bilemedim. Allah'tan Hakan görmedi. AB Komisyon Şeysi meysi dinlemez uçan kafa atıverirdi mazaallah. Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili de Erdim'in başını okşadı. Fotoğraf çektirmek isteyecek kadar önemli hissetsinler istemedim kendilerini, o nedenle de fotoğraf yok :D Ayıp olmamıştır umarım :P


Kesin inanılmaz bana şimdi. Aile işi nedeniyle çocukluğumuzun geçtiği Samanpazarı Güven Çarşısına girdik Sedef ve Erdim'le. Bir yer arıyordum ama yön bulma duygum zaman zaman kendi evini bile karıştıracak kadar aptal seviyesinde olduğundan 'şurada mı, burada mı' diye bir dükkan ararken Sedef dört basamaktan sonrasını sayamadığımız bir düşüş gerçekleştirdi o.k. üzerinde! İkizlerin makus kaderi mi ya da bana rakip olmak isteği midir bilemiyorum artık. Onun da sol o.k.'ği iptal. Pilates yapamayacağı için üzgün değil çünkü zaten pilates yapmıyordu.. Şimdi sol bacakları aksayan saksağanlar gibi sektirip duruyoruz kendimizi.. Alacağımız şeyden üç tane bulabilseydik bari.. Bir tane alıp çıktık. Sedef'e senin olsun diyerek iltifat ettim ama 'ben istemem bu uğursuz şeyi' diye söylenerek yere attı. Hemen aldım :D

Eve dönerken açlıktan neredeyse ağlayacak hale gelmemiz bizi dışarıda yemeye itti. Babam bizi olağanüstü güzellikte bir yere götürdü. Babam sayesinde nefis bir yer keşfettik. İstanbul yolu Macit Petrol arkasında yeşil bir dünya varmış ve benim bundan haberim yokmuş. Çardak Pide Atatürk Orman Çiftliğinden kiralanmış, bahçesinde tavşanların kedileri kovaladığı, yenilebilir kalitede kayısı ve kiraz ağaçlarının bulunduğu küçük bir orman.

Yamaca kurulmuş olduğundan düz bir yeşillik yerine, bulunulan yere göre yeşil seviyesi yükselen ya da alçalan bir güzellikti bugün gördüğüm..


Dinlendirici bir serinlik ve derin bir yeşil..


Romantik bir yürüme yolu da var.


Babam 'damatlar salata yesin' dedi P

Pide türü ve künefenin de yapıldığı bu giz bahçesi yemek için gidilmese bile bir çay içimi kesinlikle keşfedilesi bir yer. Pideler, servis iyi, fiyatlar da makul..
Paket taşımam diyenler dikkat.. Aklınızda bulunsun, bir pide ile iki kişi doyabilir.

Eve geldiğimizde duyduğum suçluluk duygusuyla pilates matimi serdim yere. Aldım yamacıma Erdim'i; nefes al ve veeeeeer :) 27 hazirandan beri yediklerime de dikkat ederek iki beden inceldiğimi söylemiş miydim? Başlamadan önce beden eğitimi öğretmeni ve 10 yıl step, aerobic eğitmenliği de yapmış olan Sedef'e seans izletip fikir almıştım. Onaylanınca başlamıştım. Pilates iyi bir şey. En azından nefes alıp vermeyi öğreneceğiniz bu sporu yapmanızı öneriyorum hatta yapmanız için yalvarıyorum. Seveceğinizden eminim..

Sedef'ler masaüstü bilgisayarımın olduğu odada kalıyor. 'ğ' harfinin zaman zaman basmadığı laptopla yazmak istemediğim için onlar İskender filminin geri kalanını izlerken ben de kendi masaüstümde yazıyorum. Gece de laptopla izlediğim blogları okumayı planlıyorum; bir aksilik olmazsa.. Dün gece 'ğ' ile dövüştüm..

Uzun zamandır yazmak istiyorum aslında; beni izleyen, yazdıklarımı samimi ve içten bulan, uzun yazılarımı sıkılmadan okuyan arkadaşlarımı kendimden bildiğimden çok mutluyum ve hepinize teşekkür ediyorum.
Düşerken tutunduğum ağaç dallarım gibisiniz..

8 yorum:

  1. Canım, ne kadar iyi anlıyorum. O bahsettiğin ağlama krizlerine 4 yıl geçmiş olmasına rağmen ben de sık sık giriyorum ama elden birşey gelmiyor, hayat böyle ne yazık ki.
    Yazılarını okumak benim için büyük zevk, devam et lütfen. İnsanın ınsana çok ihtiyacı var. seni de, elma yarını da, şirinlik numunesi Erdim'i de çok öptüm.

    YanıtlaSil
  2. Hamiş: Bugün sokakta tökezleyip, burkularak hatta düşme tehlikeleri atlatarak yürürken seni andım. Hatta son postumda bahsettim. Meğer o ara düşme sırası Sedefe gelmişmiş:)

    YanıtlaSil
  3. " Düşerken sarıldığım ağaç dalları gibisiniz." benzetmeyi sevdim.

    Son olsun; acılar, gözyaşları ve de düşmeler!

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  4. ahhhhh çok etkiledi bu yazının başı beni.gözlerimin öninde canlandı içim acıdı.bence gerçek olarak söylemelisiniz.aklında tekrar ggeri dönecek yada iyileşecek durumunda olup ,yeni zamnları düşünüp son görüntüleri silmesin.tabiiki zor bir durum ama hatırasını hep taze tutup canlandırsın.çocuklar biz büyüklerden daha kolay atlatır bu tür travmaları.daha olgun karşılayacaktır bu durumu.ama söyleyin bence.yinede sizin güzel kalbiniz bilir.
    hani hep psikoloji okuyorum bu aralar daha yeni ergen ve çocuk arasındaki kabuledişi okumuştum üstüne sen bunları yazınca söylemek istedim.
    biliyormusun ben ulus ve çevresini gezmeye bayılırım annecğim beni götürür gezeriz hatta kokoreç yada kışsa balık ekmek yeriz.ama o müzeye hiç girmedim babam hep arabayı onun önüne parkeder.
    senin takıların daha güzel.
    gubuşta beğendi çingene bilekliğini tekrar teşekkür ederim.
    bu gittiğiniz yemek yeride ne şahane bir yer .filmlerdeki gibi.afiyet,bal şeker olsun.
    babnın güzel yorumunu aldım.
    evdeki herkese tekrar sevgiler .

    YanıtlaSil
  5. Yazmak istiyorum.. ama dakikalardır.. ellerim klavyenin üstünde durdu bekledi..kelimeler bitti sanki.. boğazım düğüm düğüm.. yok yazamıcam.İçim sıkıştı.bir ara vereyim sonra gelirim . öptüm..

    YanıtlaSil
  6. danım benim yine çok güzel yazmışsın beni de ağlattınız yani erdimden böle bi tepki bekliyodum ben doğrusu:( sedef ablam danım sana da geçmiş olsun. hepinizi öpüyorum.

    YanıtlaSil
  7. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  8. Cin gibi bakışlar ve masum bir güzellik.
    Harika bu teyzesi.
    Öperim ben onu...

    YanıtlaSil

Fikrin varsa bilmek isterim..

Aa BUNLAR DA VARMIŞ :)

Related Posts with Thumbnails